Arapça:
إِذْ أَوَى الْفِتْيَةُ إِلَى الْكَهْفِ فَقَالُوا رَبَّنَا آتِنَا مِن لَّدُنكَ رَحْمَةً وَهَيِّئْ لَنَا مِنْ أَمْرِنَا رَشَدًا
Çeviriyazı:
iẕ eve-lfityetü ile-lkehfi feḳâlû rabbenâ âtinâ mil ledünke raḥmetev veheyyi' lenâ min emrinâ raşedâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O gençler mağaraya sığınınca şöyle dediler: "Rabbimiz! Bize katından bir rahmet ver ve bizim için şu işimizden bir kurtuluş yolu hazırla."
Diyanet İşleri:
Birkaç genç mağaraya sığınmış: "Rabbimiz! Katından bize rahmet ver ve işimizde doğruyu göster, bizi başarılı kıl" demişlerdi.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Hani o zaman o yiğitler, mağaraya sığınmışlardı da Rabbimiz demişlerdi, katından bir rahmet ihsan et bize ve işimizin başarıyla doğruluğa ulaşması için sebepler hazırla bize.
Şaban Piriş:
Hani bir kaç genç mağaraya sığınmıştı ve şöyle demişlerdi: Rabbimiz, bize katından bir rahmet ver ve bu işimizde doğruyu bize nasip et!
Edip Yüksel:
Gençler mağaraya sığındıklarında, "Rabbimiz bize merhametini yağdır ve bu durumdan bize bir kurtuluş yolu göster," demişlerdi.
Ali Bulaç:
O gençler, mağaraya sığındıkları zaman, demişlerdi ki: "Rabbimiz, Katından bize bir rahmet ver ve işimizden bize doğruyu kolaylaştır (bizi başarılı kıl).
Suat Yıldırım:
Vakta ki o genç yiğitler mağaraya çekildiler. Şöyle niyaz ettiler: “Ulu Rabbimiz! Katından bir rahmet ver ve şu dâvamızda doğruluk ve muvaffakiyet ihsan eyle bize!”
Ömer Nasuhi Bilmen:
O vakit ki, o gençler mağaraya sığındılar da dediler ki: «Ey Rabbimiz! Bize kendi indinde bir rahmet ver ve bizim için işimizden dolayı bir muvaffakiyet hazırla.»
Yaşar Nuri Öztürk:
Hani, o yiğit gençler o mağaraya sığındılar da şöyle dediler: "Ey Rabbimiz, katından bir rahmet ver bize ve bizim için bir çıkış yolu lütfet işimize."
Bekir Sadak:
18:13
İbni Kesir:
Hani o yiğitler
Adem Uğur:
O (yiğit) gençler mağaraya sığınmışlar ve: Rabbimiz! Bize tarafından rahmet ver ve bize, (şu) durumumuzdan bir kurtuluş yolu hazırla! demişlerdi.
İskender Ali Mihr:
Gençler mağaraya sığındıkları zaman şöyle dediler: “Rabbimiz, bize Senin katından bir rahmet ver. Ve bize emrimizden (bizim içimizden, senin emirlerinden bize ait olan rahmet ve salâvâtı ulaştıracak kişiyi) mürşidi tayin et.”
Celal Yıldırım:
Hani bir grup genç, mağaraya çekilmişler ve : «Ey Rabbimiz ! Bize kendi katından bir rahmet ver
Tefhim ul Kuran:
O gençler, mağaraya sığındıkları zaman, demişlerdi ki: «Rabbimiz, katından bize bir rahmet ver ve işimizden bize doğruyu kolaylaştır (bizi başarılı kıl).»
Fransızca:
Quand les jeunes se furent réfugiés dans la caverne, ils dirent : "ô notre Seigneur, donne nous de Ta part une miséricorde; et assure nous la droiture dans tout ce qui nous concerne".
İspanyolca:
Cuando los jóvenes, al refugiarse en la caverna, dijeron: «¡Señor! ¡Concédenos una misericordia de Ti y haz que nos conduzcamos correctamente!»
İtalyanca:
Quando quei giovani si rifugiarono nella caverna, dissero: «Signor nostro, concedici la Tua misericordia, concedici retto comportamento nel nostro agire».
Almanca:
(Und erinnere daran), als die jungen Männer in der Höhle Unterkunft suchten und sagten: "Unser HERR! laß uns von Dir aus Gnade zuteil werden und richte für uns aus unserer Angelegenheit eine richtige Haltung ab!"
Çince:
当时,有几个青年避居山洞中,他们说:我们的主啊!求你把你那里的恩惠赏赐我们,求你使我们的事业完全端正。
Hollandaca:
Toen de jonge menschen hunne toevlucht in de spelonk namen, zeiden zij: O Heer! schenk ons genade en verzeker ons een rechtvaardig gedrag.
Rusça:
Вот юноши укрылись в пещере и сказали: "Господь наш! Даруй нам от Себя милость и устрой наше дело наилучшим образом".
Somalice:
Waa markay u Dummeen Dhallinyaradu Godka oy dhaheen Eebow naga sii Agtaada Naxariis noona Darab Amarkanaga Hanuun.
Swahilice:
Vijana hao walipo kimbilia kwenye pango walisema: Mola wetu Mlezi! Tupe rehema itokayo kwako, na tutengezee uwongofu katika jambo letu.
Uygurca:
ئۆز ۋاقتىدا بىر قانچە يىگىت غارنى پاناھ جاي قىلىۋالدى، ئۇلار: «پەرۋەردىگارىمىز! بىزگە رەھمەت خەزىنىلىرىڭدىن ئاتا قىلغىن، بىزنىڭ ئىشلىرىمىزنى تۈزەپ، بىزنى ھىدايەت تاپقۇچىلاردىن قىلغىن» دېدى
Japonca:
青年たちが洞窟の中に逃れた時を思え。かれらは(祈って)言った。「主よ,あなたの御許から慈悲を与えられ,わたしたちの事態に正しい道を御授け下さい。」
Arapça (Ürdün):
اذكر «إذ أوى الفتية إلى الكهف» جمع فتى وهو الشاب الكامل، خائفين على إيمانهم من قومهم الكفار «فقالوا ربنا آتنا من لدنك» من قبلك «رحمة وهيئ» أصلح «لنا من أمرنا رشدا» هداية.
Hintçe:
कि एक बारगी कुछ जवान ग़ार में आ पहुँचे और दुआ की-ऐ हमारे परवरदिगार हमें अपनी बारगाह से रहमत अता फरमा-और हमारे वास्ते हमारे काम में कामयाबी इनायत कर
Tayca:
จงรำลึกขณะที่พวกชายหนุ่มหลบเข้าไปในถ้ำแล้วพวกเขากล่าวว่า “ข้าแต่พระผู้เป็นเจ้าของเรา ขอพระองค์ทรงโปรดประทานความเมตตาจากพระองค์แก่เรา และทรงทำให้การงานของเราอยู่ในแนวทางที่ถูกต้อง”
İbranice:
כאשר הנערים מצאו מקלט במערה ואז אמרו : 'ריבוננו! תן לנו רחמים ממך, והדרך אותנו
Hırvatça:
Kad se nekoliko momaka u pećinu sklonilo pa reklo: "Gospodaru naš, daruj nam Svoju milost i daj da ovo naše stanje na dobro izađe."
Rumence:
Tinerii care se adăpostiră în Grotă au spus: “Domnul nostru! Dăruieşte-ne nouă milostivenie de la Tine şi fă-ne nouă soartă dreaptă!”
Transliteration:
Ith awa alfityatu ila alkahfi faqaloo rabbana atina min ladunka rahmatan wahayyi lana min amrina rashadan
Türkçe:
Hani, o yiğit gençler o mağaraya sığındılar da şöyle dediler: "Ey Rabbimiz, katından bir rahmet ver bize ve bizim için bir çıkış yolu lütfet işimize."
Sahih International:
[Mention] when the youths retreated to the cave and said, "Our Lord, grant us from Yourself mercy and prepare for us from our affair right guidance."
İngilizce:
Behold, the youths betook themselves to the Cave: they said, "Our Lord! bestow on us Mercy from Thyself, and dispose of our affair for us in the right way!"
Azerbaycanca:
(Ya Rəsulum!) Xatırla ki, o zaman gənclər mağaraya sığınıb: “Ey Rəbbimiz! Bizə Öz dərgahından mərhəmət bəxş et və işimizə fərəc ver! (Bizi kafirlərin bəlasından, düşmənlərin təhlükəsindən qoru, bizə ruzi verib doğru yola yönəlt!)” – demişdilər.
Süleyman Ateş:
O gençler mağaraya sığındılar: Rabbimiz, bize katından bir rahmet ver ve bize şu işimizden bir çıkış yolu hazırla!" dediler.
Diyanet Vakfı:
O (yiğit) gençler mağaraya sığınmışlar ve: Rabbimiz! Bize tarafından rahmet ver ve bize, (şu) durumumuzdan bir kurtuluş yolu hazırla! demişlerdi.
Erhan Aktaş:
Gençler, mağaraya sığındıkları zaman şöyle demişlerdi: “Rabb’imiz, bize kendi katından bir rahmet ver. İşimizde doğru olanı yapma bilinci lütfet.”
Kral Fahd:
O (yiğit) gençler mağaraya sığınmışlar ve: «Rabbimiz! Bize tarafından rahmet ver ve bize, (şu) durumumuzdan bir kurtuluş yolu hazırla!» demişlerdi.
Hasan Basri Çantay:
O zaman o gene yeğitler mağaraya sığınmış (lar) dı da: «Ey Rabbimiz, bize tarafından bir rahmet ver ve işimizden bizim için bir muvaffakıyyet hazırla» demişlerdi.
Muhammed Esed:
Hani, o gençler mağaraya sığındıkları zaman, "Ey Rabbimiz!" demişlerdi, "Bize katından bir rahmet bahşet; ve içinde bulunduğumuz (harici) şartlar ne olursa olsun bizi doğruluk bilinciyle donat!"
Gültekin Onan:
O gençler, mağaraya sığındıkları zaman demişlerdi ki: "
Ali Fikri Yavuz:
Hatırla ki, o vakit, o genç yiğitler mağaraya sığındılar da şöyle dediler: “-Ey Rabbimiz! Bize, tarafından bir rahmet ihsan buyur ve işimizden bize bir başarı hazırla.”
Portekizce:
Recorda de quando um grupo de jovens se refugiou na caverna, dizendo: Ó Senhor nosso, concede-nos Tua misericórdia,e reserva-nos um bom êxito em nossa empresa!
İsveççe:
När dessa unga män tog sin tillflykt till grottan bad de: "Herre! Förbarma Dig över oss och visa oss den rätta vägen ut ur våra [svårigheter]!"
Farsça:
[یاد کن] هنگامی را که [آن] جوانان در غار پناه گرفتند و گفتند: پروردگارا! رحمتی از نزد خود به ما عطا کن، و برای ما در کارمان زمینه هدایتی فراهم آور.
Kürtçe:
کاتێک کۆمەڵە گەنجێک پەنایان بردەبەر ئەشکەوتەکە ووتیان ئەی پەروەردگارمان لەلایەن خۆتەوە ڕەحمەتێکمان پێ ببەخشە وە فەراھەم بھێنە بۆمان لەم کارەی کەواین تیایدا ڕێی ڕاست و ڕزگاری
Özbekçe:
Қачонки йигитлар каҳфдан жой олганларида: «Эй Роббимиз, бизга Ўз ҳузурингдан раҳмат бергин ва ишимизни ўзинг тўғрилагин», дедилар. (Каҳф эгалари йигитлар экан. Улар ғордан паноҳ жой топибдилар. Яъни, бировдан қочиб келиб яширинибдилар. Демак, ишларидан кўнгиллари тўқ эмас. Уларга бу борада ҳам Аллоҳдан ёрдам керак.)
Malayca:
(Ingatkanlah peristiwa) ketika serombongan orang-orang muda pergi ke gua, lalu mereka berdoa: "Wahai Tuhan kami! Kurniakanlah kami rahmat dari sisiMu, dan berilah kemudahan-kemudahan serta pimpinan kepada kami untuk keselamatan ugama kami".
Arnavutça:
(Kujtoje ti) kur disa sjelmosha u strehuan në shpellë dhe thanë: “O Zoti ynë, dhurona mëshirë nga ana Jote dhe përgatitna neve në udhëzim të drejtë!”
Bulgarca:
Когато младежите се приютиха в пещерата и рекоха: “Господи наш, дай ни милосърдие от Теб и ни приготви напътствие за нашето дело!”
Sırpça:
Кад се неколико момака у пећини склонуло па казало: “Господару наш, дај нам Своју милост и пружи нам у овом нашем поступку присебност.”
Çekçe:
... A hle, mladíci se do jeskyně uchýlili a pravili: 'Pane náš, daruj nám od Sebe milosrdenství a připrav nám pro věc naši správné vedení!'
Urduca:
جب وہ چند نوجوان غار میں پناہ گزیں ہوئے اور انہوں نے کہا کہ "اے پروردگار، ہم کو اپنی رحمت خاص سے نواز اور ہمارا معاملہ درست کر دے،"
Tacikçe:
Он гоҳ ки он ҷавонмардон ба ғорҳо паноҳ бурданд ва гуфтанд: «Эй Парвардигори мо, моро аз сӯи худ раҳмат ато кун ва кори моро ба роҳи рост андоз».
Tatarca:
Шуны хәтерлә: яшь егетләр кәферләрдән куркып тау тишегенә керделәр һәм әйттеләр: "Ий Раббыбыз, үз тарафыңнан безгә рәхмәт бир вә барча эшебезне хаклыкка сал, хаклык белән туры юлны табарбыз".
Endonezyaca:
(Ingatlah) tatkala para pemuda itu mencari tempat berlindung ke dalam gua, lalu mereka berdoa: "Wahai Tuhan kami, berikanlah rahmat kepada kami dari sisi-Mu dan sempurnakanlah bagi kami petunjuk yang lurus dalam urusan kami (ini)".
Amharca:
ጎበዞቹ ወደ ዋሻው በተጠጉና «ጌታችን ሆይ! ከአንተ ዘንድ እዝነትን ስጠን፤ ለእኛም ከነገራችን ቅንን አዘጋጅልን» ባሉ ጊዜ (አስታውስ)፡፡
Tamilce:
அவ்வாலிபர்கள் குகையின் பக்கம் ஒதுங்கிய சமயத்தை நினைவு கூர்வீராக! ஆக, அவர்கள் கூறினார்கள்: “எங்கள் இறைவா உன் புறத்திலிருந்து எங்களுக்கு அருளைத் தா! இன்னும், எங்கள் காரியத்தில் (நாங்கள் எப்படி நடந்து கொள்ள வேண்டும் என்று) எங்களுக்கு நல்லறிவை(யும் நல் வழியையும்) ஏற்படுத்திக் கொடு!”
Korece:
보라 젊은이들이 동굴로 은 신하여 말하길 주여 저희에게 당 신의 자비를 베풀어 주소서 그리 고 저희가 하는 일을 올바른 길로 인도하여 주소서 라고 하였더라
Vietnamca:
(Ngươi hãy nhớ lại) khi nhóm thanh niên ẩn náu trong hang núi, họ cầu nguyện: “Lạy Thượng Đế của bầy tôi, xin Ngài hãy thương xót bầy tôi và xin Ngài hãy sắp xếp vụ việc của bầy tôi theo hướng tốt đẹp.”
Ayet Linkleri: