Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

21

Sûredeki Ayet No: 

52

Ayet No: 

2535

Sayfa No: 

326

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

إِذْ قَالَ لِأَبِيهِ وَقَوْمِهِ مَا هَٰذِهِ التَّمَاثِيلُ الَّتِي أَنتُمْ لَهَا عَاكِفُونَ

Çeviriyazı: 

iẕ ḳâle liebîhi veḳavmihî mâ hâẕihi-ttemâŝîlü-lletî entüm lehâ `âkifûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

O zaman o, babasına ve kavmine: "Bu tapınıp durduğunuz heykeller nedir?" demişti.

Diyanet İşleri: 

İbrahim, babasına ve milletine: "Bu tapınıp durduğunuz heykeller nedir?" demişti.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Hani atasına ve kavmine, nedir bu tapıp durduğunuz heykeller demişti.

Şaban Piriş: 

Babasına ve kavmine: Kendilerine ısrarla bağlanıp (ibadet ettiğiniz) bu heykeller nedir? demişti.

Edip Yüksel: 

Babasına ve halkına, "Kendinizi adadığınız bu heykeller de neyin nesidir," dedi.

Ali Bulaç: 

Hani babasına ve kavmine demişti ki: "Sizin, karşılarında bel büküp eğilmekte olduğunuz bu temsili heykeller nedir?

Suat Yıldırım: 

O vakit babasına ve halkına: “Nedir bu karşısında durup taptığınız heykeller?” dedi.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

O vakit ki, babasına ve kavmine dedi ki: «Nedir bu timsaller ki, siz onlara (tapınmaya) devam edip duruyorsunuz?»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Babasına ve toplumuna şöyle demişti: "Şu başına toplanıp durduğunuz heykeller de ne?"

Bekir Sadak: 

Hepsini paramparca edip, iclerinden buyugunu ona basvursunlar diye, saglam birakti.

İbni Kesir: 

Hani o, babasına ve kavmine demişti ki: Şu tapınıp durduğunuz heykeller de nedir?

Adem Uğur: 

O, babasına ve kavmine: Şu karşısına geçip tapmakta olduğunuz heykeller de ne oluyor? demişti.

İskender Ali Mihr: 

(İbrâhîm A.S), babasına ve kavmine şöyle demişti: “Sizin ibadet ettiğiniz bu heykeller nedir?”

Celal Yıldırım: 

Hani o bir vakit babasına ve kavmine, «nedir bu üzerine kapanıp durduğunuz heykeller?» demişti.

Tefhim ul Kuran: 

Hani babasına ve kavmine demişti ki: «Sizin, karşılarında bel büküp eğilmekte olduğunuz bu temsili heykeller nedir?»

Fransızca: 

Quand il dit à son père et à son peuple : "Que sont ces statues auxquelles vous vous attachez ? ".

İspanyolca: 

Cuando dijo a su padre y a su pueblo: «¿Qué son estas estatuas a cuyo culto estáis entregados?»

İtalyanca: 

Quando disse a suo padre e alla sua gente: «Cosa sono queste statue in cui credete?»

Almanca: 

Als er seinem Vater und seinen Leuten sagte: "Was sind diese Statuen, denen ihr Zuwendung erweist?"

Çince: 

当时,他对他的父亲和宗族说:你们所依恋的这些雕像是什么东西?

Hollandaca: 

Gedenk, toen hij tot zijn vader en zijn volk zeide: Wat zijn deze beelden, waaraan gij zoo geheel zijt onderworpen?

Rusça: 

Вот он сказал своему отцу и народу: "Что это за изваяния, которым вы предаетесь?"

Somalice: 

Markuu ku Yidhi Aabihiis iyo Qoomkiisii waa maxay Sawiradan aad ku kor Negidihiin (Caabudaysaan).

Swahilice: 

Alipo mwambia baba yake na watu wake: Ni nini haya masanamu mnayo yashughulikia kuyaabudu?

Uygurca: 

ئۆز ۋاقتىدا ئىبراھىم (كۇففارلار چوقۇنۇۋاتقان بۇتلارنى مەنسىتمەي) ئاتىسىغا ۋە قەۋمىگە: سىلەر چوقۇنۇۋاتقان بۇ بۇتلار نېمە؟ (يەنى نېمە ئۈچۈن بۇ بۇتلارغا چوقۇنىسىلەر؟)» دېدى

Japonca: 

かれが父とかれの人びとに,こう言った時を思いなさい。「あなたがたが崇拝するこれらの偶像は,何ものであるのか。」

Arapça (Ürdün): 

«إذ قال لأبيه وقومه ما هذه التماثيل» الأصنام «التي أنتم لها عاكفون» أي على عبادتها مقيمون.

Hintçe: 

जब उन्होंने अपने (मुँह बोले) बाप और अपनी क़ौम से कहा ये मूर्ते जिनकी तुम लोग मुजाबिरी करते हो आख़िर क्या (बला) है

Tayca: 

ขณะที่เขากล่าวแก่บิดาของเขาและกลุ่มชนของเขาว่า “รูปปั้นอะไรกันนี่ที่พวกท่านเฝ้าบูชากัน ”

İbranice: 

כאשר אמר לאביו ולבני עמו: 'מה הם הפסלים האלה שאתם עובדים

Hırvatça: 

Kad on ocu svome i narodu svome reče: "Kakvi su ovo kumiri kojima se tako predano klanjate?",

Rumence: 

El spuse tatălui său şi poporului său: “Ce sunt aceste chipuri înaintea cărora staţi?”

Transliteration: 

Ith qala liabeehi waqawmihi ma hathihi alttamatheelu allatee antum laha AAakifoona

Türkçe: 

Babasına ve toplumuna şöyle demişti: "Şu başına toplanıp durduğunuz heykeller de ne?"

Sahih International: 

When he said to his father and his people, "What are these statues to which you are devoted?"

İngilizce: 

Behold! he said to his father and his people, "What are these images, to which ye are (so assiduously) devoted?"

Azerbaycanca: 

(İbrahim) atasına və tayfasına: “Sizin tapınıb durduğunuz bu heykəllər nədir?” – dediyi zaman

Süleyman Ateş: 

Babasına ve kavmine demişti ki: "Sizin şu karşısında durup taptığınız heykeller nedir?"

Diyanet Vakfı: 

O, babasına ve kavmine: Şu karşısına geçip tapmakta olduğunuz heykeller de ne oluyor? demişti.

Erhan Aktaş: 

Hani o, babasına ve halkına: “Kendinizi adadığınız bu heykeller nedir?” dedi.

Kral Fahd: 

O, babasına ve kavmine: Şu karşısına geçip tapmakta olduğunuz heykeller de ne oluyor? demişti.

Hasan Basri Çantay: 

O zaman o, babasına ve kavmine: «Sizin tapmakda olduğunuz bu heykeller nedir?» demişdi.

Muhammed Esed: 

babasına ve halkına (şöyle): "Kendinizi bu kadar yürekten adadığınız bu biçimsel nesneler nedir?" dediği zaman,

Gültekin Onan: 

Hani babasına ve kavmine demişti ki: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

O zaman, babasına ve kavmine şöyle demişti: “- Sizin tapmakta olduğunuz heykeller nedir?”

Portekizce: 

Ao perguntar ao seu pai e ao seu povo: Que significam esses ídolos, aos quais vos devotais?

İsveççe: 

Till sin fader och sitt folk sade han: "Vad föreställer dessa statyer som ni dyrkar med en sådan hängivenhet?"

Farsça: 

[یاد کن] زمانی را که به پدرش و قومش گفت: این می سمه هایی که شما ملازم پرستش آنها شده اید، چیست؟

Kürtçe: 

کاتێک ووتی بە باوکی وگەلەکەی ئا ئەم پەیکەر و بتانە چین؟ کە ئێوە دەیان پەرستن (بەلایانەوە ماونەتەوە)؟

Özbekçe: 

Ўшанда у отасига ва қавмига: «Манави сиз ибодатига берилаётган ҳайкаллар нима?» деган эди.

Malayca: 

Ketika ia berkata kepada bapanya dan kaumnya: "Apakah hakikatnya patung-patung ini yang kamu bersungguh-sungguh memujanya?"

Arnavutça: 

kur ai i tha babës së vet dhe popullit të tij: “Ç’janë këta idhuj, që ju po i adhuroni kaq shumë?”

Bulgarca: 

Рече на своя баща и на своя народ: “Какви са тези изваяния, пред които се кланяте?”

Sırpça: 

Кад он своме оцу и своме народу рече: „Какви су ово кипови које тако предано обожавате?“

Çekçe: 

Hle, pravil otci svému a lidu svému: 'Co je to za sochy, jichž se tak usilovně přidržujete?'

Urduca: 

یاد کرو وہ موقع جبکہ اُس نے اپنے باپ اور اپنی قوم سے کہا تھا کہ "یہ مورتیں کیسی ہیں جن کے تم لوگ گرویدہ ہو رہے ہو؟"

Tacikçe: 

Он гоҳ, ки ба падараш ва қавмаш гуфт: «Ин суратҳо, ки ба парастиши онҳо дил ниҳодаед, чистанд?»

Tatarca: 

Атасына вә кавеменә әйтте: "Сез бик нык бирелеп даим гыйбадәт кылган бу сурәтләр, алар нәрсә".

Endonezyaca: 

(Ingatlah), ketika Ibrahim berkata kepada bapaknya dan kaumnya: "Patung-patung apakah ini yang kamu tekun beribadat kepadanya?"

Amharca: 

ለአባቱና ለሕዝቦቹ «ይህቺ ቅርጻ ቅርጽ ያቺ እናንተ ለእርሷ ተገዢዎች የኾናችሁት ምንድን ናት» ባለ ጊዜ (መራነው)፡፡

Tamilce: 

அவர், தனது தந்தை இன்னும் தனது சமுதாயத்தை நோக்கி, “நீங்கள் இவற்றின் மீது நிலையாக (-பிடிவாதமாக) இருக்கின்ற இந்த உருவ சிலைகள் (உடைய உண்மை நிலைதான்) என்ன?” என்று கூறிய சமயத்தை நினைவு கூர்வீராக!

Korece: 

그때 그는 그의 아버지와 백성에게 여러분들이 숭배하는 이 우상들이 무엇이뇨 라고 말하 였더라

Vietnamca: 

Khi Y nói với cha và người dân của Y: “Đây, những thứ hình tượng mà các người sùng bái là gì chứ?”