Arapça:
إِذْ قَالَ لِأَبِيهِ وَقَوْمِهِ مَا هَٰذِهِ التَّمَاثِيلُ الَّتِي أَنتُمْ لَهَا عَاكِفُونَ
Çeviriyazı:
iẕ ḳâle liebîhi veḳavmihî mâ hâẕihi-ttemâŝîlü-lletî entüm lehâ `âkifûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O zaman o, babasına ve kavmine: "Bu tapınıp durduğunuz heykeller nedir?" demişti.
Diyanet İşleri:
İbrahim, babasına ve milletine: "Bu tapınıp durduğunuz heykeller nedir?" demişti.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Hani atasına ve kavmine, nedir bu tapıp durduğunuz heykeller demişti.
Şaban Piriş:
Babasına ve kavmine: Kendilerine ısrarla bağlanıp (ibadet ettiğiniz) bu heykeller nedir? demişti.
Edip Yüksel:
Babasına ve halkına, "Kendinizi adadığınız bu heykeller de neyin nesidir," dedi.
Ali Bulaç:
Hani babasına ve kavmine demişti ki: "Sizin, karşılarında bel büküp eğilmekte olduğunuz bu temsili heykeller nedir?
Suat Yıldırım:
O vakit babasına ve halkına: “Nedir bu karşısında durup taptığınız heykeller?” dedi.
Ömer Nasuhi Bilmen:
O vakit ki, babasına ve kavmine dedi ki: «Nedir bu timsaller ki, siz onlara (tapınmaya) devam edip duruyorsunuz?»
Yaşar Nuri Öztürk:
Babasına ve toplumuna şöyle demişti: "Şu başına toplanıp durduğunuz heykeller de ne?"
Bekir Sadak:
Hepsini paramparca edip, iclerinden buyugunu ona basvursunlar diye, saglam birakti.
İbni Kesir:
Hani o, babasına ve kavmine demişti ki: Şu tapınıp durduğunuz heykeller de nedir?
Adem Uğur:
O, babasına ve kavmine: Şu karşısına geçip tapmakta olduğunuz heykeller de ne oluyor? demişti.
İskender Ali Mihr:
(İbrâhîm A.S), babasına ve kavmine şöyle demişti: “Sizin ibadet ettiğiniz bu heykeller nedir?”
Celal Yıldırım:
Hani o bir vakit babasına ve kavmine, «nedir bu üzerine kapanıp durduğunuz heykeller?» demişti.
Tefhim ul Kuran:
Hani babasına ve kavmine demişti ki: «Sizin, karşılarında bel büküp eğilmekte olduğunuz bu temsili heykeller nedir?»
Fransızca:
Quand il dit à son père et à son peuple : "Que sont ces statues auxquelles vous vous attachez ? ".
İspanyolca:
Cuando dijo a su padre y a su pueblo: «¿Qué son estas estatuas a cuyo culto estáis entregados?»
İtalyanca:
Quando disse a suo padre e alla sua gente: «Cosa sono queste statue in cui credete?»
Almanca:
Als er seinem Vater und seinen Leuten sagte: "Was sind diese Statuen, denen ihr Zuwendung erweist?"
Çince:
当时,他对他的父亲和宗族说:你们所依恋的这些雕像是什么东西?
Hollandaca:
Gedenk, toen hij tot zijn vader en zijn volk zeide: Wat zijn deze beelden, waaraan gij zoo geheel zijt onderworpen?
Rusça:
Вот он сказал своему отцу и народу: "Что это за изваяния, которым вы предаетесь?"
Somalice:
Markuu ku Yidhi Aabihiis iyo Qoomkiisii waa maxay Sawiradan aad ku kor Negidihiin (Caabudaysaan).
Swahilice:
Alipo mwambia baba yake na watu wake: Ni nini haya masanamu mnayo yashughulikia kuyaabudu?
Uygurca:
ئۆز ۋاقتىدا ئىبراھىم (كۇففارلار چوقۇنۇۋاتقان بۇتلارنى مەنسىتمەي) ئاتىسىغا ۋە قەۋمىگە: سىلەر چوقۇنۇۋاتقان بۇ بۇتلار نېمە؟ (يەنى نېمە ئۈچۈن بۇ بۇتلارغا چوقۇنىسىلەر؟)» دېدى
Japonca:
かれが父とかれの人びとに,こう言った時を思いなさい。「あなたがたが崇拝するこれらの偶像は,何ものであるのか。」
Arapça (Ürdün):
«إذ قال لأبيه وقومه ما هذه التماثيل» الأصنام «التي أنتم لها عاكفون» أي على عبادتها مقيمون.
Hintçe:
जब उन्होंने अपने (मुँह बोले) बाप और अपनी क़ौम से कहा ये मूर्ते जिनकी तुम लोग मुजाबिरी करते हो आख़िर क्या (बला) है
Tayca:
ขณะที่เขากล่าวแก่บิดาของเขาและกลุ่มชนของเขาว่า “รูปปั้นอะไรกันนี่ที่พวกท่านเฝ้าบูชากัน ”
İbranice:
כאשר אמר לאביו ולבני עמו: 'מה הם הפסלים האלה שאתם עובדים
Hırvatça:
Kad on ocu svome i narodu svome reče: "Kakvi su ovo kumiri kojima se tako predano klanjate?",
Rumence:
El spuse tatălui său şi poporului său: “Ce sunt aceste chipuri înaintea cărora staţi?”
Transliteration:
Ith qala liabeehi waqawmihi ma hathihi alttamatheelu allatee antum laha AAakifoona
Türkçe:
Babasına ve toplumuna şöyle demişti: "Şu başına toplanıp durduğunuz heykeller de ne?"
Sahih International:
When he said to his father and his people, "What are these statues to which you are devoted?"
İngilizce:
Behold! he said to his father and his people, "What are these images, to which ye are (so assiduously) devoted?"
Azerbaycanca:
(İbrahim) atasına və tayfasına: “Sizin tapınıb durduğunuz bu heykəllər nədir?” – dediyi zaman
Süleyman Ateş:
Babasına ve kavmine demişti ki: "Sizin şu karşısında durup taptığınız heykeller nedir?"
Diyanet Vakfı:
O, babasına ve kavmine: Şu karşısına geçip tapmakta olduğunuz heykeller de ne oluyor? demişti.
Erhan Aktaş:
Hani o, babasına ve halkına: “Kendinizi adadığınız bu heykeller nedir?” dedi.
Kral Fahd:
O, babasına ve kavmine: Şu karşısına geçip tapmakta olduğunuz heykeller de ne oluyor? demişti.
Hasan Basri Çantay:
O zaman o, babasına ve kavmine: «Sizin tapmakda olduğunuz bu heykeller nedir?» demişdi.
Muhammed Esed:
babasına ve halkına (şöyle): "Kendinizi bu kadar yürekten adadığınız bu biçimsel nesneler nedir?" dediği zaman,
Gültekin Onan:
Hani babasına ve kavmine demişti ki: "
Ali Fikri Yavuz:
O zaman, babasına ve kavmine şöyle demişti: “- Sizin tapmakta olduğunuz heykeller nedir?”
Portekizce:
Ao perguntar ao seu pai e ao seu povo: Que significam esses ídolos, aos quais vos devotais?
İsveççe:
Till sin fader och sitt folk sade han: "Vad föreställer dessa statyer som ni dyrkar med en sådan hängivenhet?"
Farsça:
[یاد کن] زمانی را که به پدرش و قومش گفت: این می سمه هایی که شما ملازم پرستش آنها شده اید، چیست؟
Kürtçe:
کاتێک ووتی بە باوکی وگەلەکەی ئا ئەم پەیکەر و بتانە چین؟ کە ئێوە دەیان پەرستن (بەلایانەوە ماونەتەوە)؟
Özbekçe:
Ўшанда у отасига ва қавмига: «Манави сиз ибодатига берилаётган ҳайкаллар нима?» деган эди.
Malayca:
Ketika ia berkata kepada bapanya dan kaumnya: "Apakah hakikatnya patung-patung ini yang kamu bersungguh-sungguh memujanya?"
Arnavutça:
kur ai i tha babës së vet dhe popullit të tij: “Ç’janë këta idhuj, që ju po i adhuroni kaq shumë?”
Bulgarca:
Рече на своя баща и на своя народ: “Какви са тези изваяния, пред които се кланяте?”
Sırpça:
Кад он своме оцу и своме народу рече: „Какви су ово кипови које тако предано обожавате?“
Çekçe:
Hle, pravil otci svému a lidu svému: 'Co je to za sochy, jichž se tak usilovně přidržujete?'
Urduca:
یاد کرو وہ موقع جبکہ اُس نے اپنے باپ اور اپنی قوم سے کہا تھا کہ "یہ مورتیں کیسی ہیں جن کے تم لوگ گرویدہ ہو رہے ہو؟"
Tacikçe:
Он гоҳ, ки ба падараш ва қавмаш гуфт: «Ин суратҳо, ки ба парастиши онҳо дил ниҳодаед, чистанд?»
Tatarca:
Атасына вә кавеменә әйтте: "Сез бик нык бирелеп даим гыйбадәт кылган бу сурәтләр, алар нәрсә".
Endonezyaca:
(Ingatlah), ketika Ibrahim berkata kepada bapaknya dan kaumnya: "Patung-patung apakah ini yang kamu tekun beribadat kepadanya?"
Amharca:
ለአባቱና ለሕዝቦቹ «ይህቺ ቅርጻ ቅርጽ ያቺ እናንተ ለእርሷ ተገዢዎች የኾናችሁት ምንድን ናት» ባለ ጊዜ (መራነው)፡፡
Tamilce:
அவர், தனது தந்தை இன்னும் தனது சமுதாயத்தை நோக்கி, “நீங்கள் இவற்றின் மீது நிலையாக (-பிடிவாதமாக) இருக்கின்ற இந்த உருவ சிலைகள் (உடைய உண்மை நிலைதான்) என்ன?” என்று கூறிய சமயத்தை நினைவு கூர்வீராக!
Korece:
그때 그는 그의 아버지와 백성에게 여러분들이 숭배하는 이 우상들이 무엇이뇨 라고 말하 였더라
Vietnamca:
Khi Y nói với cha và người dân của Y: “Đây, những thứ hình tượng mà các người sùng bái là gì chứ?”
Ayet Linkleri: