Arapça:
وَلَوْلَا فَضْلُ اللَّهِ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَتُهُ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ لَمَسَّكُمْ فِي مَا أَفَضْتُمْ فِيهِ عَذَابٌ عَظِيمٌ
Çeviriyazı:
velevlâ faḍlü-llâhi `aleyküm veraḥmetühû fi-ddünyâ vel'âḫirati lemesseküm fî mâ efaḍtüm fîhi `aẕâbün `ażîm.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Eğer dünyada ve ahirette Allah'ın lütuf ve merhameti üstünüzde olmasaydı, size mutlaka büyük bir azab isabet ederdi.
Diyanet İşleri:
Allah'ın dünya ve ahirette size lütuf ve merhameti olmasaydı, o kötü sözü yaymanızdan ötürü büyük bir azaba uğrardınız.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Dünyada ve ahirette Allah'ın, size lütfü ve rahmeti olmasaydı daldığınız o dedikodu yüzünden mutlaka pek büyük bir azaba uğrardınız.
Şaban Piriş:
Eğer Allah’ın size dünyada ve ahirette ihsanı ve rahmeti olmasaydı, içine daldığınız bu iftirada size büyük bir azap dokunurdu.
Edip Yüksel:
ALLAH'ın size dünya ve ahirette bağışı ve merhameti olmasaydı daldığınız o olaydan ötürü size büyük bir ceza dokunacaktı.
Ali Bulaç:
Eğer Allah'ın dünyada ve ahirette sizin üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı, içine daldığınız dedikodudan dolayı size büyük bir azap dokunurdu.
Suat Yıldırım:
Hem dünyada, hem de âhirette Allah'ın lütuf ve merhameti sizinle olmasaydı, daldığınız bu yaygaradan dolayı mutlaka başınıza müthiş bir ceza gelirdi.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve eğer Allah´ın fazl-u rahmeti dünyada ve ahirette üstünüzde olmasa idi elbette o içine daldığınız yaygaradan dolayı sizi pek büyük bir azap kaplardı.
Yaşar Nuri Öztürk:
Eğer dünya ve âhirette Allah'ın lütfu üzerinizde olmasaydı, içine daldığınız o yaygarada size mutlaka büyük bir azap dokunurdu.
Bekir Sadak:
Allah´in size lutuf ve merhameti bulunmasaydi, Allah sefkatli ve merhametli olmasaydi hemen cezanizi verirdi. *
İbni Kesir:
Dünya ve ahirette Allah´ın lutfu ve rahmeti üzerinizde olmasaydı, içine daldığınız yaygaradan dolayı her halde size büyük bir azab dokunurdu.
Adem Uğur:
Eğer dünyada ve ahirette Allah´ın lütuf ve merhameti üstünüzde olmasaydı, içine daldığınız bu iftiradan dolayı size mutlaka büyük bir azap isabet ederdi.
İskender Ali Mihr:
Eğer dünya ve ahirette Allah´ın rahmeti ve fazlı sizin üzerinize olmasaydı, içine daldığınız şeyden (iftiradan, dedikodudan) dolayı size mutlaka büyük azap dokunurdu.
Celal Yıldırım:
Allah´ın size Dünya ve Âhiret´te fazl-u keremi olmasaydı o iftiradan dolayı size büyük bir azâb dokunurdu.
Tefhim ul Kuran:
Eğer Allah´ın dünyada ve ahirette sizin üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı, içine daldığınız dedikodudan dolayı size büyük bir azab dokunurdu.
Fransızca:
N'eussent-été la grâce d'Allah sur vous et Sa miséricorde ici-bas comme dans l'au-delà, un énorme châtiment vous aurait touchés pour cette (calomnie) dans laquelle vous vous êtes lancés,
İspanyolca:
Si no llega a ser por el favor de Alá y Su misericordia para con vosotros en la vida de acá y en la otra, habríais sufrido un castigo terrible por vuestras habladurías.
İtalyanca:
E se non fosse per la grazia di Allah nei vostri confronti e la Sua misericordia in questa vita e nell'altra, vi avrebbe colpito un castigo immenso per quello che avete propalato,
Almanca:
Und wären nicht ALLAHs Gunst euch gegenüber und Seine Gnade im Diesseits und im Jenseits, hätte euch wegen dem, mit dessen (Veröffentlichung) ihr eilig wart, gewiß eine überharte Peinigung getroffen,
Çince:
若无真主在今世和后世所赐你们的恩惠和仁慈， 你们必因诽谤而遭受重大的刑罚。
Hollandaca:
Ware het niet door Gods lankmoedigheid omtrent u, en zijne genade in deze wereld en in de volgende, waarlijk, dan zou u eene gestrenge straf opgelegd zijn geworden voor de lastering welke gij hebt verspreid,
Rusça:
Если бы не милосердие и милость Аллаха к вам в этом мире и в Последней жизни, то за ваши пространные речи вас коснулись бы великие мучения.
Somalice:
Hadduuse Jirin Fadliga Eebe ee Korkiinna iyo Naxariistiisa Adduun iyo Aakhiraba waxaa Idin Taaban lahaa waxaad Dhexgasheen Dartiis Cadaab weyn.
Swahilice:
Na lau kuwa si fadhila ya Mwenyezi Mungu juu yenu na rehema yake katika dunia na Akhera, bila ya shaka ingeli kupateni adhabu kubwa kwa sababu ya yale mliyo jiingiza.
Uygurca:
سىلەرگە دۇنيا ۋە ئاخىرەتتە اﷲ نىڭ پەزلى ۋە مەرھەمىتى بولمىسا ئىدى، بوھتان چاپلىغىنىڭلار ئۈچۈن ئەلۋەتتە چوڭ ئازابقا دۇچار بولاتتىڭلار
Japonca:
もしあなたがたに対するアッラーの恩恵と，現世と来世でかれの慈悲がなかったならば，この事件に就いて（不謹慎に）話したことに対し，厳しい懲罰に処せられたところであった。
Arapça (Ürdün):
«ولولا فضل الله عليكم ورحمته في الدنيا والآخرة لمسكم فيما أفضتم» أيها العصبة أي خضتم «فيه عذاب عظيم» في الآخرة.
Hintçe:
और अगर तुम लोगों पर दुनिया और आख़िरत में ख़ुदा का फज़ल (व करम) और उसकी रहमत न होती तो जिस बात का तुम लोगों ने चर्चा किया था उस की वजह से तुम पर कोई बड़ा (सख्त) अज़ाब आ पहुँचता
Tayca:
และหากมิใช่ความโปรดปรานของอัลลอฮ์แก่พวกเจ้า และความเมตตาของพระองค์ทั้งในโลกนี้และโลกหน้าแล้ว แน่นอนการลงโทษอย่างมหันต์ก็จะประสบแก่พวกเจ้า ในสิ่งที่พวกเจ้ากำลังง่วนกันอยู่
İbranice:
ולולא חסד אלוהים ורחמיו עליכם, בעולם הזה ובעולם הבא, היה פוגע בכם בגלל עלילתכם השקרית עונש עצום
Hırvatça:
A da nije Allahove dobrote prema vama i milosti Njegove i na dunjaluku i na ahiretu, već bi vas snašla patnja velika zbog onoga u što ste se upustili
Rumence:
Fără harul lui Dumnezeu asupra voastră şi milostivenia Sa în Viaţa de Acum şi în Viaţa de Apoi, aţi fi fost atinşi de o mare osândă pentru răul pe care l-aţi răspândit,
Transliteration:
Walawla fadlu Allahi AAalaykum warahmatuhu fee alddunya waalakhirati lamassakum fee ma afadtum feehi AAathabun AAatheemun
Türkçe:
Eğer dünya ve âhirette Allah'ın lütfu üzerinizde olmasaydı, içine daldığınız o yaygarada size mutlaka büyük bir azap dokunurdu.
Sahih International:
And if it had not been for the favor of Allah upon you and His mercy in this world and the Hereafter, you would have been touched for that [lie] in which you were involved by a great punishment
İngilizce:
Were it not for the grace and mercy of Allah on you, in this world and the Hereafter, a grievous penalty would have seized you in that ye rushed glibly into this affair.
Azerbaycanca:
Əgər Allahın dünyada və axirətdə sizə ne’məti və mərhəməti olmasaydı, o yalan sözünüzə görə sizə şiddətli bir əzab toxunardı.
Süleyman Ateş:
Eğer size dünyada ve ahirette Allah'ın lutfu ve rahmeti olmasaydı, içine daldığınız yaygarada size mutlaka büyük bir azab dokunurdu.
Diyanet Vakfı:
Eğer dünyada ve ahirette Allah'ın lütuf ve merhameti üstünüzde olmasaydı, içine daldığınız bu iftiradan dolayı size mutlaka büyük bir azap isabet ederdi.
Erhan Aktaş:
Eğer dünyada ve âhirette Allah’ın lütuf ve rahmeti sizin üzerinize olmasaydı, içine düştüğünüz şeyden dolayı size kesinlikle büyük bir azâp dokunurdu.
Kral Fahd:
Eğer dünyada ve ahirette Allah'ın lütuf ve merhameti üstünüzde olmasaydı, içine daldığınız bu iftiradan dolayı size mutlaka büyük bir azap isabet ederdi.
Hasan Basri Çantay:
Eğer dünyâda ve âhiretde Allahın fazl-u rahmeti üstünüzde olmasaydı içine daldığınız (bu) yaygaradan dolayı sizi her halde büyük bir azâb çarpardı.
Muhammed Esed:
Eğer bu dünyada da, ahirette de Allah´ın fazlı ve rahmeti üzerinizde olmasaydı bulaştığınız bu (iftiradan) ötürü size gerçekten büyük bir azap dokunurdu;
Gültekin Onan:
Eğer Tanrı´nın dünyada ve ahirette sizin üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı, içine daldığınız dedikodudan dolayı size büyük bir azab dokunurdu.
Ali Fikri Yavuz:
Eğer dünyada ve ahirette Allah’ın ihsan ve rahmeti üzerinizde olmasaydı, o daldığınız dedikodu sebebiyle size muhakkak büyük bir azab dokunurdu.
Portekizce:
E se não fosse pela graça de Deus e pela Sua misericórdia para convosco, nesse mundo e no outro, haver-nos-iaaçoitado um severo castigo pelo que propalastes.
İsveççe:
Om Gud inte visade er godhet och förbarmade sig över er i detta och det kommande livet, skulle förvisso ett hårt straff drabba er för allt [förtal] ni sprider,
Farsça:
و اگر فضل و رحمت خدا در دنیا و آخرت بر شما نبود، به یقین به خاطر آن تهمت بزرگی که در آن وارد شدید، عذابی بزرگ به شما می رسید.
Kürtçe:
وە ئەگەر فەزڵ وڕەحمەتی خوا نەبوایە بەسەرتانەوە لەدونیا و ڕۆژی دواییدا دووچارتان دەبوو لەبەر ڕۆچوونتان لەو بوھتانەدا (بۆ عائیشە) سزایەکی گەورە
Özbekçe:
Агар дунёю охиратда сизларга Аллоҳнинг фазли, марҳамати бўлмаганида, ўзингиз ичига шўнғиган нарса учун сизни, албатта, буюк азоб тутар эди.
Malayca:
Dan kalaulah tidak kerana adanya limpah kurnia Allah dan rahmatNya kepada kamu di dunia dan di akhirat, tentulah kamu dikenakan azab seksa yang besar disebabkan kamu turut campur dalam berita palsu itu; -
Arnavutça:
Dhe, sikur të mos ishte mirësia e Perëndisë ndaj jush dhe mëshira e Tij, në këtë botë dhe në tjetrën, me siguri do t’ju godiste dënimi i madh, për atë që u lëshuat,
Bulgarca:
И ако не е благодатта на Аллах към вас, и Неговата милост в земния живот и в отвъдния, щеше да ви сполети огромно мъчение за измислицата, в която затънахте.
Sırpça:
А да није Аллахове доброте према вама и Његове милости и на овом свету и на Оном свету, већ би вас снашла велика патња због онога у шта сте се упустили.
Çekçe:
A kdyby nebylo laskavosti Boží vůči vám a milosrdenství Jeho na tomto i onom světě, byli byste bývali věru postiženi za to, čemu jste se tak horlivě věnovali, trestem nesmírným,
Urduca:
اگر تم لوگوں پر دنیا اور آخرت میں اللہ کا فضل اور رحم و کرم نہ ہوتا تو جن باتوں میں تم پڑ گئے تھے ان کی پاداش میں بڑا عذاب تمہیں آ لیتا
Tacikçe:
Агар фазлу раҳмати Худо дар дунёву охират намебуд, ба сазои он суханон, ки мегуфтед, шуморо азобе бузург дармерасид.
Tatarca:
Әгәр сезгә дөньяда вә ахирәттә Аллаһуның фазълы вә рәхмәте булмаса иде, әлбәттә, ий сез ялган сөйләүчеләр төшкән гөнаһыгыз сәбәпле сезне олугъ ґәзаб тотар иде.
Endonezyaca:
Sekiranya tidak ada kurnia Allah dan rahmat-Nya kepada kamu semua di dunia dan di akhirat, niscaya kamu ditimpa azab yang besar, karena pembicaraan kamu tentang berita bohong itu.
Amharca:
በቅርቢቱም በመጨረሻይቱም ዓለም በእናንተ ላይ የአላህ ችሮታና እዝነቱ ባልነበረ ኖሮ በውስጡ በገባችሁበት ወሬ ምክንያት ታላቅ ቅጣት በእርግጥ በደረሰባችሁ ነበር፡፡
Tamilce:
இம்மையிலும் மறுமையிலும் உங்கள் மீது அல்லாஹ்வின் அருளும் கருணையும் இல்லாதிருந்தால் நீங்கள் எதில் ஈடுபட்டீர்களோ அதன் காரணமாக உங்களுக்கு பெரிய தண்டனை கிடைத்திருக்கும்.
Korece:
만일 현세와 내세에서 너희 위에 하나님의 은총과 자비가 없 었다면 너희가 중상했던 것으로 인하여 큰 벌을 맛보았으리라
Vietnamca:
Nếu không nhờ hồng phúc và lòng thương xót của Allah dành cho các ngươi ở đời này và ở Đời Sau thì chắc chắn các ngươi đã phải chịu sự trừng phạt khủng khiếp về tội các ngươi đã loan (tin đồn thất thiệt).
Ayet Linkleri: