Arapça:
قَالَ أَلَمْ أَقُلْ إِنَّكَ لَن تَسْتَطِيعَ مَعِيَ صَبْرًا
Çeviriyazı:
ḳâle elem eḳul inneke len testeṭî`a me`iye ṣabrâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
(Hızır:) "Sen benimle asla sabredemezsin, demedim mi?" dedi.
Diyanet İşleri:
Musa'ya: "Ben sana yaptığım işlere dayanamazsın demedim mi?" dedi.
Abdulbakî Gölpınarlı:
O zat, demedim mi dedi, gerçekten de sen, benimle beraber bulunmaya dayanamazsın.
Şaban Piriş:
Ben sana benimle olmaya sabredemezsin demedim mi? diye cevap verdi.
Edip Yüksel:
"Bana dayanamıyacağını sana söylememiş miydim," diye karşılık verdi.
Ali Bulaç:
Dedi ki: "Gerçekten benimle birlikte olma sabrını göstermeye kesinlikle güç yetiremeyeceğini ben sana söylemedim mi?"
Suat Yıldırım:
(Hızır:) “Sen benimle beraberliğe katlanamazsın dememiş miydim?(İşte sen de gördün!)” dedi.
Ömer Nasuhi Bilmen:
(72-73) Dedi ki: «Ben demedim mi ki, şüphe yok sen benimle beraber sabra takat getiremezsin?» Dedi ki: «Unuttuğum şey ile beni muahaze etme. Bana bu işimden dolayı bir güçlük teklif eyleme.»
Yaşar Nuri Öztürk:
Dedi: "Ben söylemedim mi, sen benimle beraberliğe asla dayanamazsın!"
Bekir Sadak:
Yine yola koyuldular
İbni Kesir:
Ben, sana
Adem Uğur:
(Hızır:) Ben sana, benimle beraberliğe sabredemezsin, demedim mi? dedi.
İskender Ali Mihr:
(Hızır A.S şöyle) dedi: “Muhakkak ki sen, benimle beraber sabırlı olmaya asla güç yetiremezsin, demedim mi?”
Celal Yıldırım:
O: «Ben sana demedim mi, benimle birlikte bulunmaya dayanamazsın ?» dedi.
Tefhim ul Kuran:
Dedi ki: «Gerçekten benimle birlikte olma sabrını göstermeye kesinlikle güç yetiremeyeceğini ben sana söylemedim mi?»
Fransızca:
[L'autre] répondit : "N'ai-je pas dit que tu ne pourrais pas garder patience en ma compagnie ? ".
İspanyolca:
Dijo: «¿No te he dicho que no podrías tener paciencia conmigo?»
İtalyanca:
Rispose: «Non ti avevo detto che non avresti avuto pazienza insieme con me?».
Almanca:
Er sagte: "Habe ich nicht gesagt, daß du gewiß mit mir keine Geduld haben kannst?"
Çince:
他说:我没有对你说过吗?你不能耐心和我在一起。
Hollandaca:
Hij antwoordde: Heb ik u niet gezegd, dat gij niet geduldig genoeg zoudt zijn, om bij mij te kunnen blijven?
Rusça:
Он сказал: "Разве я не говорил, что ты не сможешь сохранить терпение рядом со мной?"
Somalice:
wuxuu ku yidhi miyaanan ku dhihin adigu ma karaysid la jirkayga samir.
Swahilice:
Akasema: Sikukwambia hutaweza kuvumilia kuwa pamoja nami?
Uygurca:
(خىزىر) سەن ھەقىقەتەن مەن بىلەن بىللە بولۇشتا سەۋر - تاقەت قىلىپ تۇرالمايسەن دېمىدىممۇ؟» دېدى
Japonca:
かれは言った。「あなたは,わたしと一緒では耐えられないと,告げなかったか。」
Arapça (Ürdün):
«قال ألم أقل إنك لن تستطيع معي صبرا».
Hintçe:
कि लोगों को डुबा दीजिए ये तो आप ने बड़ी अजीब बात की है-ख़िज्र ने कहा क्या मैने आप से (पहले ही) न कह दिया था
Tayca:
เขากล่าวว่า “ฉันมิได้บอกหรือว่า แท้จริงท่านจะไม่สามารถมีความอดทนร่วมกับฉันได้”
İbranice:
אמר':האם לא אמרתי לך, כי אתה, לא תהיה לך סבלנות אתי
Hırvatça:
"Ne rekoh li ja", reče onaj, "da se ti, doista, nećeš moći strpjeti sa mnom?"
Rumence:
El răspunse: “Nu mi-ai spus că vei avea răbdare cu mine?”
Transliteration:
Qala alam aqul innaka lan tastateeAAa maAAiya sabran
Türkçe:
Dedi: "Ben söylemedim mi, sen benimle beraberliğe asla dayanamazsın!"
Sahih International:
[Al-Khidh r] said, "Did I not say that with me you would never be able to have patience?"
İngilizce:
He answered: "Did I not tell thee that thou canst have no patience with me?"
Azerbaycanca:
(Xızır) belə cavab verdi: “Sənə demədimmi ki, mənimlə bir yerdə olanda (görəcəyim işlərə) əsla dözə bilməzsən?”
Süleyman Ateş:
(O kul): "Sen benimle beraber bulunmağa dayanamazsın demedim mi?" dedi.
Diyanet Vakfı:
(Hızır:) Ben sana, benimle beraberliğe sabredemezsin, demedim mi? dedi.
Erhan Aktaş:
“Gerçek şu ki sen benimle birlikte olmada sabretmeye asla güç yetiremezsin dememiş miydim?”
Kral Fahd:
(Hızır:) Ben sana, benimle beraberliğe sabredemezsin, demedim mi? dedi.
Hasan Basri Çantay:
Dedi: «Sen beraberimde sabretmiye asla muktedir olamazsın demedim mi»?
Muhammed Esed:
Beriki: "Ben sana, bana asla katlanamayacağını söylememiş miydim?" dedi.
Gültekin Onan:
Dedi ki: "
Ali Fikri Yavuz:
Hızır: “-Sen, benimle asla sabredemezsin, demedim mi?” dedi.
Portekizce:
Retrucou-lhe: Não te disse que és demasiado impaciente para estares comigo?
İsveççe:
Han svarade: ”Jag sa ju att du aldrig skulle ha tålamod med mig!”
Farsça:
گفت: [ای موسی!] آیا نگفتم که تو هرگز نمی توانی بر همراهی من شکیبایی ورزی؟
Kürtçe:
(پیاو چاکەکە) ووتی ئایا من نەم ووت تۆ ھەرگیز ناتوانی خۆت بگریت لەگەڵ مندا
Özbekçe:
У: «Сенга, албатта, мен билан бирга бўлишга сабр қила олмайсан демабмидим?!» деди.
Malayca:
Ia menjawab: "Bukankah aku telah katakan, bahawa engkau tidak sekali-kali akan dapat bersabar bersamaku?"
Arnavutça:
I tha (Musait): “A nuk të thashë unë se ti nuk mund të durosh (në shoqëri) me mua?”
Bulgarca:
Рече: “Нали ти казах, че не ще можеш да търпиш заедно с мен?”
Sırpça:
„Не рекох ли ја“, рече онај, „да ти, заиста, нећеш моћи да се стрпиш са мном?“
Çekçe:
Odvětil: 'Neřekl jsem ti, že nebudeš schopen mít trpělivost se mnou?'
Urduca:
اس نے کہا "میں نے تم سے کہا نہ تھا کہ تم میرے ساتھ صبر نہیں کر سکتے؟"
Tacikçe:
Гуфт: «Нагуфтам. ки туро сабри ҳамроҳӣ бо ман нест?»
Tatarca:
Хозыр г-м әйтте: "Ий Муса, мин сиңа әйтмәдемме минем белән йөрергә сабырлыгың җитмәс, дип?"
Endonezyaca:
Dia (Khidhr) berkata: "Bukankah aku telah berkata: "Sesungguhnya kamu sekali-kali tidak akan sabar bersama dengan aku".
Amharca:
«አንተ ከኔ ጋር ትእግሥትን ፈጽሞ አትችልም አላልኩምን» አለ፡፡
Tamilce:
அவர் கூறினார்: “என்னுடன் பொறுமையாக இருப்பதற்கு நிச்சயமாக நீர் இயலவே மாட்டீர் என்று நான் கூறவில்லையா?”
Korece:
그는 대답하여 당신은 나와 함께 인내 할 수 없을 것이라 말 하지 아니했소 라고 하매
Vietnamca:
(Al-Khudhir) nói: “Chẳng phải Ta đã bảo rằng Ngươi không bao giờ có thể kiên nhẫn được cùng với Ta sao?”
Ayet Linkleri: