Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

2

Sûredeki Ayet No: 

100

Ayet No: 

107

Sayfa No: 

15

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

أَوَكُلَّمَا عَاهَدُوا عَهْدًا نَّبَذَهُ فَرِيقٌ مِّنْهُم ۚ بَلْ أَكْثَرُهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ

Çeviriyazı: 

eveküllemâ `âhedû `ahden nebeẕehû ferîḳum minhüm. bel ekŝeruhüm lâ yü'minûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

O fasıklar hem bunları tanımıyacaklar, hem de ne zaman bir ahd üzerine antlaşma yapsalar, her defasında mutlaka içlerinden bir güruh çıkıp onu bozacak ve atıverecek öyle mi? Hatta az bir güruh değil, onların çoğu ahit tanımaz imansızlardır.

Diyanet İşleri: 

Onlar, her ne zaman bir ahidde bulunmuşlarsa içlerinden bir takımı onu bozmamış mıdır? Zaten onların çoğu inanmazlar.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Onlarla bir ahde girişildi mi içlerinden bir bölüğü o ahdi bozacak ha. Bir bölüğünün ahdini bozması şöyle dursun, zaten çokları inanmazlar.

Şaban Piriş: 

Onlar ne zaman bir söz vermişlerse, içlerinden bir grup bu sözü bozup atmadı mı? Zaten onların çoğu iman etmezler.

Edip Yüksel: 

Her ne zaman bir anlaşma yaptılarsa onlardan bir grup onu bozup atmadı mı? Zaten onların çoğu inanmaz.

Ali Bulaç: 

Ne zaman bir ahidde bulundularsa, içlerinden bir bölümü onu bozmadı mı? Hayır, onların çoğu iman etmezler.

Suat Yıldırım: 

O fâsıklar hem bunları reddedecek, hem de ne zaman bir anlaşma yapsalar, içlerinden bir güruh onu bozup atıverecek öyle mi? (Hatta sadece az bir güruh da değil), onların ekserisi ahit tanımaz imansızlardır.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ya her ne zaman bir ahd ile muâhede yapacak olsalar onlardan bir gürûh o ahdi bozup atacak mı? Belki onların ekserisi imân etmezler.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Bir ahitle söz verdikleri her seferinde, içlerinden bir fırka ahdi kaldırıp atmadı mı? Doğrusu şu ki, onların çokları iman etmezler.

Bekir Sadak: 

Onlar, her ne zaman bir ahidde bulunmuslarsa iclerinden bir takimi onu bozmamis midir? Zaten onlarin cogu inanmazlar.

İbni Kesir: 

Onlar, ne zaman bir ahidle bağlandılarsa içlerinden bir güruh onu bozup atmadı mı? Hayır, onların bir çoğu iman etmezler.

Adem Uğur: 

Ne zaman onlar bir antlaşma yaptılarsa, yine kendilerinden bir gurup onu bozmadı mı? Zaten onların çoğu iman etmez.

İskender Ali Mihr: 

Bir ahd yaptıkları zaman, her defasında onlardan bir kısmı onu nakzettiler mi (bozdular mı)? Evet, (bozdular). Onların çoğu îmân etmezler.

Celal Yıldırım: 

Onlar (Yahudiler) ne kadar bir ahidde bulundularsa, içlerinden bir kısmı onu bozup (peygamberlerin ve mürşitlerin yüzüne) atmadılar mı ? Zaten onların çoğu (ahde bağlı kalmaz ve) dosdoğru imân etmezler.

Tefhim ul Kuran: 

Onlar, ne zaman bir ahidde bulunmuşlarsa, içlerinden bir bölümü onu atıp bozmadı mı? Hayır, onların çoğu iman etmezler.

Fransızca: 

Faudrait-il chaque fois qu'ils concluent un pacte, qu'une partie d'entre eux le dénonce ? C'est que plutôt la plupart d'entre eux ne sont pas croyants.

İspanyolca: 

¿Es que siempre que conciertan una alianza van algunos de ellos a rechazarla? No, la mayoría no creen.

İtalyanca: 

Ma come? Ogniqualvolta stringono un patto, una parte di loro lo infrange? In realtà la maggior parte di loro non è credente.

Almanca: 

Ist es nicht so, daß immer wieder, wenn sie einen Vertrag abschließen, eine Gruppe von ihnen ihn verletzt?! Nein, sondern die meisten von ihnen verinnerlichen den Iman nicht.

Çince: 

他们每逢缔结一项盟约,不是就有一部分人抛弃它吗?不然,他们大半是不信道的。

Hollandaca: 

Hoe dikwijls zij ook ons geloof bezweren, een deel van hen verwerpen het toch: ja de meesten onder hen gelooven niet daaraan.

Rusça: 

Неужели всякий раз, когда они заключают завет, часть из них отбрасывает его? Более того, большинство из них не веруют.

Somalice: 

markastooy ballantamaana Yuhuuddu waxaa tuura (buriya) ballanka koox ka mid ah, saas ma ahee Yuhuudda badankood waxba ma rumeeyn.

Swahilice: 

Je! Ati ndio kila wanapo funga ahadi huwapo kikundi miongoni mwao kikaivunja? Bali wengi wao hawaamini.

Uygurca: 

ھەر قاچان ئۇلار بىرەر ئەھدە تۈزۈشسە، بىر تۈركۈمى ئۇنى بۇزىدۇ، بەلكى ئۇلارنىڭ (يەنى يەھۇدىيلارنىڭ) تولىسى (تەۋراتقا) ئىمان ئېيتمايدۇ

Japonca: 

かれら(ユダヤ人)は約束を繕ぶ度に,その中の一派の者が,それを放棄する。いや,かれらの多くは(元来)信じないのである。

Arapça (Ürdün): 

«أو كلما عاهدوا» الله «عهداً» على الإيمان بالنبي إن خرج، أو النبيَّ أن لا يعاونوا عليه المشركين «نبذه» طرحه «فريق منهم» بنقضه، جواب كلما وهو محل الاستفهام الإنكاري «بل» للانتقال «أكثرهم لا يؤمنون».

Hintçe: 

और उनकी ये हालत है कि जब कभी कोई अहद किया तो उनमें से एक फरीक़ ने तोड़ डाला बल्कि उनमें से अक्सर तो ईमान ही नहीं रखते

Tayca: 

และคราใดที่พวกเขา ได้ให้คำมั่นสัญญาใด ๆ ไว้ กลุ่มหนึ่งในพวกเขาก็เหวี่ยงสัญญานั้นทิ้งเสียกระนั้นหรือ ? หามิได้ส่วนมากของพวกเขาไม่ศรัทธาต่างหาก

İbranice: 

וכי בכל פעם שהם כורתים ברית, חלק מהם מפרים אותה, אכן, רובם לא יאמינו

Hırvatça: 

Zar svaki put kada neku obavezu preuzmu, neka njihova skupina je odbaci?! Štaviše, većina ih ne vjeruje.

Rumence: 

De câte ori am făcut vreun legământ, unii dintre ei l-au încălcat, căci mulţi sunt cei care nu cred.

Transliteration: 

Awakullama AAahadoo AAahdan nabathahu fareequn minhum bal aktharuhum la yuminoona

Türkçe: 

Bir ahitle söz verdikleri her seferinde, içlerinden bir fırka ahdi kaldırıp atmadı mı? Doğrusu şu ki, onların çokları iman etmezler.

Sahih International: 

Is it not [true] that every time they took a covenant a party of them threw it away? But, [in fact], most of them do not believe.

İngilizce: 

Is it not (the case) that every time they make a covenant, some party among them throw it aside?- Nay, Most of them are faithless.

Azerbaycanca: 

(Yəhudilər) hər dəfə əhd bağladıqları zaman onların bir qismi onu pozmadımı?! Onların, bəlkə də, çoxu (Tövrata) inanmır.

Süleyman Ateş: 

Ne zaman bir ahit (andlaşma) yaptılarsa, onlardan bir grup o ahdi bozup atmadı mı? Zaten çokları inanmazlar.

Diyanet Vakfı: 

Ne zaman onlar bir antlaşma yaptılarsa, yine kendilerinden bir gurup onu bozmadı mı? Zaten onların çoğu iman etmez.

Erhan Aktaş: 

Onlar, ne zaman bir söz verdilerse, içlerinden bir grup onu bozmadı mı? Zaten onların çoğu îmân etmiyorlar.

Kral Fahd: 

Ne zaman onlar bir antlaşma yaptılarsa, yine kendilerinden bir grup onu bozmadı mı? Zaten onların çoğu iman etmez.

Hasan Basri Çantay: 

Onlar ne zaman bir ahid ile bağlandılarsa içlerinden bir güruh onu bozub atıvermedi mi? Hayır, (bir güruh değil), onların çoğu (ahid tanımazlar), îman etmezler.

Muhammed Esed: 

Ne zaman (Allah´a) söz verdilerse bazıları sözlerini (çiğneyip) bir kenara atmadı mı? Gerçek şu ki, aslında onların çoğu inanmıyor.

Gültekin Onan: 

Ne zaman bir ahidde bulundularsa, onların bir bölümü (feriykun) onu bozmadı mı? Zaten onların çoğu inanmış değildir.

Ali Fikri Yavuz: 

O Yahûdiler, her ne zaman bir ahd üzerine anlaşma yapmışlarsa, içlerinden bir topluluk o ahdi bozup atıvermedi mi? Hattâ az bir topluluk değil, onların çoğu ahd tanımaz îmansızlardır.

Portekizce: 

Será possível que, cada vez que contraem um compromisso, haja entre eles um grupo que o quebre? Em verdade, amaioria não crê.

İsveççe: 

Är det inte så att varje gång de ingick ett förbund, förkastades det av några av dem? Nej, de flesta av dem har alls ingen tro.

Farsça: 

آیا چنین نیست که هرگاه یهود پیمانی [با خدا و رسولانش] بستند، گروهی از آنان، آن را شکستند؟ [آنان نه فقط عهد شکنند] بلکه بیشترشان ایمان نمی آورند.

Kürtçe: 

ئایا (بێ بڕوا ئەبن بەئایەتەکانی ئێمە) ھەر جارێک پەیمانێک ببەستن (لەگەڵ پێغەمبەر ﷺ دا) دەستەیەک لەوانە پەیمانەکەیان ھەڵوەشاندۆتەوە (نەک ھەر ئەوەندە ) بەڵکو زۆربەیان ھەر بڕوا ناھێنن

Özbekçe: 

Ҳар қачон аҳд қилишсалар, улардан бир гуруҳи уни бузаверадими?! Йўқ! Уларнинг кўплари иймон келтирмаслар.

Malayca: 

Patutkah (mereka ingkarkan ayat-ayat keterangan itu) dan patutkah tiap-tiap kali mereka mengikat perjanjian setia, dibuang dan dicabuli oleh segolongan dari mereka? Bahkan kebanyakan mereka tidak beriman.

Arnavutça: 

A thua çdoherë që japin ndonjë premtim – disa prej tyre e refuzojnë, ndërsa shumica prej tyre nuk besojnë.

Bulgarca: 

Нали всякога, щом се договаряха с договор, някои от тях го отхвърляха! Дори повечето от тях не вярват.

Sırpça: 

Зар сваки пут када неку обавезу преузму, део њих је одбаци?! Штавише, већина их не верује.

Çekçe: 

Což pokaždé, když uzavřou úmluvu nějakou, musí být mezi nimi část, která ji odvrhne? Nikoliv, většina z nich jsou nevěřící.

Urduca: 

کیا ہمیشہ ایسا ہی نہیں ہوتا رہا ہے کہ جب انہوں نے کوئی عہد کیا، تو ان میں سے ایک نہ ایک گروہ نے اسے ضرور ہی بالا ئے طاق رکھ دیا؟ بلکہ ان میں سے اکثر ایسے ہی ہیں، جو سچے دل سے ایمان نہیں لاتے

Tacikçe: 

Оё ҳар бор, ки бо Худо паймоне бастанд, гурӯҳе аз эшон паймоншиканӣ карданд? Оре, бештарашон имон нахоҳанд овард!

Tatarca: 

Янә яһүдләр Тәүрат белән гамәл кылырга Аллаһуга ґәһед бирсәләр, алардан бер таифә ул гаһедне ташлады. Бәлки яһүдләрнең күберәге иман китермәс булды.

Endonezyaca: 

Patutkah (mereka ingkar kepada ayat-ayat Allah), dan setiap kali mereka mengikat janji, segolongan mereka melemparkannya? Bahkan sebagian besar dari mereka tidak beriman.

Amharca: 

ቃል ኪዳንንም ቃል በገቡ ቁጥር ከእነርሱ ከፊሉ ይጥለዋልን? (ያፈርሰዋልን?)፤ ይልቁንም አብዛኞቻቸው አያምኑም፡፡

Tamilce: 

இன்னும், அவர்கள் (தங்கள் நபியிடம்) ஓர் உடன்படிக்கை செய்த போதெல்லாம் அவர்களில் ஒரு கூட்டம் அதை (நிறைவேற்றாது) தூக்கி எறியவில்லையா? மாறாக, அவர்களில் அதிகமானோர் நம்பிக்கை கொள்ள மாட்டார்கள்.

Korece: 

그들이 성약을 할 때마다 그들 가운데 일부가 그것을 불신 했으니 그들 대다수는 믿음이 없 었더라

Vietnamca: 

Cứ mỗi lần họ lập giao ước nào đó thì một nhóm trong số họ thường gạt bỏ nó sang một bên. Không, đúng hơn là (bởi vì) đa số bọn họ không có đức tin.