Arapça:
كِلْتَا الْجَنَّتَيْنِ آتَتْ أُكُلَهَا وَلَمْ تَظْلِم مِّنْهُ شَيْئًا ۚ وَفَجَّرْنَا خِلَالَهُمَا نَهَرًا
Çeviriyazı:
kilte-lcenneteyni âtet ükülehâ velem tażlim minhü şey'ev vefeccernâ ḫilâlehümâ neherâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İki bağın ikisi de yemişlerini vermiş, hiçbir şey noksan bırakmamış, ikisinin ortasından bir de nehir akıtmışız.
Diyanet İşleri:
Her iki bahçe de ürünlerini vermişlerdi, hiçbir şeyi de eksik bırakmamışlardı. İkisinin arasından bir de ırmak akıtmıştık.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Bu iki bağ, daima mahsul verirdi, veriminde noksan bulunmazdı, iki bağın arasında da bir ırmak akıtmıştık.
Şaban Piriş:
Her iki bahçe de ürünlerini vermiş, hiç bir şeyi eksik bırakmamışlardı. İkisinin arasından da bir ırmak akıtmıştık.
Edip Yüksel:
Aralarına bir ırmak yerleştirdiğimiz için, her iki bağ da yemişini hiç esirgemeden cömertçe vermişti.
Ali Bulaç:
İki bağ da yemişlerini vermiş, ondan (verim bakımından) hiçbir şeyi noksan bırakmamış ve aralarında bir ırmak fışkırtmıştık.
Suat Yıldırım:
Her iki bağ da meyvesini verdi, hiçbir şeyi eksik bırakmadı.O iki bağın arasında da bir ırmak akıttık.
Ömer Nasuhi Bilmen:
O iki bağ da yemişlerini meydana getirmiş ve onlardan hiçbir şey noksan bırakmamıştı ve bunların arasında da bir ırmak akıtmıştık.
Yaşar Nuri Öztürk:
İki bağ da yemişlerini vermiş o adamdan hiçbir şeyi eksik bırakmamıştı. İkisinin ortasından bir de nehir fışkırtmışız.
Bekir Sadak:
18:37
İbni Kesir:
Her iki bahçe de ürünlerini vermişler ve hiç bir şeyi eksik bırakmamışlardı. İkisinin arasından bir de ırmak akıtmıştık.
Adem Uğur:
İki bağın ikisi de yemişlerini vermiş, hiçbirini eksik bırakmamıştı. İkisinin arasından bir de ırmak fışkırtmıştık.
İskender Ali Mihr:
İki bahçenin ikisi de meyvelerini verdi. Ve ondan bir şey eksik kalmadı. İkisinin arasından bir nehir akıttık.
Celal Yıldırım:
O iki bağ da yemişlerini verdi, hiçbir şey eksik bırakmadı ve ikisinin arasından bir de ırmak akıtmıştık.
Tefhim ul Kuran:
İki bağ da yemişlerini vermiş, ondan (verim bakımından) hiç bir şeyi noksan bırakmamış ve aralarında da bir ırmak fışkırtmıştık.
Fransızca:
Les deux jardins produisaient leur récolte sans jamais manquer. Et Nous avons fait jaillir entre eux un ruisseau.
İspanyolca:
Ambos viñedos dieron su cosecha, no fallaron nada, e hicimos brotar entre ellos un arroyo.
İtalyanca:
Davano il loro frutto i due giardini senza mancare in nulla e in mezzo a loro facemmo sgorgare un ruscello.
Almanca:
Beide Dschannat brachten ihre Früchte hervor und verwuchsen nichts davon. Und WIR ließen darin einen Fluß entspringen.
Çince:
两园都出产果实,毫不欠缺,并在两园之间,开凿一条河。
Hollandaca:
Ieder der tuinen bracht elk jaargetijde zijne vruchten voort, en zij waren niet onvruchtbaar. En wij deden eene rivier in het midden daarvan stroomen,
Rusça:
Оба сада приносили плоды, и ничто из них не пропадало, а между ними Мы проложили реку.
Somalice:
Labada Beeroodba oy keentay Cunnadeedii, oyna waxba Nusqaamina, oon kana Dhambalay dhexdeeda Wabiyo.
Swahilice:
Na hivyo vitalu viwili vikitoa mazao yake, wala hapana kitu katika hayo kilicho tindikia. Na ndani yake tukapasua mito.
Uygurca:
ھەر ئىككىلىسى كەم - كۇتىسىز، تولۇق مېۋە بېرىدىغان باغلار بولۇپ، ئۇلارنىڭ ئارىسىدىن ئېقىپ تۇرىدىغان ئۆستەڭنى بەرپا قىلدۇق
Japonca:
2つの園は,それぞれ果実を結び,少しの不作もなかった。また両園を貫いてわれは一つの川を流れさせた。
Arapça (Ürdün):
«كلتا الجنتين» كلتا مفرد يدل على التثنية مبتدأ «آتت» خبره «أكلها» ثمرها «ولم تظلم» تنقص «منه شيئا» «وفجرنا» أي شقتنا «خلالهما نهرا» يجري بينهما.
Hintçe:
वह दोनों बाग़ खूब फल लाए और फल लाने में कुछ कमी नहीं की और हमने उन दोनों बाग़ों के दरमियान नहर भी जारी कर दी है
Tayca:
แต่ละสวนทั้งสองแห่งนี้ได้ออกผลิตผลของมันอย่างสมบูรณ์ ไม่เคยลดน้อยแต่อย่างใดและเราได้ให้ลำน้ำไหลท่ามกลางสวนทั้งสอง
İbranice:
שני הגנים נתנו פריים ולא מנעו דבר ממנו, והבקענו ביניהם נהר
Hırvatça:
Oba vrta davala su svoj plod, ničega nije manjkalo, a kroz sredinu njihovu smo rijeku proveli.
Rumence:
Cele două grădini dădeau rodul lor şi de nimic nu-l lipseau. Şi Noi am făcut să ţâşnească un pârâu între ele.
Transliteration:
Kilta aljannatayni atat okulaha walam tathlim minhu shayan wafajjarna khilalahuma naharan
Türkçe:
İki bağ da yemişlerini vermiş o adamdan hiçbir şeyi eksik bırakmamıştı. İkisinin ortasından bir de nehir fışkırtmışız.
Sahih International:
Each of the two gardens produced its fruit and did not fall short thereof in anything. And We caused to gush forth within them a river.
İngilizce:
Each of those gardens brought forth its produce, and failed not in the least therein: in the midst of them We caused a river to flow.
Azerbaycanca:
O bağların hər ikisi öz barını verdi və bu bardan heç bir şey əskilmədi. Biz də onların arasından bir irmaq axıtdıq.
Süleyman Ateş:
Her iki bağ da yemişini vermiş, ondan hiçbir şey eksik etmemişti. Aralarından bir de ırmak akıtmıştık.
Diyanet Vakfı:
İki bağın ikisi de yemişlerini vermiş, hiçbirini eksik bırakmamıştı. İkisinin arasından bir de ırmak fışkırtmıştık.
Erhan Aktaş:
İki bahçenin ikisi de hiçbir şey eksik bırakmadan meyvelerini verdi. Ve aralarında bir nehir akıttık.
Kral Fahd:
İki bağın ikisi de yemişlerini vermiş, hiçbirini eksik bırakmamıştı. İkisinin arasından bir de ırmak fışkırtmıştık.
Hasan Basri Çantay:
Bu iki bağ (her sene aleddevam) mahsulünü vermiş, bundan bir şey´i eksik bırakmamışdı. Onların arasından bir de ırmak fışkırtmışdık.
Muhammed Esed:
Bu her iki bahçe de beklenen ürünü veriyor, verimlerinde herhangi bir eksilme göstermiyorlardı; çünkü Biz her birinin içinden bir dere akıtmıştık.
Gültekin Onan:
İki bağ da yemişlerini vermiş, ondan (verim bakımından) hiç bir şeyi noksan bırakmamış ve aralarında bir nehir fışkırtmıştık (feccerna).
Ali Fikri Yavuz:
İki bağın ikisi de yemişlerini vermiş, hiç bir şeyi noksan bırakmamış, ikisinin ortasından bir de nehir akıtmışız.
Portekizce:
Ambos os parreirais frutificaram, sem em nada falharem, e no meio deles fizemos brotar um rio.
İsveççe:
Båda vingårdarna gav frukt i aldrig sinande mängd, eftersom Vi hade låtit en källåder rinna upp mellan dem.
Farsça:
هر یک از این دو باغ میوه اش را می داد و چیزی از آن میوه نمی کاست، و میان آن دو باغ، نهری [پر آب] روان کردیم.
Kürtçe:
ھەردوو باخەکە بەری چاکیان گرتبوو ھیچیان لێ خەسار نەبوو بوو و لە نێوان ئەو دوو باخەدا کانیاوێکمان ھەڵقوڵاندبوو (بۆ ئاودانیان)
Özbekçe:
Ўша икки боғ ҳосилларини бекаму кўст берар ва ораларидан анҳор оқизиб қўйган эдик. (Ҳар икки боғнинг ҳосили тўлиқ чиқар эди. Икки боғ орасидан эса, Аллоҳ таоло анҳор оқизиб қўйган эди.)
Malayca:
Kedua-dua kebun itu mengeluarkan hasilnya, dan tiada mengurangi sedikitpun dari hasil itu; dan kami juga mengalirkan di antara keduanya sebatang sungai.
Arnavutça:
Të dy vreshtat kanë dhënë frutet e veta, asgjë nuk ka munguar, dhe kemi bërë që, në mes tyre të rrjedh lumi.
Bulgarca:
И двете градини даряваха своите плодове, без да се погуби нищо от тях. И сторихме река да бликне през двете.
Sırpça:
Оба врта давала су свој плод, ничега није мањкало, а кроз њихову средину смо провели реку.
Çekçe:
a obě zahrady plody své přinesly a pána svého v ničem nezklamaly a mezi oběma jsme řece téci dali.
Urduca:
دونوں باغ خوب پھلے پھولے اور بار آور ہونے میں انہوں نے ذرا سی کسر بھی نہ چھوڑی اُن باغوں کے اندر ہم نے ایک نہر جاری کر دی
Tacikçe:
Он ду токистон меваи худро медоданд бе ҳеҷ каму кост. Ва наҳре байни он ду ҷорӣ гардонидем.
Tatarca:
Ул ике бакча мул уңыш бирде, җимешләреннән һичнәрсә кимемәде вә ул ике бакчаның уртасыннан елга агыздык.
Endonezyaca:
Kedua buah kebun itu menghasilkan buahnya, dan kebun itu tiada kurang buahnya sedikitpun, dan Kami alirkan sungai di celah-celah kedua kebun itu,
Amharca:
ሁለቱም አትክልቶች ሰብላቸውን ሰጡ፡፡ ከእርሱም ምንም አላጎደሉም፡፡ በመካከላቸውም ወንዝን አፈሰስን፡፡
Tamilce:
அவ்விரு தோட்டங்களும் தத்தமது கனிகளை (நிறைவாக)த் தந்தன. அவற்றில் எதையும் அவை குறைக்கவில்லை. இன்னும், அவ்விரண்டுக்கும் இடையில் ஓர் ஆற்றை பிளந்தோடச் செய்தோம்.
Korece:
그 두정원은 열매로 풍성하 고 아무 것도 부족됩이 없었으며 하나님은 그 사이에 강이 흐르도 록 하셨노라
Vietnamca:
Cả hai ngôi vườn đều xum xuê trĩu quả, không có bất cứ một trái lép nào; và TA đã cho phún ra một dòng sông chính giữa hai ngôi vườn đó.
Ayet Linkleri: