Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

17

Sûredeki Ayet No: 

104

Ayet No: 

2133

Sayfa No: 

292

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَقُلْنَا مِن بَعْدِهِ لِبَنِي إِسْرَائِيلَ اسْكُنُوا الْأَرْضَ فَإِذَا جَاءَ وَعْدُ الْآخِرَةِ جِئْنَا بِكُمْ لَفِيفًا

Çeviriyazı: 

veḳulnâ mim ba`dihî libenî isrâîle-skünü-l'arḍa feiẕâ câe va`dü-l'âḫirati ci'nâ biküm lefîfâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Arkasından İsrailoğullarına şöyle dedik: "Firavun"un sizi çıkarmak istediği arazide siz oturun! Sonra ahiret vaadi (kıyamet) geldiği vakit, hepinizi toplayıp bir araya getireceğiz."

Diyanet İşleri: 

Sonra İsrailoğullarına: "Bu memlekette siz oturun, kıyamet koptuğunda hepinizi bir araya getiririz." dedik.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve bundan sonra İsrailoğullarına dedik ki: Yeryüzünde oturun, eğleşin, ahiret hakkındaki vaadimizin yerine gelme zamanı çatınca hepinizi derleyip tapımıza getirirler.

Şaban Piriş: 

İsrailoğulları'na: "Ülkede oturun, ahiret vaadi geldiği zaman hepinizi bir araya getireceğiz" dedik.

Edip Yüksel: 

Ondan sonra İsrail oğullarına, "Bu ülkede yerleşin. Verilen son söz geldiğinde sizi bir araya toplayacağız," dedik.

Ali Bulaç: 

Ve onun ardından İsrailoğulları'na söyledik: "O toprak (yurt)ta oturun, ahiret va'di geldiğinde hepinizi derleyip-toplayacağız."

Suat Yıldırım: 

Bu olaydan sonra İsrailoğullarına da dedik ki: “Haydin, yerleşin size gösterilen yere!Ne zaman ki âhiret vâdesi gelir, işte o vakit hepinizi bir araya toplar, hakkınızda gereken hükmü veririz!”

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve ondan sonra İsrailoğullarına dedi ki: «O yerde oturun, sonra ahiret vaadi gelince sizleri dürülüp toplanılmış bir halde (Mahşere) getireceğiz.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Bunun ardından, İsrailoğullarına şöyle dedik: "Şu toprakta oturun. Âhiret vaadi/ikinci vaat gelince, sizi toplayıp bir araya getireceğiz."

Bekir Sadak: 

SÙ Aglayarak yuz ustu yere kapanirlar

İbni Kesir: 

Onun ardından İsrailoğullarına dedik ki: Haydin, o memlekette siz oturun. Ahiret vaadi geldiği zaman

Adem Uğur: 

Arkasından da İsrailoğullarına: &quot

İskender Ali Mihr: 

Ondan sonra benî İsraile, “Arzda (orada) iskân olun (yerleşin)!” dedik. Ahiretin vadesi (vaadi) gelince sizi biraraya getireceğiz.

Celal Yıldırım: 

Bu olaydan sonra israil oğulları´na, «siz artık bu (söz verilen) toprakta oturun. Âhiret va´di (günü) gelince sizi (onlarla) derleyip biraraya getiririz» dedik.

Tefhim ul Kuran: 

Ve onun ardından İsrailoğullarına söyledik: «O toprak (yurt) ta oturun, ahiret va´di geldiğinde hepinizi derleyip toplayacağız.»

Fransızca: 

Et après lui, Nous dîmes aux Enfants d'Israël : "Habitez la terre". Puis, lorsque viendra la promesse de la (vie) dernière, Nous vous ferons venir en foule.

İspanyolca: 

Y, después de él, dijimos a los Hijos de Israel: «Habitad la tierra y, cuando se cumpla la promesa de la otra vida, os llevaremos en tropel».

İtalyanca: 

Dicemmo poi ai Figli di Israele: " Abitate la terra!". Quando si compì l'ultima promessa, vi facemmo venire in massa eterogenea.

Almanca: 

UndWIR sagten nach ihm den Kindern Israils: "Bewohnt das Land, und wenn das Versprechen des Letzteren kommt, werden WIR euch in vermischten Scharen bringen."

Çince: 

在他灭亡之后,我对以色列人说:你们居住这个地方吧!当后世的约期来临的时候,我要把你们杂沓地召集来。

Hollandaca: 

En wij zeiden na zijne verdelging tot de kinderen Israëls: Woont in het land, en als de belofte van het toekomstige leven in vervulling zal komen, zullen wij u allen bij elkander brengen om geoordeeld te worden.

Rusça: 

После этого Мы сказали сынам Исраила (Израиля): "Живите на этой земле. А когда исполнится последнее обещание, Мы соберем вас всех вместе".

Somalice: 

waxaana ku nidhi gadaashiis Banii Isra'iil dambane waanu idin keeni dhamaan.

Swahilice: 

Na tukawaambia baada yake Wana wa Israili: Kaeni katika nchi. Itapo kuja ahadi ya Akhera tutakuleteni nyote pamoja.

Uygurca: 

پىرئەۋننى غەرق قىلىۋەتكەندىن كېيىن، بىز ئىسرائىل ئەۋلادىغا: «(مىسىر) زېمىنىدا تۇرۇڭلار، ئاخىرەت ۋەدىسى (يەنى قىيامەت) كەلگەن چاغدا سىلەرنى (قەبرەڭلاردىن مەھشەرگاھقا) (كاپىرلار بىلەن مۆمىنلەرنى) ئارىلاش ئېلىپ كېلىمىز» دېدۇق

Japonca: 

われはその後,イスラエルの子孫たちに言った。「この地に住み着きなさい。だが来世の約束が来る時,われはあなたがたを鳥合の衆にするであろう。」

Arapça (Ürdün): 

«وقلنا من بعده لبني إسرائيل اسكنوا الأرض فإذا جاء وعد الآخرة» أي الساعة «جئنا بكم لفيفا» جميعا أنتم وهم.

Hintçe: 

और उसके बाद हमने बनी इसराईल से कहा कि (अब तुम ही) इस मुल्क में (खूब आराम से) रहो सहो फिर जब आख़िरत का वायदा आ पहुँचेगा तो हम तुम सबको समेट कर ले आएँगें

Tayca: 

และเราได้กล่าวแก่วงศ์วานของอิสรออีลหลังจากเขาว่า “จงพำนักอยู่ในดินแดนนี้” ดังนั้นเมื่อสัญญาแห่งวันอาคิเราะฮได้มาถึง เราจะนำพวกเจ้าทั้งหมดมารวมไว้ด้วยกัน”

İbranice: 

ואמרנו אחריו אל בני-ישראל: 'שכנו בארץ, וכאשר תגיע הבטחת אחרית הימים, נביא את כולכם מכל הקצוות

Hırvatça: 

i poslije toga rekosmo sinovima Israilovim: "Naselite se u zemlji, pa kad vrijeme ahireta nastupi, sve ćemo vas zajedno dovesti."

Rumence: 

După el, le-am spus fiilor lui Israel: “Locuiţi pământul, însă când va veni făgăduiala Vieţii de Apoi, vă vom aduce laolaltă.”

Transliteration: 

Waqulna min baAAdihi libanee israeela oskunoo alarda faitha jaa waAAdu alakhirati jina bikum lafeefan

Türkçe: 

Bunun ardından, İsrailoğullarına şöyle dedik: "Şu toprakta oturun. Âhiret vaadi/ikinci vaat gelince, sizi toplayıp bir araya getireceğiz."

Sahih International: 

And We said after Pharaoh to the Children of Israel, "Dwell in the land, and when there comes the promise of the Hereafter, We will bring you forth in [one] gathering."

İngilizce: 

And We said thereafter to the Children of Israel, "Dwell securely in the land (of promise)": but when the second of the warnings came to pass, We gathered you together in a mingled crowd.

Azerbaycanca: 

Və bundan sonra İsrail oğullarına dedik: “Siz (Şam) ərazisində sakin olun. Axirət və’dəsi (qiyamət) gəlib çatdıqda sizin hamınızı (sizi və Fir’on əhlini, yaxud mö’minləri və kafirləri) birlikdə (bir-birinizə qarışmış halda məhşərə) gətirəcəyik!”

Süleyman Ateş: 

Onun ardından İsrail oğullarına: "O ülkede oturun, ahiret zamanı gelince hepinizi toplayıp bir araya getireceğiz," dedik.

Diyanet Vakfı: 

Arkasından da İsrailoğullarına: "O topraklarda oturun! Ahiret vadi tahakkuk edince, hepinizi toplayıp bir araya getireceğiz" dedik.

Erhan Aktaş: 

Arkasından İsrâîloğulları’na, “güven içinde o yerde yerleşin! Sonra âhiret için verilen süre dolunca hepinizi toplayıp bir araya getireceğiz.” dedik.

Kral Fahd: 

Arkasından da İsrailoğullarına: «O topraklarda oturun! Ahiret vaadi tahakkuk edince, hepinizi toplayıp bir araya getireceğiz» dedik. 

Hasan Basri Çantay: 

Arkasından da İsrâîl oğullarına (şöyle) dedik: (Haydin), o yerde siz oturun. Sonra âhiret va´di geldiği vakit onları da, sizi de bir araya getireceğiz».

Muhammed Esed: 

Ve sonra İsrailoğulları´na: "Şimdi artık yeryüzünde güvenlik içinde yerleşin" dedik, "fakat, (unutmayın ki,) Son Gün´e ilişkin söz gerçekleştiği zaman, karışık bir bütün(ün parçaları) olarak hepinizi bir araya getireceğiz!"

Gültekin Onan: 

Ve onun ardından İsrailoğullarına söyledik: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

Arkasından İsraîloğullarına şöyle dedik: Firavun’un sizi çıkarmak istediği arazide siz oturun. Sonra ahiret vaadi (kıyamet) geldiği zaman, onları da sizi de bir araya getireceğiz (Sonra aranızda hüküm vererek iyi ve kötü olanlarınızı ayıracağız).

Portekizce: 

E depois disso dissemos aos israelitas: Habitai a Terra, porque, quando chegar a Segunda cominação, reunir-vos-emosem grupos heterogêneos.

İsveççe: 

Därefter sade Vi till Israels barn: "Bo kvar i detta land! Men när löftet om uppståndelsen besannas skall Vi låta er stiga fram [med de andra] i en enda, myllrande människomassa."

Farsça: 

و پس از فرعون به بنی اسرائیل گفتیم: در این سرزمین ساکن شوید، زمانی که وعده آخرت برسد، همه شما را با هم [به صحرای قیامت] می آوریم.

Kürtçe: 

ئەوسا لە پاش خنکاندنیان ووتمان بە نەوەی ئیسرائیل نیشتەجێ بن لەو زەویەی (کە فیرعەون ویستی دەرتان کات لێی) جا کاتێک بەڵێنی ڕۆژی دوایی ھات ئەوسا ھەمووتان پێکەوە (بۆ دادگای خوا) دەھێنین

Özbekçe: 

У(Фиръавн)дан сўнг Бани Исроилга: «Мана шу ерни маскан тутинглар. Бас, охират ваъдаси келган чоғида ҳаммангизни тўплаб келтирурмиз», дедик. (Қиёмат қоим бўлганида, ҳаммангизни–сизни ҳам, Фиръавн ва унинг қавмини ҳам тўплаб келтирамиз. Ўшанда ҳисоб-китоб бўлаверади.)

Malayca: 

Dan Kami katakan kepada Bani Israil, sesudah Firaun (dibinasakan): "Tinggalah kamu di negeri itu kemudian apabila datang tempoh hari akhirat, Kami datangkan kamu (ke Padang Mahsyar) dengan bercampur-aduk.

Arnavutça: 

dhe pas kësaj, u thamë bijve të Israelit: “Vendosuni në tokën (nga e cila ka dashtë t’ju dëbojë Faraoni). E, kur të arrijë premtimi i Ditës së Kijametit, do t’u sjellim juve të përzier”.

Bulgarca: 

И рекохме след него на синовете на Исраил: “Обитавайте земята и когато настъпи обещаното за отвъдния живот, ще ви доведем стълпени.”

Sırpça: 

и после тога казасмо Израиљевим синовима: „Населите се у земљи, па кад време Смака света наступи, све ћемо заједно да вас окупимо.“

Çekçe: 

a řekli jsme poté dítkám Izraele: 'Obývejte tuto zem, a až přijde čas slíbený Hodiny poslední, v houfu vás přivedeme!'

Urduca: 

اور اس کے بعد بنی اسرائیل سے کہا کہ اب تم زمین میں بسو، پھر جب آخرت کے وعدے کا وقت آن پورا ہوگا تو ہم تم سب کو ایک ساتھ لا حاضر کریں گے

Tacikçe: 

Ва пас аз ӯ ба банӣ-Исроил гуфтем: «Дар он сарзамин сокин шавед ва чун ваъдаи охират расад, ҳамаи шуморо бо ҳам зиндаву ҷамъ мекунем»,

Tatarca: 

Фиргаунне һәм аның кавемен һәлак иткәч Ягъкуб балаларына әйттек: "Фиргаун сезне куып чыгарырга теләгән җирдә хәзер инде сез торыгыз! Кыямәт көне килсә, барчагызны каберләрегездән кубарып мәхшәр җиренә китерербез, анда мәгълүм булыр, кем яхшы, кем яман икәнлеге".

Endonezyaca: 

dan Kami berfirman sesudah itu kepada Bani Israil: "Diamlah di negeri ini, maka apabila datang masa berbangkit, niscaya Kami datangkan kamu dalam keadaan bercampur baur (dengan musuhmu)".

Amharca: 

ከእርሱም በኋላ ለእሰራኤል ልጆች «ምድሪቱን ተቀመጡባት የኋለኛይቱም (ሰዓት) ቀጠሮ በመጣ ጊዜ እናንተን የተከማቻችሁ ስትኾኑ እናመጣችኋለን» አልናቸው፡፡

Tamilce: 

இன்னும், இதன் பின்னர், இஸ்ராயீலின் சந்ததிகளுக்கு நாம் கூறினோம்: ‘‘நீங்கள் இப்பூமியில் வசியுங்கள். மறுமையின் வாக்குறுதி வந்தால், உங்கள் அனைவரையும் ஒன்றோடு ஒன்று கலந்தவர்களாக நாம் கொண்டு வருவோம்.

Korece: 

그런 후 하나님은 이스라엘자손에게 그 땅에 거주하라 하였 으나 내세의 약속이 이를 때 하나 님은 너희 모두를 뒤섞인 군중으 로 모이게 하리라

Vietnamca: 

Và TA (Allah) đã phán bảo với dân Israel sau (khi tiêu diệt) hắn: “Các ngươi hãy định cư tại vùng đất (Sham)(8) cho đến khi lời hứa sau cùng xảy đến, TA sẽ tập trung các ngươi lại, trộn lẫn với nhau.” (8) Vùng đất Sham ngày nay được chia thành 4 quốc gia, gồm: Palestine, Syria, Jordan và Li Băng.