Arapça:
الَّذِينَ قَالَ لَهُمُ النَّاسُ إِنَّ النَّاسَ قَدْ جَمَعُوا لَكُمْ فَاخْشَوْهُمْ فَزَادَهُمْ إِيمَانًا وَقَالُوا حَسْبُنَا اللَّهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ
Çeviriyazı:
elleẕîne ḳâle lehümü-nnâsü inne-nnâse ḳad ceme`û leküm faḫşevhüm fezâdehüm îmânâ. veḳâlû ḥasbüne-llâhü veni`me-lvekîl.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İnsanlar onlara: "Düşmanlarınız size karşı ordu topladı, onlardan korkun." dediklerinde, bu, onların imanını artırdı ve şöyle dediler: "Allah bize yeter. O ne güzel vekildir".
Diyanet İşleri:
İnsanlar onlara: "Düşmanınız olan insanlar size karşı bir ordu topladılar, onlardan korkun" dediler. Bu, onların imanını artırdı da: "Allah bize yeter. O ne güzel Vekil'dir" dediler.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Öyle kişilerdir onlar ki halk, kendilerine, bütün insanlar, aleyhinizde birleşti, korkun onlardan dedi de bu söz, onların inancını arttırdı ve Allah yeter bize, ne de güzel vekildir o dediler.
Şaban Piriş:
Onlara bazı kimseler: İnsanlar sizinle savaşmak için toplandı; onlardan korkun! dediklerinde bu onların imanını artırdı ve “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir” diye karşılık verdiler.
Edip Yüksel:
Onlar ki insanlar kendilerine, "Halk size karşı birleşip harekete geçmis; korkun onlardan," dediklerinde, bu onların ancak imanını arttırır ve şöyle derler: "Bize ALLAH yeter; o ne güzel Koruyucudur."
Ali Bulaç:
Onlar, kendilerine insanlar: "Size karşı insanlar topla(n)dılar, artık onlardan korkun" dedikleri halde imanları artanlar ve: "Allah bize yeter, O ne güzel vekildir" diyenlerdir.
Suat Yıldırım:
Onlar öyle kimselerdir ki halk kendilerine: “Düşmanlarınız olan insanlar size karşı ordu hazırladılar, aman onlardan kendinizi koruyun.” dediklerinde, bu tehdit onların imanlarını artırmış ve “Hasbunallah ve ni'me’l-vekil” “Allah bize yeter. O ne güzel vekildir!” demişlerdir. [6,102; 11,12; 39,62]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Onlar ki, nâs onlara: Halk sizin için (kuvvet) topladılar, artık o düşmanlardan korkunuz dediler (de) bu onların imânını artırdı ve «Allah Teâlâ bizlere kâfidir ve O ne güzel vekîldir,» dediler.
Yaşar Nuri Öztürk:
O müminler ki, insanlar kendilerine, "Halk size karşı bir araya gelmiş, korkun onlardan!" dediklerinde, bu onların imanını artırdı da şöyle söylediler: "Allah bize yeter. Ne güzel Vekîl'dir O!"
Bekir Sadak:
Imani inkar edenler, kendilerine vermis oldugumuz muhletin sakin kendileri icin hayirli oldugunu sanmasinlar. Biz onlara ancak, gunahlari cogalsin diye muhlet veriyoruz. Kucultucu azab onlaradir.
İbni Kesir:
Onlar ki: Bir takım kimseler kendilerine
Adem Uğur:
Bir kısım insanlar, müminlere: "
İskender Ali Mihr:
O (ahsen) kimseler ki, insanlar onlara: "
Celal Yıldırım:
Onlar ki, kendilerine bazı kimselerin, «Düşmanınız olan insanlar size karşı ordu toplayıp hazırladılar, (aman) onlardan korkun !» demeleri, onların ancak imânını artırdı da, «Allah bize yeter, O ne güzel Vekîl´dir (koruyucu ve gözetici, yardım edici ve sahip akıcıdır)!» dediler.
Tefhim ul Kuran:
Onlar, kendilerine insanlar: «Size karşı insanlar topla(n) dılar, artık onlardan korkun» dedikleri halde, (buna rağmen) imanları artanlar ve: «Allah bize yeter, O ne güzel vekildir» diyenlerdir.
Fransızca:
Certes ceux auxquels l'on disait : "Les gens se sont rassemblés contre vous; craignez-les" - cela accrut leur foi - et ils dirent : "Allah nous suffit; Il est notre meilleur garant".
İspanyolca:
A aquéllos a quienes se dijo: «La gente se ha agrupado contra vosotros, ¡tenedles miedo!», esto les aumentó la fe y dijeron: «Alá nos basta! ¡Es un protector excelente!»
İtalyanca:
Dicevano loro: "Si sono riuniti contro di voi, temeteli". Ma questo accrebbe la loro fede e dissero: "Allah ci basterà, è il Migliore dei protettori".
Almanca:
Diejenigen, denen die Menschen sagten: "Gewiß, die Menschen zogen bereits gegen euch Kampftruppen zusammen, so fürchtet euch vor ihnen!" Dies aber hat ihren Iman verstärkt, und sie sagten: "Uns genügt ALLAH, Der besteWakil."
Çince:
有人曾对他们说:那些人确已为进攻你们而集合队伍了,故你们应当畏惧他们。这句话却增加了他们的信念,他们说:真主是使我们满足的,他是优美的监护者!
Hollandaca:
Tot hen zeiden de menschen: Waarlijk: de bewoners van Mekka hebben zich reeds met macht tegen u uitgerust: vreest hen dus; maar dit vermeerderde slechts hun vertrouwen, en zij zeiden: God is onze hulp en de beste beschermer.
Rusça:
Люди сказали им: "Народ собрался против вас. Побойтесь же их". Однако это лишь приумножило их веру, и они сказали: "Нам достаточно Аллаха, и как прекрасен этот Попечитель и Хранитель!"
Somalice:
Ee ah kuwuu Dadku (Gaaladu) Dadkii baa idiin kulmay ee ka Cabsada oo u Siyaadiyey Rumeyn, oy dhaheen Kaafiyahanagu waa Ilaahay Isagaana u Fiican Wakiil.
Swahilice:
Walio ambiwa na watu: Kuna watu wamekukusanyikieni, waogopeni! Hayo yakawazidishia Imani, wakasema: Mwenyezi Mungu anatutosha, naye ni mbora wa kutegemewa.
Uygurca:
(مۇشرىكلار تەرەپدارى بولغان) ئادەملەر ئۇلارغا: «شەك - شۈبھىسىزكى، كىشىلەر (يەنى قۇرەيشلەر) سىلەرگە قارشى قوشۇن توپلىدى، ئۇلاردىن قورقۇڭلار» دېدى. بۇ سۆز ئۇلارنىڭ ئىمانىنى كۈچەيتتى. ئۇلار: «بىزگە اﷲ كۇپايە، اﷲ نېمىدېگەن ياخشى ھامىي!» دېدى
Japonca:
人びとが,かれらに向かって言った。「見なさい,あなたがたに対して大軍が集結している。かれらを恐れるべきである。」だがこのことが却ってかれらの信仰を深めた。そして「わたしたちには,アッラーがいれば万全である。かれは最も優れた管理者であられる。」と言った。
Arapça (Ürdün):
«الذين» بدل من الذين قبله أو نعت «قال لهم الناس» أي نعيم بن مسعود الأشجعي «إن الناس» أبا سفيان وأصحابه «قد جمعوا لكم» الجموع ليستأصلوكم «فاخشوهم» ولا تأتوهم «فزادهم» ذلك القول «إيمانا» تصديقا بالله ويقينا «وقالوا حسبنا الله» كافينا أمرهم «ونعم الوكيل» المفوَّض إليه الأمر هو، وخرجوا مع النبي صلى الله عليه وسلم فوافوا سوق بدر وألقى الله الرعب في قلب أبي سفيان وأصحابه فلم يأتوا وكان معهم تجارات فباعوا وربحوا قال الله تعالى.
Hintçe:
यह वह हैं कि जब उनसे लोगों ने आकर कहना शुरू किया कि (दुशमन) लोगों ने तुम्हारे (मुक़ाबले के) वास्ते (बड़ा लश्कर) जमा किया है पस उनसे डरते (तो बजाए ख़ौफ़ के) उनका ईमान और ज्यादा हो गया और कहने लगे (होगा भी) ख़ुदा हमारे वास्ते काफ़ी है
Tayca:
บรรดาที่ ผู้คน ได้กล่าวแก่พวกเขาว่า แท้จริงมีผู้คน ได้ชุมนุมสำหรับพวกท่าน ดังนั้นพวกท่านจงกลัวพวกเขาเถิดแล้วมัน ได้เพิ่มการอีมานแก่พวกเขา และพวกเขากล่าวว่าอัลลอฮ์นั้นเป็นผู้ที่พอเพียงแก่เราแล้ว และเป็นผู้รับมอบหมายที่ดีเยี่ยม
İbranice:
וכן לאלה אשר אמרו להם האנשים: 'הנה האויבים (אנשי מכה) הכינו לכם כוח רב להילחם בכם, עליכם לפחד מהם.' אמנם, זה רק חיזק את אמונתם, ואמרו, 'דיינו באלוהים שהוא הטוב במגינים
Hırvatça:
Onima kojima se - kada su im ljudi rekli: "Neprijatelji se okupljaju zbog vas, pa pazite ih se!" - vjerovanje povećalo, pa su kazali: "Nama je Allah dovoljan, a divan je On Zaštitnik."
Rumence:
căci ei sunt cei cărora, atunci când oamenii le spun: “Oamenii şi-au unit puterile împotriva voastră. Temeţi-vă de ei!”, credinţa le creşte şi mai mult şi spun: “Dumnezeu ne este de ajuns!” Ce oblăduitor minunat!
Transliteration:
Allatheena qala lahumu alnnasu inna alnnasa qad jamaAAoo lakum faikhshawhum fazadahum eemanan waqaloo hasbuna Allahu waniAAma alwakeelu
Türkçe:
O müminler ki, insanlar kendilerine, "Halk size karşı bir araya gelmiş, korkun onlardan!" dediklerinde, bu onların imanını artırdı da şöyle söylediler: "Allah bize yeter. Ne güzel Vekîl'dir O!"
Sahih International:
Those to whom hypocrites said, "Indeed, the people have gathered against you, so fear them." But it [merely] increased them in faith, and they said, "Sufficient for us is Allah, and [He is] the best Disposer of affairs."
İngilizce:
Men said to them: "A great army is gathering against you": And frightened them: But it (only) increased their Faith: They said: "For us Allah sufficeth, and He is the best disposer of affairs."
Azerbaycanca:
O kəslər ki, xalq onlara: “Camaat (Əbu Süfyan və tərəfdarları) sizə qarşı (qüvvə) toplamışdır, onlardan qorxun!” - dedikdə, (bu söz) onların imanını daha da artırdı və onlar: “Allah bizə bəs edər. O nə gözəl vəkildir!” – deyə cavab verdilər.
Süleyman Ateş:
Onlar ki, halk kendilerine: "(Düşman) İnsanlar size karşı ordu toplamışlar, onlardan korkun!" deyince, (bu söz,) onların imanını artırdı. Ve: "Allah bize yeter, O, ne güzel vekildir." dediler.
Diyanet Vakfı:
Bir kısım insanlar, müminlere: "Düşmanlarınız olan insanlar, size karşı asker topladılar; aman sakının onlardan!" dediklerinde bu, onların imanlarını bir kat daha arttırdı ve "Allah bize yeter. O ne güzel vekildir!" dediler.
Erhan Aktaş:
“İnsanlar size karşı toplandılar, onlara derin saygı duyun.” diyenlerin sözleri, onların îmânlarını daha da artırdı: “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir.(1)” dediler.
Kral Fahd:
Bir kısım insanlar, müminlere: «(Düşmanlarınız olan) insanlar, size karşı bir araya geldiler; bu sebeple onlardan sakının!» dediklerinde, bu, onların imanlarını bir kat daha arttırdı ve «Allah bize yeter. O ne güzel vekîldir!» dediler.
Hasan Basri Çantay:
Onlar öyle kimselerdir ki halk kendilerine: («düşmanlarınız olan) insanlar size karşı ordu hazırladılar, o halde onlardan korkun» dedi de bu (söz) onların îmaanını artırdı ve: «Allah bize yeter. O, ne güzel vekildir dediler.
Muhammed Esed:
O inananlar ki başka insanlar tarafından, "Bakın, size karşı bir ordu toplanmış, onlardan kendinizi koruyun!" şeklinde uyarılmışlardı, ama bu, onların sadece imanını arttırdı ve "Allah bize kafidir; O, ne mükemmel bir koruyucudur!" diye cevap verdiler;
Gültekin Onan:
Onlar kendilerine insanlar: "
Ali Fikri Yavuz:
Onlar öyle kimselerdir ki, halk kendilerine: “- Düşmanlarınız size karşı ordu hazırladı, o halde onlardan korkun.” dedi de bu söz onların imanını artırdı ve üstelik: “- Allah bize kâfidir ve O ne güzel vekildir”, dediler.
Portekizce:
São aqueles aos quais foi dito: Os inimigos concentraram-se contra vós; temei-os! Isso aumentou-lhes a fé e disseram:Deus nos é suficiente. Que excelente Guardião!
İsveççe:
De som kände sin tro växa, när de varnades att [styrkor] hade dragits samman mot dem och att de borde vara på sin vakt, och svarade: "Vi behöver ingen annan hjälpare än Gud. Var finns en mäktigare beskyddare?"
Farsça:
همان کسانی که مردمِ [منافق و عوامل نفوذی دشمن] به آنان گفتند: لشکری انبوه از مردم [مکه] برای جنگ با شما گرد آمده اند، از آنان بترسید. ولی [این تهدید] بر ایمانشان افزود، و گفتند: خدا ما را بس است، و او نیکو وکیل و [نیکو کارگزاری] است.
Kürtçe:
ئەوانەی کەخەڵکی پێیان دەووتن بە ڕاستی خەڵکی (بێ باوەڕ) لەشکر و کۆمەڵی زۆریان کۆکردۆتەوە لە دژتان کەواتە بترسن لێ یان کەچی ئەوان (ئیمانداران) بەمە باوەڕیان زیاد بوو وە ووتیان ھەر خوامان بەسە چەند پشت پێ بەستراوێکی چاکە
Özbekçe:
Уларга кишилар: «Албатта, одамлар сизга қарши куч тўпладилар, улардан қўрқинглар», деганда, иймонлари зиёда бўлди ва: «Бизга Аллоҳнинг Ўзи етарли ва У қандай ҳам яхши вакил», дедилар. (Яъни, ўша мўминларга баъзи кишилар келиб, қурайшликларнинг уларга қарши кўп куч тўплаганларини айтиб, улардан қўрқинглар, деганида, мўминлар қўрқиш ўрнига, иймонлари зиёда бўлди. Шу билан бирга, «Бизга Аллоҳнинг Ўзи етарли ва У қандай ҳам яхши вакил», дедилар. Имом Аҳмад ибн Ҳанбал ва бошқа муҳаддислар ривоят қилган ҳадисда Пайғамбар (с. а. в.) ўз саҳобаларидан бирига: «Бошингга оғир иш тушганда, «Ҳасбияллоҳу ва неъмал вакийл» дегин», деганлар.)
Malayca:
Mereka juga ialah yang diberitahu oleh orang-orang (pembawa berita) kepada mereka: "Bahawa kaum (kafir musyrik) telah mengumpulkan tentera untuk memerangi kamu, oleh itu hendaklah kamu gerun kepadanya". Maka berita itu makin menambahkan iman mereka lalu berkata: "Cukuplah untuk (menolong) kami, dan Ia sebaik-baik pengurus (yang terserah kepadaNya segala urusan kami)".
Arnavutça:
atyre, të cilëve u thanë njerëzit: “Armiku është përgatitur kundër jush, frikohuni!” Kjo përkundrazi ua shtoi atyre besimin, e thanë: “Neve na mjafton Perëndia, dhe Ai është mbrojtës i mrekullueshëm!”
Bulgarca:
За онези, на които хората рекоха: “Враговете се насъбраха против вас, страхувайте се от тях!”, но вярата им се усили и рекоха: “Достатъчен ни е Аллах. Колко прекрасен Довереник е Той!”
Sırpça:
Онима којима се - када су им људи рекли: „Непријатељи се окупљају због вас, па их се пазите!“- Веровање повећало, па су казали: „Нама је довољан Аллах, а диван је Он Заштитник.“
Çekçe:
A když jim lidé řekli: 'Lidé se proti vám shromáždili, bojte se jich!', tu zvětšila se ještě víra jejich a zvolali: 'Nám postačí Bůh, a jak výtečný On je ochránce!'
Urduca:
اور وہ جن سے لوگوں نے کہا کہ، "تماررے خلاف بڑی فوجیں جمع ہوئی ہیں، اُن سے ڈرو"، تو یہ سن کر ان کا ایمان اور بڑھ گیا اور اُنہوں نے جواب دیا کہ ہمارے لیے اللہ کافی ہے اور وہی بہترین کارسا ز ہے
Tacikçe:
Касоне, ки мардум гуфтандашон, ки мардум барои ҷанг бо шумо гирд омадаанд, аз онҳо битарсед ва ин сухан бар имонашон бияфзуд ва гуфтанд: «Худо моро басанда аст ва чӣ некӯ ёварест!»
Tatarca:
Үтеп баручы кәрван кешеләре, мөселманнарга: "Мәккә мөшрикләре сезгә каршы күп ґәскәр хәзерләгәннәр, куркыгыз алардан, сугышмагыз", – диделәр. Мөшрикләрдән куркыгыз дигән сүз, мөселманнарның иманын арттырды һәм алар әйттеләр: "Ярдәм йөзеннән безгә Аллаһ җитәдер, Ул ни хуш вәкилдер", – дип.
Endonezyaca:
(Yaitu) orang-orang (yang mentaati Allah dan Rasul) yang kepada mereka ada orang-orang yang mengatakan: "Sesungguhnya manusia telah mengumpulkan pasukan untuk menyerang kamu, karena itu takutlah kepada mereka", maka perkataan itu menambah keimanan mereka dan mereka menjawab: "Cukuplah Allah menjadi Penolong kami dan Allah adalah sebaik-baik Pelindung".
Amharca:
እነዚያ ሰዎቹ ለእነርሱ፡- «ሰዎች ለእናንተ (ጦርን) አከማችተዋልና ፍሩዋቸው» ይሉዋቸውና (ይህም) እምነትን የጨመረላቸው «በቂያችንም አላህ ነው ምን ያምርም መጠጊያ!» ያሉ ናቸው፡፡
Tamilce:
(-அந்த உண்மையான நம்பிக்கையாளர்கள்,) மக்கள் அவர்களுக்கு கூறினர்: “நிச்சயமாக மக்கள் (தங்கள் படைகளையும் ஆயுதங்களையும்) உங்களுக்காக (-உங்களை எதிர்ப்பதற்காக) திட்டமாக ஒன்று சேர்த்துள்ளனர், ஆகவே, அவர்களைப் பயப்படுங்கள்! (அவர்களுடன் போருக்கு சென்று விடாதீர்கள்!)’’ ஆனால், இந்த அச்சுறுத்தலோ அவர்களுக்கு நம்பிக்கையை(த்தான் மேலும்) அதிகப்படுத்தியது. இன்னும், “அல்லாஹ் எங்களுக்குப் போதுமானவன், அவன் சிறந்த பொறுப்பாளன்’’ என்று அவர்கள் (நம்பிக்கையுடன்) கூறினார்கள்.
Korece:
무리가 그들에게 말하길 많은 군중이 너희에게 대항하여 오 나니 그들을 두려워 하라 그러니 그들의 신앙은 더욱 두터워졌으니 그들이 말하더라 우리는 하나님만 으로 만족하나니 승리는 그분에 게의탁하는 자에게 있노라
Vietnamca:
Những người mà khi thiên hạ nói với họ “Quả thật, những người (ngoại đạo) đang tập hợp tấn công các người, các người hãy nên sợ bọn họ” thì đức tin của họ tăng thêm và họ nói (một cách kiên định): “Một mình Allah đã đủ giúp chúng tôi bởi vì Ngài là Đấng Bảo Hộ Ưu Việt”.
Ayet Linkleri:
Rubu tag:
Hizb tag: