Arapça:
وَلَا يَأْتُونَكَ بِمَثَلٍ إِلَّا جِئْنَاكَ بِالْحَقِّ وَأَحْسَنَ تَفْسِيرًا
Çeviriyazı:
velâ ye'tûneke bimeŝelin illâ ci'nâke bilḥaḳḳi veaḥsene tefsîrâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hem onlar sana karşı herhangi bir mesel ile gelmezler ki, biz sana (onun karşılığında) doğrusunu ve tefsirin daha güzelini getirmiş olmayalım.
Diyanet İşleri:
Sana bir misal vermezler ki, Biz onun gerçeğini ve en iyi anlaşılanını sana vermemiş olalım.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Onlar, sana bir örnek getirdiler mi biz, gerçek olarak ve daha da güzel bir açıklıkla bir örnek veririz sana.
Şaban Piriş:
Onların sana getirdikleri hiçbir misal yoktur ki, (onun karşılığında) sana hak olanı ve daha açığını getirmeyelim.
Edip Yüksel:
Onların sana yönelttikleri her teze karşı, biz sana gerçeği ve en güzel açıklamayı getiririz.
Ali Bulaç:
Onların sana getirdikleri hiçbir örnek yoktur ki, Biz (ona karşı) sana hakkı ve en güzel açıklama tarzını getirmiş olmayalım.
Suat Yıldırım:
Onların sana itiraz için getirdikleri hiç bir temsil, hiç bir soru olmaz ki, ona karşı Biz sana gerçek durumu bildirmeyelim ve en güzel açıklamayı yapmayalım.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve onlar sana herhangi bir mesel ile gelmezler ki, illâ Biz sana hakkı ve tefsirce daha güzelini getirmiş oluruz.
Yaşar Nuri Öztürk:
Onlar sana bir mesel getirdikçe, biz sana hakkı ve en güzel yorumu getiririz.
Bekir Sadak:
Her birine misaller vermistik ama, dinlemedikleri icin hepsini kirdik gecirdik.
İbni Kesir:
Onlar sana bir misal getirmeye görsünler, Biz
Adem Uğur:
Onların sana getirdikleri hiçbir temsil yoktur ki, (onun karşılığında) sana doğrusunu ve daha açığını getirmeyelim.
İskender Ali Mihr:
Ve sana hak ile ve en güzel (ahsen) tefsir ile ulaştırdığımızdan (meselelerden) başka bir meseleyi sana getirmediler.
Celal Yıldırım:
Sana bir misâl getirmezler ki mutlaka biz (ona karşılık) hakkı yorum ve açıklama cihetiyle en güzelini getirmiş olmayalım.
Tefhim ul Kuran:
Onların sana getirdikleri hiç bir örnek yoktur ki, biz (ona karşı) sana hakkı ve en güzel açıklama tarzını getirmiş olmayalım.
Fransızca:
Ils ne t'apporteront aucune parabole, sans que Nous ne t'apportions la vérité avec la meilleure interprétation.
İspanyolca:
No te proponen ninguna parábola que no te aportemos Nosotros el verdadero sentido y la mejor interpretación.
İtalyanca:
Non proporranno alcun interrogativo senza che [Noi] ti forniamo la verità [in proposito] e la migliore spiegazione.
Almanca:
Und sie bringen dir kein Gleichnis, ohne daß WIR dir die Wahrheit und eine bessere Erläuterung zukommen ließen.
Çince:
他们每向你提出一种非难,我就启示你真理和更美满的解释。
Hollandaca:
Zij zullen nimmer met een vreemde vraag tot u komen, of wij zullen u de waarheid tot antwoord en eene uitmuntende uitlegging brengen.
Rusça:
Какую бы притчу они ни приводили тебе, Мы открывали тебе истину и наилучшее толкование.
Somalice:
Wixii Tusaale ah oy Kuula Yimaadaanna waxaannu Kuugula imaan Xaq iyo Fasiraadda u Fiican.
Swahilice:
Wala hawatakuletea mfano wowote, ila na Sisi tutakuletea (jawabu) kwa haki, na tafsiri iliyo bora.
Uygurca:
ئۇلار (يەنى مۇشرىكلار) قانداق بىر سوئالنى تاشلىمىسۇن، (ئۇنىڭغا قارىتا) بىز ساڭا ھەق جاۋابنى ۋە ھەممىدىن گۈزەل چۈشەندۇرۇشنى نازىل قىلدۇق
Japonca:
また,かれらが譬を,あなたに持ち出してくる度に真理と最善の解釈(の手掛り)をあなたに与えるためである。
Arapça (Ürdün):
«ولا يأتونك بمثل» في إبطال أمرك «إلا جئناك بالحق» الدافع له «وأحسن تفسيرا» بيانا.
Hintçe:
और (ये कुफ्फार) चाहे कैसी ही (अनोखी) मसल बयान करेंगे मगर हम तुम्हारे पास (उनका) बिल्कुल ठीक और निहायत उम्दा (जवाब) बयान कर देगें
Tayca:
และพวกเขาจะไม่นำข้อเปรียบเทียบ(ข้อสงสัย) ใด ๆ มายังเจ้า เว้นแต่เราจะได้นำความจริงมาให้เจ้า และการอธิบายอย่างดียิ่ง
İbranice:
על כל טענה אשר יביאו לך נמציא לך דבר צדק מפורש היטב
Hırvatça:
Oni ti neće nijedan prigovor uputiti, a da ti Mi nećemo odgovor i najljepše objašnjenje navesti.
Rumence:
Ei nu-ţi dau nici o pildă fără ca Noi să nu aducem adevărul cu o tâlcuire şi mai frumoasă.
Transliteration:
Wala yatoonaka bimathalin illa jinaka bialhaqqi waahsana tafseeran
Türkçe:
Onlar sana bir mesel getirdikçe,biz sana hakkı ve en güzel yorumu getiririz.
Sahih International:
And they do not come to you with an argument except that We bring you the truth and the best explanation.
İngilizce:
And no question do they bring to thee but We reveal to thee the truth and the best explanation (thereof).
Azerbaycanca:
(Ya Rəsulum! Müşriklər) sənin yanına gəlib elə bir məsəl çəkməzlər ki, Biz sənə (onun) doğrusunu və (onların gətirdikləri misallardan) izahatca daha yaxşısını gətirməyək.
Süleyman Ateş:
Onların sana getirdiği her misale (her batıl soruya) karşı mutlaka biz sana, (o batılı yok edecek) gerçeği ve en güzel açıklamayı getiririz.
Diyanet Vakfı:
Onların sana getirdikleri hiçbir temsil yoktur ki, (onun karşılığında) sana doğrusunu ve daha açığını getirmeyelim.
Erhan Aktaş:
Onların sana verecekleri her örneğe karşılık, biz sana Hakk’ı en iyi şekilde açıklarız.
Kral Fahd:
Sana hiçbir misal getirmezler ki, biz sana hak ve açıklaması en güzel olanını getirmemiş olalım.
Hasan Basri Çantay:
Onlar sana bir misâl getirmeye dursunlar, biz sana hakkı ve tefsirin daha güzelini getirdik.
Muhammed Esed:
Bunun içindir ki, hangi soruyla karşına çıkarlarsa çıksınlar, Biz sana mutlaka asıl doğru olan neyse onu ve en güzel açıklamayı getirmekteyiz.
Gültekin Onan:
Onların sana getirdikleri hiç bir örnek yoktur ki, biz (ona karşı) sana hakkı ve en güzel açıklama tarzını getirmiş olmayalım.
Ali Fikri Yavuz:
(Ey Rasûlüm, müşriklerin) Sana getirdikleri tuhaf ve bâtıl bir soruları yoktur ki, hak olan cevabını ve en güzel tefsirini getirmiş olmıyalım.
Portekizce:
Sempre que te fizerem alguma refutação, comunicar-te-emos a verdade irrefutável e, dela, a melhor explanação.
İsveççe:
Och vilka exempel [de än lägger fram, vilka frågor] de än ställer till dig, kommer Vi att ge dig sanningen och den bästa förklaringen.
Farsça:
و [دشمنان] هیچ وصف و سخن باطلی بر ضد تو نمی آورند، مگر آنکه ما حق را و نیکوترین تفسیر را [برای در هم شکستن آن] برای تو می آوریم.
Kürtçe:
ھەر نموونە و مەسەلێکت بۆ بھێنن (لە ڕەخنە و پێشنیارە نابەجێکانیان)
ئێمە وەڵامەکەیمان بۆ تۆ ھێناوە بەڕاستی و جوانترین ڕوونکردنەوە
Özbekçe:
Улар сенга бирор масал келтирсалар, Биз, албатта, сенга ҳақни ва гўзал шарҳини келтирамиз.
Malayca:
Dan mereka tidak membawa kepadamu sesuatu kata-kata yang ganjil (untuk menentangmu) melainkan Kami bawakan kepadamu kebenaran dan penjelasan yang sebaik-baiknya (untuk menangkis segala yang mereka katakan itu).
Arnavutça:
Dhe ata – nuk do të sjellin ty kurrfarë shembulli (për të kundërshtuar ty), e që Ne mos ta sjellim të Vërtetën dhe komentimin më të mirë.
Bulgarca:
И не ще дойдат при теб с пример, без да сме ти донесли истината [за него] и още по-добро тълкуване.
Sırpça:
Они неће ниједан приговор да ти упуте, а да Ми нећемо одговор и најлепше објашњење да ти наведемо.
Çekçe:
A neuvedou ti nevěřící podobenství žádné, aniž bychom ti k němu přinesli odpověď pravdivou a výklad nejlepší.
Urduca:
اور (اس میں یہ مصلحت بھی ہے) کہ جب کبھی وہ تمہارے سامنے کوئی نرالی بات (یا عجیب سوال) لے کر آئے، اُس کا ٹھیک جواب بر وقت ہم نے تمہیں دے دیا اور بہترین طریقے سے بات کھول دی
Tacikçe:
Ҳар мисоле барои ту биёваранд, албатта ҷавобашро ба ростӣ ва некӯтарин баён биёварем.
Tatarca:
Мөшрикләр синең хакында батыл мисал китермәсләр мәгәр китерсәләр, Без аларның батыл мисалларын юкка чыгара торган хак мисал китерербез һәм бәяне күркәм аятьләрне китерербез, аптырап калырлар.
Endonezyaca:
Tidaklah orang-orang kafir itu datang kepadamu (membawa) sesuatu yang ganjil, melainkan Kami datangkan kepadamu suatu yang benar dan yang paling baik penjelasannya.
Amharca:
በጥያቄም አይመጡብህም እውነተኛውን (መልስ) መልካምን ፍችም የምናመጣልህ ብንኾን እንጅ፡፡
Tamilce:
(நபியே!) அவர்கள் உமக்கு எந்த ஒரு (கெட்ட) தன்மையையும் கூறமாட்டார்கள், (அதை முறிப்பதற்கு) சத்தியத்தையும் மிக அழகான விளக்கத்தையும் உமக்கு நாம் கூறியே தவிர.
Korece:
그들은 그대에게 어떤 예증 도 대지 못하나 하나님은 그대에 게 진리와 가장 홀륭한 해설을 주었노라
Vietnamca:
Không một hình ảnh thí dụ nào do chúng mang đến hỏi Ngươi mà TA lại không mang sự thật và lời giải thích tốt đẹp nhất đến cho Ngươi (để đối đáp với họ).
Ayet Linkleri: