Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

22

Sûredeki Ayet No: 

36

Ayet No: 

2631

Sayfa No: 

336

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَالْبُدْنَ جَعَلْنَاهَا لَكُم مِّن شَعَائِرِ اللَّهِ لَكُمْ فِيهَا خَيْرٌ ۖ فَاذْكُرُوا اسْمَ اللَّهِ عَلَيْهَا صَوَافَّ ۖ فَإِذَا وَجَبَتْ جُنُوبُهَا فَكُلُوا مِنْهَا وَأَطْعِمُوا الْقَانِعَ وَالْمُعْتَرَّ ۚ كَذَٰلِكَ سَخَّرْنَاهَا لَكُمْ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ

Çeviriyazı: 

velbüdne ce`alnâhâ leküm min şe`âiri-llâhi leküm fîhâ ḫayr. feẕkürü-sme-llâhi `aleyhâ ṣavâff. feiẕâ vecebet cünûbühâ fekülû minhâ veaṭ`imü-lḳâni`a velmü`terr. keẕâlike seḫḫarnâhâ leküm le`alleküm teşkürûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Kurbanlık deve ve sığırları Allah'ın size olan nişanelerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. Ön ayaklarının biri bağlı halde keserken üzerlerine Allah'ın adını anın. Yanları yere yaslandığı vakit de onlardan yiyin, kanaat edip istemeyene de, isteyene de yedirin. Böylece onları sizin buyruğunuza verdik ki, şükredesiniz.

Diyanet İşleri: 

İşte kurbanlık deve ve sığırları Allah'ın size olan nişanelerinden kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Bağlı halde keserken üzerlerine Allah'ın adını anın. Yan üstü düşüp ölünce onlardan yiyin, isteyene de istemeyene de verin. Şükredersiniz diye onları böylece sizin buyruğunuza verdik.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Büyük develeri de Allah'ın size meşru kıldığı kurbanlık hayvanlar olarak yarattık, onlarda hayır ve menfaat var size. Artık onlar, ayaktayken onları boğazlayın ve Allah'ın adını anın, yanüstü düştükleri zaman da hem siz yiyin ondan, hem de yoksulluğunu bildirip isteyen ve gizleyip istemeyen yoksulları doyurun; siz şükredesiniz diye böylece onları da ram ettik size.

Şaban Piriş: 

Kurbanlık develeri, sizin için Allah’ın nişanelerinden kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Şu halde onlar, ayakları üzerine dururken üzerlerine Allah'ın ismini anınız Kesilip yere düşünce onlardan yiyin. İsteyene de, (kanaaat edip) istemeyene de yedirin. Şükredesiniz diye, onları işte böyle sizin emrinize sunduk.

Edip Yüksel: 

ALLAH'a kulluğun bir işareti olarak, hayvanların kurban edilmesinde sizin için yararlar mevcuttur. Onlar sırada diziliyken üzerlerinde ALLAH'ın ismini anmalısınız. Yanları üzerine düştükleri zaman da onlardan yeyin ve dilenene de dilenmeyen yoksula da yedirin. Şükredesiniz diye onları size amade kıldık.

Ali Bulaç: 

İri cüsseli develeri size Allah'ın işaretlerinden kıldık, sizler için onlarda bir hayır vardır. Öyleyse onlar bir dizi halinde (veya saf tutmuşcasına ayakta durup) boğazlanırken Allah'ın adını anın; yanları üzerine yattıkları zaman da onlardan yiyin, kanaatkara ve isteyene yedirin. İşte böyle, onlara sizin için boyun eğdirdik, umulur ki şükredersiniz.

Suat Yıldırım: 

Biz kurbanlık büyükbaş hayvanları da sizin hakkınızda Allah'ın dininin şeâirinden kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır.Onlar boğazlanmak üzere saf halinde dururken onları kestiğiniz zaman Allah’ın adını anın. Yanı üstü yere yıkılınca da onlardan hem siz yiyin, hem kanaat gösterip istemeyene, hem de isteyen fakire yedirin! İşte böylece onları size âmâde kıldık ki şükredesiniz. [5,2; 22,28; 36,71-73]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve develeri de sizin için Allah´ın şeâirinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. Artık onların üzerlerine birer ayakları bağlı, üçer ayakları bağlı, üçer ayakları üzerine kâim bulundukları halde Allah´ın ismini zikredin. Yanları üzerine yere düşünce de artık etlerinden yeyin

Yaşar Nuri Öztürk: 

Biz o büyükbaş hayvanları da sizin için Allah'ın kutsallık nişanları arasına koyduk. Sizin için onlarda hayır vardır. Onlar sıralanmış halde ayakları üzerine dururken, üzerlerine Allah'ın ismini anın. Yanları yere yaslandığı zaman da onlardan yiyin; isteyen yoksulu da istemeyen yoksulu da doyurun. Allah o hayvanları sizin hizmetinize verdi ki, şükredebilesiniz.

Bekir Sadak: 

(42-44) Seni yalanci sayiyorlarsa bil ki, onlardan once Nuh milleti, Ad, Semud, Ibrahim milleti, Lut milleti ve Medyen halki da peygamberlerini yalanci saymis ve Musa da yalanlanmisti. Ama Ben, kafirlere once mehil verdim, sonra da onlari yakalayiverdim. beni tanimamak nasilmis grsunler.

İbni Kesir: 

Biz, kurbanlık develeri de sizin için Allah´ın nişanelerinden kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Ön ayakları bağlı halde keserken üzerlerine Allah´ın adını anın. Kesilince onlardan yeyin. İsteyene de, istemeyene de verin. Şükredersiniz diye, onları böylece sizin emrinize müsahhar kıldık.

Adem Uğur: 

Biz, büyükbaş hayvanları da sizin için Allah´ın (dininin) işaretlerinden (kurban) kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Şu halde onlar, ayakları üzerine dururken üzerlerine Allah´ın ismini anınız (ve kurban ediniz). Yan üstü yere düştüklerinde ise, artık (canı çıktığında) onlardan hem kendiniz yeyin, hem de ihtiyacını gizleyen gizlemeyen fakirlere yedirin. İşte bu hayvanları biz, şükredesiniz diye sizin istifadenize verdik.

İskender Ali Mihr: 

Bedeneleri (deve ve sığır cinsi hayvanları), sizin için Allah´ın şiarlarından (emirlerinden, farzlarından) kıldık. Onda (onların kurban edilmesinde) sizin için hayır vardır. Onların (kurbanlarının) üzerine saf dururken (ayaktayken tekbir getirin), (kurban kesilirken) Allah´ın İsmi´ni zikredin (besmele ile kesin). Yanları üzerine düşünce (kesilince), artık ondan yeyin ve isteyeni de istemeyeni de doyurun. İşte böylece onu, size musahhar kıldık (boyun eğdirdik). Umulur ki, böylece siz şükredersiniz.

Celal Yıldırım: 

Kurbanlık develeri de sizin için Allah´a ibâdet nişanelerinden kıldık. Sizin için onda hayır vardır. O halde bir dizi halinde (ayakta) boğazlanırken üzerlerine Allah´ın ismini anın

Tefhim ul Kuran: 

İri cüsseli develeri de size Allah´ın işaretlerinden kıldık, sizler için onlarda bir hayır vardır. Öyleyse onlar bir dizi halinde (veya saf tutmuşcasına ayakta durup) boğazlanırken Allah´ın adını anın

Fransızca: 

Nous vous avons désigné les chameaux (et les vaches) bien portants pour certains rites établis par Allah. Il y a en eux pour vous un bien. Prononcez donc sur eux le nom d'Allah, quand ils ont eu la patte attachée, [prêts à être immolés]. Puis, lorsqu'ils gisent sur le flanc mangez-en, et nourrissez-en le besogneux discret et le mendiant. Ainsi Nous vous les avons assujettis afin que vous soyez reconnaissants.

İspanyolca: 

Entre las cosas sagradas de Alá os hemos incluido los camellos de sacrificio. Tenéis en ellos bien. ¡Mencionad, pues, el nombre de Alá sobre ellos cuando están en fila! Y cuando yazcan sin vida, comed de ellos y alimentad al mendigo y al necesitado. Así los hemos sujetado a vuestro servicio. Quizás, así, seáis agradecidos.

İtalyanca: 

E le [vittime sacrificali] imponenti ve le indicammo come elementi rituali. In ciò vi è un bene per voi! Menzionate su di loro il Nome di Allah quando le apprestate [al sacrificio], poi, quando giacciono

Almanca: 

Und die Budn machten WIR für euch von ALLAHs Riten. Für euch gibt es in ihnen Gutes. So erwähnt den Namen ALLAHs auf ihnen als sawaf . Und wenn sie auf ihre Seite fallen, dann esset davon und speist den Genügsamen und den Bittenden. Solcherart machten WIR sie für euch gratis fügbar, damit ihr euch dankbar erweist.

Çince: 

我为你们以骆驼为真主的标志,它们对于你们有许多用处;它们排列成行的时候,你们应当为屠宰它们而记念真主之名;当它们侧卧在地上的时候, 你们可以吃它们的肉,并应当用来款待知足的贫民和乞讨的贫民。我为你们制服它们, 以便你们感谢。

Hollandaca: 

De kameelen voor offeranden gedood, hebben wij u aangewezen als zinnebeelden van uwe gehoorzaamheid aan God; ook verkrijgt gij andere voordeelen van hen. Herdenk dus den naam van God over hen, als gij hen doodt, in de juiste orde op hunne voeten staande, en als zij dood zijn nedergevallen eet dan er van, en geef er van te eten, zoowel aan hem, die tevreden is met hetgeen hem gegeven wordt, zonder dat hij vraagt, als aan hem die vraagt. Zoo hebben wij u de oppermacht over hen gegeven, opdat gij ons dankbaar zoudt zijn.

Rusça: 

Жертвенных верблюдов Мы сделали для вас обрядовыми знамениями Аллаха. Они приносят вам пользу. Произносите же над ними имя Аллаха, когда они стоят рядами. Когда же они падут на свои бока, то ешьте от них и кормите тех, кто довольствуется малым, и тех, кто просит от нищеты. Так Мы подчинили их (верблюдов) вам, - быть может, вы будете благодарны.

Somalice: 

Loogga (Hadyada) waxaan idiinka Yeellay Sharciga Calaamooyinka Eebe waxaana idiinku Sugan Dhexdeeda Khayr ee ku Xusa Magaca Eebe Korkeeda iyadoo Jilib Xidhan, markay U dhacdo Dhinacna wax ka Cuna, kana Quudiya kan Dhawrsoon iyo kan Warsanba, Saasaana idiinka Fududaynaa, inaad Mahdisaan.

Swahilice: 

Na ngamia wa sadaka tumekufanyieni kuwa ni kudhihirisha matukuzo kwa Mwenyezi Mungu; kwa hao mna kheri nyingi. Basi litajeni jina la Mwenyezi Mungu juu yao wanapo simama kwa safu. Na waangukapo ubavu kuleni katika hao na walisheni walio kinai na wanao lazimika kuomba. Ndio kama hivi tumewafanya hawa wanyama dhalili kwenu ili mpate kushukuru.

Uygurca: 

(كەبىگە ئېلىپ بېرىلىدىغان) تۆگىنى اﷲ نىڭ (دىننىڭ) ئالامەتلىرىدىن (يەنى ھەجنىڭ ئەھكاملىرىدىن) قىلدۇق، ئۇلاردا سىلەرگە نۇرغۇن پايدا بار، ئۇلار قاتار قىلىپ تۇرغۇزۇپ (يەنى ئۇلارنىڭ ئالدى سول پۇتىنى باغلاپ، ئۈچ پۇت بىلەن تۇرغۇزۇپ بوغۇزلىغىنىڭلاردا) اﷲ نىڭ ئىسمىنى تىلغا ئېلىڭلار (يەنى بىسمىللا دەڭلار)، ئۇلار بوغۇزلىنىپ جېنى چىققاندا، ئۇلارنى يەڭلار، قانائەتچان موھتاجلارغا ۋە سائىللارغا بېرىڭلار، سىلەرنى شۈكۈر قىلسۇن دەپ ئۇ تۆگىلەرنى سىلەرگە بويسۇندۇرۇپ بەردۇق

Japonca: 

また(犠牲の)ラクダ(や牛)を,われはあなたがたのためアッラーの儀式用とした。それらにはあなたがたへの(多くの)利益がある。(犠牲に供えるに当り)並べて,それらの上にアッラーの御名を唱えなさい。そしてそれらが横ざまに倒れ(動かなくなっ)たならば,あなたがたはそれを食べ,また口に出して請わない者,物請いする者たちに食べさせなさい。このようにそれらをあなたがた(の用)に供させるのもあなたがたに感謝の念を起させるためである。

Arapça (Ürdün): 

«والبدن» جمع بدنة: وهي الإبل «جعلناها لكم من شعائر الله» أعلام دينه «لكم فيها خير» نفع في الدنيا كما تقدم، وأجر في العقبى «فاذكروا اسم الله عليها» عند نحرها «صوافَّ» قائمة على ثلاث معقولة اليد اليسرى «فإذا وجبت جنوبها» سقطت إلى الأرض بعد النحر: وهو وقت الأكل منها «فكلوا منها» إن شئتم «وأطعموا القانع» الذي يقنع بما يعطى ولا يسأل ولا يتعرّض «والمعترَّ» والسائل أو المتعرض «كذلك» أي مثل ذلك التسخير «سخرناها لكم» بأن تُنحر وتركب، وإلا لم تطق «لعلكم تشكرون» إنعامي عليكم.

Hintçe: 

और कुरबानी (मोटे गदबदे) ऊँट भी हमने तुम्हारे वास्ते खुदा की निशानियों में से क़रार दिया है इसमें तुम्हारी बहुत सी भलाईयाँ हैं फिर उनका तांते का तांता बाँध कर ज़िबाह करो और उस वक्त उन पर खुदा का नाम लो फिर जब उनके दस्त व बाजू काटकर गिर पड़े तो उन्हीं से तुम खुद भी खाओ और केनाअत पेशा फक़ीरों और माँगने वाले मोहताजों (दोनों) को भी खिलाओ हमने यूँ इन जानवरों को तुम्हारा ताबेए कर दिया ताकि तुम शुक्रगुज़ार बनो

Tayca: 

และอูฐที่อ้วนพีเราได้กำหนดมันให้มีขึ้นสำหรับพวกเจ้า ถือเป็นส่วนหนึ่งจากบรรดาเครื่องหมายของอัลลอฮ์ เพราะในตัวมันมีของดีสำหรับพวกเจ้า ดังนั้นพวกเจ้าจงกล่าวพระนามของอัลลอฮ์ (เมื่อเวลาเชือด) ขณะที่มันยืน ฉะนั้นเมื่อมันล้มลงนอนตะแคงแล้ว พวกท่านก็จงบริโภคมัน และจงแจกจ่ายเป็นอาหารแก่คนที่ไม่เอ่ยขอ และคนที่เอ่ยขอ เช่นนั้นแหละเราได้ทำให้มันยอมจำนน แก่พวกเจ้า เพื่อพวกเจ้าจักได้ขอบคุณอัลลอฮ์

İbranice: 

ועשינו לכם את הקרבת הבהמות כטקס מטקסי אלוהים, ומהן תפיקו תועלת, על כן הזכירו את שם אלוהים בעת שחיטתן, בעוד (שלוש) רגליהן קשורות, וכאשר ייפלו על צדן, אכלו מבשרן והאכילו את העני ואת הקבצן. כך הכנענו אותן לכם, למען תכירו טובה

Hırvatça: 

A kamile smo vam učinili jednim od Allahovih znamenja i vi u njima imate dobro, zato spominjite Allahovo ime nad njima, dok stoje sa jednom podvijenom nogom, a kad njihovi bokovi padnu na zemlju. Jedite ih, a nahranite i onoga koji se zadovolji s onim što mu se da, a i onog koji dođe da mu se da; tako smo vam ih potčinili da biste zahvalni bili.

Rumence: 

Noi am rânduit dobitoacele jertfite între însemnele lui Dumnezeu. Întru aceasta este un bine pentru voi. Amintiţi numele lui Dumnezeu asupra dobitoacelor gata de jertfire, şi atunci când zac pe o parte, mâncaţi din ele şi daţi nevoiaşului şi cerşetorului

Transliteration: 

Waalbudna jaAAalnaha lakum min shaAAairi Allahi lakum feeha khayrun faothkuroo isma Allahi AAalayha sawaffa faitha wajabat junoobuha fakuloo minha waatAAimoo alqaniAAa waalmuAAtarra kathalika sakhkharnaha lakum laAAallakum tashkuroona

Türkçe: 

Biz o büyükbaş hayvanları da sizin için Allah'ın kutsallık nişanları arasına koyduk. Sizin için onlarda hayır vardır. Onlar sıralanmış halde ayakları üzerine dururken, üzerlerine Allah'ın ismini anın. Yanları yere yaslandığı zaman da onlardan yiyin; isteyen yoksulu da istemeyen yoksulu da doyurun. Allah o hayvanları sizin hizmetinize verdi ki, şükredebilesiniz.

Sahih International: 

And the camels and cattle We have appointed for you as among the symbols of Allah; for you therein is good. So mention the name of Allah upon them when lined up [for sacrifice]; and when they are [lifeless] on their sides, then eat from them and feed the needy and the beggar. Thus have We subjected them to you that you may be grateful.

İngilizce: 

The sacrificial camels we have made for you as among the symbols from Allah: in them is (much) good for you: then pronounce the name of Allah over them as they line up (for sacrifice): when they are down on their sides (after slaughter), eat ye thereof, and feed such as (beg not but) live in contentment, and such as beg with due humility: thus have We made animals subject to you, that ye may be grateful.

Azerbaycanca: 

Biz qurbanlıq dəvələri də Allahın nişanələrindən (Onun haqq dininin əlamətlərindən) etdik. Sizin üçün bu qurbanlarda (dini və dünyəvi) xeyir vardır. Artıq onları ayaq üstə durduqları (sol əli bağlı, sağ əli və iki ayağı açıq vəziyyətdə olduqları) halda kəsərkən üstlərində Allahın adını çəkin (bismillah deyin). Onlar böyrü üstə düşən (canları çıxdığı) zaman (ətindən) özünüz də yeyin, (yanınızda olub utandığından) əl açmayana (lakin verilənə e’tiraz etməyənə) və dilənçiyə də yedirdin. Onları (qurbanlıq heyvanları) sizə belə ram etdik ki, bəlkə, (ne’mətimizə) şükr edəsiniz!

Süleyman Ateş: 

Biz o kurbanlık develeri de size Allah'ın (dininin) işaretlerinden yaptık. Onlarda sizin için hayır vardır. Onlar ön ayaklarını sıra halinde yere basmış durumda iken üzerlerine Allah'ın adını anın (da boğazlayın) yanları yere düş(üp canları çık)ınca da onlardan yeyin, kanaat eden(fakir)e de; isteyen(fakir)e de yedirin. Allah o(kocaman hayva)nları, size boyun eğdirdi ki şükredesiniz.

Diyanet Vakfı: 

Biz, büyük baş hayvanları da sizin için Allah'ın (dininin) işaretlerinden (kurban) kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Şu halde onlar, ayakları üzerine dururken üzerlerine Allah'ın ismini anınız (ve kurban ediniz). Yan üstü yere düştüklerinde ise, artık (canı çıktığında) onlardan hem kendiniz yeyin, hem de ihtiyacını gizleyen-gizlemeyen fakirlere yedirin. İşte bu hayvanları biz, şükredesiniz diye sizin istifadenize verdik.

Erhan Aktaş: 

Büyükbaş hayvanları da(1) sizin için Allah’ın şiarlarından(2) kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. Ayakları bağlı halde keserlerken üzerlerine Allah’ın adını anın. Yanları üzerine düşünce onları yiyin. İsteyene de istemeyene de yedirin. Böylece onları yararlanmanıza sunduk. Umulur ki şükredersiniz.

Kral Fahd: 

Biz, büyük baş hayvanları da sizin için Allah'ın (dininin) işaretlerinden (kurban) kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Şu halde onlar, ayakları üzerine dururken üzerlerine Allah'ın ismini anınız (ve kurban ediniz). Yan üstü yere düştüklerinde ise, artık (canı çıktığında) onlardan hem kendiniz yiyin, hem de ihtiyacını gizleyen-gizlemeyen fakirlere yedirin. İşte bu hayvanları biz, şükredesiniz diye sizin istifadenize verdik.

Hasan Basri Çantay: 

Biz, kurbanlık develeri de sizin için Allahın şeaairinden kıldık. Onlarda size hayır vardır. O halde onlar ayakda dur (ub boğazlanır) larken üzerlerine Allahın ismini anın. Yanları üstü düş (üb öl) dükleri vakit da ondan hem kendiniz yeyin, hem ihtiyâcını gizleyen ve gizlemeyib dilenen fakîr (ler) e yedirin. Onları, şükredesiniz diye, böylece size müsahhar kıldık.

Muhammed Esed: 

Hayvanların kurban edilmesine gelince, Biz bunu sizin için Allah tarafından konulmuş simgelerden biri olarak öngördük ki bunda sizin için (nice) yararlar vardır. Öyleyse artık, (kurban edilmek üzere) sıraya dizildiklerinde onların üzerinde Allah´ın ismini anın; ve cansız olarak yere serildiklerinde onların etinden kendiniz de yiyin; kendi nasibiyle yetinip istemeyen kimseyi de, istemek zorunda kalan kimseyi de (onunla) doyurun. Biz, işte bu amaçla onları sizin yararınıza sunuyoruz ki şükredesiniz.

Gültekin Onan: 

İri cüsseli develeri size Tanrı´nın işaretlerinden kıldık, sizler için onlarda bir hayır vardır. Öyleyse onlar bir dizi halinde (veya saf tutmuşcasına ayakta durup) boğazlanırken Tanrı´nın adını anın

Ali Fikri Yavuz: 

Biz, kurbanlık deve ve sığırları da, Allah’ın size verdiği dinin alâmetlerinden kıldık. Sizin için bu kurbanlıklarda (dinî ve dünyevî) hayır vardır. O halde develeri, ön ayaklarından biri bağlı olarak ayakta boğazlarken, üzerlerine Allah’ın ismini anın (besmele getirin). Yere düşüb canları çıktığı zaman da, onlardan yeyin

Portekizce: 

E vos temos designado (o sacrifício) dos camelos, entre os símbolos de Deus. Neles, tendes benefícios. Invocai, pois, onome de Deus sobre eles, no momento (do sacrifício), quando ainda estiverem em pé, e quando tiverem tombado. Comei,pois, deles e daí de comer ao necessitado e ao pedinte. Assim vo-los sujeitamos, para que Nos agradeçais.

İsveççe: 

Och till de symboler som Gud har gett er hör kamelerna; med dem följer välsignelser för er. Uttala därför Guds namn över dem när de står på rad [för att slaktas]; och när de har fallit, ät då av deras kött och skänk av det både till den som är nöjd [med det lilla han har] och till den som [är utblottad och] måste tigga. Vi har låtit er råda över dem - kanske skall ni visa tacksamhet.

Farsça: 

شتران قربانی را برای شما از شعایر خدا قرار دادیم، برای شما در آنها سودی [مانند سواری گرفتن و تغذیه از شیر و گوشت آنها] ست؛ در حالی که به نظم در خط مستقیم ایستاده اند، نام خدا را [هنگام نحر کردنشان] بر آنها ذکر کنید، و زمانی که [بی جان] به پهلو در افتاده اند، از آنها بخورید و به تهیدستانی که اهل درخواست کردن نیستند و فقیرانی که اهل درخواست کردن هستند، بخورانید. این گونه آنها را برای شما رام و مسخّر کردیم تا سپاس گزاری کنید.

Kürtçe: 

ئەو ووشترە گەورە و قەڵەوانە (دەبرێن لەبیت الحرام سەردەبڕێن) ئێمە کردومانەتە دروشمی خوا بۆ ئێوە بۆ ئێوە لەواندا خێر وچاکە ھەیە کەواتە (کاتی کردنیان بەقوربانی) ناوی خوایان لەسەر بھێنن لە کاتێکدا لەسەر سێ پەل وەستاون و دەستی چەپیان بەسراوەتەوە (لەبەر ئەوەی وشتر بە پێوە سەر دەبڕدرێت) جا کاتێک کەوتنە سەر زەوی بە تەنیشتدا (کاتێک گیانیان دەرچوو) ئەوە لەگۆشتەکەیان بخۆن وە بیدەن بە ھەژاران و سواڵکەران ئا بەو جۆرە ئەو ماڵاتانەمان بۆ ئێوە ڕامھێناوە تا سوپاسگوزار بن بۆ خوا

Özbekçe: 

Ва туяларни сиз учун Аллоҳнинг нишонларидан қилдик. Уларда сизга яхшилик бор. Уларга олд оёқларидан бири боғлиқ турган ҳолида Аллоҳнинг номини зикр қилинг. Ёнлари ерга текканида эса, бас, улардан енг ва қаноатли ва тиланган камбағалларни ҳам таомлантиринг. Шундай қилиб, Биз уларни сизга бўйинсундириб қўйдик. Шоядки шукр қилсангиз.

Malayca: 

Dan Kami jadikan unta (yang dihadiahkan kepada fakir miskin Makkah itu) sebahagian dari syiar ugama Allah untuk kamu; pada menyembelih unta yang tersebut ada kebaikan bagi kamu; oleh itu sebutlah nama Allah (semasa menyembelihnya) ketika ia berdiri di atas tiga kakinya maka apabila ia tumbang (serta putus nyawanya), makanlah sebahagian daripadanya, dan berilah (bahagian yang lain) kepada orang-orang yang tidak meminta dan yang meminta. Demikianlah Kami mudahkan dia untuk kamu (menguasainya dan menyembelihnya) supaya kamu bersyukur.

Arnavutça: 

Dhe (therrjen) e deves e kemi bërë për ju (njërën) nga dispozitat e Perëndisë, dhe ju keni dobi nga ato; andaj, përmendeni emrin e Perëndisë mbi ato (gjatë therrjes), duke u radhitur në këmbë, e kur të bien në tokë (pasi t’i therrni), hani nga to, dhe ushqeni edhe atë që nuk lypë, edhe atë që lypë; kështu i mei nënshtruar Ne ato për ju, për t’u bërë ju falenderues.

Bulgarca: 

И сторихме за вас от обредите на Аллах да бъде едрият жертвен добитък. В него има благо за вас. И споменавайте името на Аллах, докато [животните] са изправени [за колитба]! И когато рухнат по хълбок, яжте и хранете и доволстващия, и просяка! Така сме ви

Sırpça: 

А камиле смо вам учинили једним од Аллахових знамења и ви у њима имате добро; зато спомињите Аллахово име над њима, када буду за клање припремљене, а када се то заврши, једите месо, а нахраните и онога који не проси, а и оног који проси; тако смо вам их потчинили да бисте захвални били.

Çekçe: 

A učinili jsme pro vás velbloudice obětmi při obřadech Božích a je v tom pro vás dobro. A vzpomínejte jména Božího nad nimi, když stojí v řadě. A když se jejich boky zhroutí, jezte z nich a nakrmte zdrženlivé i stydlivě prosící. A takto jsme vám podmanil

Urduca: 

اور (قربانی کے) اونٹوں کو ہم نے تمہارے لیے شعائر اللہ میں شامل کیا ہے، تمہارے لیے اُن میں بھَلائی ہے، پس انہیں کھڑا کر کے ان پر اللہ کا نام لو، اور جب (قربانی کے بعد) ان کی پیٹھیں زمین پر ٹک جائیں تو اُن میں سے خود بھی کھاؤ اور اُن کو بھی کھلاؤ جو قناعت کیے بیٹھے ہیں اور اُن کو بھی جو اپنی حاجت پیش کریں اِن جانوروں کو ہم نے اِس طرح تمہارے لیے مسخّر کیا ہے تاکہ تم شکریہ ادا کرو

Tacikçe: 

Шутурони қурбониро барои шумо аз шиорҳои Худо қарор додем. Шуморо дар он хайрест. Ва ҳамчунон ки бар пой истодаанд, номи Худоро бар онҳо бихонед ва чун паҳлӯяшон бар замин расид, аз онҳо бихӯред ва фақиронро қонеъу гадоёнро таъом диҳед. Инҳоро барои шумо ром кардем. Бошад, ки шукргузорӣ кунед!

Tatarca: 

Корбан дөяләрен Аллаһ диненең галәмәтләреннән кылдык, аларда сезнең өчен дөньяда файда, ахирәткә сәваб бар, өч аякларында торган хәлләрендә бугазлаган вакытыгызда Аллаһ исемен зекер итегез, әгәр бугазлагач яннары илә җиргә төшсәләр, аларны ашагыз вә канәгатьле фәкыйрьгә вә оялып сораучы фәкыйрьгә ашатыгыз! Ул дөяләрне аяк өстендә бугазлауны бәян иткәнебез кеби аларны сезгә файдаландырдык, шаять шөкер итәрсез.

Endonezyaca: 

Dan telah Kami jadikan untuk kamu unta-unta itu sebahagian dari syi'ar Allah, kamu memperoleh kebaikan yang banyak padanya, maka sebutlah olehmu nama Allah ketika kamu menyembelihnya dalam keadaan berdiri (dan telah terikat). Kemudian apabila telah roboh (mati), maka makanlah sebahagiannya dan beri makanlah orang yang rela dengan apa yang ada padanya (yang tidak meminta-minta) dan orang yang meminta. Demikianlah Kami telah menundukkan untua-unta itu kepada kamu, mudah-mudahan kamu bersyukur.

Amharca: 

ግመሎችንም ለእናንተ ከአላህ ሃይማኖት ምልክቶች አደረግናቸው፡፡ በእርሷ ለእናንተ መልካም ጥቅም አላችሁ፡፡ በእርሷም ላይ (ስታርዷት) በሶስት እግሮችዋ ቆማ የተሰለፈች ሆና የአላህን ስም አውሱ፡፡ ጎኖቻቸውም በወደቁ ጊዜ ከእርሷ ብሉ፡፡ ለማኝንም ለልመና የሚያገዳድምንም አብሉ፡፡ እንደዚሁ ታመሰግኑ ዘንድ ለእናንተ ገራናት፡፡

Tamilce: 

கொழுத்த ஒட்டகங்கள், (மற்றும் மாடுகள்,) அவற்றை உங்களுக்கு அல்லாஹ்வின் (மார்க்க) அடையாள சின்னங்களில் நாம் ஆக்கி இருக்கிறோம். அவற்றில் உங்களுக்கு நன்மைகள் உண்டு. ஆகவே, அவை (ஒரு கால் கட்டப்பட்டு, மூன்று கால்கள் மீது) நின்றவையாக இருக்க அவற்றின் மீது அல்லாஹ்வின் பெயரைக் கூ(றி அ)றுங்கள். ஆக, (அவை அறுக்கப்பட்ட பின்) அவற்றின் விலாக்கள் (பூமியில்) சாய்ந்து விட்டால் அவற்றிலிருந்து சாப்பிடுங்கள்; இன்னும், யாசிப்பவருக்கும் எதிர்பார்த்து வருபவருக்கும் உணவளியுங்கள். நீங்கள் நன்றி செலுத்துவதற்காக இவ்வாறே அவற்றை (-கால்நடைகளை) உங்களுக்கு பணிய வைத்தோம்.

Korece: 

하나님이 그분의 상징으로 너희에게 보내준 낙타들은 너희 를 위해 유용함이 많으니라 그러 므로 도살할 때 하나님의 이름을 염원하고 땅에 넘어질 때 희생된 고기를 먹되 가난한 자와 불우한 자에게 분배하여 주라 이렇게 그 분은 그것이 너희에게 순종하도 록 하였으니 너희는 감사해야 하 노라

Vietnamca: 

Những con vật tế, TA đã làm cho chúng thành một trong các Biểu Hiệu của Allah dành cho các ngươi, để các ngươi có được các món tốt lành từ nơi chúng. Cho nên, khi chúng đứng thành hàng (để cắt tiết tế lễ), các ngươi hãy nhân danh Allah lên chúng. Rồi khi chúng đã ngã xuống nằm một bên, các ngươi hãy ăn một phần thịt của chúng và bố thí một phần cho những người nghèo biết sống hài lòng với số phận và những người ăn xin. TA đã chế phục chúng cho các ngươi như thế mong rằng các ngươi biết tạ ơn TA.

Rubu tag: 

Hizb tag: