Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

18

Sûredeki Ayet No: 

32

Ayet No: 

2172

Sayfa No: 

297

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

۞ وَاضْرِبْ لَهُم مَّثَلًا رَّجُلَيْنِ جَعَلْنَا لِأَحَدِهِمَا جَنَّتَيْنِ مِنْ أَعْنَابٍ وَحَفَفْنَاهُمَا بِنَخْلٍ وَجَعَلْنَا بَيْنَهُمَا زَرْعًا

Çeviriyazı: 

vaḍrib lehüm meŝeler racüleyni ce`alnâ lieḥadihimâ cenneteyni min a`nâbiv veḥafefnâhümâ binaḫliv vece`alnâ beynehümâ zer`â.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Onlara, şu iki adamı misal olarak anlat: Biz bunlardan birine her türlü üzümden iki bağ vermişiz, her ikisinin etrafını hurmalarla donatmışız, aralarında da bir ekinlik yapmışız.

Diyanet İşleri: 

Onlara iki adamı misal olarak göster: Birine iki üzüm bağı verip, etrafını hurmalıklarla çevirmiş ve aralarında ekinler bitirmiştik.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Onlara iki adamı örnek getir: Onların birine iki üzüm bağı vermiş, bağların çevresini hurma ağaçlarıyla çevirmiş ve iki bağın arasını da ekinlik haline getirmiştik.

Şaban Piriş: 

Onlara iki adamı örnek ver. Onlardan birisine iki üzüm bağı vermiştik. Çevresini de hurmalıklarla çevirmiş, bu ikisinin arasında da ekinler bitirmiştik.

Edip Yüksel: 

Onlara iki adamın örneğini ver: Birisine, etrafını hurma ağaçlarıyla çevirip aralarına başka ekinler bitirdiğimiz iki üzüm bahçesi vermiştik.

Ali Bulaç: 

Onlara iki adamın örneğini ver; onlardan birine iki üzüm bağı verdik ve ikisini hurmalıklarla donattık, ikisinin arasında da ekinler bitirmiştik.

Suat Yıldırım: 

Onlara şu iki kişinin halini misal getir:Onlardan birine iki üzüm bağı lûtfettik, bağların etrafını hurma ağaçları ile donattık ve bahçelerin arasında da ekin bitirdik.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Onlara iki erkeği misal getir ki, Biz onlardan birine iki üzüm bağı vermiş ve bunları hurmalıklarla kuşatmış ve aralarında da bir ekin yetiştirmiştik.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Onlara örnek olarak şu iki adamı ver: Bunlardan birine, üzümlerden oluşan iki bağlık vermiş, bağların çevresini hurmalarla donatmış, aralarına da ekinler serpiştirmiştik.

Bekir Sadak: 

(37-41) Kendisiyle konustugu arkadasi ona: «Seni topraktan, sonra nutfeden yaratani, sonunda de seni insan kiligina koyani mi inkar ediyorsun? Iste O benim Rabbim olan Allah´tir. Rabbime kimseyi ortak kosmam. Bahcene girdigin zaman, her ne kadar beni kendinden mal ve nufus bakimindan daha az buluyorsan da: «Masallah! Kuvvet ancak Allah´a mahsustur! demen gerekmez mi? Rabbim,senin bahcenden daha iyisini bana verebilir ve seninkinin uzerine gokten bir felaket gonderir de bahcen yerlebir olabilir. Yahud suyu cekilir bir daha da bulamazsin» dedi.

İbni Kesir: 

Onlara iki adamı örnek ver ki

Adem Uğur: 

Onlara, şu iki adamı misal olarak anlat: Bunlardan birine iki üzüm bağı vermiş, her ikisinin de etrafını hurmalarla donatmış, aralarında da ekinler bitirmiştik.

İskender Ali Mihr: 

Onlara, iki adamın durumunu örnek ver. İkisinden birisine üzüm bağından iki bahçe kıldık (yaptık). Ve ikisini de hurmalıklarla kuşattık (çevirdik). Ve ikisinin arasında ekinler bitirdik.

Celal Yıldırım: 

Onlara iki adamı misâl olarak ver: Birine iki üzümbağı vermiş ve ikisinin de etrafını hurmalarla çevirmişiz ve aralarında ekin meydana getirmişiz.

Tefhim ul Kuran: 

Onlara iki adamın örneğini ver

Fransızca: 

Donne-leur l'exemple de deux hommes : à l'un d'eux Nous avons assigné deux jardins de vignes que Nous avons entourés de palmiers et Nous avons mis entre les deux jardins des champs cultivés.

İspanyolca: 

Propónles la parábola de dos hombres, a uno de los cuales dimos dos viñedos, que cercamos de palmeras y separamos con sembrados.

İtalyanca: 

Proponi loro la metafora dei due uomini: ad uno di loro demmo due giardini di vigna circondati da palme da datteri, separati da un campo coltivato.

Almanca: 

Und präge ihnen ein Gleichnis von zwei Männern. Einem von ihnen gaben WIR zwei Dschannat mit Rebstöcken, die WIR beide mit Dattelpalmen umgaben, und zwischen beiden ließen WIR Gewächs sein.

Çince: 

你以两个人的情况为他们打一个比喻。我为其中的一个人创造了两个葡萄园,而围以椰枣林,并且以两园之间的地方为耕地。

Hollandaca: 

Stel hun als een vergelijking twee menschen voor, van welke wij aan een twee wijngaarden hebben geschonken en welke wij met palmboomen hebben omringd, terwijl wij koorn tusschen die beiden hebben doen opgroeien.

Rusça: 

Приведи им притчу о двух мужах. Одному из них Мы устроили два виноградника, оградили их пальмами и поместили между ними ниву.

Somalice: 

Uga yeel tusaalc Labo Nin oon u yeellay Midkood Laba Beerood oo Cinab ah, kuna koobnay Timir yeellayna Dhexdeeda Tallaal (beer).

Swahilice: 

Na wapigie mfano wa watu wawili: mmoja wao tulimpa vitalu viwili vya mizabibu, na tukavizungushia mitende, na kati yake tukatia mimea ya nafaka.

Uygurca: 

ئۇلار (يەنى كەمبەغەللەرنى يېنىڭدىن قوغلىۋېتىشنى تەلەپ قىلغان كاپىرلار) غا مۇنداق (بىرى مۆمىن، بىرى كاپىر بولغان) ئىككى ئادەمنى مىسال قىلىپ كەلتۈرگىن: ئۇلارنىڭ بىرىگە (يەنى كاپىرغا) بىز ئەتراپى خورمىزارلىق، (ئىككى باغنىڭ) ئوتتۇرىسى ئېكىنزارلىق بولغان تاللىق ئىككى باغ ئاتا قىلدۇق

Japonca: 

かれらのために2人の者の比(輪?)を上げなさい。1人に対し,われは2つのブドウの園を与え,ナツメヤシの木でそれらを囲み,両園の間に畑地を設けた。

Arapça (Ürdün): 

«واضرب» اجعل «لهم» للكفار مع المؤمنين «مثلاً رجلين» بدل وهو وما بعده تفسير للمثل «جعلنا لأحدهما» الكافر «جنتين» بستانين «من أعناب وحففناهما بنخل وجعلنا بينهما زرعا» يقتات به.

Hintçe: 

और (ऐ रसूल) इन लोगों से उन दो शख़्शों की मिसाल बयान करो कि उनमें से एक को हमने अंगूर के दो बाग़ दे रखे है और हमने चारो ओर खजूर के पेड़ लगा दिये है और उन दोनों बाग़ के दरमियान खेती भी लगाई है

Tayca: 

และจงเปรียบเทียบอุทาหรณ์หนึ่งแก่พวกเขา คือชายสองคน เราไให้สวนองุ่นสองแห่งแก่คนหนึ่งในสองคน และเราได้ล้อมสวนทั้งสองไว้ด้วยต้นอินทผลัม และเราได้ทำให้มีพืชพันธุ์ระหว่างสวนทั้งสองด้วย

İbranice: 

משול להם משל שני אנשים אשר לאחד מהם נתנו שני כרמי ענבים , ועצי תמר סביב להם, ושדות זריעה ביניהם

Hırvatça: 

I navedi im kao primjer dva čovjeka: jednom od njih smo dva vrta lozom zasađena dali i palmama ih opasali, a između njih njive postavili.

Rumence: 

Dă-le drept pildă pe cei doi oameni: i-am dat unuia dintre ei două grădini cu vie pe care le-am tivit cu curmali şi am pus între ele un ogor.

Transliteration: 

Waidrib lahum mathalan rajulayni jaAAalna liahadihima jannatayni min aAAnabin wahafafnahuma binakhlin wajaAAalna baynahuma zarAAan

Türkçe: 

Onlara örnek olarak şu iki adamı ver: Bunlardan birine, üzümlerden oluşan iki bağlık vermiş, bağların çevresini hurmalarla donatmış, aralarına da ekinler serpiştirmiştik.

Sahih International: 

And present to them an example of two men: We granted to one of them two gardens of grapevines, and We bordered them with palm trees and placed between them [fields of] crops.

İngilizce: 

Set forth to them the parable of two men: for one of them We provided two gardens of grape-vines and surrounded them with date palms; in between the two We placed corn-fields.

Azerbaycanca: 

Onlara (biri mö’min, digəri kafir olan) iki adamı misal gətir. Onların birinə (kafirə) iki üzüm bağı verib onları xurmalıqlarla əhatə əhatə etdik və aralarında əkin (zəmi) saldıq.

Süleyman Ateş: 

Onlara şu iki adamı misal olarak anlat: İkisinden birine iki üzüm bağı vermiş, onların etrafını hurmalarla çevirmiş, ortalarında da ekin bitirmiştik.

Diyanet Vakfı: 

Onlara, şu iki adamı misal olarak anlat: Bunlardan birine iki üzüm bağı vermiş, her ikisinin de etrafını hurmalarla donatmış, aralarında da ekinler bitirmiştik.

Erhan Aktaş: 

Onlara iki adamın durumunu örnek ver. Bunlardan birine her türlü üzümden iki bahçe yaptık. Ve bu iki bahçenin çevresini hurmalıklarla donattık. Aralarında da ekinlikler bitirdik.

Kral Fahd: 

Onlara, şu iki adamı misal olarak anlat: Bunlardan birine iki üzüm bağı vermiş, her ikisinin de etrafını hurmalarla donatmış, aralarında da ekinler bitirmiştik.

Hasan Basri Çantay: 

Onlara iki adamı (n haalini) misâl getir ki biz onlardan birine iki üzüm bağı vermiş, ikisinin de etrafını hurmalıklarla donatmış, ortalarında da bir ekinlik (ve meyvelik) yapmışdık.

Muhammed Esed: 

Onlara şu iki adam örneğini ver, ki onlardan birine iki üzüm bağı bahşetmiş, onların çevresini hurmalıklarla çevirmiş ve aralarına da ekili bir alan yerleştirmiştik.

Gültekin Onan: 

Onlara iki adamın örneğini ver

Ali Fikri Yavuz: 

Kâfirlere ve müminlere (şu) iki adamın halini misâl getir: Birine her türlü üzümden iki bağ vermişiz ve her iki bağın da etrafını hurmalarla donatmışız, ikisinin arasında da bir ekinlik yapmışız.

Portekizce: 

Expõe-lhes o exemplo de dois homens: a um deles concedemos dois parreirais, que rodeamos de tamareiras e, entreambos, dispusemos plantações.

İsveççe: 

OCH LÅT dem få höra liknelsen om två män, av vilka Vi skänkte den ene två vingårdar, omgärdade av dadelpalmer och åtskilda av ett åkerfält.

Farsça: 

و برای مشرکان [که از معبودان باطل دم می زنند و دل به دنیای فانی بسته اند] مَثَلی بزن: دو مرد را که به یکی از آنان دو باغ انگور دادیم و اطراف آن دو باغ را با درختان خرما پوشاندیم و فاصله میان آن دو باغ را کشتزاری قرار دادیم؛

Kürtçe: 

(ئەی موحەممەد ﷺ) بۆیان بگێڕەرەوە نموونەی ئەو دوو پیاوە دابوومان بە یەکێکیان (کە بێ باوەڕ بوو) دوو باخ لە ھەموو جۆرە ترێیەک بە دار خورما دەوری ھەردوو باخەکەمان دابوو لە نێوان ئەو دوو باخەدا کشتوکاڵمان فەراھەم ھێنا بوو (بۆی)

Özbekçe: 

Уларга икки кишини мисол қилиб келтир. Улардан бирига узумлардан икки боғ бердик ва уларни хурмо ила ўрадик ва ораларида экинзор қилдик. (Демак, икки киши бор экан. Улардан бирига Аллоҳ таоло иккита узумзор боғ ато қилибди.)

Malayca: 

Dan berikanlah kepada mereka satu contoh: Dua orang lelaki, Kami adakan bagi salah seorang di antaranya, dua buah kebun anggur; dan Kami kelilingi kebun- kebun itu dengan pohon-pohon tamar, serta Kami jadikan di antara keduanya, jenis-jenis tanaman yang lain.

Arnavutça: 

Dhe, sjell si shembull – për ata, dy njerëz. Njërit prej tyre i kemi dhënë dy vreshta dhe i kemi rrethuar me hurme, e në mes tyre kemi bërë ara.

Bulgarca: 

И им дай пример с двама мъже. Направихме за единия от тях две градини с грозде, които обградихме с палми, и пръснахме помежду им посеви.

Sırpça: 

И наведи им као пример два човека: једном од њих смо дали два врта засађена лозом и опасали смо их палмама, а између њих смо поставили њиве.

Çekçe: 

Uveď jim podobenství o dvou mužích, z nichž jednomu jsme dvě zahrady révy vinné dali, obklopené palmami, a mezi nimi jsme obilí zaseli;

Urduca: 

اے محمدؐ! اِن کے سامنے ایک مثال پیش کرو دو شخص تھے ان میں سے ایک کو ہم نے انگور کے دو باغ دیے اور اُن کے گرد کھجور کے درختوں کی باڑھ لگائی اور ان کے درمیان کاشت کی زمین رکھی

Tacikçe: 

Барояшон достони ду мардро баён кун, ки ба яке ду токистон дода будем ва бар гирди онҳо дарахтони хурмо ва дар миёнашон киштзор карда будем.

Tatarca: 

Мөэминнәр илә кәферләргә ике ирне мисал китер: "Ул ике ирнең берсенә ике йөзем бакчасын бирдек вә ул ике бакчаны хөрмә агачлары белән әйләндердек, вә ул ике бакча арасында игеннәр үстердек.

Endonezyaca: 

Dan berikanlah kepada mereka sebuah perumpamaan dua orang laki-laki, Kami jadikan bagi seorang di antara keduanya (yang kafir) dua buah kebun anggur dan kami kelilingi kedua kebun itu dengan pohon-pohon korma dan di antara kedua kebun itu Kami buatkan ladang.

Amharca: 

ለእነሱም የሁለትን ሰዎች ምሳሌ ግለጽላቸው፡፡ ለአንደኛቸው (ለከሓዲው) ከወይኖች የኾኑን ሁለት አትክልቶች አደረግንለት፡፡ በዘምባባም አከበብናቸው፡፡ በመካከላቸውም አዝመራን አደረግን፡፡

Tamilce: 

மேலும், ஓர் உதாரணத்தை அவர்களுக்கு விவரிப்பீராக! இரு ஆடவர்கள், அவ்விருவரில் ஒருவருக்கு திராட்சைகளினால் நிரம்பிய இரு தோட்டங்களை ஆக்கினோம். இன்னும், அவ்விரண்டை சுற்றியும் (அதிகமான) பேரிட்ச மரங்களை ஏற்படுத்தினோம். மேலும், அவ்விரண்டுக்கும் இடையில் (தானிய) விவசாயத்தையும் ஆக்கினோம்.

Korece: 

두 사람의 이야기를 그들에 게 일러주라 하셨거늘 한사람에 게 포도밭의 두 정원을 주어 종 려나무로 에워 쌓고 그 가운데는 경작지로 하였노라

Vietnamca: 

Và Ngươi (Muhammad) hãy đưa ra cho họ một hình ảnh thí dụ về hai người đàn ông. Một trong hai được TA ban cho hai ngôi vườn nho, cả hai ngôi vườn được TA bao quanh bằng các cây chà là và chính giữa hai ngôi vườn được TA đặt cho một miếng rẫy.