Arapça:
صُمٌّ بُكْمٌ عُمْيٌ فَهُمْ لَا يَرْجِعُونَ
Çeviriyazı:
ṣummüm bükmün `umyün fehüm lâ yerci`ûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
(Onlar) sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Artık (hakka) dönmezler.
Diyanet İşleri:
Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler, bu yüzden doğru yola dönmezler.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler, doğru yola dönemezler.
Şaban Piriş:
Onlar sağır, dilsiz ve körlerdir. Onlar geri dönmezler.
Edip Yüksel:
Sağır, dilsiz ve kördürler; yönlerini değiştiremezler.
Ali Bulaç:
Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Bundan dolayı dönmezler.
Suat Yıldırım:
Sağır, dilsiz ve kördürler onlar. Onun için hakka dönmezler. [22,46]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Onlar birtakım sağırlar, dilsizler, körlerdir. Artık onlar (o dalâletten) dönmezler.
Yaşar Nuri Öztürk:
Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Onlar artık dönmezler.
Bekir Sadak:
Sagirdirlar, dilsizdirler, kordurler, bu yuzden dogru yola donmezler.
İbni Kesir:
Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Onlar artık dönmezler.
Adem Uğur:
Onlar sağırlar, dilsizler ve körlerdir. Bu sebeple onlar geri dönemezler.
İskender Ali Mihr:
Sağır, dilsiz ve kördürler. Artık onlar, (Rab´lerine) dönmezler.
Celal Yıldırım:
Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Artık (doğru yola) dönmezler.
Tefhim ul Kuran:
(Onlar) Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Bundan dolayı dönmezler.
Fransızca:
Sourds, muets, aveugles, ils ne peuvent donc pas revenir (de leur égarement).
İspanyolca:
Son sordos, mudos, ciegos, no se convierten.
İtalyanca:
Sordi, muti, ciechi, non possono ritornare.
Almanca:
Sie sind taub, stumm und blind, so kehren sie nicht um.
Çince:
(他们)是聋的,是哑的,是瞎的,所以他们执迷不悟。
Hollandaca:
Doof, stom en blind zijn zij en kunnen daarom op den afgelegden weg niet terugkeeren.
Rusça:
Глухие, немые, слепые! Они не вернутся на прямой путь.
Somalice:
waa Dhaga la'aan, Hadala'aan, aragla'aan, xaqana uma soo noqdaan.
Swahilice:
Viziwi, mabubu, vipofu; kwa hivyo hawatarejea.
Uygurca:
ئۇلار گاستۇر (يەنى گاس ئاڭلىمىغاندەك، ياخشىلىقنى ئاڭلىمايدۇ)، گاچىدۇر (يەنى گاچا سۆزلىيەلمىگەندەك، ياخشى ئىشنى سۆزلىيەلمەيدۇ)، كوردۇر (يەنى كور بولۇپ قالغاندەك، توغرا يولنى كۆرمەيدۇ)، شۇڭا ئۇلار (گۇمراھلىقتىن) قايتمايدۇ
Japonca:
聾唖で盲人なので,かれらは引き返すことも出来ないであろう。
Arapça (Ürdün):
هم «صمٌّ» عن الحق فلا يسمعونه سماع قبول «بكم» خرس عن الخير فلا يقولونه «عميٌ» عن طريق الهدى فلا يرونه «فهم لا يرجعون» عن الضلالة.
Hintçe:
कि अब उन्हें कुछ सुझाई नहीं देता ये लोग बहरे गूँगे अन्धे हैं कि फिर अपनी गुमराही से बाज़ नहीं आ सकते
Tayca:
เขาเหล่านั้นเป็นคนหูหนวก เป็นใบ้ และตาบอด ดังนั้นพวกเขาจึงไม่สามารถจะกลับมาได้
İbranice:
(הם) חירשים, ואילמים, ועיוורים, לכן, אינם יכולים לחזור (לאמונה שנטשו)
Hırvatça:
Gluhi, nijemi i slijepi su oni, pa ne mogu da se povrate!
Rumence:
Surzi, muţi, orbi, ei nu se vor întoarce către Dumnezeu.
Transliteration:
Summun bukmun AAumyun fahum la yarjiAAoona
Türkçe:
Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Onlar artık dönmezler.
Sahih International:
Deaf, dumb and blind - so they will not return [to the right path].
İngilizce:
Deaf, dumb, and blind, they will not return (to the path).
Azerbaycanca:
Onlar kar, lal və kordurlar (haqqı eşitməz, danışmaz və görməzlər). Buna görə də (öz pis adətlərindən, yaramaz əməllərindən) dönməzlər.
Süleyman Ateş:
(Onlar) sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Onlar (Hakk'a) dönmezler.
Diyanet Vakfı:
Onlar sağırlar, dilsizler ve körlerdir. Bu sebeple onlar geri dönemezler.
Erhan Aktaş:
Sağır, dilsiz ve kördürler. Artık doğru yola dönmezler.
Kral Fahd:
Onlar sağırdırlar, dilsizdirler ve kördürler. Bu sebeple onlar (hakka) geri dönemezler.
Hasan Basri Çantay:
(Onlar) sağırlar, dilsizler, körlerdir. Artık (Hakka) dönmezler.
Muhammed Esed:
Onlar, sağır, dilsiz, kördürler; ve (artık) geriye dönüşleri de yoktur.
Gültekin Onan:
Sağırdırlar, dilsizdirler ve kördürler
Ali Fikri Yavuz:
Onlar, sağırdırlar (hakkı işitmezler), dilsizdirler (imanı ikrar etmezler), kördürler (anlayış gözü ile hakkı ayırdetmezler), artık onlar (bu hallerinden) dönmezler.
Portekizce:
São surdos, mudos, cegos e não se retraem (do erro).
İsveççe:
döva, stumma och blinda finner de ingen väg tillbaka.
Farsça:
کر و لال و کورند، به این سبب آنان [از گمراهی و ضلالت به سوی هدایت و حقیقت] بازنمی گردند.
Kürtçe:
کەڕو لاڵ و کوێرن بۆیە (لە گومڕایی خۆیان) ناگەڕێنەوە
Özbekçe:
Улар кар, соқов, кўрдирлар. Бас, улар қайтмаслар.
Malayca:
Mereka (seolah-olah orang yang) pekak, bisu dan buta; dengan keadaan itu mereka tidak dapat kembali (kepada kebenaran).
Arnavutça:
Ata janë të shurdhër, memecë, e të verbër; prandaj nuk kthehen (nga e keqja në të mirë).
Bulgarca:
Глухи, неми, слепи - те не се завръщат.
Sırpça:
Они су глуви, неми и слепи, па не могу да се поврате!
Çekçe:
Hluší, němí a slepí - z bludu svého se nenavrátí!
Urduca:
یہ بہرے ہیں، گونگے ہیں، اندھے ہیں، یہ اب نہ پلٹیں گے
Tacikçe:
Каронанд, гунгонанд ва бознамегарданд!
Tatarca:
Алар хак сүзне ишетүдән саңгыраулар, хак сүзне сөйләүдән телсезләр, туры юлны күрүдән сукырлар, алар һидәяткә кайтмаслар.
Endonezyaca:
Mereka tuli, bisu dan buta, maka tidaklah mereka akan kembali (ke jalan yang benar),
Amharca:
(እነሱ) ደንቆሮዎች፣ ዲዳዎች፣ ዕውሮች ናቸው፤ ስለዚህ እነርሱ አይመለሱም፡፡
Tamilce:
(அவர்கள்) செவிடர்கள், ஊமைகள், குருடர்கள் ஆவார்கள். ஆகவே, அவர்கள் (நேர்வழிக்கு) திரும்ப மாட்டார்கள்.
Korece:
귀머거리 벙어리 장님이 되어 돌아오지 못하노라
Vietnamca:
Điếc, câm và mù nên họ không thể quay về (với chân lý).
Ayet Linkleri: