Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

20

Sûredeki Ayet No: 

119

Ayet No: 

2467

Sayfa No: 

320

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَأَنَّكَ لَا تَظْمَأُ فِيهَا وَلَا تَضْحَىٰ

Çeviriyazı: 

veenneke lâ tażmeü fîhâ velâ taḍḥâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Ve sen orada ne susarsın, ne de güneşin sıcağında kalırsın"

Diyanet İşleri: 

Ey Adem! Doğrusu bu, senin ve eşinin düşmanıdır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın, yoksa bedbaht olursun. Doğrusu cennette ne acıkırsın, ne de çıplak kalırsın; orada ne susarsın ne de güneşin sıcağında kalırsın dedik.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve sen orada susamazsın, güneşin harareti de dokunmaz sana.

Şaban Piriş: 

Ne susuzluk hissedersin, ne de güneşin sıcağında kalırsın

Edip Yüksel: 

Burda ne susuzluk çeker, ne de sıcaktan bunalırsın.

Ali Bulaç: 

Ve gerçekten sen burada susamayacaksın ve güneş altında yanmayacaksın da."

Suat Yıldırım: 

“Sen cennette asla açlık çekmeyecek, asla çıplak kalmayacaksın. Orada asla susuzluk çekmeyecek ve güneşin kavurucu sıcağına mâruz kalmayacaksın.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

«Ve şüphesiz ki, sen orada susamazsın ve güneşin hararetine uğramazsın.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Ve sen burada ne susayacaksın ne de güneşten yanacaksın.

Bekir Sadak: 

O zaman: «Rabbim! Beni nicin kor olarak hasrettin, oysa ben goren bir kimseydim» der.

İbni Kesir: 

Orada ne susarsın, ne de güneşte yanarsın.

Adem Uğur: 

Yine burada sen, susuzluk çekmeyecek, sıcaktan da bunalmayacaksın.

İskender Ali Mihr: 

Ve muhakkak ki sen, orada susamazsın ve (sıcaktan) yanmazsın.

Celal Yıldırım: 

Ve sen orada susamazsın, güneşte de yanmazsın.

Tefhim ul Kuran: 

Ve gerçekten sen burada susamayacaksın ve güneş altında yanmayacaksın da.»

Fransızca: 

tu n'y auras pas soif ni ne seras frappé par l'ardeur du soleil".

İspanyolca: 

ni sed, ni ardor del sol».

İtalyanca: 

non avrai mai sete e non soffrirai la calura del giorno.

Almanca: 

Und daß du darin weder dürstest noch unter Sonnenhitze leidest."

Çince: 

必不口渴,必不感炎热。

Hollandaca: 

Ook zult gij daarin niet van dorst sterven, noch door hitte lastig gevallen worden.

Rusça: 

В нем ты не будешь страдать от жажды и зноя".

Somalice: 

waxaana kuugu sugnaaday inaadan ku oomin dhexdeeda kuna Qorroxoobin.

Swahilice: 

Na hakika hutapata kiu humo wala hutapata joto.

Uygurca: 

ھەمدە ئۇنىڭدا ھەقىقەتەن ئۇسساپ كەتمەيسەن، ئىسسىپ كەتمەيسەن»

Japonca: 

また渇きを覚えることもなく,太陽の暑さにも晒されない。」

Arapça (Ürdün): 

«وأنك» بفتح الهمزة وكسرها عطف على اسم إن وجملتها «لا تظمأ فيها» تعطش «ولا تضحى» لا يحصل لك حر شمس الضحى لانتفاء الشمس في الجنة.

Hintçe: 

और न यहाँ प्यासे रहोगे और न धूप खाओगे

Tayca: 

“และแท้จริงในสวนสวรรค์นั้น เจ้าจะไม่กระหายน้ำ และจะไม่ตากแดด”

İbranice: 

ולא תצמא ולא יפגע בך כל חום

Hırvatça: 

u njemu nećeš ni ožednjeti, ni žegu osjetiti."

Rumence: 

Nu-ţi va fi sete şi nu vei suferi de arşiţă.”

Transliteration: 

Waannaka la tathmao feeha wala tadha

Türkçe: 

"Ve sen burada ne susayacaksın ne de güneşten yanacaksın."

Sahih International: 

And indeed, you will not be thirsty therein or be hot from the sun."

İngilizce: 

Nor to suffer from thirst, nor from the sun's heat.

Azerbaycanca: 

Sən orada susamaq nədir, günəşin hərarətindən əziyyət çəkmək nədir, onu da bilməzsən!”

Süleyman Ateş: 

Ve sen susamayacaksın, kuşluk vakti güneşi(nin ısısı)ndan etkilenmeyeceksin.

Diyanet Vakfı: 

Yine burada sen, susuzluk çekmeyecek, sıcaktan da bunalmayacaksın.

Erhan Aktaş: 

“Orada susuz kalmazsın ve sıcaktan zarar görmezsin.”

Kral Fahd: 

Yine burada sen, susuzluk çekmeyecek, sıcaktan da bunalmayacaksın.

Hasan Basri Çantay: 

«Ve sen hakıykaten burada susamayacaksın, Güneş (in sıcağı altında da) kalmayacaksın».

Muhammed Esed: 

keza, orada susamaman ve güneşin sıcaklığından etkilenmemen de sağlanmıştır".

Gültekin Onan: 

Ve gerçekten sen burada susamayacaksın ve güneş altında yanmayacaksın da.&quot

Ali Fikri Yavuz: 

Ve sen orada susamazsın, güneşte yanmazsın.”

Portekizce: 

E não padecerás de sede ou calor.

İsveççe: 

och här skall du aldrig plågas av törst eller av solens hetta."

Farsça: 

و نه در آن تشنه شوی و نه دچار آفتاب زدگی گردی.

Kürtçe: 

وبێگومان لەوێدا تینووت نابێت وە ھەتاوی (خۆر) لێت نادات (ئازارت پێ ناگەیەنێ)

Özbekçe: 

Албатта, сен у ерда ташна ҳам бўлмассан, иссиқда ҳам қолмассан», дедик.

Malayca: 

"Dan sesungguhnya engkau juga tidak akan dahaga dalam Syurga itu, dan tidak akan merasa panas matahari".

Arnavutça: 

as nuk do të kesh etje, as vapë.

Bulgarca: 

И не ще изпиташ там нито жажда, нито слънчев пек.”

Sırpça: 

нити ћеш у њему ожеднити, нити врелину осетити.“

Çekçe: 

a abys v něm nežíznil a žárem netrpěl!'

Urduca: 

نہ پیاس اور دھوپ تمہیں ستاتی ہے"

Tacikçe: 

ва на ташна мешавӣ ва на дучори тобиши офтоб».

Tatarca: 

Дәхи син анда сусыз булмассың һәм кояш кызуына пешмәссең.

Endonezyaca: 

dan sesungguhnya kamu tidak akan merasa dahaga dan tidak (pula) akan ditimpa panas matahari di dalamnya".

Amharca: 

አንተም በርሷ ውስጥ አትጠማም፤ ፀሐይም አትተኮስም፡፡

Tamilce: 

இன்னும், நிச்சயமாக நீர் அதில் தாகிக்க மாட்டீர். இன்னும், வெப்பத்தை உணரமாட்டீர்.

Korece: 

그곳에는 갈증도 없으며 뜨거운 열사도 없노라

Vietnamca: 

Quả thật trong đó Ngươi sẽ không khát và cũng không chịu cảnh nóng nực.

Ayet Linkleri: 

Rubu tag: 

Hizb tag: