Kur'an Ayetleri

  • Nahl Suresi, Kur'an'ın 16. suresidir. Sure, 128 ayetten oluşur. Medine döneminde inmiş olan son üç ayetin dışındakilerin Mekke döneminde indirildiğine inanılmaktadır. Sure, ismini 68. ayette geçen ve "bal arısı" anlamına gelen "nahl" kelimesinden almıştır. Sure, "Allah'ın emri gelecektir!" ifadesiyle başlar. Vikipedi

    Ayet sayısı: 128

    Başka isimleri: Arı Suresi

    Geliş zamanı: Mekke Dönemi

    Harf sayısı: 7642

    İsmin anlamı: Bal arısı

    Kelime sayısı: 1845

    Sure numarası: 16

Sûre No: 

16

Sûredeki Ayet No: 

118

Ayet No: 

2019

Sayfa No: 

280

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَعَلَى الَّذِينَ هَادُوا حَرَّمْنَا مَا قَصَصْنَا عَلَيْكَ مِن قَبْلُ ۖ وَمَا ظَلَمْنَاهُمْ وَلَٰكِن كَانُوا أَنفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ

Çeviriyazı: 

ve`ale-lleẕîne hâdû ḥarramnâ mâ ḳaṣaṣnâ `aleyke min ḳabl. vemâ żalemnâhüm velâkin kânû enfüsehüm yażlimûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Sana anlattıklarımızı, daha önce yahudilere de haram kılmıştık. Biz onlara zulmetmemiştik. Fakat onlar kendi kendilerine zulmetmişlerdi.

Diyanet İşleri: 

Sana anlattıklarımızı, daha önce, yahudi olanlara da haram kılmıştık; biz onlara zulmetmedik, onlar kendilerine zulmediyorlardı.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Yahudi olanlara da daha önce sana anlattığımız şeyleri haram etmiştik. Onlar, bize zulmetmediler, kendilerine zulmettiler.

Şaban Piriş: 

Sana anlattıklarımızı daha önce Yahudilere de haram kılmıştık. Onlara biz zulmetmedik, fakat onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı.

Edip Yüksel: 

Yahudilere, daha önce sana anlattığımız şeyleri haram kıldık. Biz onlara zulmetmedik; fakat onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı

Ali Bulaç: 

Yahudi olanlara da, bundan önce sana aktardıklarımızı haram kıldık. Biz onlara zulmetmedik, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı.

Suat Yıldırım: 

Yahudilere de, daha önce sana bildirdiğimiz şeyleri haram kılmıştık.Bununla Biz onlara zulmetmedik.Lâkin onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı. [4,160; 6,146; 6,119]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve sana evvelce hikaye etmiş olduğumuz şeyleri Yahudilere haram kılmış idik. Ve onlara Biz zulüm etmedik velâkin onlar kendi nefislerine zulüm eder oldular.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Sana anlattıklarımızı daha önce, Yahudilere haram kılmıştık. Biz onlara haksızlık etmedik; aksine, onlar kendi benliklerine zulmediyorlardı.

Bekir Sadak: 

N/A

İbni Kesir: 

Sana anlattıklarımızı daha evvel Yahudi olanlara da haram kılmıştık. Biz onlara zulmetmemiştik, fakat onlar kendilerine zulmetmişlerdi.

Adem Uğur: 

Sana anlattıklarımızı, daha önce, yahudi olanlara da haram kılmıştık. Biz onlara zulmetmedik, fakat, onlar kendilerine haksızlık ediyorlardı.

İskender Ali Mihr: 

Ve daha önce sana anlattığımız şeyleri, yahudilere haram kıldık. Biz, onlara zulmetmedik. Fakat onlar, kendilerine zulmediyorlardı.

Celal Yıldırım: 

Daha önce sana anlattıklarımızı da Yahudi olanlara haram kılmıştık. Biz onlara zulmetmedik, ama onlar kendilerine zulmediyorlardı.

Tefhim ul Kuran: 

Yahudi olanlara da, bundan önce sana aktardıklarımızı haram kıldık. Biz onlara zulmetmedik, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı.

Fransızca: 

Aux Juifs, Nous avions interdit ce que Nous t'avons déjà relaté. Nous leur avons fait aucun tort; mais ils se faisaient du tort à eux-mêmes.

İspanyolca: 

A los judíos les prohibimos lo que ya te contamos. No hemos sido Nosotros quienes han sido injustos con ellos, sino que ellos lo han sido consigo mismos.

İtalyanca: 

Proibimmo a quelli che seguirono il giudaismo ciò di cui già ti dicemmo. Non siamo stati Noi ad essere ingiusti verso di loro, essi stessi lo furono.

Almanca: 

Und den Juden erklärten WIR für haram all das, was WIR dir vorher berichteten. Und WIR fügten ihnen kein Unrecht zu, sondern sie pflegten, gegen sich selbst Unrecht zu begehen.

Çince: 

对犹太教徒,我曾禁戒我从前所告诉过你的那些食物,我没有亏枉他们,但他们亏枉了自己。

Hollandaca: 

Den Joden verboden wij wat wij u reeds vroeger verhaalden, en wij behandelden hen daarin niet onrechtvaardig; maar zij handelen zelven onrechtvaardig omtrent hunne eigene zielen.

Rusça: 

А иудеям Мы запретили то, о чем Мы рассказали тебе раньше. Мы не были несправедливы к ним - они сами поступали несправедливо по отношению к себе.

Somalice: 

kuwii Yuhuudoobay waxaan ka xarrimay waxaan kaaga qisoonay horay, mana aanaan dulmiyin iyagaase naftooda Dulmiyey.

Swahilice: 

Na Mayahudi tuliwaharimishia yale tuliyo kuhadithia zamani. Na Sisi hatukuwadhulumu, bali walikuwa wakijudhulumu wenyewe.

Uygurca: 

ئىلگىرى ساڭا بايان قىلغان نەرسىلەرنى يالغۇز يەھۇدىيلارغا ھارام قىلدۇق، (بۇنىڭ بىلەن) بىز ئۇلارغا زۇلۇم قىلمىدۇق، لېكىن ئۇلار ئۆزلىرىگە ئۆزلىرى زۇلۇم قىلدى

Japonca: 

われは,ユダヤ教を信奉する者に対し,われが以前あなたに告げたものを禁じたのである。われはかれらを損なったわけではない。だがかれらは自らを損なっただけである。

Arapça (Ürdün): 

(وعلى الذين هادوا) أي اليهود (حرمنا ما قصصنا عليك من قبل) في آية "" وعلى الذين هادوا حرمنا كل ذي ظفر "" إلى آخرها (وما ظلمناهم) بتحريم ذلك (ولكن كانوا أنفسهم يظلمون) بارتكاب المعاصي الموجبة لذلك.

Hintçe: 

और यहूदियों पर हमने वह चीज़े हराम कर दीं थी जो तुमसे पहले बयान कर चुके हैं और हमने तो (इस की वजह से) उन पर कुछ ज़ुल्म नहीं किया

Tayca: 

และแก่บรรดาชาวยิว เราได้ห้ามสิ่งที่เราได้บอกแก่เจ้ามาแต่ก่อนแล้ว และเรามิได้อยุติธรรมต่อพวกเขา แต่พวกเขาได้อยุติธรรมต่อตัวพวกเขาเอง

İbranice: 

על אלה אשר התייהדו אסרנו את אשר הזכרנו לך מקודם, ולא אנחנו קיפחנו אותם, אלא הם קיפחו את עצמם

Hırvatça: 

Jevrejima smo zabranili ono o čemu smo ti prije kazivali; Mi njima nismo zulum učinili, oni su sami sebi zulum nanosili.

Rumence: 

Noi le-am oprit evreilor ceea ce ţi-am istorit şi ţie, mai înainte. Nu Noi i-am nedreptăţit, ci ei înşişi se nedreptăţesc.

Transliteration: 

WaAAala allatheena hadoo harramna ma qasasna AAalayka min qablu wama thalamnahum walakin kanoo anfusahum yathlimoona

Türkçe: 

Sana anlattıklarımızı daha önce, Yahudilere haram kılmıştık. Biz onlara haksızlık etmedik; aksine, onlar kendi benliklerine zulmediyorlardı.

Sahih International: 

And to those who are Jews We have prohibited that which We related to you before. And We did not wrong them [thereby], but they were wronging themselves.

İngilizce: 

To the Jews We prohibited such things as We have mentioned to thee before: We did them no wrong, but they were used to doing wrong to themselves.

Azerbaycanca: 

Yəhudilərə haram etdiyimiz şeyləri daha əvvəl sənə xəbər vermişdik. Biz (bunları haram buyurmaqla) onlara zülm etmədik. Onlar (günah işlər görməklə) özləri özlərinə zülm edirdilər. (Buna görə də Allah bir çox ne’mətləri onlara haram buyurdu).

Süleyman Ateş: 

Yahudi olanlara da, bundan önce sana anlattıklarımızı haram kılmıştık. Biz onlara zulmetmedik, fakat onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı!

Diyanet Vakfı: 

Sana anlattıklarımızı, daha önce, yahudi olanlara da haram kılmıştık. Biz onlara zulmetmedik, fakat, onlar kendilerine haksızlık ediyorlardı.

Erhan Aktaş: 

Sana anlattıklarımızı daha önce Yahudilere de harâm kılmıştık. Biz, onlara haksızlık yapmadık. Fakat onlar kendi kendilerine haksızlık ediyorlardı.

Kral Fahd: 

Sana anlattıklarımızı, daha önce, yahudi olanlara da haram kılmıştık. Biz onlara zulmetmedik, fakat, onlar kendilerine haksızlık ediyorlardı. 

Hasan Basri Çantay: 

Biz sana anlatdığımız şeyleri Yahudilere daha evvel haram kılmışdık. (Bununla) biz onlara zulmetmemişdik. Fakat onlar kendilerine zulmediyorlardı.

Muhammed Esed: 

Ve (yalnız) Yahudi inancına bağlı olanlara sana daha önce sözünü ettiğimiz şeyleri yasakladık; çünkü onlara Biz haksızlık yapmadık; tam tersine, onlar kendi kendilerine haksızlık yaptılar.

Gültekin Onan: 

Yahudi olanlara da, bundan önce sana aktardıklarımızı haram kıldık. Biz onlara zulmetmedik, ancak onlar kendi nefslerine zulmediyodardı.

Ali Fikri Yavuz: 

Daha önce (En’am sûresi, 146. âyet’de) Yahudi’lere haram kıldığımız şeyleri sana (ey Rasûlüm) anlatmıştık. Biz, onlara zulüm yapmadık, fakat onlar kendi nefislerine zulüm yapıyorlardı.

Portekizce: 

Havíamos vedado aos judeus o que te mencionamos anteriormente. Porém, não os condenamos; sem dúvidacondenaram-se a si mesmos.

İsveççe: 

Men Vi förbjöd dem som följde den judiska tron det som Vi tidigare låtit dig veta; Vi gjorde dem ingen orätt; nej, det var de som gjorde sig själva orätt.

Farsça: 

و آنچه را پیش از این برای تو شرح دادیم، بر یهود حرام کردیم، ما به آنان ستم نورزیدیم، بلکه آنان خودشان به خود ستم می کردند.

Kürtçe: 

وە لەسەر ئەوانەی کە جولەکە بوون حەراممان کرد (لێیان) ئەوەی کە باسمان کردوە بۆت لە پێش (دابەزینی ئەم ئایەتە) وە ئێمە ستەممان لێ نەکردن بەڵکو خۆیان ستەمیان لە خۆیان دەکرد

Özbekçe: 

Яҳудий бўлганларга эса, сенга бундан олдин айтиб берган нарсаларимизни ҳаром қилдик. Биз уларга зулм қилмадик. Лекин улар ўзларига зулм қилган эдилар. (Ушбу оятда ишора этилаётган, — Аллоҳ яҳудийларга ҳаром қилган нарсалар Анъом сурасида келган.)

Malayca: 

Dan kepada orang-orang Yahudi, Kami haramkan apa yang telah kami ceritakan kepadamu dahulu; dan tiadalah Kami menganiaya mereka (dengan pengharaman itu), tetapi merekalah yang menganiaya diri mereka sendiri.

Arnavutça: 

Dhe Hebrenjve, u kemi ndaluar atë që të treguam Na ty më parë. Na, nuk u kemi bërë atyre padrejtësi, por ata vetvetes i kanë bërë zullum.

Bulgarca: 

А на юдеите възбранихме онова, за което ти разказахме преди. И не Ние ги угнетихме, а те себе си угнетиха.

Sırpça: 

Јеврејима смо забранили оно о чему смо ти пре казивали; Ми према њима нисмо неправедни били, они су сами себи неправду нанели.

Çekçe: 

Těm, kdož židovství vyznávají, jsme zakázali to, co jsme ti již dříve sdělili, a neukřivdili jsme jim, leč oni sami sobě ukřivdili.

Urduca: 

وہ چیزیں ہم نے خاص طور پر یہودیوں کے لیے حرام کی تھیں جن کا ذکر ہم اس سے پہلے تم سے کر چکے ہیں اور یہ اُن پر ہمارا ظلم نہ تھا بلکہ اُن کا اپنا ہی ظلم تھا جو وہ اپنے اوپر کر رہے تھے

Tacikçe: 

Ва бар яҳудиён он чиро, ки пеш аз ин барои ту ҳикоят кардем, ҳаром карда будем. Мо ба онҳо ситам накардаем, онҳо худ ба худ ситам кардаанд.

Tatarca: 

Әнгам сүрәсендә сөйләнгән хайваннарны Без яһүдләргә хәрам кылдык, Без аларга золым итмәдек, ләкин Аллаһуга карышып үзләренә золым кылдылар.

Endonezyaca: 

Dan terhadap orang-orang Yahudi, Kami haramkan apa yang telah Kami ceritakan dahulu kepadamu; dan Kami tiada menganiaya mereka, akan tetapi merekalah yang menganiaya diri mereka sendiri.

Amharca: 

በእነዚያም ይሁዳውያን በኾኑት ላይ ከአሁን በፊት በአንተ ላይ የተረክነውን ነገር እርም አድርገንባቸዋል፡፡ እኛም አልበደልናቸውም፡፡ ግን ነፍሶቻቸውን ይበድሉ ነበሩ፡፡

Tamilce: 

(நபியே!) இதற்கு முன்னர் (ம் அத்தியாயம் ம் வசனத்தில்) நாம் உம்மீது விவரித்தவற்றை யூதர்கள் மீது (ஹராம் என்று) தடுத்தோம். நாம் அவர்களுக்குத் தீங்கிழைக்கவில்லை. எனினும், அவர்கள்தான் தங்களுக்குத் தாமே தீங்கிழைப்பவர்களாக இருந்தனர்.

Korece: 

하나님이 이전에 그대에게 언급 했듯이 유대인에게도 금기하였나니 이는 하나님이 그들을 욕되게 하지 아니했음이요 그들이 그들 스스로를 욕되게 하였노라

Vietnamca: 

Và TA đã cấm người Do Thái những điều mà TA đã kể cho Ngươi nghe trước đây (hỡi Thiên Sứ Muhammad). Và TA không bất công với chúng mà chính chúng tự bất công với bản thân mình.