Arapça:
لِّيَجْعَلَ مَا يُلْقِي الشَّيْطَانُ فِتْنَةً لِّلَّذِينَ فِي قُلُوبِهِم مَّرَضٌ وَالْقَاسِيَةِ قُلُوبُهُمْ ۗ وَإِنَّ الظَّالِمِينَ لَفِي شِقَاقٍ بَعِيدٍ
Çeviriyazı:
liyec`ale mâ yülḳi-şşeyṭânü fitnetel lilleẕîne fî ḳulûbihim meraḍuv velḳâsiyeti ḳulûbühüm. veinne-żżâlimîne lefî şiḳâḳim be`îd.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah, şeytanın karıştırdığını, kalblerinde hastalık bulunan ve kalpleri kaskatı olan kimseleri sınamaya vesile kılar. Zalimler şüphesiz (haktan uzak) derin bir ayrılık içindedirler.
Diyanet İşleri:
/. Allah şeytanın karıştırdığını, kalblerinde hastalık bulunan ve kalbleri kaskatı olan kimseleri sınamayı vesile kılar. Zalimler şüphesiz derin bir ayrılık içindedirler.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Bu da, Şeytan'ın katmak istediği şeyi, gönüllerinde hastalık olanlarla yürekleri katı bulunanlara bir sınama yapmak içindir ve şüphe yok ki zalimler, gerçekten pek uzak bir ayrılık içindedir.
Şaban Piriş:
Allah, şeytanın attığı o vesveseyi kalplerinde hastalık bulunan ve kalpleri kaskatı olan kimseler için bir fitne kılmıştır. Zalimler, (Peygamberle) uzak bir ayrılık içindedirler.
Edip Yüksel:
Böylece şeytanın attığını kalplerinde hastalık bulunanlar ve kalpleri katı olanlar için bir test haline sokar. Zalimler, elbette apaçık bir karşıtlık içindedirler.
Ali Bulaç:
Şeytanın (bu tür) katıp bırakmaları, kalplerinde hastalık olanlara ve kalpleri (her türlü) duyarlılıktan yoksun bulunanlara (Allah'ın) bir deneme kılması içindir. Şüphesiz zalimler, (gerçeğin kendisinden) uzak bir ayrılık içindedirler.
Suat Yıldırım:
Yine de Allah'ın bu vesveseye fırsat vermesi, şeytanın attığı vesveseyi kalplerinde bir hastalık, bir şüphe olanlar ve kalpleri katılaşanlar hakkında bir imtihan vesilesi yapmak içindir. Gerçekten, zalimler, pek derin bir muhalefet ve düşmanlık içindedirler.
Ömer Nasuhi Bilmen:
(Şeytanın bu vesvesesine müsaade verilmesi ise) Şeytanın atıverdiği şeyin kalplerinde maraz olan kimselere ve yürekleri katı olanlara bir imtihan kılınması içindir. Ve şüphe yok ki, zalimler bir uzak ayrılık içindedirler.
Yaşar Nuri Öztürk:
Bu, Allah'ın; şeytanın attığını, kalplerinde hastalık olanlara, gönülleri katılaşanlara bir fitne yapması içindir. Zalimler, geri dönülmez bir ayrılık ve kopuş içindedirler.
Bekir Sadak:
And olsun ki, onlari hosnut olacaklari bir yere koyar. suphesiz Allah bilendir, Halim´dir.
İbni Kesir:
Şeytanın karıştırdığı, kalblerinde hastalık bulunan ve kalbleri kaskatı olan kimseleri sınamay vesile kılmak içindir. Zalimler, şüpjesiz derin bir ayrılık içindedirler.
Adem Uğur:
(Allah, şeytanın böyle yapmasına müsaade eder ki) kalplerinde hastalık olanlar ve kalpleri katılaşanlar için, şeytanın kattığı şeyi bir deneme (vesilesi) yapsın. Zalimler, gerçekten (haktan) oldukça uzak bir ayrılık içindedirler.
İskender Ali Mihr:
Kalplerinde maraz (hastalık) olan ve kalpleri kasiyet bağlamış (kararmış ve sertleşmiş) olanlara, şeytanın ilka ettiği (ulaştırdığı) şeyi fitne (imtihan) kılmak içindir. Ve muhakkak ki zalimler, elbette uzak bir ayrılık içindedirler (Sıratı Mustakîm´den uzaklaşmışlardır, ayrılmışlardır).
Celal Yıldırım:
Bu da, şeytanın attığı vesveseyi, kalblerinde hastalık bulunanlara ve kalbleri katılaşanlara bir imtihan kılması içindir. Şüphesiz ki zâlimler uzak bir ayrılık içindedirler
Tefhim ul Kuran:
Şeytanın (bu tür) katıp bırakmaları, kalplerinde hastalık olanlara ve kalpleri (her türlü) duyarlılıktan yoksun bulunanlara (Allah´ın) bir deneme kılması içindir. Hiç şüphesiz zalimler, (gerçeğin kendisinden) uzak bir ayrılık içindedirler.
Fransızca:
Afin de faire, de ce que jette le Diable, une tentation pour ceux qui ont une maladie au cur et ceux qui ont le cur dur... Les injustes sont certes dans un schisme profond.
İspanyolca:
Para tentar por las sugestiones del Demonio a los enfermos de corazón y a los duros de corazón -los impíos están en marcada oposición-,
İtalyanca:
[Allah] fa sì che i suggerimenti di Satana siano una tentazione per coloro che hanno una malattia nel cuore, per coloro che hanno i cuori induriti. In verità gli ingiusti sono immersi nella discordia.
Almanca:
Damit ER das, was der Satan hinzufügt, als Fitna macht für diejenigen, in deren Herzen Krankheit ist, und die des harten Herzens sind. Und gewiß, die Unrecht-Begehenden befinden sich doch in einer unerbittlichen Feindseligkeit.
Çince:
(他这样做)以便他以恶魔建议的事考验有心病的人和心硬的人。不义者必陷于长远的分裂之中。
Hollandaca:
Maar God veroorlooft het te doen, opdat de ingevingen van Satan eene beproeving zouden zijn voor hen, wier hart door ziekte is aangedaan en wier boezem verhard is (want waarlijk de goddeloozen zijn ver van de waarheid verwijderd).
Rusça:
Он делает то, что подбрасывает сатана, искушением для тех, чьи сердца поражены недугом и чьи сердца ожесточены. Воистину, беззаконники находятся в полном разладе с истиной.
Somalice:
si uu uga yeelo waxa Shaydaanku Tuuri Fidmo kuwa Quluubtoodu Bugto ee ka Ingagan Quluubta Daalimiintuna waxay ku Suganyihiin Khilaaf (Baadi) Fog.
Swahilice:
Hayo ni ili alifanye lile analo litia Shet'ani liwe ni fitna kwa wale wenye maradhi ndani ya nyoyo zao, na wale ambao nyoyo zao ni ngumu. Na hakika madhaalimu wamo katika mfarakano wa mbali.
Uygurca:
(اﷲ تائالانىڭ مۇنداق قىلىشى) دىللىرىدا (مۇناپىقلىق) ئىللىتى بارلارنى، دىللىرى قەساۋەتلىشىپ كەتكەنلەرنى (يەنى ئەبۇجەھل، نەزر، ئۆتبەگە ئوخشاش اﷲ نىڭ زىكرىگە دىلى ئېرىمەس كۇففارلارنى) شەيتاننىڭ سالغان شۈبھىسى بىلەن سىناش ئۈچۈندۇر، زالىملار (يەنى يۇقىرىدىكى مۇناپىقلار، مۇشرىكلار) ھەقىقەتەن (اﷲ قا ۋە ئۇنىڭ پەيغەمبىرىگە) قاتتىق ئاداۋەتتىدۇر
Japonca:
かれは,悪魔の誘惑で,心に病のある者,心の頑固な者を試みなされる。本当に悪を行う者たちは,(真理から)遠くかけ離れる。
Arapça (Ürdün):
«ليجعل ما يلقي الشيطان فتنة» محنة «للذين في قلوبهم مرض» شقاق ونفاق «والقاسية قلوبهم» أي المشركين عن قبول الحق «وإن الظالمين» الكافرين «لفي شقاق بعيد» خلاف طويل مع النبي صلى الله عليه وسلم والمؤمنين حيث جرى على لسانه ذكر آلهتهم بما يرضيهم ثم أبطل ذلك.
Hintçe:
और शैतान जो (वसवसा) डालता (भी) है तो इसलिए ताकि खुदा उसे उन लोगों के आज़माइश (का ज़रिया) क़रार दे जिनके दिलों में (कुफ्र का) मर्ज़ है और जिनके दिल सख्त हैं और बेशक (ये) ज़ालिम मुशरेकीन पल्ले दरजे की मुख़ालेफ़त में पड़े हैं
Tayca:
เพื่อพระองค์จะทรงทำให้สิ่งที่ชัยฏอนยุแหย่นั้น เป็นการทดสอบสำหรับบรรดาผู้ที่ในจิตใจของพวกเขามีโรค และจิตใจของพวกเขาแข็งกระด้าง และแท้จริงบรรดาผู้อธรรมนั้นอยู่ในการแตกแยกที่ห่างไกล
İbranice:
הוא עושה את אשר השטן הגניב כמבחן לאלה שיש כפירה בלבבם, ואלה אשר ליבם קשה. אכן, המקפחים ַמ ֲחֹל ֶקת רחוקה (מדרך הצדק)
Hırvatça:
To je zato da ono što šejtan ubaci učini iskušenjem za one u čijim srcima je bolest i za one čija su srca okrutna - a zulumćari su, zaista, u rascjepu i na stranputici dalekoj,
Rumence:
Dumnezeu îi pune la încercare pe cei care au boala în inimi şi pe cei cu inimile crude cu ceea ce le aruncă Diavolul. Cei nedrepţi sunt într-o rătăcire adâncă.
Transliteration:
LiyajAAala ma yulqee alshshaytanu fitnatan lillatheena fee quloobihim maradun waalqasiyati quloobuhum wainna alththalimeena lafee shiqaqin baAAeedin
Türkçe:
Bu, Allah'ın; şeytanın attığını, kalplerinde hastalık olanlara, gönülleri katılaşanlara bir fitne yapması içindir. Zalimler, geri dönülmez bir ayrılık ve kopuş içindedirler.
Sahih International:
[That is] so He may make what Satan throws in a trial for those within whose hearts is disease and those hard of heart. And indeed, the wrongdoers are in extreme dissension.
İngilizce:
That He may make the suggestions thrown in by Satan, but a trial for those in whose hearts is a disease and who are hardened of heart: verily the wrong-doers are in a schism far (from the Truth):
Azerbaycanca:
(Allah ona görə belə edir ki) Şeytanın vəsvəsəsini qəlblərində mərəz (nifaq, şəkk mərəzi) və ürəkləri qatı (sərt) olanlar (müşriklər) üçün bır sınaq vasitəsi etsin. Şübhəsiz ki, zalımlar (münafiqlər, müşriklər və kafirlər) haqqdan uzaq bir nifaq içindədirlər (ixtilafdadırlar).
Süleyman Ateş:
(Allah, böyle yapar ki) Şeytanın attığını, kalblerinde hastalık olanlar ve kalbleri katılaşanlar için bir imtihan yapsın; zalimler uzak bir ayrılık içindedirler.
Diyanet Vakfı:
(Allah, şeytanın böyle yapmasına müsaade eder ki) kalplerinde hastalık olanlar ve kalpleri katılaşanlar için, şeytanın kattığı şeyi bir deneme (vesilesi) yapsın. Zalimler, gerçekten (haktan) oldukça uzak bir ayrılık içindedirler.
Erhan Aktaş:
Kalplerinde hastalık olan ve kalpleri kararıp katılaşmış olanlara, şeytânın kattığı şeyi(1), sınav vesilesi kıldık. Zâlimler derin bir yanılgı içindedirler.
Kral Fahd:
(Allah, şeytanın böyle yapmasına müsaade eder ki) kalplerinde hastalık olanlar ve kalpleri katılaşanlar için, şeytanın kattığı şeyi bir deneme (vesilesi) yapsın. Zalimler, gerçekten (haktan) oldukça uzak bir ayrılık içindedirler.
Hasan Basri Çantay:
(Allahın buna müsâade buyurması) şeytanın (meydana) atacağı (fitneyi) kalblerinde bir maraz bulunanlara, yürekleri katı olanlara bir imtihan (vesilesi) yapmak içindir. Hiç şüphe yok ki o zaalimler (hakdan) uzak bir ayrılık (ve muhaalefet) içindedirler.
Muhammed Esed:
(Yine de, Allah´ın bu tür şüphelere fırsat vermesi,) Şeytan´ın (peygamberlerin niyeti konusunda gönüllere) düşürmeye çalıştığı gölgeyi kalplerinde bir eğrilik, bir hastalık bulunan, kalpleri katılaşmış olan kimseler için bir sınama aracı kılmasındandır; çünkü, (bu tür şüphelere kapılarak kendilerine) yazık eden kimseler, doğrusu, çok derin bir yanılgı içindedir.
Gültekin Onan:
Şeytanın (bu tür) katıp bırakmaları, kalplerinde hastalık olanlara ve kalpleri (her türlü) duyarlılıktan yoksun bulunanlara (Tanrı´nın) bir deneme kılması içindir. Şüphesiz zalimler, (gerçeğin kendisinden) uzak bir ayrılık içindedirler.
Ali Fikri Yavuz:
(Allah’ın şeytana imkân verib de sonra fitnesini gidermesi) şeytanın ilka eylediğini, kalblerinde bir maraz (nifak) olanlarla kalbleri katı bulunanlara bir mihnet ve azab vesilesi yapmak içindir. Gerçekten o münafıklarla müşrikler, hakdan çok uzak bir ayrılık içindedirler.
Portekizce:
Ele faz das sugestões de Satanás uma prova, para aqueles que abrigam a morbidez em seus corações e para aqueles cujoscorações estão endurecidos, porque os iníquos estão em um cisma distante (da verdade)!
İsveççe:
Han låter [sådana] Djävulens försök bli en prövning för hjärtan, sjuka av tvivel, och hjärtan som hårdnat till stenar, ja, orättfärdiga människor som har drivit sitt motstånd [mot Gud och Hans Profet] till det yttersta.
Farsça:
[آزاد گذاشتن شبهه اندازی شیطان] برای این [است] که خدا آنچه را شیطان می اندازد برای آنان که در دل هایشان بیماری است و برای سنگدلان وسیله آزمایش قرار دهد؛ و قطعاً ستمکاران در دشمنی و ستیزی بسیار دور [نسبت به حق و حقیقت] قرار دارند.
Kürtçe:
لەبەر ئەوەی ئەو گومانانەی شەیتان دەیخاتە (دڵەکان خوا) دەیکاتە (ھۆی) تاقیکردنەوە بۆ ئەوانەی نەخۆشی لە دڵیاندایە و (ئەوانەی) دڵیان ڕەق وە بەڕاستی ستەمکاران لە دژایەتی یەکی زۆر دوور (لە ڕاستی)دان
Özbekçe:
Шайтон ташлайдиган нарсанинг қалбларида касали борларга ва қалблари тошларга фитна бўлиши учундир. Албатта, золимлар (ҳақдан) узоқ тортишувдадирлар.
Malayca:
(Yang demikian) kerana Allah hendak menjadikan hasutan Syaitan itu sebagai satu fitnah cubaan bagi orang-orang yang ada penyakit kufur ingkar dalam hati mereka, dan yang hatinya keras membatu; dan sesungguhnya mereka yang zalim itu sentiasa berada dalam pertentangan yang jauh dari kebenaran.
Arnavutça:
(Perëndia don) të bëjë atë që e hedhë djalli, sprovë për ata, zemrat e të cilëve janë të sëmura dhe për ata, zemrat e të cilëve janë të egra. Me të vërtetë, zullumqarët janë në përçarje të madhe;
Bulgarca:
за да превърне Той намесата на сатаната в изпитание за онези, в чиито сърца има болест и за онези, чиито сърца са корави - угнетителите са в дълбок раздор
Sırpça:
Да би оно што је Сотона убацио учинио искушењем за оне у чијим срцима је болест и за оне чија су срца окорела. А заиста су неверници у бескрајној неслози.
Çekçe:
A jedná takto, aby učinil to, co podvrženo bylo satanem, pokušením pro ty, v jichž srdcích je choroba a jichž srdce jsou zatvrzelá - a nespravedliví jsou věru ve vzdoru hlubokém -
Urduca:
(وہ اس لیے ایسا ہونے دیتا ہے) تاکہ شیطان کی ڈالی ہُوئی خرابی کو فتنہ بنا دے اُن لوگوں کے لیے جن کے دلوں کو (نفاق کا) روگ لگا ہُوا ہے اور جن کے دل کھوٹے ہیں حقیقت یہ ہے کہ یہ ظالم لوگ عناد میں بہت دور نکل گئے ہیں
Tacikçe:
То ки он чӣ шайтон дар сухани ӯ афканда, барои касоне, ки дар қалбҳояшон беморист ва низ сахтдилон озмоише бошад ва ситамкорон дар душмание бузурганд!
Tatarca:
Аллаһ шайтан вәсвәсә кылган нәрсәне күңелләрендә хакны кабул итмәү авыруы булган кешеләргә вә имансызлык белән күңелләре каралып каткан кешеләргә фетнә кылды, Коръән белән гамәл кылмаучы залимнәр, шиксез хактан бик тә ерак булганнары хәлдә хыйлафлыкталар.
Endonezyaca:
agar Dia menjadikan apa yang dimasukkan oleh syaitan itu, sebagai cobaan bagi orang-orang yang di dalam hatinya ada penyakit dan yang kasar hatinya. Dan sesungguhnya orang-orang yang zalim itu, benar-benar dalam permusuhan yang sangat,
Amharca:
ሰይጣን የሚጥለውን ነገር ለእነዚያ በልቦቻቸው ውስጥ በሽታ ላለባቸው ልቦቻቸውም ደረቆች ለሆኑት ፈተና ሊያደርግ (ይጥላል)፡፡ በዳዮችም ከእውነት በራቀ ጭቅጭቅ ውስጥ ናቸው፡፡
Tamilce:
முடிவில், ஷைத்தான் கூறுவதை உள்ளங்களில் நோய் உள்ளவர்களுக்கும் உள்ளங்கள் இறுகியவர்களுக்கும் சோதனையாக ஆக்குவான். நிச்சயமாக அநியாயக்காரர்கள் (உண்மையை விட்டு) மிக தூரமான முரண்பாட்டில்தான் இருக்கிறார்கள்.
Korece:
그렇게 하여 그분께서는 마 음이 병들고 굳어버린 자들을 사 탄이 던진 유혹으로 시험하시니 실로 죄지은 자들은 진리에서 멀 리 떨어져 있노라
Vietnamca:
Mục đích để Ngài dùng điều mà Shaytan đã xen vào làm một sự thử thách đối với những ai mang trong lòng chứng bệnh (hoài nghi và giả tạo) cũng như những ai mà trái tim của họ đã chai cứng. Và những kẻ làm điều sai quấy chắc chắn sẽ ở trong sự thù hằn (của Allah và Thiên Sứ của Ngài) và ở cách xa (chân lý và sự chỉ đạo).
Ayet Linkleri: