Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

22

Sûredeki Ayet No: 

67

Ayet No: 

2662

Sayfa No: 

340

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

لِّكُلِّ أُمَّةٍ جَعَلْنَا مَنسَكًا هُمْ نَاسِكُوهُ ۖ فَلَا يُنَازِعُنَّكَ فِي الْأَمْرِ ۚ وَادْعُ إِلَىٰ رَبِّكَ ۖ إِنَّكَ لَعَلَىٰ هُدًى مُّسْتَقِيمٍ

Çeviriyazı: 

likülli ümmetin ce`alnâ menseken hüm nâsikûhü felâ yünâzi`anneke fi-l'emri ved`u ilâ rabbik. inneke le`alâ hüdem müsteḳîm.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Biz her ümmet için bir şeriat tayin ettik ki, onlar onunla amel ederler. Bunun için (ey Muhammed!) bu konuda seninle hiçbir zaman çekişmesinler. (İnsanları) Rabbine (ibadet etmeye) çağır. Şüphesiz sen gerçekten hidayete götüren doğru bir yol üzerindesin.

Diyanet İşleri: 

Her ümmete, yerine getirmeleri gerekli ibadetler koyduk. Öyleyse, bu konuda seninle çekişmelerine fırsat verme; Rabbine davet et, sen şüphesiz doğru yol üzerindesin. Seninle tartışırlarsa: "Allah yaptığınızı çok iyi bilir; ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında, kıyamet günü aranızda Allah hükmedecektir" de.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve her ümmete bir din verdik, o dine göre ibadette bulunurlar, artık seninle her hususta çekişmeye kalkışmasınlar ve Rabbinin yoluna çağır, şüphe yok ki sen, doğru yolu bulmuşsun.

Şaban Piriş: 

Her ümmete uygulamakta oldukları bir ibadet yolu belirledik. Öyleyse, bu iş/din hususunda seninle tartışmasınlar. Rabbine davet et. Hiç kuşkusuz sen, dosdoğru bir yol üzerindesin.

Edip Yüksel: 

Her bir topluluğu, uygulayacakları bir dizi kural ile yükümlü kıldık. Onun için bu konuda seninle çekişmesinler. Sen Rabbine çağır. Kuşkusuz sen doğru bir yol üzerindesin.

Ali Bulaç: 

Biz her ümmete bir ibadet tarzı (Mensek) kıldık, onlar bu tarz üzere ibadet etmektedirler. Öyleyse, (din) iş(in)de seninle çekişmesinler. Sen, Rabbine çağır. Şüphesiz sen dosdoğru bir hidayet üzerindesin.

Suat Yıldırım: 

Biz her ümmete kendi dönemlerinde uyguladıkları özel bir ibadet yolu belirledik.Öyle ise onlar din işinde asla sana muhalefet etmesinler.Sen insanları Rabbinin yoluna dâvet et! Çünkü sen gerçekten hakka götüren dosdoğru bir yolun üzerindesin. [2,148; 5,48; 28,87]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Her bir ümmet için bir şeriat kıldık ki, onlar onunla amel ederlerdi. Artık emr-i dinde seninle münazarada bulunmasınlar. Ve Rabbine dâvet et. Şüphe yok ki, sen elbette dosdoğru vâzıh bir din üzerindesin.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Her ümmet için biz, bir ibadet şekli/bir ibadet yeri belirledik; onlar, onu izlerler. Artık bu iş konusunda seninle çekişmesinler. Sen de Rabbine davet et/dua et. Sen, elbette ki şaşırtmadan yol aldıran bir kılavuzun ardındasın.

Bekir Sadak: 

Ey insanlar! Bir misal verilmektedir, simdi onu dinleyin: Sizlerin Allah´i birakip taptiklariniz bir araya gelseler, bir sinek bile yaratamiyacaklardir. Sinek onlardan bir sey kapsa, onu kurtaramazlar

İbni Kesir: 

Her ümmete

Adem Uğur: 

Biz, her ümmete, uygulamakta oldukları bir ibadet tarzı gösterdik. Öyle ise onlar (ehl-i kitap) bu işte seninle çekişmesinler. Sen, Rabbine davet et. Zira sen, hakikaten dosdoğru bir yoldasın.

İskender Ali Mihr: 

Ve Biz, bütün ümmetler için mensek (tek bir şeriat) tayin ettik. Onlar, onunla (o şeriatle) amel ederler (etsinler). Öyleyse emrim konusunda seninle niza etmesinler (çekişmesinler). Sen, Rabbine davet et. Muhakkak ki sen, mutlaka mustakîm (Allah´a doğru istikametlenmiş) olan hidayet üzeresin.

Celal Yıldırım: 

Her ümmete (kendi çağlarında) ayrı bir ibâdet yolu sunduk ki onlar o yolda ibâdet ederler. O halde bu konuda seninle tartışmasınlar. Sen Rabbına davet etmeye bak. Şüphesiz ki sen dosdoğru yolda bulunuyorsundur.

Tefhim ul Kuran: 

Biz her ümmete bir ibadet-tarzı (Mensek) kıldık, onlar bu tarz üzere ibadet etmektedirler. Öyleyse, (din) iş(in) de seninle çekişmesinler. Sen, Rabbine çağır. Şüphesiz sen dosdoğru bir hidayet üzerindesin.

Fransızca: 

A chaque communauté, Nous avons assigné un culte à suivre. Qu'ils ne disputent donc point avec toi l'ordre reçu ! Et appelle à ton Seigneur. Tu es certes sur une voie droite.

İspanyolca: 

Hemos establecido para cada comunidad un ritual, que ellos siguen. ¡Que no discutan contigo sobre este asunto! ¡Llama a tu Señor! Sí, sigues una dirección recta.

İtalyanca: 

Ad ogni comunità abbiamo indicato un culto da osservare. E non polemizzino con te in proposito. Chiamali al tuo Signore, ché in verità sei sulla retta via.

Almanca: 

Für jede Umma machten WIR einen Ritus, den sie durchführen. So laß sie mit dir nicht in der Angelegenheit streiten und mache Da'wa zu deinem HERRN. Gewiß, du folgst doch einer geraden Rechtleitung.

Çince: 

我为每个民族制定一种供献仪式,让他们有的遵循,绝不是让他们为这事与你争论。你应当召唤众人来崇拜你的主,你确是在正路上的。

Hollandaca: 

Voor de belijders van iederen godsdienst hebben wij zekere gebruiken vastgesteld, welke zij in acht moeten nemen. Laten zij dus niet met u daarover twisten, maar noodig hen tot uwen Heer; want gij volgt den rechten weg.

Rusça: 

Для каждой общины Мы установили обряды, которые они отправляют, и пусть они не спорят с тобой по этому поводу. Призывай же к своему Господу. Воистину, ты - на прямом пути.

Somalice: 

Umaad kasta waxaan u yeellay Hab Cibaado oy ku Cibaadaysan ee yeyna kugula Doodin Amarka (Xaqa) uguna yeedh Xagga Eebahaa Adigu waxaad ku Sugantahay Hanuun Toosane.

Swahilice: 

Kila umma tumewajaalia na ibada zao wanazo zishika. Basi wasizozane nawe katika jambo hili. Na waite watu kwendea kwa Mola wako Mlezi. Hakika wewe uko kwenye Uwongofu Ulio Nyooka.

Uygurca: 

ھەر ئۈممەت ئۈچۈن بىر شەرىئەت بېكىتتۇق، ئۇلار شۇ شەرىئەتكە ئەمەل قىلىدۇ، (مۇشرىكلار) شەرىئەت ئىشىدا سەن بىلەن جېدەللەشمىسۇن، كىشىلەرنى پەرۋەردىگارىڭنىڭ (ئىبادىتىگە) دەۋەت قىلغىن، سەن ھەقىقەتەن شەكسىز توغرا يولدىدۇرسەن

Japonca: 

われは凡てのウンマに守られるべき儀式を定めた。それでこれに関し,かれらにあなたと論争させてはならない。あなたの主に(かれらを)招きなさい。本当にあなたは,正しい導きの上にいる。

Arapça (Ürdün): 

«لكل أمة جعلنا منسكا» بفتح السين وكسرها شريعة «هم ناسكوه» عاملون به «فلا يُنازعُنَّك» يراد به لا تنازعهم «في الأمر» أي أمر الذبيحة إذ قالوا: ما قتل الله أحق أن تأكلوه مما قتلتم «وادع إلى ربك» إلى دينه «إنك لعلى هدى» دين «مستقيم».

Hintçe: 

इसमें शक नहीं कि इन्सान बड़ा ही नाशुक्रा है (ऐ रसूल) हमने हर उम्मत के वास्ते एक तरीक़ा मुक़र्रर कर दिया कि वह इस पर चलते हैं फिर तो उन्हें इस दीन (इस्लाम) में तुम से झगड़ा न करना चाहिए और तुम (लोगों को) अपने परवरदिगार की तरफ बुलाए जाओ

Tayca: 

สำหรับทุก ๆ ประชาชาติเราได้กำหนดพิธีทางศาสนาขึ้นโดยที่พวกเขาปฏิบัติพิธีนั้น ดังนั้นคนหนึ่งคนใดอย่าได้โต้แย้งเจ้าในกิจการนั้น และจงเรียกร้องเชิญชวนไปสู่พระเจ้าของเจ้า แท้จริงเจ้านั้นอยู่บนแนวทางที่เที่ยงธรรม

İbranice: 

קבענו לכל אומה סדרי עבודת אלוהים שלפיהם הם נוהגים, ולכן אל תרשה להם להתנצח בעניינים אלה, וקרא להם לעבוד את ריבונך, כי אתה הולך בדרך הישר

Hırvatça: 

Svakoj vjerskoj zajednici propisali smo vjerozakon prema kome je trebalo da se vlada; i ne dozvoli, nikako, da s tobom o tome raspravljaju. Ti pozivaj svome Gospodaru, ti si, uistinu, na Pravom putu.

Rumence: 

Noi am făcut o pravilă fiecărei adunări. Aşadar, ei s-o urmeze şi să nu se certe cu tine asupra acestui lucru! Cheamă-L pe Domnul tău! Tu eşti pe o Cale Dreaptă.

Transliteration: 

Likulli ommatin jaAAalna mansakan hum nasikoohu fala yunaziAAunnaka fee alamri waodAAu ila rabbika innaka laAAala hudan mustaqeemin

Türkçe: 

Her ümmet için biz, bir ibadet şekli/bir ibadet yeri belirledik; onlar, onu izlerler. Artık bu iş konusunda seninle çekişmesinler. Sen de Rabbine davet et/dua et. Sen, elbette ki şaşırtmadan yol aldıran bir kılavuzun ardındasın.

Sahih International: 

For every religion We have appointed rites which they perform. So, [O Muhammad], let the disbelievers not contend with you over the matter but invite them to your Lord. Indeed, you are upon straight guidance.

İngilizce: 

To every People have We appointed rites and ceremonies which they must follow: let them not then dispute with thee on the matter, but do thou invite (them) to thy Lord: for thou art assuredly on the Right Way.

Azerbaycanca: 

Biz (keçmişdən bəri) hər ümmət üçün bir şəriət müəyyən etdik ki, ona əməl edərlər. Elə isə (müşriklər) bu işdə (din, şəriət işində, yaxud qurbanlıqlar barəsində) səninlə mübahisə etməsinlər. (Ya Rəsulum!) Sən onları öz Rəbbinə (ibadət etməyə, Onun hökmlərini yerinə yetirməyə) də’vət et. Şübhəsiz ki, sən doğru yoldasan (dindəsən).

Süleyman Ateş: 

Biz her ümmete, uydukları bir mensek (ibadet yöntemi) yaptık. Bu işte seninle asla çekişmesinler. Sen Rabbine çağır, kuşkusuz sen doğru, bir yol üzerindesin.

Diyanet Vakfı: 

Biz, her ümmete, uygulamakta oldukları bir ibadet tarzı gösterdik. Öyle ise onlar (ehl-i kitap) bu işte seninle çekişmesinler. Sen, Rabbine davet et. Zira sen, hakikaten dosdoğru bir yoldasın.

Erhan Aktaş: 

Her ümmet(1) için bir mensek(2) belirledik. Herkes kendi mensekini(2) sürdürür. O halde bu işte seninle çekişmesinler. Sen, Rabb’ine çağır. Kuşkusuz ki sen dosdoğru bir yol üzerindesin.

Kral Fahd: 

Biz, her ümmet için, yapageldikleri bir takım ibadet tarzları koymuşuzdur. Bu itibarla, (ey Muhammed!) bu hususta seninle münakaşaya kalkışmasınlar. Rabbine davet et. Hiç şüphe yoktur ki, sen, dosdoğru bir yol üzerindesin.

Hasan Basri Çantay: 

Biz her ümmete bir ibâdet yolu (şerîat) gösterdik ki onlar bunun aamilleridir. O halde emirde seninle asla münazaa etmesinler. Sen (insanları sâdece) Rabbine da´vet et. Çünkü sen, şübhesiz dosdoğru bir hidâyetin tâ üzerindesin.

Muhammed Esed: 

Biz her ümmete, kulluklarını göstermeleri için (ayrı) bir ibadet tarzı tayin ettik. Bunun içindir ki, (ey inanan kişi, seninkinden başka yollar tutan) kimseler bu konuda seni tartışmaya sürüklemesinler; sen yalnızca (onların hepsini) Rabbine çağır: çünkü, sen gerçekten dosdoğru bir yol üzerindesin.

Gültekin Onan: 

Biz her ümmete bir ´ibadet tarzı´ (mensek) kıldık, onlar bu tarz üzere ibadet etmektedirler. Öyleyse, buyrukta seninle çekişmesinler. Sen rabbine çağır. Şüphesiz sen dosdoğru bir hidayet üzerindesin.

Ali Fikri Yavuz: 

Biz her ümmet için bir şeriat tayin ettik ki, onlar bununla amel ederler. Bunun için (ey Rasûlüm) din işinde sana asla muhalefet etmesinler. Sen, insanları, Rabbine ibadet etmeye davet et. Çünkü sen, gerçekten hidayete götüren doğru bir yol üzerindesin.

Portekizce: 

Temos prescrito a cada povo ritos a serem observados. Que não te refutem a este respeito! E invoca teu Senhor, porquesegues uma orientação correta.

İsveççe: 

FÖR ALLA samfund [i gången tid] har Vi föreskrivit regler för förrättandet av andakten som de är underkastade. Låt dig inte dras in i en diskussion med dem om [dessa regler]; uppmana dem [i stället] att dyrka din Herre. Du följer helt visst den raka vägen.

Farsça: 

برای هر امتی عبادتی ویژه قرار داده ایم که آن را انجام می دهند؛ پس نباید در این امر با تو ستیز و نزاع کنند. و به سوی پروردگارت دعوت کن که بی تردید تو بر راهی راست قرار داری.

Kürtçe: 

بۆ ھەموو ئوممەتێک شەریعەت و بەرنامەیەکمان داناوە ئـەوان کـاریـان پێ کـردووە کـەواتـە نـابێت (خـاوەن ئاینەکانی تر) لەکاری ئایندا کێشە و ئاژاوەت لەگەڵدا دروست کەن وەتۆ خەڵک بانگ بکە بۆ لای پەروەردگارت بێگومان تۆ لەسەر ئاینێکی ڕاستی

Özbekçe: 

Биз ҳар бир умматга шариат берганмиз. Улар ўшанга амал қилгувчилардир. Бас, бу ишда ҳаргиз сен ила низо қилмасинлар. Роббингга даъват қил. Албатта, сен мустақийм ҳидоятдасан.

Malayca: 

Bagi tiap-tiap umat, Kami adakan satu syariat yang tertentu untuk mereka ikuti dan jalankan, maka janganlah ahli-ahli syariat yang lain membantahmu dalam urusan syariaatmu; dan serulah (wahai Muhammad) umat manusia kepada ugama Tuhanmu, kerana sesungguhnya engkau adalah berada di atas jalan yang lurus.

Arnavutça: 

Na, për çdo popull kemi hartuar dispozita fetare, e ata shkojnë sipas tyre, dhe mos lejo, kurrsesi që të bëjnë polëmikë me ty, - për atë çështje. Dhe thirri ti (ata) te Zoti yt! Ti, me të vërtetë, je në rrugën e drejtë.

Bulgarca: 

За всички общности сторихме обреди, които да изпълняват. И да не се препират с теб за това! И призовавай към твоя Господ! Ти си на правия път.

Sırpça: 

Свакој заједници прописали смо верозакон према којем је требало да се влада; и не дозволи, никако, да са тобом о томе расправљају. Ти позивај своме Господару, ти си, уистину, на Правом путу.

Çekçe: 

A každé obci jsme stanovili obřady, jimiž se řídí. Nechť se tedy s tebou nehádají ohledně věci této. Vyzývej k Pánu svému, neboť tys věru na cestě přímé!

Urduca: 

ہر امت کے لیے ہم نے ایک طریق عبادت مقرر کیا ہے جس کی وہ پیروی کرتی ہے، پس اے محمدؐ، وہ اِس معاملہ میں تم سے جھگڑا نہ کریں تم اپنے رب کی طرف دعوت دو، یقیناً تم سیدھے راستے پر ہو

Tacikçe: 

Барои ҳар уммате дине ниҳодем, то бар он дин бошад. Пас дар ин кор бо ту муҷодала накунанд ва мардумро ба Парвардигори худ даъват кун, зеро ту ба ростӣ бар роҳи рост қадам мениҳӣ.

Tatarca: 

Дин тотучыларның һәр фиркасы өчен шәригать кылдык, һәрберсе үз динен тотар, башка диндәге кешеләр Ислам дине хакында синең белән тартышмасыннар, кешеләрне Аллаһ дине – Исламга вә Аллаһуга гыйбадәткә чакыр, әлбәттә, син хаклыкка ирештерә торган туры юлдасың!

Endonezyaca: 

Bagi tiap-tiap umat telah Kami tetapkan syari'at tertentu yang mereka lakukan, maka janganlah sekali-kali mereka membantah kamu dalam urusan (syari'at) ini dan serulah kepada (agama) Tuhanmu. Sesungguhnya kamu benar-benar berada pada jalan yang lurus.

Amharca: 

ለየሕዝቡ ሁሉ እነሱ የሚሠሩበት የኾነን ሥርዓተ ሃይማኖት አድርገናል፡፡ ስለዚህ በነገሩ አይከራከሩህ፡፡ ወደ ጌታህ መንገድም ጥራ፡፡ አንተ በእርግጥ በቅኑ መንገድ ላይ ነህና፡፡

Tamilce: 

ஒவ்வொரு சமுதாயத்திற்கும் நாம் (கால்நடைகளை அறுத்து) பலியிடுவதை ஏற்படுத்தினோம். அவர்கள் அதை பலியிடுவார்கள். ஆகவே, (நபியே!) அவர்கள் உம்மிடம் இந்த விஷயத்தில் (-அறுக்கப்பட்ட பிராணியை சாப்பிடுவதிலும் தானாக செத்த பிராணியை தவிர்த்து விடுவதிலும்) தர்க்கம் செய்ய வேண்டாம். இன்னும், (நபியே!) இறைவனின் பக்கம் அழைப்பீராக! நிச்சயமாக நீர் நேரான (மிகச் சரியான) வழிகாட்டுதல் மீது இருக்கிறீர்.

Korece: 

하나님은 각 백성에게 그들이 수행하게 될 경배 의식을 주었노라 이 일에 관하여 그들이 그대와 논쟁치 않도록 하라 그대 주님깨 기도하라 그대야 말로 옳은 편에 있노라

Vietnamca: 

TA đã quy định cho mỗi cộng đồng một nghi thức thờ phượng để họ theo đó mà thực hiện. Cho nên, Ngươi (Thiên Sứ Muhammad) chớ để cho họ (những kẻ đa thần) tranh luận với Ngươi trong sự việc này. Tuy nhiên, Ngươi hãy kêu gọi họ đến với Thượng Đế của Ngươi bởi Ngươi thực sự đang ở trên Chính Đạo.

Rubu tag: 

Hizb tag: