Arapça:
أَمْ يَقُولُونَ بِهِ جِنَّةٌ ۚ بَلْ جَاءَهُم بِالْحَقِّ وَأَكْثَرُهُمْ لِلْحَقِّ كَارِهُونَ
Çeviriyazı:
em yeḳûlûne bihî cinneh. bel câehüm bilḥaḳḳi veekŝeruhüm lilḥaḳḳi kârihûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yoksa onda bir delilik olduğunu mu söylüyorlar? Aksine o, kendilerine hakkı getirmiştir. Halbuki onlar haktan hoşlanmamaktadırlar.
Diyanet İşleri:
Ya da: "Onda delilik var" diyorlar öyle mi? Hayır; onlara gerçeği getirmiştir, ama çoğu ondan hoşlanmamaktadır.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Yoksa onda delilik var mı derler? Hayır, o, gerçek olan Kur'an'la gelmiştir onlara, fakat çoğu gerçeği istemez.
Şaban Piriş:
Yoksa: “Onda bir delilik var mı?" diyorlar. Hayır! O, onlara hakkı getirdi. Ama onların çoğu haktan hoşlanmıyorlar.
Edip Yüksel:
Yoksa, onun deli olduğuna mı karar verdiler? Halbuki onlara gerçeği getirmişti. Ne var ki onların çoğu gerçekten hoşlanmaz.
Ali Bulaç:
Yahut: "Onda bir delilik var" mı diyorlar? Hayır, o, onlara hak ile gelmiş bulunmaktadır ve onların çoğu hakkı çirkin karşılıyorlar.
Suat Yıldırım:
Ne o, yoksa “Onda bir delilik var!” mı diyorlar? Oysa o onlara gerçeğin ta kendisini getirdi, ama gerçek onların çoğunun işine gelmiyor.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Yoksa, «O´nda cinnet vardır,» mı diyorlar? Hayır onlara hak ile gelmiştir. Halbuki, onların ekserisi hakkı kerih görenlerdir.
Yaşar Nuri Öztürk:
Yoksa, "Onda bir cinnet mi var" diyorlar! Hayır, o kendilerine hakkı getirdi ama onların çoğu haktan tiksinen kişilerdir.
Bekir Sadak:
And olsun ki, Biz onlari azabla yakalamistik, yine de Rablerine boyun egmemis ve yakarmamislardi.
İbni Kesir:
Yahut
Adem Uğur:
Yoksa onda bir cinnet olduğunu mu söylüyorlar? Hayır
İskender Ali Mihr:
Yoksa onda bir delilik olduğunu mu söylüyorlar? Hayır (o), onlara hak ile geldi. Ve onların çoğu hakkı kerih görenlerdir.
Celal Yıldırım:
Yoksa o peygamberlerde bir cinnet mi var diyorlar ?! Hayır, O, onlara Hakk ile gelmiştir.
Tefhim ul Kuran:
Yahut: «Onda bir delilik var» mı demektedirler? Hayır, o, onlara hak ile gelmiş bulunmaktadır ve onların çoğu hakkı çirkin karşılıyorlar.
Fransızca:
Ou diront-ils : "Il est fou ? " Au contraire, c'est la vérité qu'il leur a apportée. Et la plupart d'entre eux dédaignent la vérité.
İspanyolca:
¿O dicen que es un poseso? ¡No! Ha venido a ellos con la Verdad, pero la mayoría sienten aversión a la Verdad.
İtalyanca:
Oppure dicono: «E' un posseduto dai démoni». E' invece la verità, quello che lui ha recato, ma la maggior parte di loro disdegna la verità.
Almanca:
Oder sagen sie etwa: "Er ist geistesgestört"?! Nein, sondern er kam zu ihnen mit der Wahrheit! Und die meisten von ihnen sind der Wahrheit gegenüber abgeneigt.
Çince:
还是他们说他有疯病呢?--不然,他以真理昭示他们,但他们大半是厌恶真理的。
Hollandaca:
Zullen zij zeggen dat hij een uitzinnige is? Neen! hij is met de waarheid tot hen gekomen; maar het grootste gedeelte hunner verwerpt de waarheid.
Rusça:
Или же они говорят, что он бесноват? Напротив, он явился к ним с истиной, но большинство их не любит истину.
Somalice:
Mise waxay Dhihi waa Waalanyahay, wuxuuse Ula Yimid Xaq Badankoodse Xaqay Nici.
Swahilice:
Au wanasema: Ana wazimu? Bali amewajia kwa Haki, na wengi wao wanaichukia Haki.
Uygurca:
ياكى ئۇلار ئۇنى مەجنۇن دېيىشەمدۇ؟ ھەرگىز ئۇنداق ئەمەس، ئۇلارغا ئۇ ھەقىقەتنى ئېلىپ كەلدى. ئۇلارنىڭ تولىسى ھەقىقەتنى يامان كۆرىدۇ
Japonca:
それで,「かれは(愚?)かれた者である。」と言うのか。そうではない。かれは真理を(湾?)したが,かれらの多くは真理を嫌う。
Arapça (Ürdün):
«أم يقولون به جنَّة» الاستفهام للتقرير بالحق من صدق النبيّ ومجيء الرسل للأمم الماضية ومعرفة رسولهم بالصدق والأمانة وأن لا جنون به «بل» للانتقال «جاءهم بالحق» أي القرآن المشتمل على التوحيد وشرائع الإسلام «وأكثرهم للحق كارهون».
Hintçe:
या कहते हैं कि इसको जुनून हो गया है (हरगिज़ उसे जुनून नहीं) बल्कि वह तो उनके पास हक़ बात लेकर आया है और उनमें के अक्सर हक़ बात से नफरत रखते हैं
Tayca:
หรือพวกเขากล่าวหาเขาว่าเป็นบ้า มิใช่เช่นนั้นดอก เขาได้นำความจริงมาให้พวกเขาแล้ว แต่ส่วนมากของพวกเขาเป็นผู้เกลียดชังความจริง
İbranice:
או אולי אומרים הם, הוא מוכה שגעון? לא כן הדבר! הוא הביא להם את הצדק, ואולם רובם סלדו מהצדק
Hırvatça:
Zar govore: "Lud je!" Međutim, on im Istinu donosi, ali većina njih prezire Istinu.
Rumence:
Ori vor spune că au intrat ginni în el? Ba nu! El a venit la ei cu Adevărul, însă cei mai mulţi dintre ei urăsc Adevărul.
Transliteration:
Am yaqooloona bihi jinnatun bal jaahum bialhaqqi waaktharuhum lilhaqqi karihoona
Türkçe:
Yoksa, "Onda bir cinnet mi var" diyorlar! Hayır, o kendilerine hakkı getirdi ama onların çoğu haktan tiksinen kişilerdir.
Sahih International:
Or do they say, "In him is madness?" Rather, he brought them the truth, but most of them, to the truth, are averse.
İngilizce:
Or do they say, "He is possessed"? Nay, he has brought them the Truth, but most of them hate the Truth.
Azerbaycanca:
Yaxud: “Onda divanəlik var?” – dedilər. Xeyr, Peyğəmbər onlara haqqla (Qur’anla) gəldi. Lakin onların əksəriyyəti haqqı xoşlamır.
Süleyman Ateş:
Yoksa "Onda bir delilik var" mı diyorlar? Hayır, o kendilerine hakkı getirdi, fakat çokları haktan hoşlanmıyorlar.
Diyanet Vakfı:
Yoksa onda bir cinnet olduğunu mu söylüyorlar? Hayır; o, kendilerine hakkı getirmiştir. Onların çoğu ise haktan hoşlanmamaktadırlar.
Erhan Aktaş:
Yoksa onda bir delilik olduğunu mu söylüyorlar? Hayır, onlara, Hakk ile geldi. Ne var ki onların çoğu Hakk’tan hoşlanmıyorlar.
Kral Fahd:
Yahut da onda bir delilik olduğunu mu söylüyorlar? Hayır, Peygamber onlara hakkı getirmiştir; fakat onların çoğu haktan hoşnut değillerdir.
Hasan Basri Çantay:
Yoksa «Onda bir delilik var» mı diyorlar? Bil´akis o (peygamber) onlara hakkı (Kur´ânı) getirmişdir. (Fakat) onların çoğu hakkı çirkin görenlerdir.
Muhammed Esed:
Yahut "Onda delilik var!" mı diyorlar? Oysa, o onlara gerçeğin ta kendisini getirdi ama gerçek onlardan çoğunun işine gelmez!
Gültekin Onan:
Yahut: "
Ali Fikri Yavuz:
Yoksa, peygamberde bir cinnet var mı diyorlar? Hayır o peygamber, onlara hakkı (Kur’an’ı ve İslâm dinini) getirdi. Fakat onların çoğu hakkı sevmiyorlar, (inkâr ediyorlar).
Portekizce:
Ou dizem que está possesso! Qual! Ele lhes trouxe a verdade, embora à maioria desgostasse a verdade.
İsveççe:
Eller säger de: "Han är besatt av andar"? - Nej, han har kommit till dem med sanningen och sanningen är något som de flesta av dem avskyr.
Farsça:
یا می گویند: نوعی دیوانگی در اوست؟ [چنین نیست که این یاوه گویان به هم می بافند] بلکه او حق را برای آنان آورده است، و بیشترشان حق را خوش ندارند،
Kürtçe:
یان دەڵێن ئەو (پێغەمبەرە) شێـتە (نەخێر وا نیە) بەڵکو ھەق وڕاستی بۆ ھێناون بەڵام زۆربەیان بوغزێنەری ھەق و ڕاستین (ڕقیان لێیەتی)
Özbekçe:
Ёки, унда жиннилик бор, дейдиларми? Йўқ! У уларга ҳақ ила келди. Уларнинг кўплари эса, ҳақни ёмон кўргувчидирлар. (Муҳаммад (с. а. в.) уларга ҳақ дин ила келди. Шунинг учун улар Исломдан юз ўгирмоқдалар. Улар ҳақни ёмон кўрадилар.)
Malayca:
Atau kerana mereka mengatakan: "Dia kena penyakit gila?" (Sebenarnya bukan kerana sesuatu pun dari yang tersebut itu) bahkan kerana Rasul mereka datang kepada mereka membawa ugama yang tetap benar, dan tabiat kebanyakan mereka tidak suka kepada sebarang kebenaran.
Arnavutça:
Apo thonë: “Tek ai ka çmendje”. Jo, por ai ua sjell të Vërtetën atyre, e shumica prej tyre e urrejnë të Vërtetën.
Bulgarca:
Или казват: “Луд е.” Ала не, той им донесе истината, но повечето от тях ненавиждат истината.
Sırpça:
Зар говоре: „Луд је!“ Међутим, он им доноси Истину, али већина њих презире истину.
Çekçe:
či řeknou snad, že džiny je posedlý? Nikoliv, přišel k nim s pravdou, však většina z nich si pravdu hnusí.
Urduca:
یا یہ اس بات کے قائل ہیں کہ وہ مجنون ہے؟ نہیں، بلکہ وہ حق لایا ہے اور حق ہی ان کی اکثریت کو ناگوار ہے
Tacikçe:
Ё мегӯянд, ки девона аст? На, паёмбарашон ба дини ҳақ бар онҳо фиристода шуд, вале бештара- шон аз ҳақ бадбинӣ доранд.
Tatarca:
Яки алар расүлне җенле диләрме? Бәлки расүл аларга һәр гакыллы ышана торган хаклык белән килде, шулай да аларның күбрәге хакны яман күрәләр.
Endonezyaca:
Atau (apakah patut) mereka berkata: "Padanya (Muhammad) ada penyakit gila". Sebenarnya dia telah membawa kebenaran kepada mereka, dan kebanyakan mereka benci kepada kebenaran itu.
Amharca:
ወይስ በእርሱ ዕብደት አለበት ይላሉን አይደለም፡፡ እውነትን ይዞ መጣላቸው፡፡ አብዛኞቻቸውም እውነትን ጠይዎች ናቸው፡፡
Tamilce:
அல்லது, “அவருக்கு பைத்தியம் இருக்கிறது (எனவேதான் இப்படி உளருகிறார்)” என்று இவர்கள் கூறுகின்றனரா? மாறாக, இவர் அவர்களிடம் உண்மையைக் கொண்டு வந்துள்ளார். இன்னும், அவர்களில் அதிகமானவர்கள், உண்மையை வெறுக்கிறார்கள்.
Korece:
아니면 그가 미친 사람이라 고 말들 하느뇨 그러나 그분은 그 들에게 진리를 가지고 왔으나 그들대부분이 그 진리를 싫어하더라
Vietnamca:
Hay phải chăng họ nói Y bị điên? Không, Y (Thiên Sứ Muhammad) đã mang Chân Lý đến cho họ nhưng đa số bọn họ ghét sự thật.
Ayet Linkleri: