Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

19

Sûredeki Ayet No: 

39

Ayet No: 

2289

Sayfa No: 

308

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَأَنذِرْهُمْ يَوْمَ الْحَسْرَةِ إِذْ قُضِيَ الْأَمْرُ وَهُمْ فِي غَفْلَةٍ وَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ

Çeviriyazı: 

veenẕirhüm yevme-lḥasrati iẕ ḳuḍiye-l'emr. vehüm fî gafletiv vehüm lâ yü'minûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

(Ey Muhammed!) İnsanların pişmanlık duyacağı ve işin bitmiş olacağı (kıyamet) günü ile onları uyar. Onlar hâlâ gaflet içindedirler, onlar iman etmezler.

Diyanet İşleri: 

Hala gaflet içinde bulunanları ve hala inanmayanları işin bitmiş olacağı o hasret günü ile uyar.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Onları hasret günüyle korkut; iş olup biter o zaman ve onlar, şimdi gaflettedir ve onlar, inanmazlar.

Şaban Piriş: 

Sen, onları hasret günü ile korkut. İş hükmedilip bitirilmiştir. Onlar (dünyada bu hususta) gaflet içindedirler ve onlar iman etmezler

Edip Yüksel: 

Yargının noktalanacağı Keder Günü hakkında onları uyar. Onlar hâlâ aymazlık içinde inanmıyorlar.

Ali Bulaç: 

İş(in) hükme bağlanıp biteceği, hasret gününe karşı onları uyar; onlar bir gaflet içindedirler ve onlar inanmıyorlar.

Suat Yıldırım: 

Sen o hasret ve pişmanlık gününü, o haklarında ilâhî hükmün yerini bulacağı günü anlatarak uyar onları! Ama onlar gaflet içindeler, hâlâ iman etmiyorlar onlar.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve onları hasret günü ile, her emrin bitirilmiş olduğu vakit ile korkut. Onlar ise gaflettedirler ve onlar imân etmezler.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Sen onları, o hasret günü ile ilgili olarak uyar. Çünkü onlar gaflet içindeyken, iman da etmemişken iş bitirilmiş olacaktır.

Bekir Sadak: 

«Babacigim! Dogrusu sana Rahman katindan bir azabin gelmesinden korkuyorum ki boylece seytanin dostu olarak kalirsin.»

İbni Kesir: 

Sen, onları hasret günü ile korkut. O gün, onlar gaflet içinde inanmamakta iken, iş bitirilmiş olur.

Adem Uğur: 

(Resûlüm!) Sen onları pişmanlık ve üzüntü günü hakkında uyar. Çünkü onlar bir gafletin içine dalmış oldukları halde ve henüz iman etmemişken (bakarsın) iş olup bitmiştir.

İskender Ali Mihr: 

Ve emrin yerine getirileceği hasret günüyle onları uyar. Ve onlar, gaflet içindeler ve onlar, mü´min değillerdir.

Celal Yıldırım: 

Onlar gafletteyken ve onlar imân etmezken işin bitirilmiş olduğu o hasret günü ile kendilerini uyar.

Tefhim ul Kuran: 

İş(in) hükme bağlanıp biteceği, hasret gününe karşı onları uyar

Fransızca: 

Et avertis-les du jour du Regret , quand tout sera réglé; alors qu'ils sont [dans ce monde] inattentifs et qu'ils ne croient pas.

İspanyolca: 

¡Prevénles contra el día de la Lamentación, cuando se decida la cosa! Y ellos, entre tanto, están despreocupados y no creen.

İtalyanca: 

Avvertili del Giorno del Rimorso, in cui sarà emesso l'Ordine, mentre essi saranno distratti e non credenti.

Almanca: 

Und warne sie vor dem Tag der Selbstanklage, wenn die Angelegenheit beschlossen wird, während sie in Achtlosigkeit sind und keinen Iman verinnerlichen.

Çince: 

你应当警告他们悔恨之日,当日一切事情已被判决,而他们现在还在疏忽之中。他们不信正道。

Hollandaca: 

Waarschuw hen voor den dag der zuchten, als de zaak zal worden bepaald, terwijl zij thans in achteloosheid zijn verzonken en niet gelooven.

Rusça: 

Предупреди их о Дне печали, когда решение уже будет принято. Но они проявляют беспечность и не веруют.

Somalice: 

uga dig iyaga maalin qoomamo, marka la xukmin amarka iyagoo kusugan halmaansho oon rumeynayn.

Swahilice: 

Na waonye siku ya majuto itapo katwa amri. Nao wamo katika ghafla, wala hawaamini.

Uygurca: 

ئۇلارنى (يەنى خالايىقنى) ھەسرەت كۈنى (يەنى قىيامەت كۈنىدىن ئاگاھلاندۇرغىن، ئۇ چاغدا ھەممە ئىش بىر تەرەپ قىلىنغان بولىدۇ. ھالبۇكى، ئۇلار غەپلەتتىدۇر، (قىيامەتنى) ئىنكار قىلماقتىدۇر

Japonca: 

あなたは悔恨の日(復活の日)に就いて,かれらに警告しなさい。その時,事は決定されるのである。かれらが油断し,また不信心である間に。

Arapça (Ürdün): 

«وأنذرهم» خوّف يا محمد كفار مكة «يوم الحسرة» هو يوم القيامة يتحسر فيه المسيء على ترك الإحسان في الدنيا «إذ قُضي الأمر» لهم فيه بالعذاب «وهم» في الدنيا «في غفلة» عنه «وهم لا يؤمنون» به.

Hintçe: 

और (ऐ रसूल) तुम उनको हसरत (अफ़सोस) के दिन से डराओ जब क़तई फैसला कर दिया जाएगा और (इस वक्त तो) ये लोग ग़फलत में (पड़े हैं)

Tayca: 

และเจ้าจงเตือนสำทับพวกเขาถึงวันแห่งความเสียใจ เมื่อกิจการนั้นถูกตัดสิน และพวกเขาอยู่ในหลงลืม และพวกเขาไม่ศรัทธา

İbranice: 

והזהר אותם מיום ההפסד, אשר בו ייחרץ הדין, והם בשאננות והם אינם מאמינים

Hırvatça: 

I upozori ih na Dan tuge kada će biti s polaganjem računa završeno, a oni su u nemaru i oni ne vjeruju.

Rumence: 

Previne-i asupra Zilei tânguirii în care va fi împlinită Porunca, însă ei sunt nepăsători şi nu cred.

Transliteration: 

Waanthirhum yawma alhasrati ith qudiya alamru wahum fee ghaflatin wahum la yuminoona

Türkçe: 

Sen onları, o hasret günü ile ilgili olarak uyar. Çünkü onlar gaflet içindeyken, iman da etmemişken iş bitirilmiş olacaktır.

Sahih International: 

And warn them, [O Muhammad], of the Day of Regret, when the matter will be concluded; and [yet], they are in [a state of] heedlessness, and they do not believe.

İngilizce: 

But warn them of the Day of Distress, when the matter will be determined: for (behold,) they are negligent and they do not believe!

Azerbaycanca: 

(Ya Rəsulum!) Qəflətdə olanları və iman gətirməyənləri işin bitmiş olacağı (haqq-hesab çəkilib mö’minlərin Cənnətə, kafirlərin isə Cəhənnəmə girəcəyi) peşmançılıq günü (insanın pis əməllərinə görə peşman olacağı, lakin bu peşmançılığın heç bir fayda verməyəcəyi qiyamət günü) ilə qorxut!

Süleyman Ateş: 

Onları şu hasret gününe karşı uyar ki, o zaman kendileri gaflet içinde inanmamakta ısrar ederlerken iş bitirilmiş olur (yaptıklarına pişman olup hasret çeker dururlar, ama iş işten geçmiştir artık).

Diyanet Vakfı: 

(Resulüm!) Sen onları pişmanlık ve üzüntü günü hakkında uyar. Çünkü onlar bir gafletin içine dalmış oldukları halde ve henüz iman etmemişken (bakarsın) iş olup bitmiştir.

Erhan Aktaş: 

Gaflet(1) içinde olup, îmân etmeyenleri, emrin yerine getirileceği pişmanlık günüyle uyar.

Kral Fahd: 

(Rasûlüm!) Sen onları pişmanlık ve üzüntü günü hakkında uyar. Çünkü onlar bir gafletin içine dalmış oldukları halde ve henüz iman etmemişken (bakarsın) iş olup bilmiştir.

Hasan Basri Çantay: 

(Habîbim) sen onları bulacağı vakt ile, emr (-i ilâhî) nin yerini hasret (ve nedamet) günü ile korkut. Onlar gaflet içindedirler, onlar haalâ îman etmiyorlar.

Muhammed Esed: 

bunun içindir ki, her şeyin hükme bağlanmış olacağı o onmaz pişmanlıklar Günü(´nün gelip çatması konusunda) onları uyar, çünkü onlar hala umursamazlık gösteriyor ve (o Gün´ün geleceğine) inanmıyorlar.

Gültekin Onan: 

Buyruğun bitirileceği / yerine getirileceği (kaza), hasret gününe karşı onları uyar. Onlar bir gaflet içindedirler ve onlar inanmıyorlar.

Ali Fikri Yavuz: 

(Ey Resûlüm, Mekke’li) kâfirleri, iş bitirildiği (hesap görüldüğü) zamanın dehşeti ile, pişmanlık günü ile korkut. Onlar hâlâ gaflet içindedirler, onlar iman etmiyorlar.

Portekizce: 

E admoesta-os sobre o dia do lamento, quando a sentença for cumprida, enquanto estão negligentes e não crêem.

İsveççe: 

Varna dem därför för Jämmerns och grämelsens dag, då [allt skall fullbordas och Guds] domar falla; nu gör de sig inga bekymmer [för denna Dag] - de tror inte [ens att den skall komma].

Farsça: 

و آنان را از روز حسرت ـ آن گاه که کار از کار بگذرد ـ بترسان، در حالی که آنان در بی خبری [شدیدی] هستند و ایمان نمی آورند.

Kürtçe: 

(ئەی موحەممەد ﷺ) ئەو(ستەمکارانە) لەڕۆژی داخ و خەفەت بترسێنە کاتێک کارو باری (خەڵکی) کۆتایی پێ دەھێنرێت لە کاتێکدا ئەوانە غافڵن و باوەڕیش ناھێنن (بەڕۆژی دوایی)

Özbekçe: 

Уларни ҳасрат кунидан, иш битмиш пайтидан огоҳ қил. Улар ғафлатдадирлар, улар иймон келтирмаслар.

Malayca: 

Dan berilah amaran (wahai Muhammad) kepada umat manusia seluruhnya tentang hari penyesalan iaitu hari diselesaikan perbicaraan perkara masing-masing pada masa mereka (yang ingkar) di dunia ini berada dalam kelalaian serta mereka pula tidak mahu beriman.

Arnavutça: 

(O Muhammed), paralajmëroji ata me Ditën e pikëllimit, kur merr fund dhënia e llogarive, e ata janë të pakujdesshëm dhe nuk besojnë.

Bulgarca: 

И предупреди ги ти [о, Мухаммад] за Деня на горестта, когато ще бъде отсъдено делото, но те нехаят и не вярват!

Sırpça: 

И упозори их на Судњи дан кад ће бити с полагањем рачуна завршено, а они су немарни били и нису веровали.

Çekçe: 

Varuj je přede dnem nářku, kdy věc bude rozhodnuta, zatímco oni dnes lhostejni jsou a nevěří!

Urduca: 

اے نبیؐ، اِس حالت میں جبکہ یہ لوگ غافل ہیں اور ایمان نہیں لا رہے ہیں، اِنہیں اس دن سے ڈرا دو جبکہ فیصلہ کر دیا جائے گا اور پچھتاوے کے سوا کوئی چارہ کار نہ ہوگا

Tacikçe: 

Онҳоро аз рӯзи пушаймонӣ, ки кор ба поён омада ва онон ҳамчунон дар ҳоли ғафлату беимонӣ ҳастанд, битарсон.

Tatarca: 

Ґәзаб киләчәге белән хөкем ителгән хәсрәтле көн белән аларны куркыт! Алар ґәзабның килүеннән гафләттәләр, алар иман китерәчәк түгелләр.

Endonezyaca: 

Dan berilah mereka peringatan tentang hari penyesalan, (yaitu) ketika segala perkara telah diputus. Dan mereka dalam kelalaian dan mereka tidak (pula) beriman.

Amharca: 

እነሱም (አሁን) በዝንጋቴ ላይ ኾነው ሳሉ እነሱም የማያምኑ ሲኾኑ ነገሩ በሚፈረድበት ጊዜ የቁልጭቱን ቀን አስፈራራቸው፡፡

Tamilce: 

இன்னும், (நபியே! இறுதி) தீர்ப்பு முடிவு செய்யப்படும்போது (அந்த) துயரமான நாளைப் பற்றி அவர்களை எச்சரிப்பீராக! அவர்கள் அறியாமையில் (மறதியில்) இருக்கிறார்கள். அவர்கள் நம்பிக்கை கொள்ள மாட்டார்கள்.

Korece: 

그들에게 고통의 날을 경고 하라 그들이 믿음을 게을리 할 때일은 결정되어지노라

Vietnamca: 

Ngươi (hỡi Muhammad), hãy cảnh báo họ về Ngày Hối Tiếc khi sự việc đã được quyết định trong lúc họ vẫn còn thờ ơ và không có đức tin.

Rubu tag: 

Hizb tag: