Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

27

Sûredeki Ayet No: 

43

Ayet No: 

3202

Sayfa No: 

380

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَصَدَّهَا مَا كَانَت تَّعْبُدُ مِن دُونِ اللَّهِ ۖ إِنَّهَا كَانَتْ مِن قَوْمٍ كَافِرِينَ

Çeviriyazı: 

veṣaddehâ mâ kânet ta`büdü min dûni-llâh. innehâ kânet min ḳavmin kâfirîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

O'nu, Allah'tan başka taptığı şeyler alıkoymuştu. Çünkü kendisi inkârcı bir kavimdendi.

Diyanet İşleri: 

Melikeyi o zamana kadar alıkoyan, Allah'tan başka taptığı şeylerdi; çünkü kendisi inkarcı bir millettendi.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Allah'ı bırakıp da kulluk ettiği şeyler, onu yoldan çıkarmıştı; şüphe yok ki o, kafirler topluluğundandı.

Şaban Piriş: 

Onu Allah’tan başka ibadet ettikleri (imandan) alıkoymuştu. Çünkü o, kâfir bir toplumdandı.

Edip Yüksel: 

Onu, ALLAH'tan başka taptıkları saptırmıştı. İnkarcı bir topluluğun bir bireyi idi.

Ali Bulaç: 

Allah'tan başka tapmakta olduğu şeyler onu (Müslüman olmaktan) alıkoymuştu. Gerçekte o, inkar eden bir kavimdendi.

Suat Yıldırım: 

Öteden beri Allah'tan başka taptığı putlar, tevhid dinine girmesini engellemişti. Çünkü o kâfir bir millete mensup idi.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

27:42

Yaşar Nuri Öztürk: 

Daha önce Allah dışında ibadet ettikleri, onu engellemişti. Çünkü o, küfre sapmış bir topluluktandı.

Bekir Sadak: 

«Biz gece ona ve ailesine baskin verelim, sonra da onun dostuna, ailesinin yok edilisinde bulunmadik, suphesiz biz dogru soyluyoruz, diyelim» diye aralarinda Allah´a yemin ettiler.

İbni Kesir: 

Onun Allah´ı bırakıp da tapmaya devam ettiği şey, kendisine mani olmuştu. Ve gerçekten o, küfreden bir kavimdendi.

Adem Uğur: 

Onu, Allah´tan başka taptığı şeyler (o zamana kadar tevhid dinine girmekten) alıkoymuştu. Çünkü kendisi inkârcı bir kavimdendi.

İskender Ali Mihr: 

Ve Allah´tan başka taptığı şeyler ona mani oldu. Muhakkak ki o, kâfirler kavmindendi.

Celal Yıldırım: 

Melike´yi (bu teslimiyetten) alıkoyan, Allah´tan başka taptığı şeydi

Tefhim ul Kuran: 

Allah´tan başka tapmakta olduğu şeyler onu (müslüman olmaktan) alıkoymuştu. Gerçekte o, küfre sapan bir kavimdendir.

Fransızca: 

Or, ce qu'elle adorait en dehors d'Allah l'empêchait (d'être croyante) car elle faisait partie d'un peuple mécréant.

İspanyolca: 

Pero lo que ella servía, en lugar de servir a Alá, la ha apartado. Pertenecía a un pueblo infiel».

İtalyanca: 

Ciò che adorava all'infuori di Allah l'aveva distolta. Invero faceva parte di un popolo miscredente.

Almanca: 

Und das, dem sie anstelle von ALLAH zu dienen pflegte, hielt sie zurück. Gewiß, sie gehörte zu Kafir-Leuten.

Çince: 

她舍真主而崇拜的,妨碍她,她本是属于不信道的民众。

Hollandaca: 

Maar datgene wat zij buiten God aanbad, heeft haar van de waarheid afgeleid; want zij behoorde tot een ongeloovig volk.

Rusça: 

Ей мешало то, чему она поклонялась вместо Аллаха, ведь она принадлежала к неверующему народу.

Somalice: 

Waxaana (Xaqa) ka Reebay Waxay Caabudaysay oo Eebe ka soo Haddhay, waxayna ka mid ahayd Qoom Gaala ah.

Swahilice: 

Na yale aliyo kuwa akiyaabudu badala ya Mwenyezi Mungu yalimzuilia. Hakika yeye (Malkia) alikuwa katika kaumu ya makafiri.

Uygurca: 

ئۇنى اﷲ نى قويۇپ چوقۇنغان نەرسىلىرى (اﷲ قا ئىبادەت قىلىشتىن) توستى. چۈنكى ئۇ كاپىر قەۋمدىن ئىدى

Japonca: 

だがかの女がアッラー以外に拝していたものが,かの女を行き詰らせました。本当にかの女は,不信心な民の一人でした。」

Arapça (Ürdün): 

«وصدها» عن عبادة الله «ما كانت تعبد من دون الله» أي غيره «إنها كانت من قوم كافرين».

Hintçe: 

और ख़ुदा के सिवा जिसे वह पूजती थी सुलेमान ने उससे उसे रोक दिया क्योंकि वह काफिर क़ौम की थी (और आफताब को पूजती थी)

Tayca: 

และการที่นางได้สักการะบูชาอื่นจากอัลลอฮฺ ได้หันห่างนางออกไป แท้จริงนางอยู่ในหมู่ชนผู้ปฏิเสธ

İbranice: 

ואולם מה שעבדה מלבד אלוהים מנע ממנה (מלעבוד את אלוהים,) הן היא הייתה מעם של כופרים

Hırvatça: 

A od ispravna vjerovanja spriječilo je ono što je, mimo Allaha, obožavala. Zaista je ona bila iz reda nevjerničkog naroda!

Rumence: 

Cei cărora se închina în locul lui Dumnezeu o rătăciseră şi ea era astfel dintr-un popor de tăgăduitori.

Transliteration: 

Wasaddaha ma kanat taAAbudu min dooni Allahi innaha kanat min qawmin kafireena

Türkçe: 

Daha önce Allah dışında ibadet ettikleri, onu engellemişti. Çünkü o, küfre sapmış bir topluluktandı.

Sahih International: 

And that which she was worshipping other than Allah had averted her [from submission to Him]. Indeed, she was from a disbelieving people."

İngilizce: 

And he diverted her from the worship of others besides Allah: for she was (sprung) of a people that had no faith.

Azerbaycanca: 

(Süleyman) ona Allahdan başqasına (günəşə, aya) ibadət etməyi qadağan etdi. (Yaxud Allahdan başqasına tapınması o qadına Allaha ibadət etməyə mane olmuşdu). Çünki o, kafir bir tayfadan idi.

Süleyman Ateş: 

Onu, Allah'tan başka taptığı şeyler, (bu zamana dek tevhid dinine girmekten) alıkoymuştu. Çünkü kendisi, inkar eden bir kavimden idi.

Diyanet Vakfı: 

Onu, Allah'tan başka taptığı şeyler (o zamana kadar tevhid dinine girmekten) alıkoymuştu. Çünkü kendisi inkarcı bir kavimdendi.

Erhan Aktaş: 

Allah’ın yanı sıra kulluk(1) ettiği şeyler, onu alıkoymuştu. Çünkü o Kâfir(2) bir halktandı.

Kral Fahd: 

Onu, Allah'tan başka taptığı şeyler (o zamana kadar tevhid dinine girmekten) alıkoymuştu. Çünkü kendisi inkârcı bir kavimdendi.

Hasan Basri Çantay: 

(Hayır) Onun Allâhı bırakıb tapmakda devam etdiği şey kendisi (nin İslâm) ına mâni´ olmuşdu. Hakıykatde o, kâfirler gürûhundandı.

Muhammed Esed: 

(ve daha önce) Allah´ı bırakıp da tapınageldiği şeylerin kendisini (doğru yoldan) uzaklaştırmış olduğu, üstelik, hakkı inkar eden bir toplumun üyesi olduğu halde, (sonunda doğru yolu bulduğunu görüyoruz)" dedi.

Gültekin Onan: 

Tanrı´dan başka tapmakta olduğu şeyler onu (müslüman olmaktan) alıkoymuştu. Gerçekte o, kafir bir kavimdendi.

Ali Fikri Yavuz: 

(Daha evvel Belkıs’ın) Allah’dan başka tapmış olduğu şey, müslüman olmasına engel olmuştu (yahut Süleyman, onu, daha önce Allah’dan başka taptığı şeyden alıkoydu, güneşe taptırmadı). Çünkü o, kâfirler kavminden idi.

Portekizce: 

Desviaram-na aqueles a quem ela adorava, em vez de Deus, porque era de um povo incrédulo.

İsveççe: 

Men [hon har själv kommit fram till sanningen], trots att hon hindrades av det som hon tidigare dyrkade i stället för Gud; hon tillhör ju ett ogudaktigt folk."

Farsça: 

چیزی را که [ملکه سبا] به جای خدا می پرستید او را [از تسلیم شدن به حق] بازداشته بود؛ زیرا او از گروه کافران بود [و در میان آنان رشد کرده بود و به روش و رفتار آنان خو گرفته بود.]

Kürtçe: 

وە ئەوەی بێجگە لەخوا دەیپەرست ڕێگری کرد (لەباوەڕ ھێنان بەخوا) بێگومان ئەو (بەڵقیس) لەگەلی بێ باوەڕان بوو

Özbekçe: 

Ва у(малика)ни Аллоҳдан ўзга ибодат қилган нарса тўсди. Албатта, у кофир қавмлардан бўлган эди.

Malayca: 

Dan ia dihalangi (daripada memeluk Islam pada masa yang lalu): apa yang ia pernah menyembahnya (dari benda-benda) yang lain dari Allah; sesungguhnya adalah ia (pada masa itu) dari puak yang kafir.

Arnavutça: 

Atë e pengonin (nga të adhuruarit Perëndinë) ato që adhuronte ajo, pos Perëndisë, sepse, ajo ishte nga populli mohues.

Bulgarca: 

А тя бе отклонена от онова, на което служеше вместо на Аллах. Тя наистина бе от хора-неверници.

Sırpça: 

А од исправног веровања спречило је оно што је обожавала мимо Аллаха. Јер је она народу неверничком припадала.

Çekçe: 

Byla však svedena tím, co místo Boha uctívala, vždyť byla z lidu nevěřícího.

Urduca: 

اُس کو (ایمان لانے سے) جس چیز نے روک رکھا تھا وہ اُن معبودوں کی عبادت تھی جنہیں وہ اللہ کے سوا پوجتی تھی، کیونکہ وہ ایک کافر قوم سے تھی

Tacikçe: 

Ва ӯро аз ҳар чӣ ба ҷои Худои якто мепарастид, боздошт. Зеро ӯ дар зумраи кофирон буд.

Tatarca: 

Сөләйман Бәлкыйсны Аллаһудан башка кояшка гыйбадәт кылудан тыйды, чөнки Бәлкыйс элек кәферләр кавеменнән иде.

Endonezyaca: 

Dan apa yang disembahnya selama ini selain Allah, mencegahnya (untuk melahirkan keislamannya), karena sesungguhnya dia dahulunya termasuk orang-orang yang kafir.

Amharca: 

ከአላህ ሌላ ትግገዛው የነበረችውንም ከለከላት፡፡ እርሷ ከከሓዲዎች ሕዝቦች ነበረችና፡፡

Tamilce: 

அவள் அல்லாஹ்வை அன்றி (சூரியனை) வணங்கிக்கொண்டு இருந்தது (அல்லாஹ்வை அவள் வணங்குவதை விட்டும்) அவளைத் தடுத்து விட்டது. நிச்சயமாக, அவள் நிராகரிக்கின்ற மக்களில் இருந்தாள்.

Korece: 

그녀가 하나님 외에 우상을 숭배한 것이 그녀를 방황케 했으 니 실로 그녀는 불신자 가운데 있었노라

Vietnamca: 

Quả thật những thứ mà nữ vương này đã từng thờ phượng ngoài Allah đã cản trở nữ ta khiến nữ ta trở thành một trong nhóm người vô đức tin.