Arapça:
يَدْعُو مِن دُونِ اللَّهِ مَا لَا يَضُرُّهُ وَمَا لَا يَنفَعُهُ ۚ ذَٰلِكَ هُوَ الضَّلَالُ الْبَعِيدُ
Çeviriyazı:
yed`û min dûni-llâhi mâ lâ yeḍurruhû vemâ lâ yenfe`uh. ẕâlike hüve-ḍḍalâlü-lbe`îd.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah'ı bırakır da kendine ne zarar, ne menfaat veremeyecek şeylere yalvarır. İşte derin sapıklık budur.
Diyanet İşleri:
Allah'ı bırakıp, kendisine fayda da zarar da veremeyen şeylere yalvarır. İşte derin sapıklık budur.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Allah'ı bırakır da kendisine ne bir zarar verebilen, ne bir fayda verebilen şeyi çağırır. Budur işte doğruluktan tamamıyla uzak bir sapıklık.
Şaban Piriş:
O, Allah’ın dışında kendisine zararı da faydası da dokunmayacak şeylere dua eder. İşte uzak sapıklık budur.
Edip Yüksel:
ALLAH'tan ayrı olarak, kendisine yarar ve zarar veremiyenlere yalvarır. Sapıklığın en aşırı noktası budur.
Ali Bulaç:
Allah'tan başka, kendisine ne zararı dokunan, ne yararı olan şeylere yakarır. İşte bu, en uzak bir sapıklıktır.
Suat Yıldırım:
Allah'tan başka, kendisine ne zarar ne de yarar sağlamayacak şeylere yalvarır. İşte besbelli sapıklık budur.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Allâh´tan başka kendisine ne zarar ve ne de menfaat veremiyecek olan şeye ibadet eder. İşte bu, en uzak sapıklıktır.
Yaşar Nuri Öztürk:
Allah'ın berisinden, kendisine zarar veremeyecek, yarar sağlamayacak şeye dua/davet eder. Dönüşü olmayan sapıklığın ta kendisidir bu.
Bekir Sadak:
SÙ Goklerde ve yerde olanlarin, gunes, ay, yildizlar, daglar, agaclar, hayvanlarin ve insanlarin bircogunun Allah´a secde ettiklerini gormuyor musun? insanlarin bircogu da azabi hak etmistir. Allah´in alcalttigi kimseyi yukseltebilecek yoktur. Dogrusu Allah ne dilerse yapar.
İbni Kesir:
O, Allah´ı bırakıp da kendisine fayda ve zarar veremeyecek şeylere tapınır. İşte en derin sapıklık budur.
Adem Uğur:
O, Allah´ı bırakıp, kendisine ne faydası, ne de zararı dokunacak olan şeylere yalvarır. Bu, (haktan) büsbütün uzak olan sapıklığın ta kendisidir.
İskender Ali Mihr:
Kendilerine zarar ve fayda vermeyen, Allah´tan başka şeylere dua ederler. İşte bu, uzak bir dalâlettir.
Celal Yıldırım:
Allah´tan başka kendisine ne zarar verecek, ne de yarar sağlayacak şeylere (taparcasına) yalvarıp yakarır ki bu da uzak bir sapıklığın kendisidir.
Tefhim ul Kuran:
Allah´tan başka, kendisine ne zararı dokunan, ne yararı olan şeylere yakarır. İşte bu, en uzak bir sapıklıktır.
Fransızca:
Ils invoquent en dehors d'Allah, ce qui ne peut ni leur nuire ni leur profiter. Tel est l'égarement profond !
İspanyolca:
Invoca, en lugar de invocar a Alá, lo que no puede dañarle ni aprovecharle. Ése es el profundo extravío.
İtalyanca:
Invocano, all'infuori di Allah, chi non reca loro né danno né giovamento. Ecco il traviarsi più netto.
Almanca:
Er richtet Bittgebete an das, was ihm weder schadet noch nützt. Dies ist das weite Irregehen.
Çince:
他舍真主而祈祷那对于他既无祸又无福的东西,这是不近情理的迷误。
Hollandaca:
Hij zal dus naast God aanroepen, wat hem deren noch bevoordeelen kan. Dit is eene dwaling die van de waarheid verwijdert.
Rusça:
Вместо Аллаха он взывает к тому, что не приносит ему ни вреда, ни пользы. Это и есть глубокое заблуждение!
Somalice:
Wuxuu Caabudi (Baryina) Eebe ka Sokow waxaan Dhibayn Anfacaynna Kaasina waa uun Baadida Fog.
Swahilice:
Badala ya Mwenyezi Mungu, yeye huomba kisicho mdhuru wala kumnufaisha. Huko ndiko kupotolea mbali!
Uygurca:
ئۇ اﷲ نى قويۇپ پايدا - زىيان يەتكۈزەلمەيدىغان بۇتقا چوقۇنىدۇ، بۇ چوڭقۇر گۇمراھلىقتۇر
Japonca:
かれらはアッラーを外にして,自分に害もなくまた益もないものに祈る。これは遠く迷う者である。
Arapça (Ürdün):
«يدعو» يعبد «من دون الله» من الصنم «ما لا يضره» إن لم يعبده «وما لا ينفعه» إن عبده «ذلك» الدعاء «هو الضلال البعيد» عن الحق.
Hintçe:
खुदा को छोड़कर उन चीज़ों को (हाजत के वक्त) बुलाता है जो न उसको नुक़सान ही पहुँचा सकते हैं और न कुछ नफा ही पहुँचा सकते हैं
Tayca:
เขาวิงวอนสิ่งอื่นจากอัลลอฮ์ ซึ่งมันไม่ให้โทษแก่เขาและมันก็ไม่ให้คุณแก่เขา นั่นคือการหลงผิดที่ไกลลิบ
İbranice:
הוא קורא, במקום לאלוהים, למה שלא יועיל לו ולא יזיק לו. זו התעייה המוחלטת
Hırvatça:
On, pored Allaha, moli onoga koji od njega ne može nikakvu štetu otkloniti niti mu može bilo kakvu korist pribaviti; to je, zaista, daleka stranputica;
Rumence:
El cheamă în locul lui Dumnezeu pe cei care nu-l păgubesc şi nici nu-i folosesc. Aceasta este rătăcirea cea adâncă!
Transliteration:
YadAAoo min dooni Allahi ma la yadurruhu wama la yanfaAAuhu thalika huwa alddalalu albaAAeedu
Türkçe:
Allah'ın berisinden, kendisine zarar veremeyecek, yarar sağlamayacak şeye dua/davet eder. Dönüşü olmayan sapıklığın ta kendisidir bu.
Sahih International:
He invokes instead of Allah that which neither harms him nor benefits him. That is what is the extreme error.
İngilizce:
They call on such deities, besides Allah, as can neither hurt nor profit them: that is straying far indeed (from the Way)!
Azerbaycanca:
O, Allahı buraxıb özünə nə zərər, nə də xeyir verən bütlərə tapınar. Haqq yoldan azıb uzaq düşmək də budur!
Süleyman Ateş:
Allah'tan ayrı olarak kendisine ne zarar, ne de yarar veremeyen şeylere yalvarır. İşte (doğru yoldan) uzak(lara) sapma budur!
Diyanet Vakfı:
O, Allah'ı bırakıp, kendisine ne faydası, ne de zararı dokunacak olan şeylere yalvarır. Bu, (haktan) büsbütün uzak olan sapıklığın ta kendisidir.
Erhan Aktaş:
Allah’ın yanı sıra kendilerine zarar da fayda da veremeyecek olan şeylere dûa(1) ediyorlar. İşte bu derin bir sapkınlıktır.
Kral Fahd:
O, Allah'ı bırakıp, kendisine ne faydası, ne de zararı dokunacak olan şeylere yalvarır. Bu, (haktan) büsbütün uzak olan sapıklığın ta kendisidir.
Hasan Basri Çantay:
O, Allahı bırakır da kendisine ne zarar, ne fâide vermeyecek olan şeylere tapar. Bu ise (Hakdan) en uzak sapıklığın ta kendisidir.
Muhammed Esed:
(Böyle yaparken,) Allah yerine, kendisine ne zarar ne de yarar sağlayabilen şeylere yalvarıp yakarır; düşülebilecek en vahim sapıklık da zaten budur.
Gültekin Onan:
Tanrı´dan başka, kendisine ne zararı dokunan, ne yararı olan şeylere yakarır. İşte bu, en uzak bir sapıklıktır.
Ali Fikri Yavuz:
Allah’ı bırakır da kendine ne zarar, ne fayda vermiyecek olan şeylere ibadet eder, yalvarır. İşte, hidayetten uzak olan sapıklık budur.
Portekizce:
Ele invoca, em vez de Deus, quem não pode prejudicá-lo nem beneficiá-lo. Tal é o profundo erro.
İsveççe:
Han anropar i Guds ställe vad som varken kan skada honom eller gagna honom och har gått till syndens yttersta gräns.
Farsça:
چیزی را به جای خدا می پرستند که نه زیانی به آنان می رساند و نه سودی به آنان می دهد؛ این است همان گمراهی بسیار دور.
Kürtçe:
ئەو دەپاڕێتەوە (ودەپەرستێ) جگە لە خوا شتێک نەزیانی پێدەگەیەنێت وە نە سوود و قازانجیشی پێدەگەیەنێت، تەنھا ئەوەیە لە ڕێلادانی (گومڕایی) زۆر دوور لەڕاستی
Özbekçe:
У Аллоҳни қўйиб, ўзига зарар ҳам бермайдиган, манфаат ҳам бермайдиган нарсага илтижо қилур. Шунинг ўзи қаттиқ адашишдир.
Malayca:
Ia menyeru dan menyembah makhluk-makhluk yang lain dari Allah, yang tidak dapat membahayakannya dan tidak dapat mendatangkan kebaikan kepadanya; itulah kesesatan yang jauh terpesong.
Arnavutça:
(Të atillët) i luten, pos Perëndisë, edhe atyreve, të cilët nuk mund t’u sjellin ndonjë dëm, e as nuk mund t’u sjellin ndonjë dobi. Kjo, me të vërtetë, është devijim i madh;
Bulgarca:
Зове той не Аллах, а онова, което нито му вреди, нито му е от полза. Това е дълбоката заблуда.
Sırpça:
Он, се поред Аллаха, моли ономе који од њега не може никакву штету да отклони нити може било какву корист да му прибави; то је, заиста, далека странпутица;
Çekçe:
A vzývá místo Boha něco, co nemůže mu ani uškodit, ani prospět - a to zajisté je zbloudění daleké.
Urduca:
پھر وہ اللہ کو چھوڑ کر اُن کو پکارتا ہے جو نہ اُس کو نقصان پہنچا سکتے ہیں نہ فائدہ یہ ہے گمراہی کی انتہا
Tacikçe:
Ғайри Худо касеро мехонад, ки на зиёне ба ӯ мерасонад ва на нафъе ва ин гумроҳиест беохир.
Tatarca:
Зарар да, файда да итә алмый торган Аллаһудан башка нәрсәдән ярдәм сорар, бу эш хактан бик ерак адашудыр.
Endonezyaca:
Ia menyeru selain Allah, sesuatu yang tidak dapat memberi mudharat dan tidak (pula) memberi manfaat kepadanya. Yang demikian itu adalah kesesatan yang jauh.
Amharca:
ከአላህ ሌላ የማይጎዳውንና የማይጠቅመውን ይግገዛል፡፡ ይህ እርሱ (ከእውነት) የራቀ ስህተት ነው፡፡
Tamilce:
அவர் (இஸ்லாமை விட்டு வெளியேறி விடுகிறார். இன்னும், அவரோ) அல்லாஹ்வை அழைக்காமல், தனக்கு தீங்கிழைக்காததை, தனக்கு நன்மை செய்யாததை (-சிலைகளை) அழைக்கிறார். இதுதான் மிக தூரமான வழிகேடாகும்.
Korece:
그를 해치지도 아니하고 유 용하게도 하지 못하는 하나님 아 닌 다른 것을 숭배하니 그것은 커다란 방황이라
Vietnamca:
Y cầu nguyện ngoài Allah những kẻ không gây hại cũng không mang lợi gì cho y. Đó là vì y đi lạc quá xa.
Ayet Linkleri: