Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

2

Sûredeki Ayet No: 

18

Ayet No: 

25

Sayfa No: 

4

Nüzûl Yeri: 

Nüzûl Yılı: 

Arapça: 

صُمٌّ بُكْمٌ عُمْيٌ فَهُمْ لَا يَرْجِعُونَ

Çeviriyazı: 

ṣummüm bükmün `umyün fehüm lâ yerci`ûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

(Onlar) sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Artık (hakka) dönmezler.

Diyanet İşleri: 

Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler, bu yüzden doğru yola dönmezler.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler, doğru yola dönemezler.

Şaban Piriş: 

Onlar sağır, dilsiz ve körlerdir. Onlar geri dönmezler.

Edip Yüksel: 

Sağır, dilsiz ve kördürler; yönlerini değiştiremezler.

Ali Bulaç: 

Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Bundan dolayı dönmezler.

Suat Yıldırım: 

Sağır, dilsiz ve kördürler onlar. Onun için hakka dönmezler. [22,46]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Onlar birtakım sağırlar, dilsizler, körlerdir. Artık onlar (o dalâletten) dönmezler.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Onlar artık dönmezler.

Bekir Sadak: 

Sagirdirlar, dilsizdirler, kordurler, bu yuzden dogru yola donmezler.

İbni Kesir: 

Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Onlar artık dönmezler.

Adem Uğur: 

Onlar sağırlar, dilsizler ve körlerdir. Bu sebeple onlar geri dönemezler.

İskender Ali Mihr: 

Sağır, dilsiz ve kördürler. Artık onlar, (Rab´lerine) dönmezler.

Celal Yıldırım: 

Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Artık (doğru yola) dönmezler.

Tefhim ul Kuran: 

(Onlar) Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Bundan dolayı dönmezler.

Fransızca: 

Sourds, muets, aveugles, ils ne peuvent donc pas revenir (de leur égarement).

İspanyolca: 

Son sordos, mudos, ciegos, no se convierten.

İtalyanca: 

Sordi, muti, ciechi, non possono ritornare.

Almanca: 

Sie sind taub, stumm und blind, so kehren sie nicht um.

Çince: 

(他们)是聋的,是哑的,是瞎的,所以他们执迷不悟。

Hollandaca: 

Doof, stom en blind zijn zij en kunnen daarom op den afgelegden weg niet terugkeeren.

Rusça: 

Глухие, немые, слепые! Они не вернутся на прямой путь.

Somalice: 

waa Dhaga la'aan, Hadala'aan, aragla'aan, xaqana uma soo noqdaan.

Swahilice: 

Viziwi, mabubu, vipofu; kwa hivyo hawatarejea.

Uygurca: 

ئۇلار گاستۇر (يەنى گاس ئاڭلىمىغاندەك، ياخشىلىقنى ئاڭلىمايدۇ)، گاچىدۇر (يەنى گاچا سۆزلىيەلمىگەندەك، ياخشى ئىشنى سۆزلىيەلمەيدۇ)، كوردۇر (يەنى كور بولۇپ قالغاندەك، توغرا يولنى كۆرمەيدۇ)، شۇڭا ئۇلار (گۇمراھلىقتىن) قايتمايدۇ

Japonca: 

聾唖で盲人なので,かれらは引き返すことも出来ないであろう。

Arapça (Ürdün): 

هم «صمٌّ» عن الحق فلا يسمعونه سماع قبول «بكم» خرس عن الخير فلا يقولونه «عميٌ» عن طريق الهدى فلا يرونه «فهم لا يرجعون» عن الضلالة.

Hintçe: 

कि अब उन्हें कुछ सुझाई नहीं देता ये लोग बहरे गूँगे अन्धे हैं कि फिर अपनी गुमराही से बाज़ नहीं आ सकते

Tayca: 

เขาเหล่านั้นเป็นคนหูหนวก เป็นใบ้ และตาบอด ดังนั้นพวกเขาจึงไม่สามารถจะกลับมาได้

İbranice: 

(הם) חירשים, ואילמים, ועיוורים, לכן, אינם יכולים לחזור (לאמונה שנטשו)

Hırvatça: 

Gluhi, nijemi i slijepi su oni, pa ne mogu da se povrate!

Rumence: 

Surzi, muţi, orbi, ei nu se vor întoarce către Dumnezeu.

Transliteration: 

Summun bukmun AAumyun fahum la yarjiAAoona

Türkçe: 

Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Onlar artık dönmezler.

Sahih International: 

Deaf, dumb and blind - so they will not return [to the right path].

İngilizce: 

Deaf, dumb, and blind, they will not return (to the path).

Azerbaycanca: 

Onlar kar, lal və kordurlar (haqqı eşitməz, danışmaz və görməzlər). Buna görə də (öz pis adətlərindən, yaramaz əməllərindən) dönməzlər.

Süleyman Ateş: 

(Onlar) sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Onlar (Hakk'a) dönmezler.

Diyanet Vakfı: 

Onlar sağırlar, dilsizler ve körlerdir. Bu sebeple onlar geri dönemezler.

Erhan Aktaş: 

Sağır, dilsiz ve kördürler. Artık doğru yola dönmezler.

Kral Fahd: 

Onlar sağırdırlar, dilsizdirler ve kördürler. Bu sebeple onlar (hakka) geri dönemezler.

Hasan Basri Çantay: 

(Onlar) sağırlar, dilsizler, körlerdir. Artık (Hakka) dönmezler.

Muhammed Esed: 

Onlar, sağır, dilsiz, kördürler; ve (artık) geriye dönüşleri de yoktur.

Gültekin Onan: 

Sağırdırlar, dilsizdirler ve kördürler

Ali Fikri Yavuz: 

Onlar, sağırdırlar (hakkı işitmezler), dilsizdirler (imanı ikrar etmezler), kördürler (anlayış gözü ile hakkı ayırdetmezler), artık onlar (bu hallerinden) dönmezler.

Portekizce: 

São surdos, mudos, cegos e não se retraem (do erro).

İsveççe: 

döva, stumma och blinda finner de ingen väg tillbaka.

Farsça: 

کر و لال و کورند، به این سبب آنان [از گمراهی و ضلالت به سوی هدایت و حقیقت] بازنمی گردند.

Kürtçe: 

کەڕو لاڵ و کوێرن بۆیە (لە گومڕایی خۆیان) ناگەڕێنەوە

Özbekçe: 

Улар кар, соқов, кўрдирлар. Бас, улар қайтмаслар.

Malayca: 

Mereka (seolah-olah orang yang) pekak, bisu dan buta; dengan keadaan itu mereka tidak dapat kembali (kepada kebenaran).

Arnavutça: 

Ata janë të shurdhër, memecë, e të verbër; prandaj nuk kthehen (nga e keqja në të mirë).

Bulgarca: 

Глухи, неми, слепи - те не се завръщат.

Sırpça: 

Они су глуви, неми и слепи, па не могу да се поврате!

Çekçe: 

Hluší, němí a slepí - z bludu svého se nenavrátí!

Urduca: 

یہ بہرے ہیں، گونگے ہیں، اندھے ہیں، یہ اب نہ پلٹیں گے

Tacikçe: 

Каронанд, гунгонанд ва бознамегарданд!

Tatarca: 

Алар хак сүзне ишетүдән саңгыраулар, хак сүзне сөйләүдән телсезләр, туры юлны күрүдән сукырлар, алар һидәяткә кайтмаслар.

Endonezyaca: 

Mereka tuli, bisu dan buta, maka tidaklah mereka akan kembali (ke jalan yang benar),

Amharca: 

(እነሱ) ደንቆሮዎች፣ ዲዳዎች፣ ዕውሮች ናቸው፤ ስለዚህ እነርሱ አይመለሱም፡፡

Tamilce: 

(அவர்கள்) செவிடர்கள், ஊமைகள், குருடர்கள் ஆவார்கள். ஆகவே, அவர்கள் (நேர்வழிக்கு) திரும்ப மாட்டார்கள்.

Korece: 

귀머거리 벙어리 장님이 되어 돌아오지 못하노라

Vietnamca: 

Điếc, câm và mù nên họ không thể quay về (với chân lý).