Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

22

Sûredeki Ayet No: 

28

Ayet No: 

2623

Sayfa No: 

335

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

لِّيَشْهَدُوا مَنَافِعَ لَهُمْ وَيَذْكُرُوا اسْمَ اللَّهِ فِي أَيَّامٍ مَّعْلُومَاتٍ عَلَىٰ مَا رَزَقَهُم مِّن بَهِيمَةِ الْأَنْعَامِ ۖ فَكُلُوا مِنْهَا وَأَطْعِمُوا الْبَائِسَ الْفَقِيرَ

Çeviriyazı: 

liyeşhedû menâfi`a lehüm veyeẕkürü-sme-llâhi fî eyyâmim ma`lûmâtin `alâ mâ razeḳahüm mim behîmeti-l'en`âm. fekülû minhâ veaṭ`imü-lbâise-lfeḳîr.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Ta ki kendilerine ait birtakım menfaatlere şahid olsunlar; Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanları belli günlerde kurban ederken O'nun adını ansınlar. Siz de onlardan yiyin, yoksulu, fakiri de doyurun.

Diyanet İşleri: 

Taki kendi menfaatlerine şahid olsunlar; Allah'ın onlara rızık olarak verdiği hayvanları belli günlerde kurban ederken O'nun adını ansınlar. Siz de bunlardan yiyin, çaresiz kalmış yoksulu da doyurun.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Gelsinler de kendilerine ait olan menfaatleri elde etsinler ve kendilerine rızık olarak verilen dört ayaklı hayvanları, muayyen günlerde Allah'ın adını anarak kessinler. Yiyin artık onlardan ve yokyoksul fakiri de doyurun.

Şaban Piriş: 

Kendilerine için faydalı şeylere şahit olsunlar, Allah’ın onlara rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine belli günlerde, Allah’ın adını ansınlar (kurban etsinler). Ondan hem kendiniz yiyin hem de muhtaç durumdaki fakire yedirin.

Edip Yüksel: 

Ki kendileri için bir takım (sosyal, politik, ekonomik) yararlara tanık olsunlar ve kendilerine çiftlik hayvanlarını rızık olarak verdiği için ALLAH'ın ismini bilinen günlerde ansınlar. "Onlardan yeyin ve sıkıntı içindeki yoksullara da yedirin."

Ali Bulaç: 

Kendileri için birtakım yararlara şahid olsunlar ve kendilerine rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine belli günlerde (kurban adarken) Allah'ın adını ansınlar. Artık bunlardan yiyin ve zorluk çeken yoksulu da doyurun.

Suat Yıldırım: 

Zira Biz vaktiyle İbrâhim'e Beytullahın yerini belirlediğimiz zaman: “Sakın Bana hiç bir şeyi ortak koşma ve Ben’im Mâbedimi tavaf ederken, kıyamda, rükûda veya secdede olarak ibadet edenler için tertemiz tut!” Hem bütün insanları hacca dâvet et ki gerek yaya, gerek uzak yollardan gelen yorgun argın develer üzerinde sana gelsinler. Gelsinler de bunun kendilerine sağlayacağı çeşitli faydaları görsünler ve Allah’ın kendilerine rızk olarak verdiği kurbanlık hayvanları, belirli günlerde Allah’ın adını anarak kurban etsinler. Siz de onların etinden hem kendiniz yiyin, hem de yoksula ve fakire yedirin. [3,96-97; 2,127; 2,198; 6,143] {KM, Levililer 1, 9.13.17}

Ömer Nasuhi Bilmen: 

«Tâ ki, kendileri için birtakım menfaatlere şahit olsunlar ve kendilerini merzûk etmiş olduğumuz dört ayaklı kurbanlık hayvanlar üzerine malum olan günlerde Allah´ın ismini ansınlar. Artık onlardan yeyin ve yoksul fakirlere yediriniz.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Kendilerine ait bir takım yararlara tanık olsunlar. Kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerinde belirli günlerde Allah'ın adını ansınlar. İşte bunlardan yiyin, sıkıntı içindeki fakiri de doyurun.

Bekir Sadak: 

(34-35) Her ummet icin, Allah´in kendilerine rizk olarak verdigi kurbanlik hayvanlarin uzerlerine O´nun adini anarak kurban kesmeyi mesru kildik. Sizin Tanriniz tek bir Tanri´dir, O´na teslim olun. Allah anildigi zaman kalbleri titreyen, baslarina gelene sabreden, namaz kilan, kendilerine verdigimiz riziktan sarfeden ve Allah´a gnul vermis olan kimselere mujde et.

İbni Kesir: 

Ta ki kendileri için faydalara şahid olsunlar ve Allah´ın onlara rızık olarak verdiği hayvanları belli günlerde kurban ederken O´nun adını ansınlar. Siz de bunlardan yeyin. Çaresiz kalmış yoksulu da doyurun.

Adem Uğur: 

Ta ki kendilerine ait bir takım yararları yakînen görmeleri, Allah´ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belli günler de Allah´ın ismini ansınlar. Artık ondan hem kendiniz yeyin, hem de yoksula, fakire yedirin.

İskender Ali Mihr: 

Kendilerinin menfaatlerine (faydalandıkları şeylere) şahit olsunlar. Ve onları, rızıklandırdığı hayvanların üzerine belli günlerde Allah´ın İsmi´ni ansınlar (kurban kessinler). Böylece ondan yeyiniz ve muhtaç fakir(ler)i doyurunuz!

Celal Yıldırım: 

Tâ ki kendileri lehine bir takım menfaatlere şâhid ve hazır olsunlar. Allah´ın onlara rızık olarak sunduğu eti yenen hayvanlara (kurban etmelerine) karşılık belli günlerde Allah´ın ismini ansınlar. Siz de onların etinden yeyin ve sıkıntıya uğramış fakirlere yedirin.

Tefhim ul Kuran: 

Kendileri için bir takım yararlara şahid olsunlar ve kendilerine rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine belli günlerde (kurban adarken) Allah´ın adını ansınlar. Artık bunlardan yiyin ve zorluk çeken yoksulu da doyurun.

Fransızca: 

pour participer aux avantages qui leur ont été accordés et pour invoquer le nom d'Allah aux jours fixés, sur la bête de cheptel qu'Il leur a attribuée , "Mangez-en vous-mêmes et faites-en manger le besogneux misérable.

İspanyolca: 

para atestiguar los beneficios recibidos y para invocar el nombre de Alá en días determinados sobre las reses de que Él les ha proveído!: «¡Comed de ellas y alimentad al desgraciado, al pobre!»

İtalyanca: 

per partecipare ai benefici che sono stati loro concessi; ed invocare il Nome di Allah nei giorni stabiliti, sull'animale del gregge che è stato loro attribuito in nutrimento. Mangiatene voi stessi e datene al bisognoso e al povero.

Almanca: 

damit sie für sich Nützlichem beiwohnen und ALLAHs Namens an bestimmten Tagen gedenken für das, was ER ihnen an Rizq von den unverständigen An'am gewährte. So esst davon und speist den armen Notleidenden.

Çince: 

以便他们见证他们所有的许多利益,并且在规定的若干日内,记念真主之名而屠宰他赐给他们的牲畜你们可以吃那些牲畜的肉, 并且应当用来款待困苦的和贫穷的人。

Hollandaca: 

Opdat zij getuigen mogen zijn van de voordeelen die voor hen voortspruiten uit het bezoeken van deze heilige plaats, en dat zij den naam van God mogen herdenken op de bepaalde dagen, uit dankbaarheid voor de kudden, welke hij hun heeft geschonken. Eet dus daarvan, en voedt den nooddruftige en den arme.

Rusça: 

Пусть они засвидетельствуют то, что приносит им пользу, и поминают имя Аллаха в установленные дни над скотиной, которой Он наделил их. Ешьте от них и кормите несчастного бедняка!

Somalice: 

inay Joogaan (u yimaadaan) Nacfigooda Dartiis, oy xusaan Magaca Eebe Maalmo la Yaqaan, waxa Eebe ku Arzaaqay oo ah Xayawaanka nicmoolayda, ca Cuna Xaggeeda Quudiyana kan Dhibaataysan ee Faqiirka ah.

Swahilice: 

Ili washuhudie manufaa yao na walitaje jina la Mwenyezi Mungu katika siku maalumu juu ya nyama hoa alio waruzuku. Basi kuleni katika hao na mlisheni mwenye shida aliye fakiri.

Uygurca: 

كىشىلەر ئۆزلىرىگە تېگىشلىك بولغان (دىنى ۋە دۇنياۋى) مەنپەئەتلەرنى كۆرسۇن، بەلگىلەنگەن كۈنلەردە (يەنى قۇربانلىق كۈنلىرىدە) اﷲ ئۇلارغا رىزىق قىلىپ بەرگەن چارۋا ماللارنى (يەنى تۆگە، قوي، ئۆچكىلەرنى اﷲ نىڭ نېمەتلىرىگە شۈكۈر قىلىش يۈزىسىدىن) اﷲ نىڭ ئىسمىنى ئېيتىپ قۇربانلىق قىلسۇن». سىلەر قۇربانلىقلارنى گۆشىدىن يەڭلار، موھتاجقا، پېقىرغا بېرىڭلار

Japonca: 

それは自らの(現世と来世の)御利益に参加し,また定められた日の間,かれがかれらに与えられた(犠牲の)家畜の上にアッラーの御名を唱え,それから『あなたがたはそれを食べ,また困窮している者にも食べさせなさい。』

Arapça (Ürdün): 

«ليشهدوا» أي يحضروا «منافع لهم» في الدنيا بالتجارة أو في الآخرة أو فيهما أقوال «ويذكروا اسم الله في أيام معلومات» أي عشر ذي الحجة أو يوم عرفة أو يوم النحر إلى آخر أيام التشريق أقوال «على ما رزقهم من بهيمة الأنعام» الإبل والبقر والغنم التي تنحر في يوم العيد، وما بعده من الهدايا والضحايا «فكلوا منها» إذا كانت مستحبة «وأطعموا البائس الفقير» أي الشديد الفقر.

Hintçe: 

ताकि अपने (दुनिया व आखेरत के) फायदो पर फायज़ हों और खुदा ने जो जानवर चारपाए उन्हें अता फ़रमाए उनपर (ज़िबाह के वक्त) चन्द मुअय्युन दिनों में खुदा का नाम लें तो तुम लोग कुरबानी के गोश्त खुद भी खाओ और भूखे मोहताज को भी खिलाओ

Tayca: 

“เพื่อพวกเขาจะได้มาร่วม เป็นพยานในผลประโยชน์ของพวกเขา และกล่าวพระนามอัลลอฮ์ในวันที่รู้กันอยู่แล้ว คือวันเชือด ตามที่พระองค์ทรงประทานปัจจัยยังชีพแก่พวกเขาจากสัตว์สี่เท้า ดังนั้นพวกเจ้าจงกินเนื้อมัน และจงให้อาหารแก่ผู้ยากจนขัดสน

İbranice: 

למען יפיקו תועלת לעצמם, ויזכירו את שם אלוהים בימים קבועים בהקריבם בהמות ממה שהענקנו להם. אכלו מהן והאכילו את העני האומלל

Hırvatça: 

I da bi prisustvovali onome od čega će koristi imati i da bi ime Allahovo spominjali u danima poznatim zato što ih je oskrbio životinjama domaćim. Jedite meso njihovo i nahranite siromaha ubogog!

Rumence: 

ca să mărturisească binefacerile ce le-au fost dăruite, ca să amintească numele lui Dumnezeu în zilele hotărâte. Şi din dobitoacele ce v-au fost dăruite — mâncaţi voi şi hrăniţi-l şi pe năpăstuitul sărac! —

Transliteration: 

Liyashhadoo manafiAAa lahum wayathkuroo isma Allahi fee ayyamin maAAloomatin AAala ma razaqahum min baheemati alanAAami fakuloo minha waatAAimoo albaisa alfaqeera

Türkçe: 

Kendilerine ait bir takım yararlara tanık olsunlar. Kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerinde belirli günlerde Allah'ın adını ansınlar. İşte bunlardan yiyin, sıkıntı içindeki fakiri de doyurun.

Sahih International: 

That they may witness benefits for themselves and mention the name of Allah on known days over what He has provided for them of [sacrificial] animals. So eat of them and feed the miserable and poor.

İngilizce: 

That they may witness the benefits (provided) for them, and celebrate the name of Allah, through the Days appointed, over the cattle which He has provided for them (for sacrifice): then eat ye thereof and feed the distressed ones in want.

Azerbaycanca: 

Belə ki, öz mənfəətlərinin şahidi olsunlar və mə’lum günlərdə Allahın onlara ruzi verdiyi (dördayaqlı) heyvanların üstündə (onları qurban kəsərkən) Onun adını çəksinlər (bismillah desinlər). Onlardan özünüz də yeyin, biçarə (zavallı) yoxsullara da yedirdin!

Süleyman Ateş: 

Ki kendileri için birtakım faydalara tanık olsunlar ve (Allah'ın) kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine belli günlerde (onları kurban ederken) Allah'ın adını ansınlar. Onlardan yeyin, sıkıntı içinde bulunan fakire de yedirin.

Diyanet Vakfı: 

Ta ki kendilerine ait bir takım yararları yakinen görmeleri, Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belli günler de Allah'ın ismini ansanlar. Artık ondan hem kendiniz yeyin, hem de yoksula, fakire yedirin.

Erhan Aktaş: 

Bunun kendilerine sağlayacağı yararlara tanık olsunlar. Ve kendilerine rızık olarak verilen hayvanlar üzerine belli günlerde(1) Allah’ın adını(2) ansınlar. Böylece onlardan yiyin, muhtaç ve yoksul olanları doyurun.

Kral Fahd: 

kendilerine ait birtakım yararları yakînen görmeleri, Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belli günlerde Allah'ın ismini anmaları (kurban kesmeleri için) sana (Kâbe'ye) gelsinler. Artık ondan hem kendiniz yiyin, hem de yoksula, fakire yedirin.

Hasan Basri Çantay: 

«Tâki kendilerine âid menfeatlere şâhid (ve haazır) olsunlar. Allahın rızk olarak kendilerine verdiği dört ayaklı davarlar (kurbanlıklar) üzerine ma´lûm olan günlerde Allahın adını ansınlar. İşte bunlardan yeyin, yoksulu, fakîri de doyurun».

Muhammed Esed: 

de (bunun) kendilerine sağlayacağı yararları görsünler; ve (kurban için) belirlenen günlerde, (bu amaçla) O´nun kendilerine rızık olarak sağladığı hayvanlar üzerine Allah´ın ismini ansınlar; ve böylece siz de bunlardan yiyin ve darlık içindeki yoksulu da doyurun.

Gültekin Onan: 

Kendileri için bir takım yararlara şahid olsunlar ve kendilerine rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine belli günlerde (kurban adarken) Tanrı´nın adını ansınlar. Artık bunlardan yiyin ve zorluk çeken yoksulu da doyurun.

Ali Fikri Yavuz: 

Tâ ki kendilerine ait menfaatlere şahid olsunlar ve Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği dört ayaklı hayvanlar (kurbanlıklar) üzerine belirli günlerde (kurban kesme günlerinde) Allah’ın adını ansınlar. İşte bu kurbanlıklardan yeyin ve muztar fakiri doyurun.

Portekizce: 

Para testemunhar os seus benefícios e invocar o nome de Deus, nos dias mencionados, sobre o gado com que Ele osagraciou (para o sacrifício). Comei, pois, dele, e alimentai o indigente e o pobre.

İsveççe: 

för att uppleva vad som tjänar till deras uppbyggelse och under de [av alla] kända dagarna uttala Guds namn över de djur ur boskapshjordarna som Han skänker dem [för att offras]; ät något av köttet från dessa [djur] och ge också den olycklige som lider nöd att äta!

Farsça: 

تا منافع خود را [از برکت این سفر معنوی] مشاهده کنند، و نام خدا را در روزهایی معین [که برای قربانی اعلام شده] بر دام های زبان بسته ای که به آنان عطا کرده ذکر کنند، [چون قربانی کردید] از آن بخورید و تهیدست را نیز اطعام کنید.

Kürtçe: 

تا ئامادەی جۆرەھا سوود و قازانجی خۆیان ببن وە ناوی خوا ببەن (کاتێک قوربانی سەر دەبڕن) لە ڕۆژانێکی دیاریکراودا لەسەر ئەو ئاژەڵانەی خوا پێی داوون جا لەو (گۆشتی قوربانیانە) بخۆن وە بیدەن بە نەداران و ھەژاران

Özbekçe: 

Ва ўзларига бўладиган манфаатларга шоҳид бўлсинлар. Маълум кунларда уларга ризқ қилиб берган чорва ҳайвонларини (сўйишда) Аллоҳнинг исмини зикр қилсинлар. Бас, улардан енглар ва бечора ва фақирларга ҳам егизинглар.

Malayca: 

"Supaya mereka menyaksikan berbagai perkara yang mendatangkan faedah kepada mereka serta memperingati dan menyebut nama Allah, pada hari-hari yang tertentu, kerana pengurniaanNya kepada mereka dengan binatang-binatang ternak (untuk dijadikan korban); dengan yang demikian makanlah kamu dari (daging) binatang-binatang korban itu dan berilah makan kepada orang yang susah, yang fakir miskin.

Arnavutça: 

që të prezentojnë në dobitë e tyre dhe të përmendin emrin e Perëndisë në ditët e njohura (të therrjes së kurbanit) – të shtazëve me të cilat i ka furnizuar Ai. E, hani nga ato (mishin) dhe ushqeni nevojtarin e varfër!

Bulgarca: 

за да придобият облаги за себе си [и в земния живот, и в отвъдния] и в определени дни да споменават името на Аллах при жертвоприношение на добитък, който Той им е дал. Яжте от него и хранете бедняка-клетник!

Sırpça: 

да би користи имали и да би у одређене дане, приликом клања жртвенице, којом их је Аллах опскрбио, Његово име спомињали. Једите то месо, а нахраните и тешког сиромаха!

Çekçe: 

aby podali svědectví o užitečných darech jim uštědřených a aby vzpomínali jména Božího ve dnech známých nad dobytčetem ze stád, jež Bůh jim v obživu daroval. Jezte z nich a nakrmte nuzného a chudého!

Urduca: 

تاکہ وہ فائدے دیکھیں جو یہاں اُن کے لیے رکھے گئے ہیں اور چند مقرر دنوں میں اُن جانوروں پر اللہ کا نام لیں جو اُس نے انہیں بخشے ہیں، خود بھی کھائیں اور تنگ دست محتاج کو بھی دیں

Tacikçe: 

То нафъҳоеро, ки аз они онҳост, бубинанд ва номи Худоро дар рӯзҳое муъайян ба ҳангоми забҳи чорпоёне, ки Худо ризқи онҳо сохта, ёд кунанд. Пас аз онҳо бихӯреду бенавоёнӣ фақирро низ таъом диҳед.

Tatarca: 

Хаҗиларның дөньяларына вә диннәренә файда китерсеннәр өчен, һәм тәшрыйк кеби билгеле бәйрәм көннәрендә Аллаһ исемен күп зекер итсеннәр өчен дөя, сыер вә куйлар белен ризыкландыруына шөкер итеп, хаҗда салган корбан итләрен атагыз һәм каты фәкыйрьгә ашатыгыз.

Endonezyaca: 

supaya mereka menyaksikan berbagai manfaat bagi mereka dan supaya mereka menyebut nama Allah pada hari yang telah ditentukan atas rezeki yang Allah telah berikan kepada mereka berupa binatang ternak. Maka makanlah sebahagian daripadanya dan (sebahagian lagi) berikanlah untuk dimakan orang-orang yang sengsara dan fakir.

Amharca: 

ለእነሱ የሆኑ ጥቅሞችን ይጣዱ ዘንድ በታወቁ ቀኖችም ውስጥ ከለማዳ እንስሳዎች በሰጣቸው ሲሳይ ላይ የአላህን ስም ያወሱ ዘንድ (ይመጡሃል)፡፡ ከርሷም ብሉ፡፡ ችግረኛ ድሃንም አብሉ፡፡

Tamilce: 

அவர்கள் தங்களுக்குரிய பலன்களை அடைவதற்காகவும், (அல்லாஹ்) அவர்களுக்குக் கொடுத்த கால்நடை பிராணிகள் மீது குறிப்பிட்ட (அந்த ஹஜ்ஜுடைய) நாட்களில் (அவற்றை அறுக்கும் போது) அல்லாஹ்வுடைய பெயரை நினைவு கூர்வதற்காகவும் (அவர்களை ஹஜ்ஜுக்கு அழைப்பீராக!) ஆக, (அல்லாஹ்விற்காக அறுக்கப்பட்ட) அவற்றிலிருந்து புசியுங்கள். இன்னும், வறியவருக்கும் ஏழைக்கும் (அவற்றிலிருந்து) உணவளியுங்கள்.

Korece: 

그들은 유용함을 목격할 것 이며 규정된 날 동안에 그분이 베푼 가축들에 대하여 하나님의 이름으로 찬미할 것이니 너희도 먹고 가난하며 궁핍한 자에게도 베풀라

Vietnamca: 

“Mục đích để họ chứng kiến những điều lợi được ban cấp cho họ (từ sự tha thứ và phần thưởng ở nơi Allah), để họ tụng niệm tên của Allah trong một số ngày nhất định và trên những vật nuôi (được mang đi tế) mà Ngài đã ban cấp cho họ. Họ hãy ăn thịt của chúng và phân phát cho những người nghèo.”

Rubu tag: 

Hizb tag: