Arapça:
قُلْ مَن كَانَ فِي الضَّلَالَةِ فَلْيَمْدُدْ لَهُ الرَّحْمَٰنُ مَدًّا ۚ حَتَّىٰ إِذَا رَأَوْا مَا يُوعَدُونَ إِمَّا الْعَذَابَ وَإِمَّا السَّاعَةَ فَسَيَعْلَمُونَ مَنْ هُوَ شَرٌّ مَّكَانًا وَأَضْعَفُ جُندًا
Çeviriyazı:
ḳul men kâne fi-ḍḍalâleti felyemdüd lehü-rraḥmânü meddâ. ḥattâ iẕâ raev mâ yû`adûne imme-l`aẕâbe veimme-ssâ`ah. feseya`lemûne men hüve şerrum mekânev veaḍ`afü cündâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlara de ki: "Kim sapıklık içinde ise, Rahmân ona mal ve evlatça ziyadelik ve azgınlığında mühlet verir. Nihayet kendilerine vaad edilen azabı, yahut kıyamet günü cehennemi gördükleri vakit, artık bilecekler kimin mevkii daha fena ve yardımcıları daha zayıfmış.
Diyanet İşleri:
De ki: "Sapıklıkta olanı Rahman ne kadar ertelese bile, sonunda tehdit edildikleri azabı ya da kıyamet gününü gördükleri zaman onlar kimin yerinin daha kötü ve taraftarlarının daha güçsüz olduğunu bilecektir."
Abdulbakî Gölpınarlı:
De ki: Kim sapıklıktaysa rahman, onun sapıklığını uzattıkça uzatır da sonunda azap olsun, kıyamet olsun, kendilerine vaat olunan şeyi görür bu çeşit adamlar ve görünce de bilirler kimin yurdu daha hayırlıymış ve kimin kuvveti daha zayıf.
Şaban Piriş:
De ki: Rahman, sapıklıkta olan kimseye arttırdıkça artırır. Sonunda vaat olundukları (ya dünya) azabı veya kıyameti gördükleri zaman kimin yerinin daha kötü, kimin ordusunun daha zayıf olduğunu bileceklerdir.
Edip Yüksel:
De ki, "Sapıklığa dalanlara Rahman bir süre verir. Cezayı veya dünyanın sonunu görünceye kadar... Kötü yere ve zayıf orduya kimin sahip olduğunu öğrenecekler."
Ali Bulaç:
De ki: "Kim sapıklık içindeyse, Rahman (olan Allah), ona süre tanıdıkça tanır; kendilerine va'dedileni -ya azabı veya kıyamet saatini- gördükleri zaman artık kimin yeri (makam, mevki) daha kötü, kimin askeri- gücü daha zayıfmış, öğreneceklerdir.
Suat Yıldırım:
De ki: Dini inkâr edenlere Rahman biraz mühlet versin, bundan ne çıkar? Ama işin sonunda, onlar kendilerine vâd olunan azabı veya kıyameti görünce işte o zaman öğrenecekler: kimmiş mevkii daha düşük ve kimmiş asker ve maiyyeti daha zayıf! [3,61; 62,6]
Ömer Nasuhi Bilmen:
De ki: «Her kim sapıklık içinde ise onun için Rahmân uzattıkça uzatsın (onlara dilediklerini versin) ne ehemmiyeti var! Vaktâ ki, vaadolunduklarını, ya azabı veya Kıyamet gününü görürler, artık mekanca daha şerli ve yardımcılarca daha zayıf kim olduğunu bilmiş olacaklardır.»
Yaşar Nuri Öztürk:
De ki: "Her kim sapıklıkta ise Rahman ona iyice süre versin. Nihayet, kendilerine vaat edileni, azabı veya kıyametin kopuşunu gördüklerinde mekânca daha kötü, taraflarca daha zayıf olanın kim olduğunu bilecekler."
Bekir Sadak:
Onlar kendilerine kuvvet ve seref kazandirsin diye, Allah´i birakarak tanrilar edindiler.
İbni Kesir:
De ki: Rahman
Adem Uğur:
De ki: Kim sapıklıkta ise, çok merhametli olan Allah ona mühlet versin! Nihayet kendilerine vâdolunan şeyi -ya azabı (müminler karşısında yenilgiyi) veya kıyameti- gördükleri zaman, mevki ve makamı daha kötü ve askeri daha zayıf olanın kim olduğunu öğreneceklerdir.
İskender Ali Mihr:
De ki: “Kim dalâlette ise o zaman onlar ya vaadolundukları azabı veya o saati (kıyâmeti) görene kadar Rahmân, ona zamanı uzatarak mühlet verir.” Böylece kimin mekân bakımından daha şerrli ve yardım bakımından daha zayıf olduğunu yakında bilecekler.
Celal Yıldırım:
De ki: Kim sapıklıkta bulunursa, Rahman (olan Allah) onun ipini uzattıkça uzatsın (ama) sonunda onlar kendilerine va´dolunan azabı ya da Kıyâmet´i görünce, kimin makamca daha fena, askerce daha zayıf olduğunu bileceklerdir.
Tefhim ul Kuran:
De ki: «Kim sapıklık içindeyse, Rahman (olan Allah), ona süre tanıdıkça tanır
Fransızca:
Dis : "Celui qui est dans l'égarement, que le Tout Miséricordieux prolonge sa vie pour un certain temps, jusqu'à ce qu'ils voient soit le châtiment, soit l'Heure dont ils sont menacés. Alors, ils sauront qui a la pire situation et la troupe la plus faible".
İspanyolca:
Di: «¡Que el Compasivo prolongue la vida de los que están extraviados, hasta que vean lo que les amenaza: el castigo o la Hora! Entonces verán quién es el que se encuentra en la situación peor y dispone de tropas más débiles».
İtalyanca:
Di': «Che il Compassionevole prolunghi [la vita] di coloro che sono sviati, finché non vedranno il castigo e l'Ora che li minaccia. Sapranno allora chi si trova nella peggiore situazione e [chi ha] la compagine più debole».
Almanca:
Sag also: "Wer sich im Irrtum befindet, dem soll Der Allgnade Erweisende noch mehr davon gewähren!" Wenn sie dann sehen, was ihnen angedroht wurde: entweder die Peinigung oder die Stunde, dann werden sie wissen, wer über die schlimmere Stellung und die schwächere Streitmacht verfügt.
Çince:
你说:在迷误中的人愿至仁主优容他们,直到他们得见他们曾被警告的:不是刑罚,就是复活时他们就知道谁的地位更恶劣,谁的军队更懦弱了。
Hollandaca:
Zeg: Aan hem die in dwaling verkeert, zal God een lang en voorspoedig leven schenken. Tot zij zien waarmede zij worden bedreigd; hetzij de straf van dit leven of die van het jongste uur, en hierna zullen zij weten, wie in den slechten toestand verkeert en het zwakste van krachten is.
Rusça:
Скажи: "Да продлит Милостивый жизнь заблудших до тех пор, пока они не узреют обещанные мучения или Час. Тогда они узнают, чье место хуже и чье воинство слабее".
Somalice:
waxaad dhahdaa ciddii baadi ku sugan ha u fidiyo (sugo) Eebaha Raxmaana ah fidin, markay arkaan waxaa loogu gooddiyey ama cadaaba ama saacadda (qiyaame) waxay ogaan cidday xumaan badantahay gurigiisu oo taharyar junuud (ciidamo).
Swahilice:
Sema: Walio katika upotofu basi Arrahmani Mwingi wa Rahema atawapururia muda mpaka wayaone waliyo onywa - ama ni adhabu au ni Saa. Hapo ndipo watapo jua ni nani mwenye makao mabaya na mwenye askari dhaifu.
Uygurca:
(ئى مۇھەممەد!) ئېيتقىنكى، «كىمكى گۇمراھلىقتا بولىدىكەن، مەرھەمەتلىك اﷲ ئۇنىڭغا مۆھلەت بىرىدۇ، تاكى ئۇلار ئازاب ۋە قىيامەتتىن ئىبارەت اﷲ ئۇلارغا ۋەدە قىلغان نەرسىلەرنى كۆرگەندە ئاندىن كىمنىڭ ئورنى يامان ۋە كىمنىڭ لەشكىرى ئاجىز ئىكەنلىكىنى بىلىدۇ»
Japonca:
言ってやるがいい。「迷っている者でも慈悲深い御方はかれらに対し命を延ばされる。だがそれもかれらが警告されたことを見る時,つまり罰せられるか,それとも(審判の)時になるまでである。やがてかれらは,どちらがより酷い立場であり,どちらが弱い勢力であるかを知るであろう。」
Arapça (Ürdün):
«قل من كان في الضلالة» شرط جوابه «فليمدد» بمعنى الخبر أي يمد «له الرحمن مدا» في الدنيا يستدرجه «حتى إذا رأوا ما يوعدون إما العذاب» كالقتل والأسر «وإما الساعة» المشتملة على جهنم فيدخلونها «فسيعلمون من هو شر مكانا وأضعف جندا» أعوانا أهم أم المؤمنون وجندهم الشياطين وجند المؤمنين عليهم الملائكة.
Hintçe:
(ऐ रसूल) कह दो कि जो शख्स गुमराही में पड़ा है तो खुदा उसको ढ़ील ही देता चला जाता है यहाँ तक कि उस चीज़ को (अपनी ऑंखों से) देख लेंगे जिनका उनसे वायदा किया गया है या अज़ाब या क़यामत तो उस वक्त उन्हें मालूम हो जाएगा कि मरतबे में कौन बदतर है और लश्कर (जत्थे) में कौन कमज़ोर है (बेकस) है
Tayca:
จงกล่าวเถิด ผู้ที่อยู่ในความหลงผิดนั้น พระผู้ทรงกรุณาปรานีจะทรงผ่อนผันให้เขาระยะหนึ่ง จนกระทั่งเมื่อพวกเขาได้เห็นสิ่งที่พวกเขาถูกสัญญาไว้ว่า จะเป็นการลงโทษในโลกนี้หรือจะเป็นการลงโทษในปรโลก แล้วพวกเขาก็จะรู้ว่าใครจะมีฐานะชั่วร้ายกว่าและมีกำลังพลน้อยกว่า
İbranice:
אמור: 'למי שהיה בתעייה, ייתן הרחמן הארכה עד שיראו את אשר הבטחנו, את העונש או את השעה, אז .ה.ט יידעו מקומו של מי רע יותר, וכוחו ותומכיו של מי חלשים יותר
Hırvatça:
Reci: "Onome ko je u zabludi, neka Svemilosni produži zabludu!" Ali kad takvi dožive da se opomene ostvare, bilo kazna, bilo Smak svijeta, zbilja će saznati ko je u gorem položaju i ko ima pobornika manje.
Rumence:
Spune: “Milostivul să lungească puţin răgazul celor aflaţi în rătăcire până ce îşi vor da seama, fie de osândă, fie de Ceasul cu care sunt ameninţaţi! Şi atunci vor şti cine este în locul cel mai rău şi cine are oştirea cea mai slabă.”
Transliteration:
Qul man kana fee alddalalati falyamdud lahu alrrahmanu maddan hatta itha raaw ma yooAAadoona imma alAAathaba waimma alssaAAata fasayaAAlamoona man huwa sharrun makanan waadAAafu jundan
Türkçe:
De ki: "Her kim sapıklıkta ise Rahman ona iyice süre versin. Nihayet, kendilerine vaat edileni, azabı veya kıyametin kopuşunu gördüklerinde mekânca daha kötü, taraflarca daha zayıf olanın kim olduğunu bilecekler."
Sahih International:
Say, "Whoever is in error - let the Most Merciful extend for him an extension [in wealth and time] until, when they see that which they were promised - either punishment [in this world] or the Hour [of resurrection] - they will come to know who is worst in position and weaker in soldiers."
İngilizce:
Say: "If any men go astray, (Allah) Most Gracious extends (the rope) to them, until, when they see the warning of Allah (being fulfilled) - either in punishment or in (the approach of) the Hour,- they will at length realise who is worst in position, and (who) weakest in forces!
Azerbaycanca:
(Ya Rəsulum!) De: “(Bizdən və sizdən) kim zəlalət içindədirsə, qoy Rəhman ona (öz zəlalətində qalmaq üçün) uzun müddət möhlət versin”. Nəhayət, və’d olunduqları ya əzabı, ya da qiyamət gününü gördükdə onlar kimin məqamının daha pis, kimin tərəfdarlarının daha zəif olduğunu biləcəklər.
Süleyman Ateş:
De ki: "Kim sapıklık içinde ise Rahman ona süre versin (ne çıkar). Nihayet va'dedildiklerini Ğazabı veya (Duruşma) sa'ati(ni)Ğ gördükleri zaman, kimin yerce daha kötü ve adamca daha zayıf olduğunu bileceklerdir.
Diyanet Vakfı:
De ki: Kim sapıklıkta ise, çok merhametli olan Allah ona mühlet versin! Nihayet kendilerine vadolunan şeyi -ya azabı (müminler karşısında yenilgiyi), veya kıyameti- gördükleri zaman, mevki ve makamı daha kötü ve askeri daha zayıf olanın kim olduğunu öğreneceklerdir.
Erhan Aktaş:
De ki: “Kim sapkınlıkta ise, Rahmân, ona vaat edilen şeyi; azâbı veya Sa’at’i görecekleri zamana kadar, zamanı uzatarak süre tanır. Böylece kimin yerce daha kötü ve taraftarca daha zayıf olduğunu yakında bilecekler.”
Kral Fahd:
(Ey Muhammed!) De ki: "Sapıklık içinde olan bir kimseye, Rahman, belirli bir süre tanısa bile, kendilerine vadolunanı ya azâp, ya da kıyamet olarak gördükleri zaman, kimin yerinin daha kötü ve kimin taraftarının daha zayıf olduğunu öğreneceklerdir."
Hasan Basri Çantay:
De ki: «Kim sapıklık içinde ise çok esirgeyici (Allah), onu (n dünyalığını ve ipini) uzatdıkca uzatır. Nihayet va´d olunageldikleri şeyleri — ya azabı, yahud kıyameti — gördükleri zaman artık kimin yeri daha kötü, kimin cemâati (ve yardımcıları) daha zaîf imiş, bileceklerdir.
Muhammed Esed:
De ki: "Kim ki sapıklık içinde yaşıyorsa, sınırsız rahmet Sahibi onun ömrünü, yaşama imkanını çekip uzatabilir!" (Ve bırak ne söyleyeceklerse söylesinler,) ta ki, önceden uyarıldıkları (bu dünyadaki) azabı, ya da Son Saat(in gelip çatmasını) görünceye kadar: Çünkü o zaman (bu iki insan topluluğundan) varılacak yer olarak hangisinin daha kötü, destek ve dayanak olarak hangisinin daha zayıf olduğunu anlayacaklar.
Gültekin Onan:
De ki: "
Ali Fikri Yavuz:
(Ey Rasûlüm), onlara de ki: “Kim dalâlette (küfürde) ise, Rahman ona mal ve evlâdca ziyadelik ve azgınlığında mühlet verir. Nihayet vaad olundukları azabı gördükleri vakit - Ya dünyada müslümanlar tarafından öldürülmeyi, yahut kıyamet günü Cehennem’i - artık bilecekler ki, kimin mevkii daha fena ve yardımcıları daha zayıfmış.
Portekizce:
Dize-lhes: Quem quer que seja que estiver no erro, o Clemente o tolerará deliberadamente até que veja o que lhe foiprometido, quer seja o castigo terreno, quer seja o da Hora (do Juízo final); então, saberão quem estará em pior situação, eterá os prosélitos mais débeis.
İsveççe:
Säg: "Måtte den Nåderike bevilja dem som så envist håller fast vid sina misstag [ett långt] uppskov!" [Och låt dem säga vad de säger] till dess de ser det som de varnades för - antingen det är straffet [i denna värld] eller den Yttersta stunden - och inser vilken av de båda grupperna, som är i ett sämre läge och har ett svagare stöd.
Farsça:
بگو: آنان که در گمراهی قرار دارند، باید [خدای] رحمان [بر پایه سنت جاری خود] به آنان مهلتی معین دهد، تا زمانی که آنچه را به آنان وعده داده اند ببینند، یا عقوبت و شکنجه [در دنیا] را یا عذاب قیامت را؛ پس به زودی خواهند دانست چه کسی جایگاهش بدتر و سپاهش ناتوان تر است؟!
Kürtçe:
(ئەی موحەممەد ﷺ) بڵێ ئەوەی لەگومڕاییدایە باخوای میھرەبان موڵـەتی پێ بدات و تەمەنی درێژ بکات (تازیاتر تاوان بکەن) ھەتا کاتێک ئەو ھەڕەشانەی کراوە لێیان دەبینن (دێتە دی) (ئەوەش) یان سزایە (لە دونیادا) یان (ھاتنی) ڕۆژی دواییە جا لـە داھاتوودا دەزانن کێ جێگاو شـوێنی (خانوو بەرەی) خراپ و ناخۆشـە وەکێ سەرباز و لەشکری بێ ھێزترە (کافران یان باوەڕداران)
Özbekçe:
Сен: «Ким залолатда бўлса, Роҳман унга муҳлат бериб қўйсин. Токи ўзларига ваъда қилинган нарсани — азобни ёки қиёматни кўрганларида, албатта, кимнинг мартабаси ёмонроқ ва аскари кучсизроқ эканини билурлар», дегин.
Malayca:
Katakanlah (wahai Muhammad): "Sesiapa yang berada di dalam kesesatan, maka biarlah (Allah) Ar-Rahman melanjutkan baginya satu tempoh yang tertentu, hingga apabila mereka melihat apa yang dijanjikan kepada mereka, - sama ada azab sengsara dunia ataupun azab kiamat, maka (pada saat itu) mereka akan mengetahui siapakah orangnya yang lebih buruk kedudukannya dan lebih lemah penyokong- penyokongnya."
Arnavutça:
Thuaj (o Muhammed!): “Kush është i humbur, le t’ia zgjasë (jetën) sa të dojë Mëshiruesi”. E, kur të shohin ata atë që u është premtuar atyre: ose dënimin ose Ditën e Kijametit, ata do të dinë se kush është më keq për nga pozita he më i dobët për nga shoqëria.
Bulgarca:
Кажи [о, Мухаммад]: “Който е в заблуда, Всемилостивия ще му даде отсрочка. И щом видят онова, което им е обещано - мъчението или Часа, ще узнаят кой има най-лошото място и най-слабото войнство.”
Sırpça:
Реци: „Ономе ко је у заблуди, нека Свемилосни дуг живот да!“ Али кад такви доживе да се претње остваре, било казна, било Смак света, заиста ће да сазнају ко је у горем положају и ко има слабију војску и помагаче.
Çekçe:
Rci: 'Kéž Milosrdný prodlouží těm, kdož v bludu jsou, délku jejich žití, aby spatřili to, co slíbeno jim bylo - buď trest pozemský, či Hodinu. A pak poznají, kdo postavení má horší a kdo vojskem je slabší.'
Urduca:
اِن سے کہو، جو شخص گمراہی میں مُبتلا ہوتا ہے اُسے رحمان ڈھیل دیا کرتا ہے یہاں تک کہ جب ایسے لوگ وہ چیز دیکھ لیتے ہیں جس کا اُن سے وعدہ کیا گیا ہے خواہ وہ عذاب الٰہی ہو یا قیامت کی گھڑی تب انہیں معلوم ہو جاتا ہے کہ کس کا حال خراب ہے اور کس کا جتھا کمزور!
Tacikçe:
Бигӯ: «Ҳар кас, ки дар гумроҳӣ бошад. Худои раҳмон ӯро ба фузунӣ мадад мерасонад», то он гоҳ он чиро ба ӯ ваъда дода шудааст, бингарад: ё азоб ва ё қиёмат. Он гоҳ хоҳанд донист, ки чӣ касеро ҷойгоҳ бадтару лашкар нотавонтар аст.
Tatarca:
Әйт: "Берәү хактан адашуда булса, сынамак өчен Аллаһ аңа озын гомер биргән булыр. Хәтта әгәр вәгъдә ителгән ґәзабны күрсәләр, яки дөньяда мөселманнар аларны җиңеп, үтермәк вә әсир алмак ґәзабы ирешсә, яки кыямәттә җәһәннәмгә керәчәкләрен күрсәләр, шул вакытта белерләр урын йөзеннән кайсы фирканең урыны кабахәтрәк, ягъни җәһәннәм кемгә тиешле икәнен һәм кайсы фирканең гаскәре зәгыйфьрәк икәнен."
Endonezyaca:
Katakanlah: "Barang siapa yang berada di dalam kesesatan, maka biarlah Tuhan yang Maha Pemurah memperpanjang tempo baginya; sehingga apabila mereka telah melihat apa yang diancamkan kepadanya, baik siksa maupun kiamat, maka mereka akan mengetahui siapa yang lebih jelek kedudukannya dan lebih lemah penolong-penolongnya".
Amharca:
«በስሕተት ውስጥ የኾነ ሰው አልረሕማን ለእርሱ ማዘግየትን ያዘገየዋል፡፡ የሚዛትባቸውንም ወይም ቅጣቱን ወይም ሰዓቲቱን ባዩ ጊዜ እርሱ ስፍራው መጥፎና ሰራዊቱ ደካማ የኾነው ሰው ማን እንደኾነ በእርግጥ ያውቃሉ» በላቸው፡፡
Tamilce:
(நபியே!) கூறுவீராக: (நம் இரு பிரிவினரில்) யார் வழிகேட்டில் இருக்கிறாரோ அவருக்கு ரஹ்மான் (அதை) நீட்டிவிடட்டும். இறுதியாக, அவர்களுக்கு வாக்களிக்கப்பட்டதை - ஒன்று தண்டனையை; அல்லது, மறுமை நாளை- அவர்கள் (கண்கூடாக) பார்த்தால் யார் தங்குமிடத்தால் மிகக் கெட்டவர், படையால் மிகப் பலவீனமானவர் என்பதை அறிவார்கள்.
Korece:
일러가로되 미혹에 빠진자도하나님께서는 그의 생명을 유예하시니 그들로 하여금 약속된 벌과 내세가 이를 때 어느 쪽어 더 나 쁜 곳에 있으며 어느 쪽이 더 약 한 군대인가를 알도록 하리라
Vietnamca:
Ngươi (Muhammad) hãy nói: “Những ai lầm lạc, Đấng Độ Lượng sẽ mở rộng (sự lầm lạc) thêm cho họ mãi tới khi họ nhìn thấy điều mà họ đã được hứa, hoặc sẽ là hình phạt hoặc sẽ là Giờ Khắc Tận thế; lúc đó họ sẽ biết ai là kẻ có địa vị tồi tệ nhất và có quân lực yếu nhất.”
Ayet Linkleri: