Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

26

Sûredeki Ayet No: 

13

Ayet No: 

2945

Sayfa No: 

367

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَيَضِيقُ صَدْرِي وَلَا يَنطَلِقُ لِسَانِي فَأَرْسِلْ إِلَىٰ هَارُونَ

Çeviriyazı: 

veyeḍîḳu ṣadrî velâ yenṭaliḳu lisânî feersil ilâ hârûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Ve göğsüm daralır, dilim dönmez, onun için Harun'a da elçilik ver.

Diyanet İşleri: 

Musa: "Rabbim! Doğrusu beni yalanlamalarından korkuyorum; göğsüm daralıyor, dilim açılmıyor. Onun için Harun'a da elçilik ver. Onların bana isnat ettikleri bir suç da vardır. Beni öldürmelerinden korkuyorum" demişti.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Gönlüm daralır, dilim açılmaz, sen Harun'u gönder.

Şaban Piriş: 

Göğsüm daralır, dilim açılmaz. Onun için Harun’a da (vahiy) gönder.

Edip Yüksel: 

Göğsüm daralıyor, dilim açılmıyor; kardeşim Harun'u gönder.

Ali Bulaç: 

Göğsüm sıkışıyor, dilim dönmüyor; bundan dolayı Harun'a da (elçilik görevini bildirmesi için Cibril'i) gönder.

Suat Yıldırım: 

“Ya Rabbî” dedi, “Korkarım ki beni yalancı sayarlar, benim de göğsüm daralır, dilim tutulur. Onun için Harun'a da risalet ver!” [28,34; 20,29] {KM, Çıkış 4,10-14}

Ömer Nasuhi Bilmen: 

26:12

Yaşar Nuri Öztürk: 

Göğsüm daralıyor, dilim açılmıyor. Görev emrini Hârun'a gönder.

Bekir Sadak: 

26:18

İbni Kesir: 

Göğsüm daralıyor, dilim açılmıyor. Bunun için Harun´a da elçilik ver.

Adem Uğur: 

(Bu durumda) içim daralır, dilim dönmez

İskender Ali Mihr: 

Ve göğsüm daralıyor ve dilim dönmüyor. Bunun için Harun´a gönder.

Celal Yıldırım: 

Göğsüm daralıyor, dilim açılmıyor. Onun için Harun´a da peygamberlik gönder.

Tefhim ul Kuran: 

Göğsüm sıkışmakta, dilim dönmemektedir

Fransızca: 

que ma poitrine ne se serre, et que ma langue ne soit embarrassée : Mande donc Aaron.

İspanyolca: 

Me angustio, se me traba la lengua. ¡Envía por Aarón!

İtalyanca: 

E' oppresso il mio petto e la mia lingua legata. Manda Aronne piuttosto.

Almanca: 

daß meine Brust bedrückt wird und meine Zunge sich nicht löst, so mache aus Harun einen Gesandten!

Çince: 

以至我烦闷口吃,所以求你派遣哈伦(一道去)。

Hollandaca: 

En dat mijne borst vernauwd worde en dat mijn tong niet gereed zij tot spreken; wijs Aäron dus aan om mijn helper te wezen.

Rusça: 

что стеснится моя грудь и не развяжется мой язык. Пошли же за Харуном (Аароном).

Somalice: 

Ooy Cidhiidhyanto Laabtaydu Siina Daysmin Carrabkaygu ee Dir la Jirkayga Haaruun.

Swahilice: 

Na kifua changu kina dhiki, na ulimi wangu haukunjuki vyema. Basi mtumie ujumbe Harun.

Uygurca: 

(ئۇلارنىڭ مېنى ئىنكار قىلىشىدىن) يۈرىكىم سىقىلىدۇ، تىلىم كېكەچ، شۇڭا (ماڭا ياردەمدە بولۇش ئۈچۈن) ھارۇننى (پەيغەمبەر) قىلىپ ئەۋەتكىن

Japonca: 

わたしの胸は圧迫され,またわたしの舌は(艇?)れます。ですからハールーンを,遺わし(助け)て下さい。

Arapça (Ürdün): 

«ويضيق صدري» من تكذيبهم لي «ولا ينطلق لساني» بأداء الرسالة للعقدة التي فيه «فأرسل إلى» أخي «هارون» معي.

Hintçe: 

और (उनके झुठलाने से) मेरा दम रुक जाए और मेरी ज़बान (अच्छी तरह) न चले तो हारुन के पास पैग़ाम भेज दे (कि मेरा साथ दे)

Tayca: 

และหัวอกของฉันจะอึดอัด และลิ้นของฉันจะไม่คล่อง ดังนั้นพระองค์ทรงโปรดส่งฮารูนมาช่วยฉันด้วยเถิด!

İbranice: 

ותהיה בלבי מצוקה ולשוני כבדה, לכן שלח לי את אהרון

Hırvatça: 

Da mi ne postane teško u duši i da mi se jezik ne saplete; pa daj poslanstvo i Harunu, da mi pomogne;

Rumence: 

Inima mi se strânge, limba mi se împleticeşte. Trimite-l pe Aaron!

Transliteration: 

Wayadeequ sadree wala yantaliqu lisanee faarsil ila haroona

Türkçe: 

"Göğsüm daralıyor, dilim açılmıyor. Görev emrini Hârun'a gönder."

Sahih International: 

And that my breast will tighten and my tongue will not be fluent, so send for Aaron.

İngilizce: 

My breast will be straitened. And my speech may not go (smoothly): so send unto Aaron.

Azerbaycanca: 

Ürəyim sıxılır, dilim də açılmır. Buna görə Haruna da (peyğəmbərlik) ver! (Cəbraili ona göndərib nübüvvət bəxş et!)

Süleyman Ateş: 

Göğsüm daralıyor, dilim açılmıyor (tutukluk yapıyor), onun için Harun'a da elçilik ver."

Diyanet Vakfı: 

(Bu durumda) içim daralır, dilim dönmez; onun için Harun'a da elçilik ver.

Erhan Aktaş: 

“Göğsüm daralır, dilim dönmez;(1) onun için Hârûn’u gönder.”

Kral Fahd: 

"Göğsüm daralıyor; dilim çözülmüyor; onun için Harun'a da elçilik ver.

Hasan Basri Çantay: 

«Benim de göğsüm daralır, dilim açılmaz. Onun için Hâruuna (Cebrâili) gönder (ona da peygamberlik ver)».

Muhammed Esed: 

ve göğsümün daralacağından ve dilimin dolaşacağından (korkuyorum); bu yüzden, (bu emri) Harun´a tevdi et.

Gültekin Onan: 

&quot

Ali Fikri Yavuz: 

Hem (beni tekzib etmelerinden) canım sıkılır, dilim açılmaz. Onun için Hârun’a da peygamberlik ver (ve onu tebliğ için bana arkadaş yap).

Portekizce: 

Meu peito se oprime e minha língua se entrava; envia comigo Aarão (para que me secunde),

İsveççe: 

så att jag kommer ur fattningen och att min tunghäfta [förvärras]. Sänd därför bud efter Aron!

Farsça: 

و سینه ام [از این وظیفه سنگین] تنگی می کند، و زبانم روان و گویا نمی شود، پس به سوی هارون هم [پیام نبوّت] بفرست [تا مرا در این وظیفه سنگین یاری دهد.]

Kürtçe: 

وەسینگم (دڵم) تەنگ ببێ وە(دەترسم) بەچاکی قسەم بۆ نەکرێت و زمانم بەر نەبێت (لەو گرێیەی ھەیەتی) کەواتە (خوایە جوبرەیل) بنێرە بۆ لای ھاروون (و بیکە بەپێغەمبەر بۆ ئەوەی یارمەتیم بدات)

Özbekçe: 

Ва дилим сиқилишидан ҳамда тилим бурро бўлмай қолишидан. Бас, Ҳорунни элчи қил.

Malayca: 

"Dan akan sempit pula dadaku serta tidak lancar lidahku; oleh itu utuskanlah perintahMu kepada Harun (supaya ia membantuku).

Arnavutça: 

e zemra po më ngushtohet, dhe gjuha nuk po më zhvillohet, andaj, dërgoja pejgamberllëkun edhe Harunit!

Bulgarca: 

и сърцето ми ще се свие, и езикът ми не ще се развърже. Дай [пророчеството] и на Харун!

Sırpça: 

И да ми у души не постане тешко и да ми се језик не саплете; па дај посланство и Арону, да ми помогне;

Çekçe: 

a že hruď má stísněna bude a jazyk můj se nerozváže. Pošli pro Áróna raději!

Urduca: 

میرا سینہ گھٹتا ہے اور میری زبان نہیں چلتی آپ ہارونؑ کی طرف رسالت بھیجیں

Tacikçe: 

Ва дили ман танг гардад ва забонам кушода нашавад. Ҳорунро пайғамбарӣ деҳ!

Tatarca: 

Миңа ышанмаулары сәбәпле күңелемнең тараймаклыгыннан вә телемдә төен булу сәбәпле аңлата алмавымнан куркамын, миңа ярдәмче итеп кардәшем Һарунны җибәр!

Endonezyaca: 

Dan (karenanya) sempitlah dadaku dan tidak lancar lidahku maka utuslah (Jibril) kepada Harun.

Amharca: 

«ልቤም ይጠብባል፡፡ ምላሴም አይፈታም፡፡ ስለዚህ ወደ ሃሩን ላክ፡፡

Tamilce: 

“இன்னும், என் நெஞ்சம் நெருக்கடிக்குள்ளாகிவிடும்; என் நாவு பேசாமல் ஆகிவிடும். ஆகவே, நீ ஹாரூனுக்கு (அவர் எனக்கு உதவும்படி) வஹ்யி அனுப்புவாயாக!”

Korece: 

저의 가슴이 답답하고 제 혀가 굳어 말이 나오지 않습니다 아론을 보내어 주옵소서

Vietnamca: 

“Và lồng ngực của bề tôi thì chật hẹp, chiếc lưỡi của bề tôi thì nói không lưu loát, xin Ngài cử thêm Harun làm phò tá cho bề tôi.”