Arapça:
حُنَفَاءَ لِلَّهِ غَيْرَ مُشْرِكِينَ بِهِ ۚ وَمَن يُشْرِكْ بِاللَّهِ فَكَأَنَّمَا خَرَّ مِنَ السَّمَاءِ فَتَخْطَفُهُ الطَّيْرُ أَوْ تَهْوِي بِهِ الرِّيحُ فِي مَكَانٍ سَحِيقٍ
Çeviriyazı:
ḥunefâe lillâhi gayra müşrikîne bih. vemey yüşrik billâhi fekeennemâ ḫarra mine-ssemâi fetaḫṭafühu-ṭṭayru ev tehvî bihi-rrîḥu fî mekânin seḥîḳ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah için, O'na eş koşmayan, O'nun birliğine inanmış kimseler olun. Allah'a ortak koşan kimse, gökten düşüp de kuşların kaptığı veya rüzgarın bir uçuruma sürüklediği şeye benzer.
Diyanet İşleri:
Allah'a ortak koşmaksızın O'na yönelerek pis putlardan kaçının, yalan sözden çekinin. Allah'a ortak koşan kimse, gökten düşüp de kuşların kaptığı veya rüzgarın bir uçuruma attığı şeye benzer.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Allah'ı bir tanıyıp ona şirk koşmaksızın ve kim, Allah'a şirk koşarsa sanki havadan düşmüştür de kuş kapmıştır onu, yahut da rüzgar almış, pek uzak bir yere sürüp atmıştır onu.
Şaban Piriş:
Allah’a şirk koşmayan hanifler olun. Kim Allah’a şirk koşarsa, gökten düşüp de kuşların kaptığı veya rüzgarın uzak bir yere attığı kimseye benzer.
Edip Yüksel:
ALLAH'a ortak koşmayarak, kendinizi sadece O'na adayın. Kim ALLAH'a ortak koşarsa sanki gökten düşmüş ve kendisini akbaba kapmış veya rüzgar tarafından derin bir fiyortta sürükleniyor gibidir.
Ali Bulaç:
Allah'ı birleyen (Hanif)ler olarak, O'na (hiçbir) ortak koşmaksızın. Kim Allah'a ortak koşarsa, sanki o gökten düşmüş de onu bir kuş kapıvermiş veya rüzgar onu ıssız bir yere sürükleyip atmış gibidir.
Suat Yıldırım:
Allah'a ortak tanımayan halis muvahhidler olun. Çünkü bilin ki Allah’a şirk koşan kimse, gökten düşüveren ve kuşların didik didik edip kapıştığı birine yahut rüzgârın uzak ve ıssız bir yere savurduğu kimseye benzer. [6,71]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Adil kimseler olduğunuz, Allah için şerik ittihaz etmemiş bulunduğunuz halde (o fenalıklardan kaçınınız) ve her kim Allah´a şerik koşarsa artık o sanki gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışmış veya onu rüzgâr uzak bir yere atıvermiş gibi bulunur.
Yaşar Nuri Öztürk:
Allah'a ortak koşmadan, hanîfler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgâr onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Bekir Sadak:
Bu hayvanlarin ne etleri ve ne de kanlari Allah´a ulasacaktir. Allah´a ulasacak olan ancak sizin O´nun icin yaptiginiz gosteristen uzak amel ve ibadettir. Size dogru yolu gosterdiginden, Allah´i yuceltmeniz icin onlari boylece sizin buyrugunuza vermistir. iyilik yapanlara mujde et.
İbni Kesir:
Allah´a şirk koşmaksızın, hanifler olarak. Kim Allah´a şirk koşarsa
Adem Uğur:
Kendisine ortak koşmaksızın Allah´ın hanifleri (O´nun birliğini tanıyan müminler olun). Kim Allah´a ortak koşarsa sanki o, gökten düşüp parçalanmış da kendisini kuşlar kapmış, yahut rüzgâr onu uzak bir yere sürüklemiş (bir nesne) gibidir.
İskender Ali Mihr:
Hanifler (tek Allah´a teslim olan kullar), onunla (putlarla), O´na şirk koşmayanlardır. Ve kim Allah´a şirk koşarsa o taktirde sanki o, gökyüzünden düşmüş de böylece onu, kuş kapmış gibi veya rüzgâr, onu uzak bir mekâna (yere) atmış gibidir.
Celal Yıldırım:
Kim Allah´a ortak koşarsa, sanki o gökten düşüp de kuş onu tutup kapıyor veya rüzgâr onu ücra bir yere sürükleyip atıyor (gibi kendini boşlukta hisseder).
Tefhim ul Kuran:
Allah´ı birleyen (Hanif) ler olarak, O´na (hiç bir) ortak koşmaksızın. Kim Allah´a ortak koşarsa, sanki o gökten düşmüş de onu bir kuş kapıvermiş veya rüzgar onu ıssız bir yere sürükleyip atmış gibidir.
Fransızca:
(Soyez) exclusivement [acquis à la religion] d'Allah ne Lui associez rien; car quiconque associe à Allah, c'est comme s'il tombait du haut du ciel et que les oiseaux le happaient, ou que le vent le précipitait dans un abîme très profond.
İspanyolca:
¡Como hanifes para con Alá y no como asociadores! Quien asocia a Alá otros dioses es como si cayera del cielo: las aves se lo llevarán o el viento lo arrastrará a un lugar lejano.
İtalyanca:
Siate sinceri nei confronti di Allah e non associateGli alcunché. Chi attribuisce consimili ad Allah è come se fosse precipitato dal cielo, preda di uccelli o del vento che lo scaglia in un luogo lontano.
Almanca:
(Seid) hanif für ALLAH, ohne an Ihn Schirk zu betreiben. Und wer Schirk an ALLAH betreibt, sei so, als ob er vom Himmel niederfiel, dann entweder reißen ihn die Vögel weg oder der Wind läßt ihn in einen tiefen Ort niederstürzen.
Çince:
同时为真主而信奉正教,不以物配他。谁以物配真主,谁如从天空坠落,而被群鸟夺走,或被大风扫荡到远方。
Hollandaca:
Weest God onderworpen en vereenigt geene andere goden met hem; want wie een ander met God verbindt, is gelijk aan datgene, wat van den hemel valt, wat de vogels wegvoeren of de wind naar eene ver verwijderde plaats overbrengt.
Rusça:
Оставайтесь единобожниками и не приобщайте к Нему сотоварищей. А кто приобщает сотоварищей к Аллаху, тот словно падает с неба, и птицы подхватят его, или же ветер забросит его в далекое место.
Somalice:
Idinkoo u Toosan Eebe oon Mushrikiin ahayn, Ruuxii u Shariig yeela Eebe wuxuu la mid yahay mid ka Soo Dhacay Samada oy Dafi Shimbirtu ama ay ku Tuuri Dabaysho Meel Dheer oo halaag ah.
Swahilice:
Kwa kumtakasikia Imani Mwenyezi Mungu, bila ya kumshirikisha. Na anaye mshirikisha Mwenyezi Mungu ni kama kwamba ameporomoka kutoka mbinguni, kisha ndege wakamnyakua au upepo ukamtupa pahala mbali.
Uygurca:
اﷲ قا خالىس ئىبادەت قىلىڭلار، ئۇنىڭغا شېرىك كەلتۈرمەڭلار، كىمكى اﷲ قا شېرىك كەلتۈرىدىكەن، ئۇ گويا ئاسماندىن تاشلىنىپ، قۇشلار ئۇنى ئېلىپ قاچقاندەك، ياكى بوران ئۇنى ئېلىپ بېرىپ يىراق جايغا تاشلىۋەتكەندەك بولۇپ قالىدۇ
Japonca:
アッラーに純正に服従,帰依し,神々をかれに配してはならない。アッラーに神々を配する者は,丁度天から落ちて鳥に攫われた者のようである。または風が,かれを遠い所に吹き攫った者のようである。
Arapça (Ürdün):
«حنفاء لله» مسلمين عادلين عن كل دين سوى دينه «غير مشركين به» تأكيد لما قبله، وهما حالان من الواو «ومن يشرك بالله فكأنما خر» سقط «من السماء فتخطفه الطير» أي تأخذه بسرعة «أو تهوي به الريح» أي تسقطه «في مكان سحيق» بعيد فهو لا يرجى خلاصه.
Hintçe:
निरे खरे अल्लाह के होकर (रहो) उसका किसी को शरीक न बनाओ और जिस शख्स ने (किसी को) खुदा का शरीक बनाया तो गोया कि वह आसमान से गिर पड़ा फिर उसको (या तो दरमियान ही से) कोई (मुरदा ख्ववार) चिड़िया उचक ले गई या उसे हवा के झोंके ने बहुत दूर जा फेंका
Tayca:
โดยเป็นผู้ยึดมั่นความเป็นจริง เพื่ออัลลอฮ์ไม่เป็นผู้ตั้งภาคีใด ๆ ต่อพระองค์ และผู้ใดตั้งภาคีต่ออัลลอฮ์ เสมือนว่าเขาร่วงลงมาจากชั้นฟ้า แล้วนกก็บินเฉี่ยวเอาเขาไป หรือลมได้พัดพาเขาไปยังดินแดนอันไกลโพ้น
İbranice:
התמסרו לאלוהים ואל תשתפו בעבודתו, כי מי שמשתף ( אליל ) עם אלוהים דומה למי שנופל מן השמים עת עופות חוטפים אותו, או נושאת אותו הרוח למקום מרוחק
Hırvatça:
iskazujući Allahu čistu predanost, ne pridružujući Mu u obožavanju nikoga! A onaj ko Allahu pridružuje druge - kao da je s neba pao, pa ga ptice razgrabe, ili ga vjetar u daleki predio otpuše.
Rumence:
Ca drept credincioşi faţă de Dumnezeu să nu-I alăturaţi pe nimeni. Cel care-I alătură ceva lui Dumnezeu este ca şi cum ar pica din cer, apoi o pasăre îl răpeşte ori vântul îl prăvale într-un loc prăpăstios.
Transliteration:
Hunafaa lillahi ghayra mushrikeena bihi waman yushrik biAllahi fakaannama kharra mina alssamai fatakhtafuhu alttayru aw tahwee bihi alrreehu fee makanin saheeqin
Türkçe:
Allah'a ortak koşmadan, hanîfler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgâr onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Sahih International:
Inclining [only] to Allah, not associating [anything] with Him. And he who associates with Allah - it is as though he had fallen from the sky and was snatched by the birds or the wind carried him down into a remote place.
İngilizce:
Being true in faith to Allah, and never assigning partners to Him: if anyone assigns partners to Allah, is as if he had fallen from heaven and been snatched up by birds, or the wind had swooped (like a bird on its prey) and thrown him into a far-distant place.
Azerbaycanca:
Batildən haqqa dönərək yalnız Allaha təslim olduğunuz və Ona şərik qoşmadığınız halda! Allaha şərik qoşan kimsə göydən düşən, quşların onu sür’ətlə alıb apardığı, yaxud küləyin sovurub uzaqlara atdığı bir şeyə (məxluqa) bənzər.
Süleyman Ateş:
Allah'a ortak koşmadan, halis olarak O'nu birleyenler olun. Kim Allah'a ortak koşarsa, o, sanki gökten düşmüş de kendisini kuş kapıyor veya rüzgar onu, uzak bir yere sürüklüyor gibidir.
Diyanet Vakfı:
Kendisine ortak koşmaksızın Allah'ın hanifleri (O'nun birliğini tanıyan müminler olun). Kim Allah'a ortak koşarsa sanki o, gökten düşüp parçalanmış da kendisini kuşlar kapmış, yahut rüzgar onu uzak bir yere sürüklemiş (bir nesne) gibidir.
Erhan Aktaş:
Hanifler,(1) onunla(2) Allah’a şirk koşmayanlardır. Allah’a şirk koşan kimse, sanki gökten düşen ve kuşun kaptığı(3) veya rüzgârın uzak yerlere sürüklediği kimse gibidir.
Kral Fahd:
Kendisine ortak koşmaksızın Allah'ın hanifleri (O'nun birliğini tanıyan müminler) olun. Kim Allah'a ortak koşarsa sanki o , gökten düşüp parçalanmış da kendisini kuşlar kapmış, yahut rüzgâr onu uzak bir yere sürüklemiş (bir nesne) gibidir.
Hasan Basri Çantay:
Allahın muvahhidleri, Ona eş tutmayanlar olarak (kaçının, çekinin). Kim Allaha eş koşarsa o, yüksekden düşüb de (parçalanmış ve) kendisini kuş kapmış, yahud rüzgâr onu uzak bir yere atmış (nesne) gibidir.
Muhammed Esed:
(ve bunu,) O´ndan başka kimseye, hiçbir şeye tanrısal nitelikler yakıştırmaksızın (ve) sahte ve düzmece olan her şeyden yüz çevirip yalnızca Allah´a yönelerek (yapın): çünkü, bilin ki, Allah´tan başkasına tanrılık yakıştıran kimse, gökten savrulup düşen, kuşların didikleyip kapıştığı, yahut rüzgarın uzak, ıssız bir yere savurduğu kimseye benzer.
Gültekin Onan:
Hanifler olarak O´na (hiç bir) ortak koşmaksızın. Kim Tanrı´ya ortak koşarsa, sanki o gökten düşmüş de onu bir kuş kapıvermiş veya rüzgar onu ıssız bir yere sürükleyip atmış gibidir.
Ali Fikri Yavuz:
Allah için halis müslümanlar, O’na ortak koşmıyanlar olun. Her kim Allah’a ortak koşarsa, sanki o gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgâr onu uzak bir yere düşürüyor.
Portekizce:
Consagrando-vos a Deus; e não Lhe atribuais parceiros, porque aquele que atribuir parceiros a Deus, será como sehouvesse sido arrojado do céu, como se o tivessem apanhado das aves, ou como se o vento o lançasse a um lugar longínquo.
İsveççe:
[Dyrka] Gud med den rena, ursprungliga tron och sätt ingenting vid Hans sida; [med] den som sätter något vid Guds sida är det som om han störtade från skyn och blev fåglarnas rov, eller fördes långt bort av vinden till en okänd plats.
Farsça:
در حالی که برای خدا حق گرا باشید [و در مناسک حج] به او شرک نورزید. و هر کس به خدا شرک ورزد، گویا چنان است که از آسمان سقوط کرده و پرندگان [شکاری] او را می ربایند، یا باد او را به جایی دور دست می اندازد.
Kürtçe:
گەردن کەچ بن بۆ خوا (خۆتان لە ھەموو بیرو باوەڕێکی لار دووربگرن) ھاوبەش بڕیاردەر مەبن بۆ خوا جا ھەرکەس ھاوبەش بۆ خوا دابنێت ئەوە وەک ئەوە وایە لە ئاسمان کەوتبێتە خوارەوە ئەمجا باڵندە (لە ھەوادا) بە پەلە بیفڕێنێت (وپارچە پارچەی بکات) یا بایەکی توند بیبات بۆ جێگایەکی زۆر دوور (چۆڵەوانی)
Özbekçe:
Аллоҳга бўлган иймондан оғманг, Унга ширк келтиргувчи бўлманг. Ким Аллоҳга ширк келтирса, бас, у гўёки осмондан қулаб тушгану уни йиртқич қуш олиб қочган ёки уни шамол узоқ ерга учириб кетган кабидир. (Инсон иймонга эришганда, юқори мартабаларга эришган бўлади, кимки ўша юксак мартабани хоҳламай, Аллоҳга ширк келтирса, худди осмондан қулаб тушган каби бўлади.)
Malayca:
(Amalkanlah perkara-perkara itu) dengan tulus ikhlas kepada Allah, serta tidak mempersekutukan sesuatu pun denganNya; dan sesiapa yang mempersekutukan sesuatu yang lain dengan Allah maka seolah-olah dia jatuh dari langit lalu disambar oleh burung, atau dihumbankan oleh angin ke tempat yang jauh (yang membinasakan).
Arnavutça:
duke iu përulur Perëndisë, e duke mos i bërë (asgjë) shok Atij. Kush i bën shok Perëndisë, ai i ngjanë atij që bie nga qielli e që e rrëmben zogu ose që stuhia e erës e ka hedhur në vende të largëta.
Bulgarca:
Бъдете правоверни към Аллах и не съдружавайте с Него! А който съдружава с Аллах, е като паднал от небето и птиците го грабват или вятърът го отвява на далечно място.
Sırpça:
Будите искрено Богу одани, не придружујући Му никога у обожавању! А онај ко Аллаху придружује некога у обожавању - као да је са неба пао, па су га птице разграбиле, или га је ветар у далеки предео одувао.
Çekçe:
Buďte jako hanífové Bohu oddáni, nikoliv jako ti, kdo k Němu přidružují! Ten, kdo přidružuje k Bohu, podobá se tomu, jenž spadl z nebe a jejž uchvátili ptáci anebo jej zavál vítr do místa dalekého.
Urduca:
یکسُو ہو کر اللہ کے بندے بنو، اس کے ساتھ کسی کو شریک نہ کرو اور جو کوئی اللہ کے ساتھ شرک کرے تو گویا وہ آسمان سے گر گیا، اب یا تو اسے پرندے اُچک لے جائیں گے یا ہوا اُس کو ایسی جگہ لے جا کر پھینک دے گی جہاں اُس کے چیتھڑے اڑ جائیں گے
Tacikçe:
Рӯйовардагон ба Худо бошед ва ширкнаёвардагон ба Ӯ; ва ҳар кас, ки ба Худо ширк оварад, чун он касест, ки аз осмон фурӯ афтад ва мурғ ӯро бирабояд ё бодаш ба маконе дур андозад.
Tatarca:
Батыл диннән Аллаһ диненә күчкәнегез хәлдә Аллаһуга мәхлукны тиңдәш итмичә, хаҗ гамәлләрен үтәгез, берәү Аллаһуга мәхлукны тиң итсә, гүя ул мөшрик күктән егылып төште, дәрхәл кошлар өзгәләде, яки аны җил очырып ерак җиргә алып китте котылу һич мөмкин булмас.
Endonezyaca:
dengan ikhlas kepada Allah, tidak mempersekutukan sesuatu dengan Dia. Barangsiapa mempersekutukan sesuatu dengan Allah, maka adalah ia seolah-olah jatuh dari langit lalu disambar oleh burung, atau diterbangkan angin ke tempat yang jauh.
Amharca:
ለአላህ ታዛዦች በእርሱ የማታገሩ ሆናችሁ (ከሐሰት ራቁ)፡፡ በአላህም የሚያጋራ ሰው፤ ከሰማይ እንደ ወደቀና በራሪ እንደምትነጥቀው፣ ወይም ነፋስ እርሱን በሩቅ ስፍራ እንደምትጥለው ብጤ ነው፡፡
Tamilce:
அல்லாஹ்விற்கு முற்றிலும் பணிந்து கட்டுப்பட்டவர்களாக, அவனுக்கு (எதையும்) இணையாக்காதவர்களாக இருங்கள். இன்னும், எவர் அல்லாஹ்விற்கு இணைவைப்பாரோ அவர் வானத்திலிருந்து கீழே விழுந்து, (அவர் இறந்த) பிறகு பறவைகள் அவரை கொத்தி தின்றதைப் போன்று; அல்லது, காற்று அவரை தூரமான இடத்தில் வீசி எறிந்ததைப் போன்று ஆவார்.
Korece:
다른 것을 숭배하지 아니하 고 하나님만을 경배하는 올바른 믿음을 가지라 하나님을 불신하는 자 그는 마치 하늘 높은 곳에서 떨어지니 새들이 그를 먹어버리거 나 바람이 그를 먼곳으로 날려보 낸 것과 같더라
Vietnamca:
Các ngươi hãy dành trọn đức tin nơi Allah và thành tâm thờ phượng chỉ riêng Ngài, không tổ hợp những đối tác ngang vai cùng với Ngài. Bởi ai tổ hợp những đối tác ngang vai cùng với Allah thì giống như y bị rơi từ trên trời xuống rồi bị chim tha đi hoặc bị một cơn gió thổi đi đến một nơi xa.
Ayet Linkleri: