Arapça:
وَيَقُولُونَ مَتَىٰ هَٰذَا الْوَعْدُ إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ
Çeviriyazı:
veyeḳûlûne metâ hâẕe-lva`dü in küntüm ṣâdiḳîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bir de, "Eğer doğru söylüyorsanız bu vaad (ettiğiniz azab) hani, ne zaman?" derler.
Diyanet İşleri:
Onlar: "Eğer doğru söylüyorsanız, bildirin, bu sözünüz ne zaman yerine gelecektir?" derler.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve derler ki: Bu vait, ne vakit yerine gelecek doğru söylüyorsanız.
Şaban Piriş:
Eğer, doğru söylüyorsanız bu vaat ne zaman? derler.
Edip Yüksel:
"Doğru iseniz, bu söz ne zaman gerçekleşecek?" diyorlar.
Ali Bulaç:
Derler ki: "Eğer doğruyu söylüyor iseniz, bu va'dolunan (azap) ne zaman?"
Suat Yıldırım:
“İddianızda doğru iseniz bu vaad ne zaman gerçekleşecek?” derler. [17,51; 29,54]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve derler ki: «Bu vaad ne zamandır? Eğer siz doğru sözlü kimseler oldunuz iseniz (haber veriniz bakalım).»
Yaşar Nuri Öztürk:
Eğer doğru sözlülerseniz, bu vaat ne zaman? derler.
Bekir Sadak:
Dogrusu Kuran, inananlara dogruluk rehberi ve rahmettir.
İbni Kesir:
Onlar: Doğru söylüyorsanız
Adem Uğur:
Onlar: Eğer doğru sözlü iseniz (söyleyin bakalım) bu tehdit ne zaman gerçekleşecek? derler.
İskender Ali Mihr:
Ve (onlar): "
Celal Yıldırım:
Derler ki, doğrulardan iseniz bu va´diniz (tehdidiniz) ne zaman ?
Tefhim ul Kuran:
Derler ki: «Eğer doğruyu söyleyenler iseniz, bu va´dolunan (azab) ne zaman?»
Fransızca:
Et ils disent : "Pour quand cette promesse si vous êtes véridiques ? "
İspanyolca:
Dicen: «¡Cuándo se cumplirá esta amenaza, si es verdad lo que decís?»
İtalyanca:
Dicono: «Quando [si realizzerà] questa promessa, se siete veridici?»
Almanca:
Und sie sagen: "Wann erfüllt sich diese Androhung, solltet ihr wahrhaftig sein?"
Çince:
他们说:这个警告什么时候实现呢?如果你们是诚实的。
Hollandaca:
En zij zullen zeggen: Wanneer zal deze bedreiging worden vervuld; zeg, indien gij de waarheid spreekt?
Rusça:
Они говорят: "Когда же сбудется это обещание, если вы говорите правду?"
Somalice:
Waxayna Odhan waa Goorma Yaboohaasi Haddaad Run sheegaysaan.
Swahilice:
Na wanasema: Ahadi hii itatokea lini, ikiwa mnasema kweli?
Uygurca:
ئۇلار: «ئەگەر (سۆزۈڭلاردا) راستچىل بولساڭلار، (سىلەر بىزگە ۋەدە قىلغان) ئازاب قاچان چۈشىدۇ» دېيىشىدۇ
Japonca:
かれらは言うのである。「あなたがたが真実を言うのなら,この(威嚇の)約束(が来るの)は何時ですか。」
Arapça (Ürdün):
«ويقولون متى هذا الوعد» بالعذاب «إن كنتم صادقين» فيه.
Hintçe:
और ये (कुफ्फ़ार मुसलमानों से) पूछते हैं कि अगर तुम सच्चे हो तो (आख़िर) ये (क़यामत या अज़ाब का) वायदा कब पूरा होगा
Tayca:
และพวกเขากล่าวว่า “เมื่อใดเล่าสัญญานี้ (จะมาถึง) หากพวกท่านสัตว์จริง”
İbranice:
הם אומרים: 'אם אתם צודקים, אז מתי תתממש הבטחת העונש הזאת
Hırvatça:
"Kad će se već jednom obistiniti to obećanje, ako istinu govorite?", pitaju oni.
Rumence:
Ei spun: “Pe când va fi această făgăduială, dacă spuneţi adevărul?”
Transliteration:
Wayaqooloona mata hatha alwaAAdu in kuntum sadiqeena
Türkçe:
"Eğer doğru sözlülerseniz, bu vaat ne zaman?" derler.
Sahih International:
And they say, "When is [the fulfillment of] this promise, if you should be truthful?"
İngilizce:
They also say: "When will this promise (come to pass)? (Say) if ye are truthful."
Azerbaycanca:
Onlar: Əgər doğru danışırsınızsa, (deyin görək) bu və’d (bizi qorxutduğunuz əzab və’dəsi) nə vaxt yerinə yetəcəkdir?” – deyə soruşarlar.
Süleyman Ateş:
Doğru iseniz bu tehdid(ettiğiniz azab) ne zaman (gelecek)? diyorlar.
Diyanet Vakfı:
Onlar: Eğer doğru sözlü iseniz (söyleyin bakalım) bu tehdit ne zaman gerçekleşecek? derler.
Erhan Aktaş:
“Eğer doğru söyleyenlerdenseniz, bu uyarı ne zaman gerçekleşecek?” diyorlar.
Kral Fahd:
Onlar: Eğer doğru sözlü iseniz (söyleyin bakalım) bu tehdit ne zaman gerçekleşecek? derler.
Hasan Basri Çantay:
Onlar: «Bu va´d (ve tehdîd) in (tahakkuku) ne zaman? Doğrucu kimselerseniz (söyleyin)» derler.
Muhammed Esed:
Ve "Eğer doğru sözlü kimselerseniz, (söyleyin siz ey inananlar,) bu (ölümden sonra diriliş) vaadi ne zaman gerçekleşecek?" diye sordukları (zaman),
Gültekin Onan:
Derler ki: "
Ali Fikri Yavuz:
Bir de şöyle diyorlar: “- (Azabla bizi korkuttuğunuz) bu vaad ne zaman? Sözünüzde doğru kimselerseniz söyleyin.”
Portekizce:
E dizem: Quando se cumprirá tal promessa? Dizei-nos, se estais certos!
İsveççe:
De frågar [hånfullt]: "När kommer detta löfte [om räkenskap och dom att infrias], om det som ni har sagt är sant?"
Farsça:
و می گویند: اگر راستگویید این وعده [عذاب] کی خواهد بود؟
Kürtçe:
دەڵێن کەی دەبێت ئەو بەڵێن و ھەڕەشەیە ئەگەر ئێوە ڕاست دەکەن
Özbekçe:
Улар: «Агар ростгўй бўлсангиз, бу ваъда қачон бўладир?» дерлар.
Malayca:
Dan mereka bertanya: "Bilakah berlakunya azab yang telah dijanjikan itu, jika betul kamu orang-orang yang benar?"
Arnavutça:
Dhe, ata thonë: “Kur do të realizohet ky premtim (diftona) nëse thuani të vërtetën?”
Bulgarca:
И казват: “Кога [ще се сбъдне] това обещание, ако говорите истината?”
Sırpça:
“Кад ће се већ једном обистинити та претња, ако истину говорите?” Питају они.
Çekçe:
A říkají: 'Kdy splní se tato hrozba, jste-li z těch, kdo pravdu dí?'
Urduca:
وہ کہتے ہیں کہ "یہ دھمکی کب پُوری ہو گی اگر تم سچے ہو؟"
Tacikçe:
Мегӯянд: «Агар рост мегӯед, он ваъдаи қиёмат чӣ вақт хоҳад буд?»
Tatarca:
Кәферләр сорыйлар: "Әгәр сүзегез дөрес булса, безгә вәгъдә ителгән ґәзаб кайчан була", – дип.
Endonezyaca:
Dan mereka (orang-orang kafir) berkata: "Bilakah datangnya azab itu, jika memang kamu orang-orang yang benar".
Amharca:
«እውነተኞችም እንደ ኾናችሁ ይህ ቀጠሮ መቼ ነው» ይላሉ፡፡
Tamilce:
அவர்கள் கூறுகிறார்கள்: “நீங்கள் உண்மையாளர்களாக இருந்தால் இந்த வாக்கு எப்போது நிகழும்?”
Korece:
그때 그들이 말하리라 너희 가 진실한 자들이라면 언제 이약속이 도래하느뇨
Vietnamca:
(Những kẻ vô đức tin và phủ nhận sự phục sinh) nói: “Chừng nào lời hứa này sẽ xảy ra nếu quí vị nói thật?”
Ayet Linkleri: