Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

21

Sûredeki Ayet No: 

100

Ayet No: 

2583

Sayfa No: 

330

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

لَهُمْ فِيهَا زَفِيرٌ وَهُمْ فِيهَا لَا يَسْمَعُونَ

Çeviriyazı: 

lehüm fîhâ zefîruv vehüm fîhâ lâ yesme`ûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Orada onların bir inlemeleri vardır. Bunlar orada (sağır olup) bir şey de işitemezler.

Diyanet İşleri: 

Orada onlara ah etmek vardır; birşey de işitemezler.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Orada şiddetle inleyerek nefes alacak onlar ve onlar, orada hiçbir şey duymayacaklar.

Şaban Piriş: 

Onlar için bir inleme ve soluma vardır! Ve onlar orada (hiçbir şey) işitmezler.

Edip Yüksel: 

Onlar için orada iç çekip inlemek vardır; hiç bir şey de işitemezler.

Ali Bulaç: 

Orda kendileri için, 'kemikleri çatırdatan inlemeler' vardır. Onlar orda işitmezler de.

Suat Yıldırım: 

Onlar orada inim inim inleyecekler, kendilerini sevindirecek hiçbir haber de işitmeyeceklerdir.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Onlar için orada gayet şiddetli bir nefes alma vardır ve onlar orada (hiçbir şey) işitemezler.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Onlar için orada derin bir iç çekiş var. Ve onlar orada hiçbir şey işitmezler.

Bekir Sadak: 

Dogrusu bu Kuran´da, kulluk eden kimeselere bildiri vardir.

İbni Kesir: 

Orada inim inim inleyecekler ve bir şey de işitmeyeceklerdir.

Adem Uğur: 

Orada onlara inim inim inlemek düşer. Yine onlar orada (hiçbir iyi haber) duymazlar.

İskender Ali Mihr: 

Onlar, orada (ızdırap ile) inlerler. Ve onlar, orada (bir şey) işitmezler.

Celal Yıldırım: 

Onlara, orada ah, vah edip inlemek vardır ve orada bir şey de işitmiyeceklerdir.

Tefhim ul Kuran: 

Orda kendileri için, ´kemikleri çatırdatan inlemeler´ vardır. Onlar orda işitmezler de.

Fransızca: 

Ils y pousseront des gémissements, et n'y entendront rien.

İspanyolca: 

Gemirán en ella, pero no oirán en ella.

İtalyanca: 

Colà gemeranno, ma nessuno li ascolterà».

Almanca: 

Darin 2 stöhnen sie, und sie hören darin nicht.

Çince: 

他们在其中将经常叹息,他们在其中将一无所闻。

Hollandaca: 

Op die plaats zullen zij angstig zuchten, en zij zullen er niets hooren.

Rusça: 

Там они будут стенать при выдохе, но ничего не услышат.

Somalice: 

waxay ku Yeelan Dhexdeeda Qaylo, waxna Dhexdeeda kuma Maqlaan.

Swahilice: 

Lao wao humo ni kupiga mayowe, na wala hawatasikia (jenginelo).

Uygurca: 

ئۇلار دوزاختا ھەمىشە پەرياد چېكىدۇ، (ئازابنىڭ قاتتىقلىقىدىن) ئۇلار دوزاختا ھېچ نەرسىنى ئاڭلىمايدۇ

Japonca: 

かれらはその中で呻く,そこでは(外に何も)聞こえないであろう。

Arapça (Ürdün): 

«لهم» للعابدين «فيها زفير وهم فيها لا يسمعون» شيئاً لشدة غليانها. ونزل لما قال ابن الزبعري عبد عزير والمسيح والملائكة فهم في النار على مقتضى ما تقدم.

Hintçe: 

उन लोगों की दोज़ख़ में चिंघाड़ होगी और ये लोग (अपने शोर व ग़ुल में) किसी की बात भी न सुन सकेंगे

Tayca: 

สำหรับพวกเขาในนรกนั้นมีแต่เสียงครวญครางและพวกเขาในนรกนั้นจะไม่ได้ยินมันเลย

İbranice: 

ושם להם אנקה, והם שם לא ישמעו דבר

Hırvatça: 

U njemu će prigušeno uzdisati, u njemu ništa radosno neće čuti.

Rumence: 

vor avea numai gemete şi nu vor auzi nimic (altceva).”

Transliteration: 

Lahum feeha zafeerun wahum feeha la yasmaAAoona

Türkçe: 

Onlar için orada derin bir iç çekiş var. Ve onlar orada hiçbir şey işitmezler.

Sahih International: 

For them therein is heavy sighing, and they therein will not hear.

İngilizce: 

There, sobbing will be their lot, nor will they there hear (aught else).

Azerbaycanca: 

Onları orada inilti (ah-nalə) gözləyir. Onlar orada (heç bir xoş söz) eşitməzlər.

Süleyman Ateş: 

Onlar için bir inleme ve soluma vardır! Ve onlar orada (azabın dehşeti içinde hiçbir şey) işitmezler.

Diyanet Vakfı: 

Orada onlara inim inim inlemek düşer. Yine onlar orada (hiçbir iyi haber) duymazlar.

Erhan Aktaş: 

Onlar için orada bir inleme vardır ve onlar orada kendi inlemelerinden başka bir şey işitmezler.

Kral Fahd: 

Orada onlara inim inim inlemek düşer. Yine onlar orada (hiçbir iyi haber) duymazlar.

Hasan Basri Çantay: 

Orada (hakları) inim inim inlemekdir onların (tapılanların). Bunlar orada da (sağır olub bir şey) duymayacaklardır.

Muhammed Esed: 

Orada onların payına ah edip inlemek düşecek; ve orada (başka) bir şey işitmeyecekler.

Gültekin Onan: 

Orda kendileri için ´kemikleri çatırdatan inlemeler´ vardır. Onlar orda işitmezler de.

Ali Fikri Yavuz: 

Öyle ki, o putlara tapanların, orada iniltileri vardır, ve onlar orada hiç bir merhamet sesi duymazlar.

Portekizce: 

Onde se lamentarão mas não serão ouvidos.

İsveççe: 

I [helvetet] skall vara klagan och jämmer, men [själva] skall de inte höra något [av detta].

Farsça: 

آنان در دوزخ، نعره های دردناکی دارند و در آنجا [سخنی امیدوار کننده] نمی شنوند.

Kürtçe: 

بۆ ئەو (دۆزەخیانە) ھەیە لەدۆزەخدا ھەناسەی سارد ھەڵکێشان وەئەوان لەوێدا (لەدۆزەخدا) ھیچ نابیستن

Özbekçe: 

У ерда уларга инграш бордир. Улар у ерда эшитмаслар.

Malayca: 

Mereka mendayu-dayu (kesakitan) di dalam neraka, dan mereka pula di situ tidak dapat mendengar sesuatu yang menyenangkan.

Arnavutça: 

Ata do të kenë në të (zjarr) gërhamë (frymënxjerrje me zë) dhe ata në të (zjarr) nuk do të dëgjojnë (asgjë).

Bulgarca: 

В него ще стенат и не ще чуват.

Sırpça: 

У њему ће да уздишу пригушено, у њему ништа неће чути.

Çekçe: 

A bude tam pro ně jen sténání, však nebudou v něm slyšeni.

Urduca: 

وہاں وہ پھنکارے ماریں گے اور حال یہ ہو گا کہ اس میں کان پڑی آواز نہ سنائی دے گی

Tacikçe: 

Онон дар ҷаҳаннам фарёд мекашанд ва дар он ҷо ҳеҷ намешунаванд.

Tatarca: 

Ут эчендә аларның сулаулары каты булыр, ләкин алар анда үзләренең сулышларын вә башка тавышны ишетмәсләр чөнки ут бик каты кайнар.

Endonezyaca: 

Mereka merintih di dalam api dan mereka di dalamnya tidak bisa mendengar.

Amharca: 

ለእነርሱ በእርሷ ውስጥ መንሰቅሰቅ አላቸው፡፡ እነርሱም በውስጧ (ምንንም) አይሰሙም፡፡

Tamilce: 

அவர்களுக்கு அதில் கடுமையாக மூச்சு இறைத்தல் உண்டு. இன்னும், அவர்கள் அதில் (பிறரின் சத்தத்தை) செவியுற மாட்டார்கள்.

Korece: 

그곳에 그들을 위한 번민 의 소리는 있으나 그들은 듣지 못 하니라

Vietnamca: 

Trong đó, họ sẽ rên rỉ và sẽ không nghe thấy gì.