-
Nahl Suresi, Kur'an'ın 16. suresidir. Sure, 128 ayetten oluşur. Medine döneminde inmiş olan son üç ayetin dışındakilerin Mekke döneminde indirildiğine inanılmaktadır. Sure, ismini 68. ayette geçen ve "bal arısı" anlamına gelen "nahl" kelimesinden almıştır. Sure, "Allah'ın emri gelecektir!" ifadesiyle başlar. Vikipedi
Ayet sayısı: 128
Başka isimleri: Arı Suresi
Geliş zamanı: Mekke Dönemi
Harf sayısı: 7642
İsmin anlamı: Bal arısı
Kelime sayısı: 1845
Sure numarası: 16
Arapça:
مَتَاعٌ قَلِيلٌ وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ
Çeviriyazı:
metâ`un ḳalîl. velehüm `aẕâbün elîm.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlar için dünyada pek az bir menfaat var, ahirette ise çok acıklı bir azab vardır.
Diyanet İşleri:
Az bir geçim ama ardından can yakıcı bir azap onlaradır.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Elde ettikleri pek az bir geçimden ibarettir ve onlara elemli bir azap var.
Şaban Piriş:
Az bir menfaat ve onlara acı bir azap!
Edip Yüksel:
Kısa süren bu zevkten sonra onlar için acı bir azap vardır.
Ali Bulaç:
(Bu dünyada olup-biten) Pek az bir metadır. Onlara ise acı bir azap vardır.
Suat Yıldırım:
Onların bütün bulacakları, dünyanın azıcık bir zevkidir.Onlara gayet acı bir azap vardır. [31,24; 10,70]
Ömer Nasuhi Bilmen:
(Bu) Biraz menfaatten ibarettir ve onlara pek acıklı bir azap vardır.
Yaşar Nuri Öztürk:
Az bir nimetlenme ardından, acıklı bir azap var onlara.
Bekir Sadak:
simdi sana, «Dogruya yonelen, puta tapanlardan olmayan Ibrahim´in dinine uy» diye vahyettik.
İbni Kesir:
Az bir geçim ve ardından onlara elim bir azab vardır.
Adem Uğur:
(Kazandıkları) pek az bir menfaattir. Halbuki onlar için elem verici bir azap vardır.
İskender Ali Mihr:
Ve onlar için elîm azap ve (dünya üzerinde) az bir meta vardır.
Celal Yıldırım:
Az bir yararlanma ve geçim ve kendileri için elem verici bir azâb..
Tefhim ul Kuran:
(Bu dünyada olup biten) Pek az bir metadır. Onlara ise acıklı bir azab vardır.
Fransızca:
Ce sera pour eux une piètre jouissance, mais un douloureux châtiment les attend.
İspanyolca:
¡Mezquino disfrute! ¡Tendrán un castigo doloroso!
İtalyanca:
Avranno godimento effimero e poi un castigo doloroso.
Almanca:
Es ist ein winziges Genußgut und für sie ist eine qualvolle Peinigung bestimmt.
Çince:
(他们只得)到一点享受,而他们将受痛苦的刑罚。
Hollandaca:
Zij zullen slechts weinig genoegen in deze wereld smaken en in de volgende zullen zij eene pijnlijke marteling ondergaan.
Rusça:
Недолго им пользоваться благами, ведь им уготованы мучительные страдания.
Somalice:
waa Nolol yar (Adduunku) waxayna mudan Cadaab daran.
Swahilice:
Ni starehe ndogo, nao watapata adhabu chungu.
Uygurca:
(ئۇلار دۇنيادىن پەقەت) ئازغىنا بەھرىمەن بولىدۇ، ئۇلار (ئاخىرەتتە) قاتتىق ئازابقا دۇچار بولىدۇ
Japonca:
(これらの者は)僅かな事楽だけで,かれらには痛ましい懲罰があろう。
Arapça (Ürdün):
لهم «متاع قليل» في الدنيا «ولهم» في الآخرة «عذاب أليم» مؤلم.
Hintçe:
(दुनिया में) फायदा तो ज़रा सा है और (आख़िरत में) दर्दनाक अज़ाब है
Tayca:
ผลประโยชน์เพียงเล็กน้อย และสำหรับพวกเขาคือการลงโทษอันเจ็บปวด
İbranice:
הנאה קצרה , ולהם עונש כואב
Hırvatça:
kratko će uživati, a onda će patnju bolnu imati.
Rumence:
ci vor avea doar puţină bucurie vremelnică, iar apoi o dureroasă osândă.
Transliteration:
MataAAun qaleelun walahum AAathabun aleemun
Türkçe:
Az bir nimetlenme ardından, acıklı bir azap var onlara.
Sahih International:
[It is but] a brief enjoyment, and they will have a painful punishment.
İngilizce:
(In such falsehood) is but a paltry profit; but they will have a most grievous Penalty.
Azerbaycanca:
(Onlar üçün dünyada) az bir mənfəət vardır, (axirətdə isə) onları şiddətli bir əzab gözləyir!
Süleyman Ateş:
Azıcık yaşama(nın ardından), onlara acı bir azab gelecektir.
Diyanet Vakfı:
(Kazandıkları) pek az bir menfaattir. Halbuki onlar için elem verici bir azap vardır.
Erhan Aktaş:
Bu yaptıkları az bir yararlanmadır. Onlara acı bir azâp vardır.
Kral Fahd:
(Kazandıkları) pek az bir menfaattir. Halbuki onlar için elem verici bir azap vardır.
Hasan Basri Çantay:
(Bu, ancak geçici ve) az bir menfeatden ibâretdir. Halbuki onlara (âhıretde) pek acıklı bir azâb vardır.
Muhammed Esed:
(Onlarınki bu dünyada) kısa bir avuntudan ibarettir; (öte dünyada ise) kendilerini can yakıcı bir azap beklemektedir!
Gültekin Onan:
(Bu dünyada olup biten) Pek az bir metadır. Onlara ise acı bir azab vardır.
Ali Fikri Yavuz:
Onlar için dünyada pek az bir menfaat var, ahirette ise çok acıklı bir azab...
Portekizce:
Seus prazeres são transitórios, e sofrerão um severo castigo.
İsveççe:
deras glädje skall vara en kort tid och ett plågsamt straff väntar dem!
Farsça:
[با این کارهای زشت] بهره و برخورداری اندکی [در زندگی دنیا دارند] و برای آنان [در قیامت] عذابی دردناک است.
Kürtçe:
(لە دونیادا) ڕابورادنێکی کەم (یان دەبێت) (لە دوا ڕۆژدا) سزای سەختیان بۆ ھەیە
Özbekçe:
Озгина матоҳ ва аламли азоб бор.
Malayca:
(Mereka hanya mendapat) sedikit kesenangan (di dunia), dan mereka pula akan beroleh azab seksa yang tidak terperi sakitnya.
Arnavutça:
do të kenë kënaqësi të shkurtër, por për ta do të ketë dënim të dhembshëm.
Bulgarca:
Кратко наслаждение - и за тях има болезнено мъчение.
Sırpça:
кратко ће уживати, и њих чека страшна патња.
Çekçe:
Jak nepatrné je užívání života tohoto, zatímco čeká je trest bolestný!
Urduca:
دنیا کا عیش چند روزہ ہے آخرکار اُن کے لیے دردناک سزا ہے
Tacikçe:
Андак фоидае мебаранд ва дар иваз ба азобе дардовар гирифтор мешаванд.
Tatarca:
Бу дөньяда аларга аз гына файдаланып калудыр, әмма ахирәттә аларга рәнҗеткүче каты ґәзаб булыр.
Endonezyaca:
(Itu adalah) kesenangan yang sedikit, dan bagi mereka azab yang pedih.
Amharca:
ጥቂት መጣቀም አላቸው፡፡ ለእነሱም አሳማሚ ቅጣት አላቸው፡፡
Tamilce:
(உலகில் அவர்கள் அனுபவிப்பதோ) ஒரு சொற்ப இன்பமாகும். இன்னும், (மறுமையில்) துன்புறுத்தக்கூடிய தண்டனை அவர்களுக்கு உண்டு.
Korece:
쾌락은 순간일 뿐이며 고통스러운 벌이 그들에게 있을 뿐이라
Vietnamca:
(Đó chỉ là) một sự tận hưởng ít ỏi và rồi đây (vào Đời Sau) chúng sẽ phải chịu một sự trừng phạt đau đớn.
Ayet Linkleri: