Arapça:
وَأَلْقِ عَصَاكَ ۚ فَلَمَّا رَآهَا تَهْتَزُّ كَأَنَّهَا جَانٌّ وَلَّىٰ مُدْبِرًا وَلَمْ يُعَقِّبْ ۚ يَا مُوسَىٰ لَا تَخَفْ إِنِّي لَا يَخَافُ لَدَيَّ الْمُرْسَلُونَ
Çeviriyazı:
veelḳi `aṣâk. felemmâ raâhâ tehtezzü keennehâ cânnüv vellâ müdbirav velem yü`aḳḳib. yâ mûsâ lâ teḫaf innî lâ yeḫâfü ledeyye-lmürselûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Asânı at! (Asâyı atıp) onu yılan gibi deprenir görünce dönüp arkasına bakmadan kaçtı. (Dedik ki): "Ey Musa korkma! Çünkü benim huzurumda peygamberler korkmaz."
Diyanet İşleri:
Değneğini at! Musa, değneğinin yılan gibi hareketler yaptığını görünce, arkasına bakmadan dönüp kaçtı. "Ey Musa! Korkma; Benim katımda peygamberler korkmaz; yalnız haksızlık eden bunun dışındadır. Kötü hali iyiliğe çeviren kimse bilsin ki Ben şüphesiz bağışlarım, merhamet ederim. Elini koynuna sok, Firavun ve milletine gönderilen dokuz mucizeden biri olarak kusursuz, bembeyaz çıksın. Gerçekten onlar yoldan çıkmış bir millettir."
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve at sopanı. Musa, sopayı tıpkı bir yılan gibi kıvranıyor görünce arkasını dönüp kaçmıştı ve geriye de dönmemişti. Ey Musa dendi, korkma, şüphe yok, ben öyle bir mabudum ki korkmazlar benim katımda peygamberler.
Şaban Piriş:
Değneğini at! Sanki onun bir yılan gibi hareket ettiğini görünce, arkasına bakmadan dönüp gitti. Ey Musa! Korkma! Benim yanımda peygamberler korkmaz.
Edip Yüksel:
Değneğini at." Onu küçük bir yılan gibi titreştiğini görünce, arkasına dönüp bakmadan kaçtı. "Musa, korkma; elçiler huzurumda korkmazlar.
Ali Bulaç:
Asanı bırak;" (Bıraktı ve) onun çevik bir yılan gibi hareket etttiğini görünce, geriye doğru kaçtı ve arkasına bakmadı. “Ey Musa, korkma; şüphesiz Ben(im); Benim yanımda gönderilen (elçiler) korkmaz.
Suat Yıldırım:
“Şimdi asânı yere bırak!” Bırakıp da onun çevikçe hareket eden bir yılana dönüştüğünü görünce derhal kaçtı, bir kere olsun, dönüp arkasına bile bakmadı. “Korkma, Mûsâ! Çünkü Benim huzurumda resuller korkmazlar.” buyurdu.
Ömer Nasuhi Bilmen:
«Ve asanı bırak.» Vaktâ ki onu sanki küçük bir yılanmış gibi çalkalanır gördü. Geriye dönerek kaçtı ve gerisine dönmedi. (Buyuruldu ki:) «Ey Mûsa! Korkma. Şüphe yok ki Ben (Ma´bûd-ı Kerîm´im ki) Benim huzurumda peygamberler korkmaz.»
Yaşar Nuri Öztürk:
Asanı bırak! Bunun üzerine Mûsa, asayı çevik bir yılan gibi titreyip kıvrılır görünce gerisin geri kaçtı ve arkasına bakmadı. "Korkma ey Mûsa, benim. Benim huzurumda, elçi olarak gönderilenler korkmaz."
Bekir Sadak:
Suleyman Davud´a varis oldu: «Ey insanlar! Bize kus dili ogretildi ve bize herseyden bolca verildi. Dogrusu bu apacik bir lutuftur» dedi.
İbni Kesir:
Değneğini at. Onun yılan gibi hareketler yaptığını görünce, arkasına bakmadan dönüp kaçtı ve geri dönmedi. Ey Musa
Adem Uğur:
Asânı at! Musa (asâyı atıp) onu yılan gibi deprenir görünce dönüp arkasına bakmadan kaçtı. (Kendisine dedik ki): Ey Musa! Korkma
İskender Ali Mihr:
"
Celal Yıldırım:
Asâ´nı yere atıver.» Derken onu çok kıvrak bir yılan gibi hareket eder görünce dönüp kaçtı, arkasına bakmadı. «Ya Musâ ! Korkma
Tefhim ul Kuran:
«Asanı bırak
Fransızca:
Et : "Jette ton bâton". Quand il le vit remuer comme un serpent, il tourna le dos [pour fuir] sans revenir sur ses pas. "N'aie pas peur, Moïse. Les Messagers n'ont point peur auprès de Moi.
İspanyolca:
Y: «¡Tira tu vara!» Y cuando vio que se movía como si fuera una serpiente, dio media vuelta para escapar, sin volverse. «¡Moisés! ¡No tengas miedo! Ante Mí, los enviados no temen.
İtalyanca:
Getta il tuo bastone!». Quando lo vide contorcersi come fosse un serpente, volse le spalle, ma non tornò sui suoi passi. «Non aver paura, Mosè. Gli Inviati non hanno niente da temere nei Miei confronti.
Almanca:
Und wirf deinen Stock!" Und als er ihn sich schlängeln sah, als ob er eine flinke Schlange wäre, wandte er sich flüchtend ab und kehrte nicht mehr um: "Musa! Fürchte dich nicht! Gewiß, bei Mir fürchten sich die Gesandten nicht,
Çince:
你抛下你的手杖吧!当他看见那条手杖蜿蜒如蛇时,就转脸逃避,不敢回顾。穆萨啊!不要畏惧,使者们在我这里,确是不畏惧的。
Hollandaca:
Werp thans uwen staf neder. En toen hij zag dat deze zich bewoog als ware die eene slang, week hij achteruit en vlood, en keerde zich niet om. En God zeide: O Mozes! vrees niet; want mijne gezanten hebben niets van mij te duchten.
Rusça:
Брось свой посох!" Когда он увидел, как тот извивается, словно змея, он бросился бежать назад и не вернулся (или не обернулся). Аллах сказал: "О Муса (Моисей)! Не бойся, ибо предо Мною не боятся посланники.
Somalice:
Ee Tuur Ushaada, Markuu Arkay Iyadoo Gilgilan Sida Maska wuu Jeedsaday Isagoo Carari, Mana soo Noqon, Muusow ha Cabsanin, kuma Cabsadaan Agtayda Rasuulladuye.
Swahilice:
Na itupe fimbo yako! Alipo iona ikitikisika kama nyoka, aligeuka nyuma wala hakungoja. Ewe Musa! Usikhofu! Hakika hawakhofu mbele yangu Mitume.
Uygurca:
ھاساڭنى تاشلىغىن!» مۇسا ھاسىسىنىڭ گويا ئەجدىھادەك تېز ھەرىكەتلىنىۋاتقانلىقىنى كۆرگەندە، ئارقىسىغا بۇرۇلۇپ چېكىندى، كەينىگە (يەنى قورققىنىدىن ئەجدىھاغا) قارىيالمىدى. (اﷲ ئېيتتى) «ئى مۇسا! قورقمىغىن، مېنىڭ ھۇزۇرۇمدا پەيغەمبەرلەر ئەلۋەتتە قورقمايدۇ
Japonca:
さあ,あなたの杖を投げなさい」。ところがかれは,それが蛇のように動くのを見ると,逃げだし,後ろも見なかった。(その時,声があっていった。)「ムーサーよ,あなたは恐れてはならない。本当に使徒たる者は,われの前で恐れてはならない。
Arapça (Ürdün):
«وألق عصاك» فألقاها «فلما رآها تهتز» تتحرك «كأنها جان» حية خفيفة «ولى مدبراً ولم يعقب» يرجع قال تعالى «يا موسى لا تخف» منها «إني لا يخاف لدي» عندي «المرسلون» من حية وغيرها
Hintçe:
और (हाँ) अपनी छड़ी तो (ज़मीन पर) डाल दो तो जब मूसा ने उसको देखा कि वह इस तरह लहरा रही है गोया वह जिन्दा अज़दहा है तो पिछले पावँ भाग चले और पीछे मुड़कर भी न देखा (तो हमने कहा) ऐ मूसा डरो नहीं हमारे पास पैग़म्बर लोग डरा नहीं करते हैं
Tayca:
“และจงโยนไม้เท้าของเจ้า” เมื่อเขาเห็นมันเคลื่อนไหวคล้ายกับว่ามันเป็นงู เขาก็กลับหลังหันและไม่หันกลับมาอีก “โอ้มูซาเอ๋ย ! เจ้าอย่ากลัว แท้จริงบรรดาร่อซูลนั้นจะไม่กลัวเมื่ออยู่ต่อหน้าข้า”
İbranice:
והשלך את מקלך'! כאשר ראה את המקל זוחל כמו נחש, פנה עורף, ולא חזר. (קרא לו אלוהים:) הוי, משה! אל תפחד, כי לא יפחדו אצלי השליחים
Hırvatça:
Baci svoj štap!" Pa kad je vidje da se tresući kreće, kao da je ona džann-zmija, on okrenut leđima uzmače i ne osvrnu se. "O Musa, ne boj se! Poslanici se kod Mene ne treba ničega da boje;
Rumence:
Aruncă-ţi toiagul!” Când Moise îl văzu scuturându-se precum ginni, o rupse la fugă fără să se mai întoarcă. “O, Moise! Nu-ţi fie teamă! Trimişii nu se tem de Mine,
Transliteration:
Waalqi AAasaka falamma raaha tahtazzu kaannaha jannun walla mudbiran walam yuAAaqqib ya moosa la takhaf innee la yakhafu ladayya almursaloona
Türkçe:
"Asanı bırak!" Bunun üzerine Mûsa, asayı çevik bir yılan gibi titreyip kıvrılır görünce gerisin geri kaçtı ve arkasına bakmadı. "Korkma ey Mûsa, benim. Benim huzurumda, elçi olarak gönderilenler korkmaz."
Sahih International:
And [he was told], "Throw down your staff." But when he saw it writhing as if it were a snake, he turned in flight and did not return. [Allah said], "O Moses, fear not. Indeed, in My presence the messengers do not fear.
İngilizce:
Now do thou throw thy rod! But when he saw it moving (of its own accord)as if it had been a snake, he turned back in retreat, and retraced not his steps: "O Moses!" (it was said), "Fear not: truly, in My presence, those called as messengers have no fear,-
Azerbaycanca:
Əsanı (yerə) at! (Musa əsanı yerə atdı). O, (əsanın) ilan kimi qıvrıldığını gördükdə dönüb qaçdı, heç dala da baxmadı. (Biz ona belə buyurduq: ) “Ya Musa, qorxma! Peyğəmbərlər Mənim hüzurumda qorxmazlar.
Süleyman Ateş:
Asanı at! (Musa attığı) asasının küçük bir yılan gibi titreştiğini görünce (korkudan) arkaya dön(üp kaç)dı, geri dön(üp bak)madı (bile). "Ey Musa korkma, çünkü ben (evet), benim huzurumda elçiler korkmaz(lar)."
Diyanet Vakfı:
Asanı at! Musa (asayı atıp) onu yılan gibi deprenir görünce dönüp arkasına bakmadan kaçtı. (Kendisine dedik ki): Ey Musa! Korkma; çünkü benim huzurumda peygamberler korkmaz.
Erhan Aktaş:
“Asânı bırak!” Mûsâ, asâsını bırakmasıyla birlikte onun yılan gibi hareket ettiğini görünce, geri dönüp arkasına bakmadan kaçtı. “Ey Mûsâ! Korkma, gerçekten Ben’im. Ben’im huzurumda Resûller korkmaz.”
Kral Fahd:
Asânı at! Musa (asâyı atıp) onu yılan gibi deprenir görünce dönüp arkasına bakmadan kaçtı. (Kendisine dedik ki): Ey Musa! Korkma çünkü benim huzurumda peygamberler korkmaz.
Hasan Basri Çantay:
«Asaanı bırak». (Muusâ asaasını bırakıb da) onu çevik bir yılan gibi hareket eder görünce arkasına dönüb kaçdı ve geri dönmedi. «Ey Muusâ, korkma. Çünkü ben (varım). Benim yanımda peygamber (hiçbir şeyden) korkmaz (lar)».
Muhammed Esed:
"Şimdi asanı yere bırak!" Fakat (Musa) asasının yılan gibi hızla hareket ettiğini görünce (korkuyla) arkasına bakmadan dönüp kaçtı. "Ey Musa, korkma!" (dedi, Allah,) "Çünkü, Benim Katımda mesaj taşıyıcılar için korku yok!
Gültekin Onan:
27:9
Ali Fikri Yavuz:
Asânı bırak! (bırakınca) onu, çevik bir yılan gibi hareket ediyor halde gördüğü zaman, dönüp kaçtı ve arkasına bakmadı. Ey Mûsa! Korkma
Portekizce:
Arroja o teu cajado! E ao fazer isso, viu-o agitar-se, como se fosse uma serpente; voltou-se em fuga, sem se virar.(Foi-lhe dito): Ó Moisés! Não temas, porque os mensageiros não devem temer a Minha presença.
İsveççe:
Och: "Kasta nu din stav!" Och när [Moses] såg den röra sig kvickt, som om den hade varit en orm, vände han sig bort och ville fly därifrån. [Gud talade på nytt till Moses och sade:] "Moses! Du har ingenting att frukta - [Mina] utsända känner ingen fruktan inför Mig
Farsça:
و عصایت را بیفکن. پس وقتی آن را دید که تند و شتابان حرکت می کند، گویا ماری باریک و تیزرو است، پشت کنان رو به فرار گذاشت و به پشت برنگشت. [ندا رسید:] ای موسی! نترس که پیامبران [به سبب دارا بودن مقام عصمت و پاکی از گناه،] نزد من نمی ترسند،
Kürtçe:
دە گۆچانەکەت فڕێدە (ئەویش فڕێیدا) ئەمجا کاتێك بینی وەك تیرەمار دەجوڵێت (موسا) ھەڵھات و ئاوڕی نەدایەوە. (خودا فەرمووی) ئەی موسا مەترسە بێگومان پێغەمبەران لای من ناترسن
Özbekçe:
Ва асоингни ташла!» Бас, қачонки Мусо у(асо)нинг илондек қимирлаётганини кўрганида, ортига қарамай қочди. «Эй Мусо! Қўрқма! Зеро, Менинг ҳузуримда Пайғамбарлар қўрқмаслар!
Malayca:
Dan (sekarang) campakkanlah tongkatmu. Maka apabila ia melihat tongkatnya itu (menjadi seekor ular besar) bergerak cepat tangkas, seolah-olah seekor ular kecil, berpalinglah dia melarikan diri dan tidak menoleh lagi. (Lalu ia diseru): " Wahai Musa, janganlah takut, sesungguhnya Rasul-rasul itu semasa mengadapku (menerima wahyu), tidak sepatutnya merasa takut,
Arnavutça:
Dhe, hudhe shkopin tënd! E, kur e pa (Musai) atë që po lëvizë si gjarpër ai (shkopi), u kthye para (menjëherë), e nuk shikoi më (nga frika). (Perëndia i tha): “O Musa, mos u friko! Me të vërtetë, tek Unë nuk frikohen pejgamberët (meqë janë të sigurt);
Bulgarca:
Хвърли тоягата си!” И когато я видя да се вие като змия, той се обърна и побягна, без да поглежда назад. “О, Муса, не се страхувай! Не се страхуват при Мен пратениците,
Sırpça:
Баци свој штап!“ Па кад је виде да се, као да је хитра змија, креће, он узмаче и не врати се. 'О Мојсије, не бој се! Посланици код Мене не требају ничега да се боје;
Çekçe:
Hoď svou hůl!' Když Mojžíš viděl, jak hůl se svíjí, jako by hadem byla, otočil se zády, však krok učinit nemohl. 'Mojžíši, neboj se, poslové Boží nesmějí u Mne strach mít,
Urduca:
اور پھینک تو ذرا اپنی لاٹھی" جونہی کہ موسیٰؑ نے دیکھا لاٹھی سانپ کی طرح بل کھا رہی ہے تو پیٹھ پھیر کر بھاگا اور پیچھے مڑ کر بھی نہ دیکھا "اے موسیٰؑ، ڈرو نہیں میرے حضور رسول ڈرا نہیں کرتے
Tacikçe:
Асоятро бияфкан!»; Чун дидаш, ки монанди море меҷунбад, гурезон бозгашт ва ба ақиб нанигарист. «Эй Мӯсо, матарс. Паёмбарон набояд, ки дар назди ман битарсанд,
Tatarca:
Таягыңны җиргә ташлагыл, таягының елан булып хәрәкәтләнгәнен күргәч, таяк янына килмәде, артка китте, ий Муса, курыкмагыл, тәхкыйк Минем хозурымда пәйгамбәрләрнең курыкмаклыклары лаек түгелдер.
Endonezyaca:
dan lemparkanlah tongkatmu". Maka tatkala (tongkat itu menjadi ular dan) Musa melihatnya bergerak-gerak seperti dia seekor ular yang gesit, larilah ia berbalik ke belakang tanpa menoleh. "Hai Musa, janganlah kamu takut. Sesungguhnya orang yang dijadikan rasul, tidak takut di hadapan-Ku.
Amharca:
«በትርህንም ጣል» (ተባለ ጣለም)፡፡ እርሷ እንደ ትንሽ እባብ በፍጥነት ስትስለከለክ ባያትም ጊዜ፤ ወደ ኋላ ዞሮ ሸሸ፡፡ አልተመለሰምም፡፡ «ሙሳ ሆይ! አትፈራ፤ እኔ መልክተኞቹ እኔ ዘንድ አይፈሩምና፡፡
Tamilce:
“உமது தடியைப் போடுவீராக! ஆக, அவர் அதை -அது பாம்பைப் போன்று- நெளிவதாக பார்த்தபோது புறமுதுகிட்டு திரும்பி (ஓடி)னார். அவர் திரும்பி பார்க்கவே இல்லை. மூஸாவே, பயப்படாதீர்! நிச்சயமாக என்னிடம் இறைத்தூதர்கள் பயப்பட மாட்டார்கள்.”
Korece:
이제 너의 지팡이를 던져라 그때 그것이 마치 뱀처럼 움직이 는 것을 보았으매 뒤로 돌아서 돌 아보지 아니 하니 모세야 두려워 하지 말라 실로 선지자들은 내 앞 에서 두려워 하지 않노라
Vietnamca:
“Ngươi hãy ném chiếc gậy của Ngươi xuống.” (Musa liền làm theo) nhưng khi thấy nó động đậy giống như một con rắn, Y liền bỏ chạy không dám quay lại nhìn. (TA – Allah phán bảo Y): “Hỡi Musa, Ngươi đừng hoảng sợ, bởi chưa từng có vị Thiên Sứ nào hoảng sợ trước mặt TA cả.”
Ayet Linkleri: