Arapça:
الَّذِينَ إِذَا ذُكِرَ اللَّهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ وَالصَّابِرِينَ عَلَىٰ مَا أَصَابَهُمْ وَالْمُقِيمِي الصَّلَاةِ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنفِقُونَ
Çeviriyazı:
elleẕîne iẕâ ẕükira-llâhü vecilet ḳulûbühüm veṣṣâbirîne `alâ mâ eṣâbehüm velmüḳîmi-ṣṣalâti vemimmâ razaḳnâhüm yünfiḳûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ki Allah anıldığı vakit onların kalpleri titrer. Onlar başlarına gelene sabreden, namaz kılan kimselerdir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda harcarlar.
Diyanet İşleri:
Her ümmet için, Allah'ın kendilerine rızk olarak verdiği kurbanlık hayvanların üzerlerine O'nun adını anarak kurban kesmeyi meşru kıldık. Sizin Tanrınız tek bir Tanrı'dır, O'na teslim olun. Allah anıldığı zaman kalbleri titreyen, başlarına gelene sabreden, namaz kılan, kendilerine verdiğimiz rızıktan sarfeden ve Allah'a gönül vermiş olan kimselere müjde et.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Öyle kişilerdir onlar ki Allah anılınca yürekleri oynar korkudan ve uğradıkları müsibetlere katlanırlar, namaz kılmaya devam ederler ve kendilerini rızıklandırdığımız şeylerin bir kısmını harcarlar yoksullara.
Şaban Piriş:
Onlar, Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir. Başlarına gelene sabrederler, namazı ikame ederler ve kendilerine verdiğimiz rızıktan harcarlar.
Edip Yüksel:
Onlar öyle kimselerdir ki, ALLAH'tan söz edildiğinde yürekleri ürperir. Başlarına gelene sabrederler, namazı gözetirler ve kendilerine verdiğimiz rızıktan yardım için harcarlar.
Ali Bulaç:
Onlar ki, Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir; kendilerine isabet eden musibetlere sabredenler, namazı dosdoğru kılanlar ve rızık olarak verdiklerimizden infak edenlerdir.
Suat Yıldırım:
Onlar ki; yanlarında Allah anıldığında kalpleri saygı ile ürperir. Başlarına gelen dertlere sabrederler. Namazlarını hakkıyla ifa eder, Allah'ın kendilerine nasib ettiği nimetlerden, O’nun rızasında harcayıp dururlar.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Onlar ki, zikrolunduğu vakit kalpleri korkudan titrer ve kendilerine isabet etmiş olana sabredenlerdir ve namazı ikame edenlerdir ve kendilerini merzûk ettiğimiz şeylerden infakta bulunurlar.
Yaşar Nuri Öztürk:
Onlar öyle insanlardır ki, Allah anıldığında kalpleri titrer; başlarına gelene sabrederler, namazı/duayı yerine getirirler, kendilerine verdiğimiz rızıklardan infak ederler.
Bekir Sadak:
Onlari biz yeryuzune yerlestirirsek namaz kilarlar, zekat verirler, uygun olani emrederler, fenaligi yasak ederler. islerin sonucu Allah´a aittir.
İbni Kesir:
Onlar ki
Adem Uğur:
Onlar öyle kimseler ki, Allah anıldığı zaman kalpleri titrer
İskender Ali Mihr:
Onlar, Allah´ı zikrettikleri zaman kalpleri titreyenlerdir (Allah´tan gelen bir cereyanla kalpleri ve vücutları sarsılanlardır). Onlara isabet edenlere (musîbetlere) sabredenlerdir ve salâtı (namazı) ikame edenlerdir. Ve onlar, onları rızıklandırdığımız şeylerden infâk ederler.
Celal Yıldırım:
Onlar ki, Allah anıldığı zaman kalbleri korku ve saygıdan titrer
Tefhim ul Kuran:
Onlar ki, Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir
Fransızca:
ceux dont les coeurs frémissent quand le nom d'Allah est mentionné, ceux qui endurent ce qui les atteint et ceux qui accomplissent la Salat et dépensent de ce que Nous leur avons attribué.
İspanyolca:
cuyo corazón tiembla a la mención de Alá, a los que tienen paciencia ante la adversidad, a los que hacen la azalá, a los que dan limosna de lo que les hemos proveído!
İtalyanca:
coloro i cui cuori fremono al ricordo di Allah, coloro che sopportano con costanza quello che li colpisce e coloro che assolvono l'orazione e sono generosi di ciò di cui li provvedemmo.
Almanca:
(Diese sind) diejenigen, wenn ALLAH erwähnt wird, deren Herzen Ehrfurcht empfinden, die sich in Geduld Übenden über das, welches sie traf, die das rituelle Gebet ordnungsgemäß Verrichtenden und diejenigen, die vom Rizq geben, das WIR ihnen gewährten.
Çince:
当记念真主的时候, 衷心感到恐惧者--感到战栗者--忍受苦难者、谨守拜功者、分舍我所赐之物者,
Hollandaca:
Wier harten, als Gods naam wordt vermeld, door vrees, worden getroffen, en hun, die geduldig doorstaan wat hun overkomt, die hunne gebeden in acht nemen, en aalmoezen geven van hetgeen wij hun hebben geschonken.
Rusça:
сердца которых при упоминании имени Аллаха переполняются страхом, которые терпеливы к тому, что их постигает, совершают намаз и расходуют из того, чем Мы их наделили.
Somalice:
Kuwa marka la Xuso Eebe ay Cabsato Quluubtoodu, kuna Samra waxa ku Dhaca ee Ooga Salaadda, waxaan ku Arzaaqnayna wax ka Bixiya.
Swahilice:
Ambao, anapo tajwa Mwenyezi Mungu nyoyo zao hutetemeka, na wanao vumilia kwa yanao wasibu, na wanao shika Sala, na wanatoa katika tulivyo waruzuku.
Uygurca:
ئۇلار شۇنداق كىشىلەركى اﷲ ياد ئېتىلسە، ئۇلارنىڭ دىللىرى قورقۇپ (تىترەيدۇ)، ئۆزلىرىگە يەتكەن ئەزىيەتلەرگە سەۋر قىلىدۇ، ناماز ئۆتەيدۇ، ئۇلارغا بىز رىزىق قىلىپ بەرگەن نەرسىلەردىن (ياخشىلىق يوللىرىغا) بېرىدۇ
Japonca:
これらの者は,アッラーの御名が唱えられる時,心は畏怖に満ち,遭遇することによく耐え忍び,礼拝の務めを守り,またわれが授けたものを施す者たちである。
Arapça (Ürdün):
«الذين إذا ذكر الله وجلت» خافت «قلوبهم والصابرين على ما أصابهم» من البلايا «والمقيمي الصلاة» في أوقاتها «ومما رزقناهم ينفقون» يتصدقون.
Hintçe:
और (ऐ रसूल हमारे) गिड़गिड़ाने वाले बन्दों को (बेहश्त की) खुशख़बरी दे दो ये वह हैं कि जब (उनके सामने) खुदा का नाम लिया जाता है तो उनके दिल सहम जाते हैं और जब उनपर कोई मुसीबत आ पड़े तो सब्र करते हैं और नमाज़ पाबन्दी से अदा करते हैं और जो कुछ हमने उन्हें दे रखा है उसमें से (राहे खुदा में) ख़र्च करते हैं
Tayca:
คือบรรดาผู้ที่เมื่อพระนามของอัลลอฮ์ถูกกล่าวขึ้น หัวใจของพวกเขาหวั่นเกรง และบรรดาผู้อดทนต่อสิ่งที่ประสบกับพวกเขาและบรรดาผู้ดำรงการละหมาด และจากสิ่งที่เราได้ให้เป็นเครื่องยังชีพแก่พวกเขา พวกเขาก็บริจาค
İbranice:
אלו, אשר בהזכרת אלוהים, ירעד ליבם, והנושאים בסבלנות כל צרה אשר פוגעת בהם, והמקיימים את התפילות, התורמים ממה שהענקנו להם
Hırvatça:
čija srca, kad se Allah spomene, strah obuzme, i one koji strpljivo podnose nevolje koje ih zadese, i one koji namaz obavljaju i koji, od onoga što im Mi dajemo, udjeljuju.
Rumence:
ale căror inimi freamătă când numele lui Dumnezeu este amintit, celor care rabdă când sunt loviţi, celor care-şi săvârşesc rugăciunea, celor care dau milostenie din ceea ce i-am înzestrat.
Transliteration:
Allatheena itha thukira Allahu wajilat quloobuhum waalssabireena AAala ma asabahum waalmuqeemee alssalati wamimma razaqnahum yunfiqoona
Türkçe:
Onlar öyle insanlardır ki, Allah anıldığında kalpleri titrer; başlarına gelene sabrederler, namazı/duayı yerine getirirler, kendilerine verdiğimiz rızıklardan infak ederler.
Sahih International:
Who, when Allah is mentioned, their hearts are fearful, and [to] the patient over what has afflicted them, and the establishers of prayer and those who spend from what We have provided them.
İngilizce:
To those whose hearts when Allah is mentioned, are filled with fear, who show patient perseverance over their afflictions, keep up regular prayer, and spend (in charity) out of what We have bestowed upon them.
Azerbaycanca:
O kəslər ki, Allahın adı çəkiləndə (zikr ediləndə) qəlbləri (qorxudan) titrəyər, üz verən müsibətlərə səbr edər, namaz qılar və onlara verdiyimiz ruzidən (ehtiyacı olanlara) sərf edərlər.
Süleyman Ateş:
Onlar ki Allah anıldığı zaman kalbleri titrer. Başlarına gelene sabrederler, namazı kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan (Allah yoluna) harcarlar.
Diyanet Vakfı:
Onlar öyle kimseler ki, Allah anıldığı zaman kalpleri titrer; başlarına gelene sabrederler, namaz kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden (Allah için) harcarlar.
Erhan Aktaş:
Onlar ki(1) Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir, başlarına gelene sabrederler,(2) salâtı ikâme ederler,(3) kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden infak(4) ederler.
Kral Fahd:
Onlar öyle kimseler ki, Allah anıldığı zaman kalpleri titrer; başlarına gelene sabrederler, namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden (Allah için) infâk ederler.
Hasan Basri Çantay:
(Öyle mutıy´ ve mütevâzi´ olanlar ki) Allah anılınca onların kalbleri kork (u ile oyn) ar. Onları kendilerine isaabet eden (mihnetlere, zorluklara) sabredenlerdir. Namazı dosdoğru kılanlardır. Kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden (Allah için) harcarlar.
Muhammed Esed:
Onlar ki, ne zaman Allah´tan söz edilse kalpleri saygı ve sakınmayla titrer; (onlar ki) başlarına gelen her türlü darlığa, sıkıntıya göğüs gererler; salatta devamlı ve duyarlıdırlar; ve kendilerine verdiğimiz rızıktan başkalarına da harcarlar.
Gültekin Onan:
Onlar ki, Tanrı anıldığı zaman kalpleri ürperir
Ali Fikri Yavuz:
Bunlar, o kimselerdir ki, Allah anılınca kableri titrer, kendilerine isabet eden musibetlere karşı da sabırlıdırlar, namaza devamlıdırlar ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan bir kısmını (hayır için) harcarlar.
Portekizce:
Cujos corações estremecem, quando o nome de Deus é Mencionado; os perseverantes, que suportam o que lhes sucede,são observantes da oração e fazem caridade daquilo com que agraciamos.
İsveççe:
de vars hjärtan bävar då Hans namn uttalas och som med jämnmod bär de [motgångar] som drabbar dem och som regelbundet förrättar bönen och ger [åt andra] av det som Vi har skänkt dem för deras försörjning.
Farsça:
همانان که وقتی خدا یاد شود، دل هایشان می هراسد، و بر آنچه [از بلا و حادثه] به آنان می رسد، شکیبایند و برپا دارندگان نمازند و از آنچه روزی آنان نمودیم، انفاق می کنند.
Kürtçe:
ئەوانەی ھەرکاتێک ناوی خوا برا دڵەکانیان دەترسێت (دەلەرزێت) وە ئارامگرن لەسەر ئەوەی تووشیان دەبێت (لەناخۆشی) وە بەجێ ھێنەرانی نوێژەکانیانن وە لەو ڕزق رۆزیەی پێمان داون دەبەخشن
Özbekçe:
Улар Аллоҳ зикр қилинган вақтда қалблари титрайдиган ва ўзларига етган мусибатга сабр қилгувчилар ҳамда намозни тўкис адо этгувчилардир, уларга ризқ қилиб берган нарсамиздан инфоқ қиларлар.
Malayca:
Iaitu orang-orang yang apabila disebut nama Allah, gerun gementarlah hati mereka, dan orang-orang yang sabar (cekal hati) terhadap kesusahan yang menimpa mereka, dan orang-orang yang mendirikan sembahyang, serta orang-orang yang mendermakan sebahagian dari rezeki yang Kami berikan kepadanya.
Arnavutça:
ata, zemrat e të cilëve – kur përmendet Perëndia frikësohen, dhe (sihariqoji) të durueshmit (në çdo veprim) që i godasin ata, dhe ata që bëjnë namaz dhe që ndajnë nga ajo, me çka i kemi furnizuar Ne – ata.
Bulgarca:
които, щом бъде споменат Аллах, сърцата им тръпнат, и търпеливите пред онова, което ги е сполетяло, и отслужващите молитвата, и раздаващите от препитанието, което сме им дали.
Sırpça:
чија срца, кад се Аллах спомене, обузме страх, и оне који стрпљиво подносе невоље које их задесе, и оне који обављају молитву и који, од онога што им Ми дајемо, удељују.
Çekçe:
těm, jichž srdce jsou naplněna bázní, když vzpomínáno je Boha, a kteří jsou trpěliví k tomu, co je postihuje, a kteří dodržují modlitby a rozdávají almužny z toho, co jsme jim uštědřili.
Urduca:
جن کا حال یہ ہے کہ اللہ کا ذکر سُنتے ہیں تو ان کے دل کانپ اٹھتے ہیں، جو مصیبت بھی اُن پر آتی ہے اُس پر صبر کرتے ہیں، نماز قائم کرتے ہیں، اور جو کچھ رزق ہم نے اُن کو دیا ہے اُس میں سے خرچ کرتے ہیں
Tacikçe:
онон, ки чун номи Худо бурда шавад, дар дил битарсанд ва ба он ҳангом, ки ба онҳо мусибате расад, собиранд ва намозгузоронанд ва аз он чӣ рӯзиашон додаем, садақа мекунанд.
Tatarca:
Ул ихлас мөэминнәргә Аллаһ зекер ителсә, аларның йөрәкләре тетрәр һәм ирешкән бәла казага сабыр итәрләр, вә намазларын вакытында үтәрләр, вә Без биргән малдан Аллаһ күрсәткән урыннарга садака бирерләр.
Endonezyaca:
(yaitu) orang-orang yang apabila disebut nama Allah gemetarlah hati mereka, orang-orang yang sabar terhadap apa yang menimpa mereka, orang-orang yang mendirikan sembahyang dan orang-orang yang menafkahkan sebagian dari apa yang telah Kami rezekikan kepada mereka.
Amharca:
እነዚያን አላህ በተወሳ ጊዜ ልቦቻቸው የሚጨነቁትን፣ በደረሰባቸውም (መከራ) ላይ ታጋሾችን፣ ሶላትንም አስተካክለው ሰጋጆችን፣ ከሰጠናቸውም ሲሳይ የሚለግሱትን (አብስር)፡፡
Tamilce:
(அவர்களுக்கு முன்) அல்லாஹ்வை நினைவு கூறப்பட்டால் அவர்களது உள்ளங்கள் பயத்தால் நடுங்கும். இன்னும், அவர்களுக்கு ஏற்பட்ட சோதனைகள் மீது பொறுமையாக இருப்பார்கள். இன்னும், அவர்கள் தொழுகையை நிலைநிறுத்துவார்கள். இன்னும், நாம் அவர்களுக்கு கொடுத்தவற்றிலிருந்து தர்மம் செய்வார்கள்.
Korece:
이들은 하나님을 염원할 때 마음에 두려움을 갖는 자들이며 어려움에 인내하는 자들이며 예배 를 행하는 자들이며 하나님이 그 들에게 준 양식으로 베푸는 자들 이라
Vietnamca:
Những người mà khi nghe nhắc đến Allah, trái tim của họ rún động (vì khiếp sợ sự trừng phạt của Ngài), luôn kiên nhẫn chịu đựng trên những hoạn nạn xảy đến, chu đáo thực hiện lễ nguyện Salah và chi dùng những bổng lộc TA ban cấp (cho con đường chính nghĩa của TA).
Ayet Linkleri: