Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

28

Sûredeki Ayet No: 

12

Ayet No: 

3264

Sayfa No: 

386

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

۞ وَحَرَّمْنَا عَلَيْهِ الْمَرَاضِعَ مِن قَبْلُ فَقَالَتْ هَلْ أَدُلُّكُمْ عَلَىٰ أَهْلِ بَيْتٍ يَكْفُلُونَهُ لَكُمْ وَهُمْ لَهُ نَاصِحُونَ

Çeviriyazı: 

veḥarramnâ `aleyhi-lmerâḍi`a min ḳablü feḳâlet hel edüllüküm `alâ ehli beytiy yekfülûnehû leküm vehüm lehû nâṣiḥûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Biz (annesine geri vermezden) daha önce, onun süt analarının sütünü kabulüne müsade etmedik. Bunun üzerine ablası, "Size, onun bakımını sizin namınıza üstlenecek, hem de ona iyi davranacak bir aile göstereyim mi?" dedi.

Diyanet İşleri: 

Önceden, süt annelerin memesini kabul etmemesini sağladık. Musa'nın ablası: "Size, sizin adınıza ona bakacak, iyi davranacak bir ev halkını tavsiye edeyim mi?" dedi.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve Musa'ya daha önce bütün süt ninelerin sütünü haram etmiştik; kız kardeşi, ona süt verip yetiştirecek, ona öğüt verip büyütmeyi üstlerine alacak bir aileyi bildireyim mi size dedi.

Şaban Piriş: 

Biz daha önceden (annesine geri verilinceye kadar) ona süt anneyi yasakladık. Kız kardeşi: Size, onun bakımını üstlenecek ve iyi davranacak bir aileyi göstereyim mi? dedi.

Edip Yüksel: 

Önceden, onun süt annelerini kabul etmemesini sağladık. Nihayet (kızkardeşi), "Sizin için onun bakımını üstlenecek ve ona iyi davranacak bir aileyi göstereyim mi?" dedi.

Ali Bulaç: 

Biz, daha önce ona süt analarını haram etmiştik. (Kız kardeşi:) "Ben, sizin adınıza onun bakımını üstlenecek ve ona öğüt verecek (veya eğitecek) bir aileyi size bildireyim mi?" dedi.

Suat Yıldırım: 

Biz daha ilk günden itibaren, onun süt emziren kadınların memelerinden emmesini önlemiştik.Kız kardeşi bu durumu öğrenince onlara:“Ona güzelce bakabilecek, onun iyiliğine olan her işi yapacak bir aile tavsiye etmemi ister misiniz?” dedi.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve önceden onun için süt anaları men etmiştik. Bunun üzerine (kızkardeşi) dedi ki: «Size bir hane halkını göstereyim mi ki, O´nu sizin için güzelce korurlar ve onlar O´nun için hayırhâh bulunurlar.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Biz daha önce ona, süt emziren kadınları haram kılmıştık. Bu sırada kızkardeşi dedi ki: "Onun bakımını sizin için üstlenecek, onu eğitip öğretmeyi yüklenecek bir ev halkını size tanıtayım mı?"

Bekir Sadak: 

sehirde, korku icinde etrafi gozetip dolasarak sabahladi. Dun kendisinden yardim isteyen kimse bagirarak ondan yine yardim istiyordu. Musa ona: «Dogrusu sen besbelli bir azginsin» dedi.

İbni Kesir: 

Önceden Biz, onun süt annelerin memesini kabul etmemesini sağladık. Bunun üzerine hemşiresi: Size, sizin adınıza ona bakacak ve iyi davranacak bir ev halkını tavsiye edeyim mi? dedi.

Adem Uğur: 

Biz daha önceden (annesine geri verilinceye kadar) onun süt analarını kabulüne (emmesine) müsaade etmedik. Bunun üzerine ablası: Size, onun bakımını namınıza üstlenecek, hem de ona iyi davranacak bir aile göstereyim mi? dedi.

İskender Ali Mihr: 

Ve daha önce ona (başka) süt annelerini haram kıldık (süt emmemesini sağladık). (Onun ablası, firavunun ailesine): &quot

Celal Yıldırım: 

Daha önceden ona, süt analarının göğsünü emmeyi yasakladık. Bunun üzerine Musa´nın kızkardeşi, (Fir´avn ailesine) «sizin için bu çocuğu emzirip besleyecek, onu iyi eğitecek bir aile halkını size bulup göstereyim mi ?» dedi.

Tefhim ul Kuran: 

Biz, daha önce ona süt analarını haram etmiştik. (Kız kardeşi:) «Ben, sizin adınıza onun bakımını üstlenecek ve ona öğüt verecek (veya eğitecek) bir aileyi size bildireyim mi?» dedi.

Fransızca: 

Nous lui avions interdit auparavant (le sein) des nourrices. Elle (la sœur de Moïse) dit donc : "Voulez-vous que je vous indique les gens d'une maison qui s'en chargeront pour vous tout en étant bienveillants à son égard ? "...

İspanyolca: 

Antes, le habíamos vedado los pechos. Dijo ella: «¿Queréis que os indique una familia que os lo cuide y eduque?»

İtalyanca: 

E Noi gli interdicemmo ogni nutrice. Allora [la sorella] disse: «Posso indicarvi la gente di una casa che potrà occuparsene per conto vostro e che gli sarà benevola?».

Almanca: 

Und WIR machten für ihn die Stillenden vorher haram. Dann sagte sie (die Schwester): "Soll ich euch zu einer Familie führen, die ihn für euch betreut? Und sie werden auf ihn aufpassen."

Çince: 

以前,我禁止他吃任何人的奶,他的姐姐就说:我介绍你们一家人,替你们养育他,他们是忠于他,好吗?

Hollandaca: 

Wij stonden hem niet toe, de borsten der minnen te nemen, welke verschaft waren, alvorens zijne zuster kwam en zeide: Zal ik u tot eene min brengen die hem voor u zoogen en zorg voor hem dragen zal? En, op hunne begeerte bracht zij zijne moeder tot hen.

Rusça: 

Мы запретили ему брать грудь кормилиц, пока она (сестра Мусы) не сказала: "Показать ли вам семью, которая будет заботиться о нем для вас и будет желать ему добра?"

Somalice: 

Waxaana ka Reebnay Korkiisa Nuugmada Horay, waxayna Tidhi Gabadhii Maydin Tusiyaa Qoys idiin Dhaqaalayn una Samo Fali.

Swahilice: 

Na tukamjaalia awakatae wanyonyeshaji wote tangu mwanzo, mpaka dada yake akasema: Je! Nikuonyesheni watu wa nyumba watakao mlea kwa ajili yenu, nao pia watakuwa wema kwake?

Uygurca: 

(ئۆز ئانىسى كېلىشتىن) ئىلگىرى مۇسانى سۈت ئەمگۈزگۈچى ئاياللارنىڭ ئېمىتىشىدىن توستۇق، مۇسانىڭ ھەمشىرىسى: «سىلەرگە مۇسانى باقىدىغان ئوبدان بىر ئائىلىنى كۆرسىتىپ قويايمۇ؟ ئۇلار مۇسانى ئىخلاس بىلەن باقىدۇ» دېدى

Japonca: 

われは前もってかれ(ムーサー)に乳母(の乳)を禁じて置いた。それでかの女(ムーサーの姉)は言った。「あなたがたに,かれを育てる家族をお知らせしましょうか。かれに懇に付き添う者たちであります。」

Arapça (Ürdün): 

«وحرمنا عليه المراضع من قبل» أي قبل رده إلى أمه أي منعناه من قبول ثدي مرضعة غير أمه فلم يقبل ثدي واحدة من المراضع المحضرة له «فقالت» أخته «هل أدلكم على أهل بيت» لما رأت حنوهم عليه «يكفلونه لكم» بالإرضاع وغيره «وهم له ناصحون» وفسرت ضمير له بالملك جواباً لهم فأجيبت فجاءت بأمه فقبل ثديها وأجابتهم عن قبوله بأنها طيبة الريح طيبة اللبن فأذن لها في إرضاعه في بيتها فرجعت به كما قال تعالى:

Hintçe: 

और हमने मूसा पर पहले ही से और दाईयों (के दूध) को हराम कर दिया था (कि किसी की छाती से मुँह न लगाया) तब मूसा की बहन बोली भला मै तुम्हें एक घराने का पता बताऊ कि वह तुम्हारी ख़ातिर इस बच्चे की परवरिश कर देंगे और वह यक़ीनन इसके खैरख्वाह होगे

Tayca: 

และเราได้ห้ามเขาไว้ก่อนแล้วเรื่องแม่นม ดังนั้นเธอ (พี่สาวของมูซา) กล่าวว่า “ฉันจะชี้แนะชาวบ้านให้แก่พวกท่านเอาไหม?เพื่อคุ้มครองเขาแทนพวกท่าน และพวกเขาเป็นผู้ให้คำแนะนำอย่างดี”

İbranice: 

ומנענו ממנו את המיניקות מראש, על כן אמרה: 'האם אראה לכם בני-בית אשר יגדלו אותו עבורכם, והם אותו מחנכים

Hırvatça: 

A Mi smo mu već otprije zabranili dojilje, pa ona reče: "Hoćete li da vam ja pokažem porodicu koja će se o njemu brinuti i koja će mu dobro željeti?"

Rumence: 

Noi îi oprisem dinainte doicile. Sora lui spuse: “V-aş putea arăta o familie care, pentru voi, l-ar lua asupra sa şi l-ar îngriji?”

Transliteration: 

Waharramna AAalayhi almaradiAAa min qablu faqalat hal adullukum AAala ahli baytin yakfuloonahu lakum wahum lahu nasihoona

Türkçe: 

Biz daha önce ona, süt emziren kadınları haram kılmıştık. Bu sırada kızkardeşi dedi ki: "Onun bakımını sizin için üstlenecek, onu eğitip öğretmeyi yüklenecek bir ev halkını size tanıtayım mı?"

Sahih International: 

And We had prevented from him [all] wet nurses before, so she said, "Shall I direct you to a household that will be responsible for him for you while they are to him [for his upbringing] sincere?"

İngilizce: 

And we ordained that he refused suck at first, until (His sister came up and) said: "Shall I point out to you the people of a house that will nourish and bring him up for you and be sincerely attached to him?"...

Azerbaycanca: 

Bundan (anası saraya gəlməmişdən) qabaq Biz ona (Musaya) süd analarını (özgə qadınların döşünü əmməyi) qadağan etmişdik. (Musanın bacısı Fir’on əhlinə) belə dedi: “Sizin üçün o uşağa süd verməyi (ona baxmağı) tə’min edəcək, həm də ona qarşı xeyirxah olacaq (onunla yaxşı davranacaq) bir ailəni (ev əhlini) sizə nişan verimmi?”

Süleyman Ateş: 

Biz daha önce ona, süt verenler(in sütünü emmey)i haram etmiştik. (Hiçbir kadının sütünü emmiyordu. Fir'avn ve ailesi, çocuğun emeceği bir dadı bulma telaşı içinde idiler. Kızkardeşi uzaktan durumu görünce sokuldu): "Sizin için onun bakımını üstlenecek ve ona öğüt ver(ip onu güzelce eğit)ecek bir aileyi göstereyim mi?" dedi.

Diyanet Vakfı: 

Biz daha önceden (annesine geri verilinceye kadar) onun süt analarını kabulüne (emmesine) müsaade etmedik. Bunun üzerine ablası: Size, onun bakımını namınıza üstlenecek, hem de ona iyi davranacak bir aile göstereyim mi? dedi.

Erhan Aktaş: 

Biz, onun, sütannelerinin sütünü emmemesini sağladık. Bunun üzerine:(1) “Size, onun bakımını üstlenecek ve onu iyi yetiştirecek bir aile göstereyim mi?” dedi.

Kral Fahd: 

Biz daha önceden (annesine geri verilinceye kadar) onun süt analarını kabulüne (emmesine) müsaade etmedik. Bunun üzerine ablası: Size, onun bakımını namınıza üstlenecek, hem de ona iyi davranacak bir aile göstereyim mi? dedi.

Hasan Basri Çantay: 

Biz daha evvel ona süt analar (ın sütünü emmeyi) haram etmişdik. Bunun üzerine (hemşiresi onlara:) «Sizin için onun bakımını te´mîn edecek, kendileri buna hayırhah olacak bir aaile hakkında size delâletde bulunayım mı?» dedi.

Muhammed Esed: 

Ve Biz daha ilk günden o´nun (Mısırlı) süt annelerin memesini yadırgamasını sağladık; ve (kız kardeşi bu durumu öğrenince, onlara:) "Size o´nun bakımını sizin adınıza üzerine alabilecek ve o´nu güzelce eğitip yetiştirecek bir aile göstereyim mi?" dedi.

Gültekin Onan: 

Biz, daha önce ona süt analarını haram etmiştik. (Kız kardeşi:) &quot

Ali Fikri Yavuz: 

Biz daha evvel (annesi gelmeden) bütün emzikçi kadınların sütünü ona haram etmiştik (kimsenin sütünü emmiyordu). Bunun üzerine Mûsa’nın kızkardeşi, Firavun ailesine şöyle dedi:”- Sizin için onun bakımını yapacak ve ona noksanlık yapmıyacak bir ev halkını size göstereyim mi?”

Portekizce: 

E fizemos com que recusasse as nutrizes. E disse (a irmã, referindo-se ao bebê): Quereis que vos indique uma casafamiliar, onde o criarão para vós e serão seus custódios?

İsveççe: 

Och Vi lät honom från första stund vägra att dia en amma och då sade [systern]: "Skall jag visa er till en familj som kan ta hand om honom för er räkning och ge honom kärlek och god vård?"

Farsça: 

و ما پیش از آن [خوردن شیر] همه زنان شیردهنده را بر او حرام کردیم [تا پستان هیچ زنی را نگیرد،] پس [خواهرش پیش آمد و] گفت: آیا می خواهید شما را به خانواده ای راهنمایی کنم که سرپرستی او را برای شما به عهده گیرند و خیرخواه او باشند؟

Kürtçe: 

وە ئێمە پێشتر (شیری) شیردەرەکانمان حەرام کرد لەموسا (مەمکی کەسیانی نەدەمژی) ئەمجا خوشکەکەی (موسا) ووتی پێیان ئایا ماڵێکتان نیشان دەم کەئەو منداڵە بۆ ئێوە بەخێو بکەن(و شیری بدەنێ) و دڵسۆز بن بۆی

Özbekçe: 

Ва бундан олдин унга эмизгувчиларни ҳаром қилган эдик. Бас, (опаси): «Мен сизларга уни сиз учун кафилликка оладиган ва унга насиҳатгўй бўлгувчи аҳли байтни айтиб берайми?» деди.

Malayca: 

Dan Kami jadikan dia dari mulanya enggan menyusu kepada perempuan-perempuan yang hendak menyusukannya; (melihatkan halnya itu), kakaknya berkata: "Mahukah, aku tunjukkan kamu kepada penduduk sebuah rumah yang dapat memeliharanya untuk kamu, serta mereka tulus ikhlas kepadanya?"

Arnavutça: 

E, Na ia kemi pasë ndaluar mëndeshat (gruaja që i jep gji fëmijës së huaj), Musait, e ajo (motra e Musait) tha: “A doni t’ju gjejë një familje, e cila do të kujdeset për të, duke ia dashur të mirën atij?”

Bulgarca: 

Изпървом повелихме Ние да отказва да суче. И рече тя: “Да ви посоча ли семейство, което ще се грижи за него вместо вас и ще му бъде наставник?”

Sırpça: 

А Ми смо му већ били забранили дојиље, па она рече: „Хоћете ли да вам ја покажем породицу која ће о њему да се брине и која ће добро да му жели?“

Çekçe: 

A zakázali jsme mu již předtím prsa kojných cizích. I řekla Mojžíšova sestra: 'Mám vám ukázat rodinu jednu, jež by si jej pro vás na starost vzala a laskavě s ním zacházela?'

Urduca: 

اور ہم نے بچّے پر پہلے ہی دُودھ پِلانے والیوں کی چھاتیاں حرام کر رکھی تھیں (یہ حالت دیکھ کر) اُس لڑکی نے اُن سے کہا "میں تمہیں ایسے گھر کا پتہ بتاؤں جس کے لوگ اس کی پرورش کا ذمّہ لیں اور خیر خواہی کے ساتھ اسے رکھیں؟"

Tacikçe: 

Пистони ҳамаи доягонро аз пеш бар ӯ ҳаром карда будем. Он зан гуфт: «Оё мехоҳед шуморо ба хонаводае роҳнамоӣ кунам, ки ӯро бароятон нигоҳ доранд ва некхоҳаш бошанд?»

Tatarca: 

Вә Без анасына каннәнудан элек, имезүче хатыннарны имүдән Мусаны тыйдык, күп хатыннар алып килделәр Мусаны имезергә, ләкин берсен дә кабул итмәде. Мәрьям Фиргауннәргә әйтте: "Әйә мин сезгә бер өйнең җәмәгатен күрсәтимме, ул хатын сезнең өчен баланы имезеп тәрбияләр, һәм ул җәмәгать балага яхшы нәсыйхәт бирүчеләрдер", – дип. Анасын чакырып китерделәр, Муса анасының сөтен имде.

Endonezyaca: 

dan Kami cegah Musa dari menyusu kepada perempuan-perempuan yang mau menyusui(nya) sebelum itu; maka berkatalah saudara Musa: "Maukah kamu aku tunjukkan kepadamu ahlul bait yang akan memeliharanya untukmu dan mereka dapat berlaku baik kepadanya?".

Amharca: 

(ወደናቱ ከመመለሱ) በፊትም አጥቢዎችን (መጥባትን) በእርሱ ላይ እርም አደረግን፡፡ (እኅቱ) «ለእናንተ የሚያሳድጉላችሁን እነርሱም ለእርሱ ቅን አገልጋዮች የሆኑን ቤተሰቦች ላመልክታችሁን» አለችም፡፡

Tamilce: 

இன்னும், (அவருடைய தாயார் வருவதற்கு) முன்னர் பாலூட்டுகின்ற தாய்களை (அவர் அவர்களிடமிருந்து பால் அருந்தாமல் இருக்கும்படி) அவர் மீது நாம் தடுத்துவிட்டோம். ஆக, (அவரது சகோதரி) கூறினாள்: “ஒரு வீட்டாரை நான் உங்களுக்கு அறிவிக்கலாமா? அவர்கள் உங்களுக்காக அவரை பொறுப்பேற்று (நன்கு கவனித்து)க் கொள்வார்கள். அவர்கள் அவருக்கு நன்மையை நாடுபவர்கள் ஆவர்.”

Korece: 

하나님은 그로 하여금 유모의 젖을 빨지 않도록 하였으니 그때 그의 누이가 나타나 말하길 당신들을 위해 이 아이를 양육할 한 가문을 소개할까요 그들은 성 실히 그를 돌볼 것입니다

Vietnamca: 

Và ngay từ đầu, TA (Allah) đã khiến cho (Musa) không bú được sữa của những bà vú em, mãi đến lúc chị của Y thưa: “Quí ngài có muốn tiện nữ chỉ cho quí ngài một gia đình có thể chăm sóc đứa bé giùm cho quí ngài một cách chu đáo và họ luôn mong sự bình an cho Nó?”