Arapça:
الَّذِينَ اسْتَجَابُوا لِلَّهِ وَالرَّسُولِ مِن بَعْدِ مَا أَصَابَهُمُ الْقَرْحُ ۚ لِلَّذِينَ أَحْسَنُوا مِنْهُمْ وَاتَّقَوْا أَجْرٌ عَظِيمٌ
Çeviriyazı:
elleẕîne-stecâbû lillâhi verrasûli mim ba`di mâ eṣâbehümü-lḳarḥ. lilleẕîne aḥsenû minhüm vetteḳav ecrun `ażîm.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kendilerine yara dokunduktan sonra da Allah ve Peygamberi'nin davetine uydular. Hele onlardan iyilik edenlere ve gereğince Allah'tan korkanlara büyük bir mükafat vardır.
Diyanet İşleri:
Kendileri savaşta yara aldıktan sonra Allah ve Peygamberin çağrısına koşanlara, hele onlardan iyilik edip sakınanlara büyük ecir vardır.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Yaralandıktan sonra bile Allah'ın ve Peygamberin davetine icabet edenlere, hele onların içinden iyiliklerde bulunup sakınanlara pek büyük bir ecir var.
Şaban Piriş:
Onlar kendilerine (Uhud'ta) isabet eden yaradan sonra da Allah’a ve Rasûlüne icabet edenlerdir. Onlardan iyilik eden ve takva sahibi olanlar için büyük bir ecir vardır.
Edip Yüksel:
O inananlar ki, savaşta yara aldıktan sonra bile ALLAH'ın ve elçisinin çağrısına uydular. İyilik yapıp erdemli davrananları için büyük bir ödül var.
Ali Bulaç:
Kendilerine yara isabet ettikten sonra, Allah ve elçisinin çağrısına icabet edenler, içlerinden iyilik yapanlar ve sakınanlar için büyük bir ecir vardır.
Suat Yıldırım:
Hele o yara aldıktan sonra Allah'ın ve Resulünün çağrısına uyup gönül verenlere, hele onlar gibi ihsan ve takvâ sahiplerine pek büyük mükâfatlar vardır.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Onlar ki kendilerine yara isabet ettikten sonra Allah Teâlâ için ve Peygamberi için (davete) icâbet eylediler. Onlardan iyilik edenler ve ittikada bulunanlar için pek büyük bir mükâfaat vardır.
Yaşar Nuri Öztürk:
O müminler ki, kendilerine yara isabet ettikten sonra bile Allah'ın ve resulün çağrısına cevap verdiler. Onlar içinden, güzel işler yapıp takvaya sarılanlara büyük bir ödül vardır.
Bekir Sadak:
Kufurde yarisanlar seni uzmesin
İbni Kesir:
Kendileri yara aldıktan sonra yine Allah´ın ve peygamberin davetine koşanlar, ihsan edenler ve sakınanlar için pek büyük mükafat vardır.
Adem Uğur:
Yara aldıktan sonra yine Allah´ın ve Peygamber´in çağrısına uyanlar (özellikle) bunların içlerinden iyilik yapanlar ve takvâ sahibi olanlar için pek büyük bir mükâfat vardır.
İskender Ali Mihr:
Onlar (o mü´minler) ki, kendilerine yara isabet ettikten sonra bile Allah´ın ve Resul´un davetine icabet ettiler. Onlardan ahsen olanlar (Allah´ın bütün emirlerini yerine getiren, yasak ettiği hiçbir fiili işlemeyenler) ve (azîm) takvaya ulaşanlar için "
Celal Yıldırım:
Kendilerine yara dokunduktan sonra da Allah ve Peygamberin çağrısına uyup gönül verenlere, hele onlardan iyilik edenlere ve Allah´tan korkup kötülüklerden sakınanlara büyük ecirler vardır.
Tefhim ul Kuran:
Kendilerine yara isabet ettikten sonra, Allah ve Resulünün çağrısına icabet edenler, içlerinden iyilik yapanlar ve sakınanlar için büyük bir ecir vardır.
Fransızca:
Ceux qui, quoiqu'atteints de blessure, répondirent à l'appel d'Allah et du Messager, il y aura une énorme récompense pour ceux d'entre eux qui ont agi en bien et pratiqué la piété .
İspanyolca:
A quienes escucharon a Alá y al Enviado, luego de la herida recibida, a quienes, entre ellos, hicieron el bien y temieron a Alá, se les reserva una magnífica recompensa.
İtalyanca:
Coloro che, pur feriti, risposero all'appello di Allah e del Messaggero, quelli di loro che ben agivano e temevano Allah avranno un compenso immenso.
Almanca:
die (der Aufforderung) ALLAHs und des Gesandten gefolgt sind, nachdem die Verwundung sie leiden ließ. Für diejenigen unter ihnen, die Ihsan und Taqwa gemäß gehandelt haben, ist übergroße Belohnung bestimmt.
Çince:
他们遭受创伤之后仍应真主和使者的召唤。他们中行善而且敬畏的人,得享受重大的报酬。
Hollandaca:
Zij, die God en zijnen apostel gevolgd zijn en nadat zij te Ohod verwond waren, even als zij die goede daden verrichten en God vreezen, zullen eene ruime belooning ontvangen.
Rusça:
которые ответили Аллаху и Посланнику после того, как им нанесли ранение. Тем из них, которые вершили добро и были богобоязненны, уготована великая награда.
Somalice:
Ee ah kuwa Ajiibay (Maqlay) Eebe iyo Rasuulka ka Dib intuu Asiibay Dhaawac kuwa Wanaag Falay oo ka mid ah oo dhawrsaday waxaa u sugnaaday Ajir wayn.
Swahilice:
Walio mwitikia Mwenyezi Mungu na Mtume baada ya kwisha patwa na majaraha - kwa walio fanya wema miongoni mwao na wakamchamngu utakuwa ujira mkubwa -
Uygurca:
(ئۇھۇد غازىتىدا) يارىلانغاندىن كېيىن اﷲ نىڭ ۋە پەيغەمبەرنىڭ چاقىرىقىغا ئاۋاز قوشقانلار، ئۇلار (يەنى مۆمىنلەر) دىن ياخشى ئەمەللەرنى قىلغانلار ۋە تەقۋادارلىق قىلغانلار چوڭ ساۋابقا ئېرىشىدۇ
Japonca:
負傷した後でもアッラーと使徒の呼びかけに応えた者,正義を行い,また主を畏れる者には,偉大な報奨がある。
Arapça (Ürdün):
«الذين» مبتدأ «استجابوا لله والرسول» دعاءه لهم بالخروج للقتال لما أراد أبو سفيان وأصحابه العود تواعدوا مع النبي صلى الله عليه وسلم سوق بدر العام المقبل من يوم أحد «من بعد ما أصابهم القرح» بأحد وخبرُ المبتدأ «للذين أحسنوا منهم» بطاعته «واتقوا» مخالفته «أجر عظيم» هو الجنة.
Hintçe:
निहाल हो रहे हैं (जंगे ओहद में) जिन लोगों ने जख्म खाने के बाद भी ख़ुदा और रसूल का कहना माना उनमें से जिन लोगों ने नेकी और परहेज़गारी की (सब के लिये नहीं सिर्फ) उनके लिये बड़ा सवाब है
Tayca:
คือบรรดาผู้ที่ตอบรับอัลลอฮ์ และร่อซูลหลังจากที่บาดแผลได้ประสบแก่พวกเขา สำหรับบรรดาผู้กระทำดีในหมู่พวกเขาและมีความยำเกรงนั้น คือรางวัลอันยิ่งใหญ่หลวง
İbranice:
אשר קיימו את (קריאת) אלוהים והשליח (מוחמד,) לאחר שכבר נפצעו קשה (בקרב אוחוד,) ולעושי הטוב והיראים שמור גמול אדיר
Hırvatça:
Onima koji su se Allahu i Poslaniku odazvali i nakon zadobijenih rana, onima između njih koji su dobro činili i bogobojazni bili - pripada nagrada velika.
Rumence:
O mare răsplată este menită celor care au răspuns lui Dumnezeu şi trimisului în ciuda rănilor lor, celor de bine făptuitori şi celor temători,
Transliteration:
Allatheena istajaboo lillahi waalrrasooli min baAAdi ma asabahumu alqarhu lillatheena ahsanoo minhum waittaqaw ajrun AAatheemun
Türkçe:
O müminler ki, kendilerine yara isabet ettikten sonra bile Allah'ın ve resulün çağrısına cevap verdiler. Onlar içinden, güzel işler yapıp takvaya sarılanlara büyük bir ödül vardır.
Sahih International:
Those [believers] who responded to Allah and the Messenger after injury had struck them. For those who did good among them and feared Allah is a great reward -
İngilizce:
Of those who answered the call of Allah and the Messenger, even after being wounded, those who do right and refrain from wrong have a great reward;-
Azerbaycanca:
Yaralandıqdan sonra Allahın və Peyğəmbərin də’vətini qəbul etmiş şəxslərdən yaxşı işlər görüb pis işlərdən çəkinənləri böyük bir mükafat gözləyir!
Süleyman Ateş:
O(mü'mi)nler ki yaralandıkları halde yine Allah'ın ve Elçinin çağrısına uydular; onlardan güzel davrananlar ve (günahlardan) korunanlar için pek büyük ecir vardır.
Diyanet Vakfı:
Yara aldıktan sonra yine Allah'ın ve Peygamber'in çağrısına uyanlar (özellikle) bunların içlerinden iyilik yapanlar ve takva sahibi olanlar için pek büyük bir mükafat vardır.
Erhan Aktaş:
Yaralanmalarına rağmen, Allah ve Resûl’ünün davetine uyanlar, iyilik yapanlar ve Allah için takvâlı olanlar için çok değerli bir karşılık vardır.
Kral Fahd:
Yara aldıktan sonra yine Allah'ın ve Peygamber'in çağrısına uyanlar (özellikle) bunların içlerinden iyilik yapanlar ve takvâ sahibi olanlar için pek büyük bir mükâfat vardır.
Hasan Basri Çantay:
Kendilerine yara isaabet etdikden sonra yine Allanın ve Peygamberin dâ´vetine icabet edenler, (hele) içlerinden iyilik yapanlar ve (fenâlıkdan) sakınanlar için pek büyük mükâfat vardır.
Muhammed Esed:
O inananlar ki başlarına gelen beladan sonra Allah´ın ve Elçisi´nin çağrısına uydular. İyilik yapmada sebat edenleri ve Allah´a karşı sorumluluklarının bilincinde olanları muhteşem bir karşılık bekliyor:
Gültekin Onan:
Kendilerine yara isabet ettikten sonra, Tanrı ve elçisinin çağrısına icabet edenler, içlerinden iyilik yapanlar ve sakınanlar için büyük bir ecir vardır.
Ali Fikri Yavuz:
Yaralandıktan sonra yine Allah’ın ve Peygamber’in çağrısına koşanlar ve hele onlardan iyilik edip fenalıktan sakınanlar için çok büyük bir mükâfat vardır.
Portekizce:
Que, mesmo feridos, atendem a Deus e ao Mensageiro. Para os benfeitores e tementes, dentre eles, haverá umamagnífica recompensa.
İsveççe:
[belöningen] till dem som besvarade Guds och Sändebudets kallelse efter att ha drabbats av det svåra slaget. De bland dem som gjorde det goda och det rätta och fruktade Gud har en rik belöning [att vänta].
Farsça:
برای نیکوکاران و تقواپیشگان از کسانی که خدا و رسول را پس از آنکه زخم و جراحت به آنان رسیده بود [برای جنگی دیگر بعد از جنگ احد] اجابت کردند، پاداشی بزرگ است.
Kürtçe:
ئەوانەی کە وەڵامی خواو پێغەمبەریان دایەوە لەپاش ئەوەی کە (لەئوحوددا) تووشی برینداری بوون بۆ ئەوانەیان ھەیە کەکردەوەی چاکیان کردوە, وەخۆیان پاراستووە پاداشتێکی گەورە
Özbekçe:
Улар жароҳат етгандан кейин ҳам Аллоҳ ва Пайғамбар чақириғига жавоб берадиганлардир. Улардан яхшилик ва тақво қилганларига улуғ ажрлар бордир.
Malayca:
Iaitu orang-orang yang menjunjung perintah Allah dan RasulNya (supaya keluar menentang musuh yang menceroboh), sesudah mereka mendapat luka (tercedera di medan perang Uhud). Untuk orang-orang yang telah berbuat baik di antara mereka dan yang bertaqwa, ada balasan yang amat besar.
Arnavutça:
Ata që pas disfatës që pësuan (në Uhud), iu përgjigjën thirrjes së Perëndisë dhe të Pejgamberit, dhe për ta, të cilët kanë bërë mirësi dhe që iu kanë druajtur (Perëndisë), ka shpërblim të madh;
Bulgarca:
онези, които откликнаха на Аллах и на Пратеника, след като бяха ранени. За онези от тях, които благодетелстваха и се бояха, има огромна награда.
Sırpça:
Онима који су се одазвали Аллаху и Посланику и након задобијених рана, онима између њих који су добро чинили и богобојазни били - припада велика награда.
Çekçe:
A z těch, kdo odpověděli na výzvu Boha a posla poté, co byli utrpěli zranění - těm, kdož dobré konali a bohabojní byli, dostane se odměny nesmírné.
Urduca:
جن لوگوں نے زخم کھانے کے بعد بھی اللہ اور رسول کی پکار پر لبیک کہا اُن میں جو اشخاص نیکوکار اور پرہیز گار ہیں اُن کے لیے بڑا اجر ہے
Tacikçe:
Аз миёни он касон, ки пас аз захм хӯрдан боз ҳам фармони Худо ва расулашро иҷобат карданд, онон, ки некӯкор бошанд ва аз Худой битарсанд, музде бузург доранд.
Tatarca:
Өход сугышында үзләренә кайгы вә яралану ирешкәннән соң Аллаһ вә расүл г-м сүзләрен кабул итеп, гөнаһлардан сакланып изге гамәлләр кылганнарына олы әҗерләр булыр.
Endonezyaca:
(Yaitu) orang-orang yang mentaati perintah Allah dan Rasul-Nya sesudah mereka mendapat luka (dalam peperangan Uhud). Bagi orang-orang yang berbuat kebaikan diantara mereka dan yang bertakwa ada pahala yang besar.
Amharca:
እነዚያ መቁሰል ካገኛቸው በኋላ ለአላህና ለመልክተኛው የታዘዙት ከእነሱ ለነዚያ በጎ ለሠሩትና ለተጠነቀቁት ታላቅ ምንዳ አላቸው፡፡
Tamilce:
அவர்கள் (-அந்த உண்மையான நம்பிக்கையாளர்கள்) தங்களுக்கு காயமேற்பட்ட பின்னரும் அல்லாஹ்விற்கும் தூதருக்கும் பதிலளித்தார்கள். (அவர்கள் காயங்களுடன் இருந்தபோதும் தூதரின் அழைப்பை ஏற்று போருக்கு சென்றார்கள்.) நல்லறம் புரிந்து, அல்லாஹ்வை அஞ்சிய (அ)வர்களுக்கு மகத்தான கூலி உண்டு.
Korece:
그들이 부상을 입은 후에라토 하나님과 선지자의 부름에 응 하여 정의를 실천하고 사악을 멀 리 한다면 크나큰 보상을 받으리 라
Vietnamca:
Những người mà họ đáp lại lời kêu gọi của Allah và Thiên Sứ (Muhammad) sau khi đã bị thương tích (tại Uhud). Và những người làm tốt và biết kính sợ (Allah) trong số họ sẽ được phần thưởng vĩ đại.
Ayet Linkleri:
Rubu tag:
Hizb tag: