Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

22

Sûredeki Ayet No: 

12

Ayet No: 

2607

Sayfa No: 

333

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

يَدْعُو مِن دُونِ اللَّهِ مَا لَا يَضُرُّهُ وَمَا لَا يَنفَعُهُ ۚ ذَٰلِكَ هُوَ الضَّلَالُ الْبَعِيدُ

Çeviriyazı: 

yed`û min dûni-llâhi mâ lâ yeḍurruhû vemâ lâ yenfe`uh. ẕâlike hüve-ḍḍalâlü-lbe`îd.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Allah'ı bırakır da kendine ne zarar, ne menfaat veremeyecek şeylere yalvarır. İşte derin sapıklık budur.

Diyanet İşleri: 

Allah'ı bırakıp, kendisine fayda da zarar da veremeyen şeylere yalvarır. İşte derin sapıklık budur.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Allah'ı bırakır da kendisine ne bir zarar verebilen, ne bir fayda verebilen şeyi çağırır. Budur işte doğruluktan tamamıyla uzak bir sapıklık.

Şaban Piriş: 

O, Allah’ın dışında kendisine zararı da faydası da dokunmayacak şeylere dua eder. İşte uzak sapıklık budur.

Edip Yüksel: 

ALLAH'tan ayrı olarak, kendisine yarar ve zarar veremiyenlere yalvarır. Sapıklığın en aşırı noktası budur.

Ali Bulaç: 

Allah'tan başka, kendisine ne zararı dokunan, ne yararı olan şeylere yakarır. İşte bu, en uzak bir sapıklıktır.

Suat Yıldırım: 

Allah'tan başka, kendisine ne zarar ne de yarar sağlamayacak şeylere yalvarır. İşte besbelli sapıklık budur.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Allâh´tan başka kendisine ne zarar ve ne de menfaat veremiyecek olan şeye ibadet eder. İşte bu, en uzak sapıklıktır.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Allah'ın berisinden, kendisine zarar veremeyecek, yarar sağlamayacak şeye dua/davet eder. Dönüşü olmayan sapıklığın ta kendisidir bu.

Bekir Sadak: 

SÙ Goklerde ve yerde olanlarin, gunes, ay, yildizlar, daglar, agaclar, hayvanlarin ve insanlarin bircogunun Allah´a secde ettiklerini gormuyor musun? insanlarin bircogu da azabi hak etmistir. Allah´in alcalttigi kimseyi yukseltebilecek yoktur. Dogrusu Allah ne dilerse yapar.

İbni Kesir: 

O, Allah´ı bırakıp da kendisine fayda ve zarar veremeyecek şeylere tapınır. İşte en derin sapıklık budur.

Adem Uğur: 

O, Allah´ı bırakıp, kendisine ne faydası, ne de zararı dokunacak olan şeylere yalvarır. Bu, (haktan) büsbütün uzak olan sapıklığın ta kendisidir.

İskender Ali Mihr: 

Kendilerine zarar ve fayda vermeyen, Allah´tan başka şeylere dua ederler. İşte bu, uzak bir dalâlettir.

Celal Yıldırım: 

Allah´tan başka kendisine ne zarar verecek, ne de yarar sağlayacak şeylere (taparcasına) yalvarıp yakarır ki bu da uzak bir sapıklığın kendisidir.

Tefhim ul Kuran: 

Allah´tan başka, kendisine ne zararı dokunan, ne yararı olan şeylere yakarır. İşte bu, en uzak bir sapıklıktır.

Fransızca: 

Ils invoquent en dehors d'Allah, ce qui ne peut ni leur nuire ni leur profiter. Tel est l'égarement profond !

İspanyolca: 

Invoca, en lugar de invocar a Alá, lo que no puede dañarle ni aprovecharle. Ése es el profundo extravío.

İtalyanca: 

Invocano, all'infuori di Allah, chi non reca loro né danno né giovamento. Ecco il traviarsi più netto.

Almanca: 

Er richtet Bittgebete an das, was ihm weder schadet noch nützt. Dies ist das weite Irregehen.

Çince: 

他舍真主而祈祷那对于他既无祸又无福的东西,这是不近情理的迷误。

Hollandaca: 

Hij zal dus naast God aanroepen, wat hem deren noch bevoordeelen kan. Dit is eene dwaling die van de waarheid verwijdert.

Rusça: 

Вместо Аллаха он взывает к тому, что не приносит ему ни вреда, ни пользы. Это и есть глубокое заблуждение!

Somalice: 

Wuxuu Caabudi (Baryina) Eebe ka Sokow waxaan Dhibayn Anfacaynna Kaasina waa uun Baadida Fog.

Swahilice: 

Badala ya Mwenyezi Mungu, yeye huomba kisicho mdhuru wala kumnufaisha. Huko ndiko kupotolea mbali!

Uygurca: 

ئۇ اﷲ نى قويۇپ پايدا - زىيان يەتكۈزەلمەيدىغان بۇتقا چوقۇنىدۇ، بۇ چوڭقۇر گۇمراھلىقتۇر

Japonca: 

かれらはアッラーを外にして,自分に害もなくまた益もないものに祈る。これは遠く迷う者である。

Arapça (Ürdün): 

«يدعو» يعبد «من دون الله» من الصنم «ما لا يضره» إن لم يعبده «وما لا ينفعه» إن عبده «ذلك» الدعاء «هو الضلال البعيد» عن الحق.

Hintçe: 

खुदा को छोड़कर उन चीज़ों को (हाजत के वक्त) बुलाता है जो न उसको नुक़सान ही पहुँचा सकते हैं और न कुछ नफा ही पहुँचा सकते हैं

Tayca: 

เขาวิงวอนสิ่งอื่นจากอัลลอฮ์ ซึ่งมันไม่ให้โทษแก่เขาและมันก็ไม่ให้คุณแก่เขา นั่นคือการหลงผิดที่ไกลลิบ

İbranice: 

הוא קורא, במקום לאלוהים, למה שלא יועיל לו ולא יזיק לו. זו התעייה המוחלטת

Hırvatça: 

On, pored Allaha, moli onoga koji od njega ne može nikakvu štetu otkloniti niti mu može bilo kakvu korist pribaviti; to je, zaista, daleka stranputica;

Rumence: 

El cheamă în locul lui Dumnezeu pe cei care nu-l păgubesc şi nici nu-i folosesc. Aceasta este rătăcirea cea adâncă!

Transliteration: 

YadAAoo min dooni Allahi ma la yadurruhu wama la yanfaAAuhu thalika huwa alddalalu albaAAeedu

Türkçe: 

Allah'ın berisinden, kendisine zarar veremeyecek, yarar sağlamayacak şeye dua/davet eder. Dönüşü olmayan sapıklığın ta kendisidir bu.

Sahih International: 

He invokes instead of Allah that which neither harms him nor benefits him. That is what is the extreme error.

İngilizce: 

They call on such deities, besides Allah, as can neither hurt nor profit them: that is straying far indeed (from the Way)!

Azerbaycanca: 

O, Allahı buraxıb özünə nə zərər, nə də xeyir verən bütlərə tapınar. Haqq yoldan azıb uzaq düşmək də budur!

Süleyman Ateş: 

Allah'tan ayrı olarak kendisine ne zarar, ne de yarar veremeyen şeylere yalvarır. İşte (doğru yoldan) uzak(lara) sapma budur!

Diyanet Vakfı: 

O, Allah'ı bırakıp, kendisine ne faydası, ne de zararı dokunacak olan şeylere yalvarır. Bu, (haktan) büsbütün uzak olan sapıklığın ta kendisidir.

Erhan Aktaş: 

Allah’ın yanı sıra kendilerine zarar da fayda da veremeyecek olan şeylere dûa(1) ediyorlar. İşte bu derin bir sapkınlıktır.

Kral Fahd: 

O, Allah'ı bırakıp, kendisine ne faydası, ne de zararı dokunacak olan şeylere yalvarır. Bu, (haktan) büsbütün uzak olan sapıklığın ta kendisidir.

Hasan Basri Çantay: 

O, Allahı bırakır da kendisine ne zarar, ne fâide vermeyecek olan şeylere tapar. Bu ise (Hakdan) en uzak sapıklığın ta kendisidir.

Muhammed Esed: 

(Böyle yaparken,) Allah yerine, kendisine ne zarar ne de yarar sağlayabilen şeylere yalvarıp yakarır; düşülebilecek en vahim sapıklık da zaten budur.

Gültekin Onan: 

Tanrı´dan başka, kendisine ne zararı dokunan, ne yararı olan şeylere yakarır. İşte bu, en uzak bir sapıklıktır.

Ali Fikri Yavuz: 

Allah’ı bırakır da kendine ne zarar, ne fayda vermiyecek olan şeylere ibadet eder, yalvarır. İşte, hidayetten uzak olan sapıklık budur.

Portekizce: 

Ele invoca, em vez de Deus, quem não pode prejudicá-lo nem beneficiá-lo. Tal é o profundo erro.

İsveççe: 

Han anropar i Guds ställe vad som varken kan skada honom eller gagna honom och har gått till syndens yttersta gräns.

Farsça: 

چیزی را به جای خدا می پرستند که نه زیانی به آنان می رساند و نه سودی به آنان می دهد؛ این است همان گمراهی بسیار دور.

Kürtçe: 

ئەو دەپاڕێتەوە (ودەپەرستێ) جگە لە خوا شتێک نەزیانی پێدەگەیەنێت وە نە سوود و قازانجیشی پێدەگەیەنێت، تەنھا ئەوەیە لە ڕێلادانی (گومڕایی) زۆر دوور لەڕاستی

Özbekçe: 

У Аллоҳни қўйиб, ўзига зарар ҳам бермайдиган, манфаат ҳам бермайдиган нарсага илтижо қилур. Шунинг ўзи қаттиқ адашишдир.

Malayca: 

Ia menyeru dan menyembah makhluk-makhluk yang lain dari Allah, yang tidak dapat membahayakannya dan tidak dapat mendatangkan kebaikan kepadanya; itulah kesesatan yang jauh terpesong.

Arnavutça: 

(Të atillët) i luten, pos Perëndisë, edhe atyreve, të cilët nuk mund t’u sjellin ndonjë dëm, e as nuk mund t’u sjellin ndonjë dobi. Kjo, me të vërtetë, është devijim i madh;

Bulgarca: 

Зове той не Аллах, а онова, което нито му вреди, нито му е от полза. Това е дълбоката заблуда.

Sırpça: 

Он, се поред Аллаха, моли ономе који од њега не може никакву штету да отклони нити може било какву корист да му прибави; то је, заиста, далека странпутица;

Çekçe: 

A vzývá místo Boha něco, co nemůže mu ani uškodit, ani prospět - a to zajisté je zbloudění daleké.

Urduca: 

پھر وہ اللہ کو چھوڑ کر اُن کو پکارتا ہے جو نہ اُس کو نقصان پہنچا سکتے ہیں نہ فائدہ یہ ہے گمراہی کی انتہا

Tacikçe: 

Ғайри Худо касеро мехонад, ки на зиёне ба ӯ мерасонад ва на нафъе ва ин гумроҳиест беохир.

Tatarca: 

Зарар да, файда да итә алмый торган Аллаһудан башка нәрсәдән ярдәм сорар, бу эш хактан бик ерак адашудыр.

Endonezyaca: 

Ia menyeru selain Allah, sesuatu yang tidak dapat memberi mudharat dan tidak (pula) memberi manfaat kepadanya. Yang demikian itu adalah kesesatan yang jauh.

Amharca: 

ከአላህ ሌላ የማይጎዳውንና የማይጠቅመውን ይግገዛል፡፡ ይህ እርሱ (ከእውነት) የራቀ ስህተት ነው፡፡

Tamilce: 

அவர் (இஸ்லாமை விட்டு வெளியேறி விடுகிறார். இன்னும், அவரோ) அல்லாஹ்வை அழைக்காமல், தனக்கு தீங்கிழைக்காததை, தனக்கு நன்மை செய்யாததை (-சிலைகளை) அழைக்கிறார். இதுதான் மிக தூரமான வழிகேடாகும்.

Korece: 

그를 해치지도 아니하고 유 용하게도 하지 못하는 하나님 아 닌 다른 것을 숭배하니 그것은 커다란 방황이라

Vietnamca: 

Y cầu nguyện ngoài Allah những kẻ không gây hại cũng không mang lợi gì cho y. Đó là vì y đi lạc quá xa.

Rubu tag: 

Hizb tag: