Arapça:
فَانطَلَقَا حَتَّىٰ إِذَا رَكِبَا فِي السَّفِينَةِ خَرَقَهَا ۖ قَالَ أَخَرَقْتَهَا لِتُغْرِقَ أَهْلَهَا لَقَدْ جِئْتَ شَيْئًا إِمْرًا
Çeviriyazı:
fenṭaleḳâ. ḥattâ iẕâ rakibâ fi-ssefîneti ḫaraḳahâ. ḳâle eḫaraḳtehâ litugriḳa ehlehâ. leḳad ci'te şey'en imrâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bunun üzerine ikisi beraber yürüdüler. Nihayet gemiye bindikleri zaman, o kul (Hızır) gemiyi deldi. Musa, ona şöyle dedi: "Geminin içindekileri boğmak için mi deldin? Doğrusu çok kötü bir iş yaptın."
Diyanet İşleri:
Bunun üzerine kalkıp gittiler; sonunda bir gemiye bindiklerinde, o gemiyi deliverdi; Musa: "Gemiyi içindekileri boğmak için mi deldin? Doğrusu şaşılacak bir şey yaptın" dedi.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Derken kalkıp yola düştüler, nihayet bir gemiye bindiler, o zat, gemiyi deldi. Musa, içindekileri boğmak için mi gemiyi deldin dedi, andolsun ki pek kötü bir iş yaptın.
Şaban Piriş:
Kalkıp yürüdüler. Sonunda bir gemiye bindiler. O kul, gemiyi deldi. Musa: Gemiyi içindekileri boğmak için mi deldin? Gerçekten sen büyük bir iş yaptın, dedi.
Edip Yüksel:
Böylece yürüdüler. Nihayet gemiye bindiklerinde, onda delik açtı. "Halkını boğmak için mi gemide delik açtın? Gerçekten müthiş bir iş yaptın," dedi.
Ali Bulaç:
Böylece ikisi yola koyuldu. Nitekim bir gemiye binince, o bunu (gemiyi) deliverdi. (Musa) Dedi ki: "İçindekilerini batırmak için mi onu deldin? Andolsun, sen şaşırtıcı bir iş yaptın."
Suat Yıldırım:
Bunun üzerine kalkıp gittiler. Nihayet bir gemiye rastlayıp ona bindiler ve o zat gemiyi deldi. Mûsâ duramayıp: “Ne yaptın öyle?” dedi “İçindeki yolcuları denizde boğmak için mi yaptın bunu? Vallahi çok korkunç bir iş yaptın!”
Ömer Nasuhi Bilmen:
18:70
Yaşar Nuri Öztürk:
İkisi birlikte yola koyudular. Bir süre sonra gemiye bindiklerinde, tuttu gemiyi deliverdi. Mûsa dedi: "İçindekileri boğmak için mi deldin onu? Vallahi korkunç bir iş yaptın!"
Bekir Sadak:
Musa: «Bundan sonra sana bir sey sorarsam bana arkadas olma, o zaman benim tarafimdan mazur sayilirsin» dedi.
İbni Kesir:
Bunun üzerine kalkıp gittiler. Nihayet bir gemiye bindiklerinde
Adem Uğur:
Bunun üzerine yürüdüler. Nihayet gemiye bindikleri zaman o (Hızır) gemiyi deldi. Musa: Halkını boğmak için mi onu deldin? Gerçekten sen (ziyanı) büyük bir iş yaptın! dedi.
İskender Ali Mihr:
Böylece ikisi (yola) çıktılar. Gemiye bindikleri zaman onu deldi. (Musa A.S): “Onun ehlini (gemide bulunanları), boğmak için mi onu deldin? Andolsun ki sen, (vebali) büyük bir iş yaptın.” dedi.
Celal Yıldırım:
Anlaşıp gittiler. Sonunda bir gemiye bindiler, derken o kul gemiyi deldi. Musa ona : «içindekilerini boğmak için mi onu deldin ? Doğrusu korkunç bir şey yaptın !» dedi.
Tefhim ul Kuran:
Böylece ikisi yola koyuldu. Nitekim bir gemiye binince, o bunu (gemiyi) deliverdi. (Musa) Dedi ki: «İçindekilerini batırmak için mi onu deldin? Andolsun, sen şaşırtıcı bir iş yaptın.»
Fransızca:
Alors les deux partirent. Et après qu'ils furent montés sur un bateau, l'homme y fit une brèche. [Moïse] lui dit : "Est-ce pour noyer ses occupants que tu l'as ébréché ? Tu as commis, certes, une chose monstrueuse ! ".
İspanyolca:
Y se fueron ambos hasta que, habiendo subido a la nave, hizo en ella un boquete. Dijo: «¿Le has hecho un boquete para que se ahoguen sus pasajeros? ¡Has hecho algo muy grave!»
İtalyanca:
Partirono entrambi e, dopo essere saliti su una nave, quello vi produsse una falla. Chiese [Mosè]: «Hai prodotto la falla per far annegare tutti quanti? Hai certo commesso qualcosa di atroce!».
Almanca:
Dann gingen beide los. Als die Beiden dann in das Schiff stiegen, schlug er ein Loch hinein. Er (Musa) sagte: "Schlägst du etwa ein Loch hinein, damit du seine Passagiere ertränkst? Gewiß, bereits hast du eine verwerfliche Tat begangen."
Çince:
他俩就同行,到了乘船的时候,他把船凿了一个洞,穆萨说:你把船凿了一个洞,要想使船里的人淹死吗?你确已做了一件悖谬的事!
Hollandaca:
Zij begaven zich daarop beiden naar het strand der zee en beklommen een schip, en hij maakte er een gat in. En Mozes zeide tot hem: Hebt gij er een gat in gemaakt om degenen te doen verdrinken die aan boord zijn? Thans hebt gij een vreemde zaak bedreven.
Rusça:
Они вдвоем двинулись в путь. Когда же они сели на корабль, он сделал в нем пробоину. Он сказал: "Ты сделал пробоину, чтобы потопить людей на нем? Ты совершил тяжкий поступок!"
Somalice:
way tageen intay ka koreen markab oo uu rujiyey (loox) markaas uu yidhi ma waxaad u rujisay inaad dadkeeda maansheyso waxaad la timid arrin la kahdo.
Swahilice:
Basi wawili hao wakatoka, hata walipo panda jahazi (yule mtu) akaitoboa. (Musa) akasema: Unaitoboa uwazamishe watu wake? Hakika umefanya jambo baya.
Uygurca:
شۇنىڭ بىلەن ئۇ ئىككىسى بىرلىكتە مېڭىپ كېلىپ بىر كېمىگە چىقىشتى، (خىزىر) كېمىنى تېشىۋەتتى (يەنى كېمىنىڭ بىر تاختىسىنى سۇغۇرۇۋەتتى)، مۇسا (ئۇنىڭغا): «كېمىدىكىلەرنى غەرق بولۇپ كەتسۇن دەپ كېمىنى تەشتىڭمۇ؟ سەن ھەقىقەتەن (قورقۇنچلۇق) چوڭ بىر ئىشنى قىلدىڭ» دېدى
Japonca:
そこで2人が出発して,舟に乗り込むと,かれはそれに穴をあけた。そこでかれ(ムーサー)は言った。「あなたがそれに穴を開けるのは,人びとを溺れさすためですか。あなたは本当に嘆かわしいことをなさいました。」
Arapça (Ürdün):
«فانطلقا» يمشيان على البحر «حتى إذا ركبا في السفينة» التي مرت بهما «خرقها» الخضر بأن اقتلع لوحا أو لوحين منها من جهة البحر بفأس لما بلغت اللجج «قال» له موسى «اخرقتها لتغرق أهلها» وفي قراءة بفتح التحتانية والراء ورفع أهلها «لقد جئت شيئا إمرا» أي عظيما منكرا روي أن الماء لم يدخلها.
Hintçe:
आप मुझसे किसी चीज़ के बारे में न पूछियेगा ग़रज़ ये दोनो (मिलकर) चल खड़े हुए यहाँ तक कि (एक दरिया में) जब दोनों कश्ती में सवार हुए तो ख़िज्र ने कश्ती में छेद कर दिया मूसा ने कहा (आप ने तो ग़ज़ब कर दिया) क्या कश्ती में इस ग़रज़ से सुराख़ किया है
Tayca:
ดังนั้นทั้งสองจึงออกเดินทาง จนกระทั่งเมื่อทั้งสองลงเรือเขา(เคาะฏิร) จึงเจาะรูมัน เขา(มูซา) กล่าวว่า “ท่านเจาะรูมันเพื่อให้ผู้ที่อยู่ในเรือจมน้ำกรนั้นหรือ? โดยแน่นอนท่านได้นำมาซึ่งสิ่งที่อันตรายยิ่ง”
İbranice:
ויצאו לדרכם עד שעלו על אונייה , ונקב בה חור. אמר משה: 'האם נקבת חור באונייה כדי להטביע את נוסעיה? אכן נורא הדבר אשר עשית
Hırvatça:
I njih dvojica krenuše. I kad se u lađu ukrcaše, onaj je probuši. "Zar je probuši da potopiš one koji na njoj plove? Učinio si nešto, doista, krupno."
Rumence:
Plecară împreună şi se urcară pe corabie. Robul făcu o gaură în ea. Moise îi spuse: “Ai găurit-o ca să se înece cei aflaţi pe ea? Ai săvârşit o faptă urâtă!”
Transliteration:
Faintalaqa hatta itha rakiba fee alssafeenati kharaqaha qala akharaqtaha litughriqa ahlaha laqad jita shayan imran
Türkçe:
İkisi birlikte yola koyudular. Bir süre sonra gemiye bindiklerinde, tuttu gemiyi deliverdi. Mûsa dedi: "İçindekileri boğmak için mi deldin onu? Vallahi korkunç bir iş yaptın!"
Sahih International:
So they set out, until when they had embarked on the ship, al-Khidh r tore it open. [Moses] said, "Have you torn it open to drown its people? You have certainly done a grave thing."
İngilizce:
So they both proceeded: until, when they were in the boat, he scuttled it. Said Moses: "Hast thou scuttled it in order to drown those in it? Truly a strange thing hast thou done!"
Azerbaycanca:
Bundan sonra onlar durub yola düşdülər. Gəmiyə mindikləri zaman (Xızır) onu deşdi (gəminin bir-iki taxtasını sındırıb çıxartdı). (Musa) dedi: “Sən gəmidə olanları suya qərq etmək üçünmü gəmini deşdin? Doğrusu, (günahı) böyük bir şey etdin (olduqca çirkin bir iş gördün)”.
Süleyman Ateş:
Bunun üzerine yürüdüler. Nihayet gemiye bindikleri zaman gemiyi deliverdi. (Musa): "Halkını boğmak için mi gemiyi deldin? Gerçekten sen çok tehlikeli bir iş yaptın!" dedi.
Diyanet Vakfı:
Bunun üzerine yürüdüler. Nihayet gemiye bindikleri zaman o (Hızır) gemiyi deldi. Musa: Halkını boğmak için mi onu deldin? Gerçekten sen (ziyanı) büyük bir iş yaptın! dedi.
Erhan Aktaş:
Bunun üzerine yürüdüler. Nihâyet bir gemiye bindiklerinde onu deldi. Mûsâ: “İçindekilerini boğmak için mi onu deldin? Gerçekten sen şaşılacak bir iş yaptın.” dedi.
Kral Fahd:
Bunun üzerine yürüdüler. Nihayet gemiye bindikleri zaman o (Hızır) gemiyi deldi. Musa: Halkını boğmak için mi onu deldin? Gerçekten sen (ziyanı) büyük bir iş yaptın! dedi.
Hasan Basri Çantay:
Bunun üzerine gitdiler. Nihayet (bir) gemiye bindikleri zaman o, bunu deliverdi. (Musa) dedi ki: «Sahihlerini (suda) boğasın diye mi onu deldin? Andolsun, sen büyük bir iş yapdın».
Muhammed Esed:
Bu ikisi böylece yola koyuldular; sonunda (bir kıyıya vardılar; ve onları karşı kıyıya taşıyan) tekneden inecekleri zaman, bilge kişi teknede bir delik açtı, (Musa bunu görünce:) "İçindekileri boğmak için mi onu deldin? Doğrusu, çok vahim bir şey yaptın!" diye çıkıştı.
Gültekin Onan:
Böylece ikisi yola koyuldu. Nitekim bir gemiye binince, o bunu (gemiyi) deliverdi. (Musa) Dedi ki: "
Ali Fikri Yavuz:
Böylece kalkıp gittiler. Nihayet gemiye bindikleri zaman, Hızır, gemiyi (bir balta ile delip) yaraladı. Mûsa, ona şöyle dedi: “- Geminin içindekileri boğasın diye mi onu deldin? Doğrusu çok büyük bir iş yaptın!”
Portekizce:
Então, ambos se puseram a andar, até embarcarem em um barco, que o desconhecido perfurou. Moisés lhe disse:perfuraste-o para afogar seus ocupantes? Sem dúvida que cometeste um ato insólito!
İsveççe:
Så började de sin vandring och [kom till en strand där] de steg i en båt; och [den vise mannen] gjorde ett hål i den [och Moses] utropade: "Har du gjort ett hål i den för att de som går ombord skall drunkna? Du har sannerligen gjort något oerhört!"
Farsça:
پس هر دو به راه افتادند تا وقتی که در کشتی سوار شدند، او شکافی در کشتی ایجاد کرد. موسی گفت: آیا آن را شکافتی تا سرنشینانش را غرق کنی؟ به راستی که کاری بسیار زشت کردی!
Kürtçe:
ئەمجا پێکەوە ھەردووکیان رۆیشتن ھەتا سواری کەشتیەک بوون (پیاو چاکەکە) کەشتێکەی کون کرد (موسا) ووتی کەشتییەکەت کون تێکرد بۆ ئەوەی سەرنشینەکانی (لە دەریادا) نوقم بکەیت سوێند بە خوا بەڕاستی کارێکی زۆر خراپ و ناشایستەت کرد
Özbekçe:
Бас, юриб кетдилар. Кемага минганларида, уни тешиб қўйди. У (Мусо): «Буни унинг аҳлини ғарқ қилиш учун тешдингми?! Жуда ғалати нарса қилдинг-ку», деди.
Malayca:
Lalu berjalanlah keduanya sehingga apabila mereka naik ke sebuah perahu, ia membocorkannya. Nabi Musa berkata: "Patutkah engkau membocorkannya sedang akibat perbuatan itu menenggelamkan penumpang-penumpangnya? Sesungguhnya engkau telah melakukan satu perkara yang besar".
Arnavutça:
Dhe, shkuan (ata), e kur hipën në anije, e zhbiroi (dërrasën e anijes). (Musai) tha: “Mos vallë, e zhbirove atë, për t’i mbytë udhëtarët e saj? Me të vërtetë, ke bërë punë të çuditshme (të shëmtuar)”.
Bulgarca:
И тогава тръгнаха. Когато се качиха на кораба, [ал-Хидр] го проби. Рече [Муса]: “Нима го проби, за да издавиш пътниците му? Ти извърши нещо недопустимо.”
Sırpça:
И њих двојица кренуше. И кад се у лађу укрцаше, он је пробуши. Мојсије рече: „Зар је пробуши да потопиш оне који на њој плове? Учинио си нешто, заиста, крупно.“
Çekçe:
A pokračovali dále, a když pak na lodi pluli, služebník Náš ji provrtal. I otázal se Mojžíš: 'Provrtals ji, abys utopil ty, kdož na ní cestují? Tys věru učinil věc nevídanou!'
Urduca:
اب وہ دونوں روانہ ہوئے، یہاں تک کہ جب وہ ایک کشتی میں سوار ہو گئے تو اس شخص نے کشتی میں شگاف ڈال دیا موسیٰؑ نے کہا "آپ نے اس میں شگاف ڈال دیا تاکہ سب کشتی والوں کو ڈبو دیں؟ یہ تو آپ نے ایک سخت حرکت کر ڈالی"
Tacikçe:
Пас ба роҳ афтоданд, то ба киштӣ савор шуданд. Киштиро сӯрох кард. Гуфт: «Киштиро сӯрох мекунӣ, то мардумашро ғарқ созӣ? Коре, ки мекунӣ, коре сахт бузург ва зишт аст!»
Tatarca:
Һәм икәү су буйлап киттеләр, бара торгач, бер көймәгә утырдылар, Хозыр г-м ул көймәне балта белән тиште. Муса г-м әйтте: "Кешеләрен суга батырмак өчен көймәне тиштеңме? Тәхкыйк син һич ярамаган эшне кылдың".
Endonezyaca:
Maka berjalanlah keduanya, hingga tatkala keduanya menaiki perahu lalu Khidhr melobanginya. Musa berkata: "Mengapa kamu melobangi perahu itu akibatnya kamu menenggelamkan penumpangnya?" Sesungguhnya kamu telah berbuat sesuatu kesalahan yang besar.
Amharca:
ኼዱም፡፡ በመርከቢቱም በተሳፈሩ ጊዜ ቀደዳት፡፡ «ባለ ቤቶቿን ልታሰጥም ቀደድካትን ትልቅ ነገርን በእርግጥ ሠራህ» አለው፡፡
Tamilce:
ஆக, இருவரும் சென்றனர். இறுதியாக, கப்பலில் இருவரும் பயணித்த போது, அவர் அதில் ஓட்டையிட்டார். (உடனே) (மூஸா) கூறினார்: “இதில் உள்ளவர்களை நீர் மூழ்கடிப்பதற்காக அதில் ஓட்டையிட்டீரா? திட்டவட்டமாக மிக (அபாயகரமான) கெட்ட காரியத்தை நீர் செய்தீர்.”
Korece:
그리하여 그들 둘은 출발한 후 얼마 후에 배에 올랐더라 그 런데 그는 배에 구멍을 뚫었으니 그가 이르되 당신은 그 배의 동 료들을 익사하도록 하려 함이뇨 실로 당신은 이상한 일을 하도다
Vietnamca:
Thế là hai người họ ra đi cho đến khi cả hai lên một con thuyền thì (Al-Khudhir) đột nhiên đục cái lỗ làm thủng nó. (Musa) liền nói: “Sao Ông lại đục thủng con thuyền nhấn chìm mọi người trên nó chứ? Quả thật, Ông đã làm một việc quá ư là sai trái.”
Ayet Linkleri: