Kur'an Ayetleri

  • Nahl Suresi, Kur'an'ın 16. suresidir. Sure, 128 ayetten oluşur. Medine döneminde inmiş olan son üç ayetin dışındakilerin Mekke döneminde indirildiğine inanılmaktadır. Sure, ismini 68. ayette geçen ve "bal arısı" anlamına gelen "nahl" kelimesinden almıştır. Sure, "Allah'ın emri gelecektir!" ifadesiyle başlar. Vikipedi

    Ayet sayısı: 128

    Başka isimleri: Arı Suresi

    Geliş zamanı: Mekke Dönemi

    Harf sayısı: 7642

    İsmin anlamı: Bal arısı

    Kelime sayısı: 1845

    Sure numarası: 16

Sûre No: 

16

Sûredeki Ayet No: 

73

Ayet No: 

1974

Sayfa No: 

275

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَيَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللَّهِ مَا لَا يَمْلِكُ لَهُمْ رِزْقًا مِّنَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ شَيْئًا وَلَا يَسْتَطِيعُونَ

Çeviriyazı: 

veya`büdûne min dûni-llâhi mâ lâ yemlikü lehüm rizḳam mine-ssemâvâti vel'arḍi şey'ev velâ yesteṭî`ûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Müşrikler, Allah'ı bırakıp, göklerden ve yerden kendileri için hiçbir rızka sahip olmayan ve sahip olmaya da güçleri yetmeyen şeylere taparlar.

Diyanet İşleri: 

Allah'ı bırakıp, göklerden ve yerden kendilerine verecek rızıkları olmayan ve vermeye güç yetiremeyen şeylere mi tapıyorlar?

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Allah'ı bırakırlar da ne göklerde, ne yeryüzünde hiçbir şeye sahip olmayan ve hiçbir şeye gücü yetmeyen putlara kulluk ederler.

Şaban Piriş: 

Allah’tan başka onlara göklerden ve yerden verecek hiç bir rızka malik olmayan ve buna da gücü yetmeyenlere ibadet ediyorlar.

Edip Yüksel: 

ALLAH'ı bırakıp, kendilerine göklerden ve yerden rızık sağlamıyan aciz kişilere kulluk ediyorlar.

Ali Bulaç: 

Allah'ın dışında, kendileri için göklerden ve yerden hiçbir rızka, hiçbir şeye malik olmayan ve buna güçleri yetmeyen şeylere mi tapıyorlar?

Suat Yıldırım: 

Allah'tan başka, kendilerine, ne göklerden, ne yerden zerre miktar rızık verme gücü olmayan ve bunu yapma ihtimali de bulunmayan birtakım nesnelere tapıyorlar.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve Allah´ın gayrı olup kendileri için ne göklerden ve ne de yerden birer rızka mâlik olmayan ve güçleri dahi yetmeyen şeylere ibadet ederler.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Allah'ı bırakıp da kendilerine, göklerden ve yerden bir parçacık rızık veremeyen, buna güç yetiremeyen şeylere mi tapıyorlar?

Bekir Sadak: 

Allah sizi annelerinizin karnindan bir sey bilmez halde cikarmistir. Belki sukredersiniz diye size kulak, goz ve kalp vermistir.

İbni Kesir: 

Onlar

Adem Uğur: 

(Müşrikler) Allah´ı bırakıp da kendilerine göklerde ve yerde olan rızıktan hiçbir şey veremeyen ve buna asla güçleri yetmeyen şeylere (putlara) tapıyorlar.

İskender Ali Mihr: 

Ve onlar (müşrikler), semalardan ve yeryüzünden onlara rızık olarak bir şey vermeye malik olmayan, Allah´tan başka şeylere (putlara) tapıyorlar. Ve (onlar, o putlar ki

Celal Yıldırım: 

Allah´ı bırakıp da kendilerine göklerden ve yerden hiçbir rızık (çıkarıp vermeye) sahip olamıyanlara, buna güc getiremiyenlere mi tapıyorlar ?!

Tefhim ul Kuran: 

Allah´ın dışında, kendileri için göklerden ve yerden hiç bir rızıka, hiç bir şeye malik olmayan ve buna güçleri yetmeyen şeylere mi tapıyorlar?

Fransızca: 

Et ils adorent, en dehors d'Allah, ce qui ne peut leur procurer aucune nourriture des cieux et de la terre et qui n'est capable de rien.

İspanyolca: 

En lugar de servir a Alá, sirven a lo que no puede procurarles sustento de los cielos ni de la tierra, lo que no posee ningún poder.

İtalyanca: 

Adorano all'infuori Allah, ciò che non procura loro alcun cibo, né dalla terra né dal cielo e che non ha alcun potere?

Almanca: 

Und sie dienen anstelle von ALLAH dem, das für sie über keinerlei Rizq in den Himmeln und auf Erden verfügt, und sie vermögen nichts.

Çince: 

他们舍真主而崇拜(偶像),那是不能为他们主持从天上降下的和从地上生出的一点给养,而且毫无能力的。

Hollandaca: 

Zij aanbidden naast God afgodsbeelden die niets bezitten, waarmede zij zich kunnen onderhouden, noch in den hemel, noch op aarde, en welke geene macht hebben.

Rusça: 

Они поклоняются помимо Аллаха тому, что не имеет и не может иметь для них удел на небесах и на земле.

Somalice: 

waxayna Caabudayaan Eebe ka sokow waxaan uga hananayn Risqi Samooyinka iyo Dhulka waxba, waxna karin.

Swahilice: 

Na badala ya Mwenyezi Mungu wanawaabudu wasio wamilikia riziki kutoka mbinguni wala kwenye ardhi, wala hawawezi kitu.

Uygurca: 

ئۇلار اﷲ نى قويۇپ، ئۆزلىرىگە ئاسمانلاردىن ھېچقانداق رىزىق چۈشۈرۈپ ۋە يەردىن ھېچقانداق رىزىق چىقىرىپ (يەنى ئاسماندىن يامغۇر ياغدۇرۇپ ۋە يەردىن زىرائەت ۋە دەرەخلەرنى ئۆستۈرۈپ) بېرەلمەيدىغان، (شۇنداق قىلىشقا) قۇدرىتى يەتمەيدىغان بۇتلارغا چوقۇنامدۇ؟

Japonca: 

そしてアッラー以外のものを崇拝するが,それらは天地の間で,かれらに何の御恵みも与えず,またそのような能力も持ち得ない。

Arapça (Ürdün): 

«ويعبدون من دون الله» أي غيره «ما لا يملك لهم رزقا من السماوات» بالمطر «والأرض» بالنبات «شيئا» بدل من رزقا «ولا يستطيعون» يقدرون على شيء وهو الأصنام.

Hintçe: 

और ख़ुदा को छोड़कर ऐसी चीज़ की परसतिश करते हैं जो आसमानों और ज़मीन में से उनको रिज़क़ देने का कुछ भी न एख्तियार रखते हैं और न कुदरत हासिल कर सकते हैं

Tayca: 

และพวกเขาเคารพบูชาอื่นจากอัลลอฮ์ตือสิ่งที่ไม่มีอำนาจให้ปัจจัยยังชีพแก่พวกเขาจากชั้นฟ้าทั้งหลายและแผ่นดินแต่อย่างใด และพวกมันก็ไม่สามารถกระทำได้

İbranice: 

הם עובדים אחרים מלבד אלוהים, כאלה אשר לא יוכלו לשלוח להם כל פרנסה מן השמים או מן הארץ, ולעולם לא יוכלו

Hırvatça: 

I obožavaju, pored Allaha, one koji im nisu u stanju bilo kakvu opskrbu dati, ni iz nebesa ni iz zemlje, i koji ništa ne mogu!

Rumence: 

Ei se închină, în locul de Dumnezeu, celor care nu-i pot înzestra nici din ceruri şi nici de pe pământ, şi nu au nici o putere.

Transliteration: 

WayaAAbudoona min dooni Allahi ma la yamliku lahum rizqan mina alssamawati waalardi shayan wala yastateeAAoona

Türkçe: 

Allah'ı bırakıp da kendilerine, göklerden ve yerden bir parçacık rızık veremeyen, buna güç yetiremeyen şeylere mi tapıyorlar?

Sahih International: 

And they worship besides Allah that which does not possess for them [the power of] provision from the heavens and the earth at all, and [in fact], they are unable.

İngilizce: 

And worship others than Allah,- such as have no power of providing them, for sustenance, with anything in heavens or earth, and cannot possibly have such power?

Azerbaycanca: 

(Müşriklər) Allahı qoyub göylərdən və yerdən onlara verəcək heç bir ruzisi olmayan və buna gücləri də çatmayanlara (bütlərə) ibadət edirlər.

Süleyman Ateş: 

Allah'tan başka, göklerden ve yerden kendileri için hiçbir rızık veremeyecek ve bunu asla yapamayacak olan şeylere mi tapıyorlar?

Diyanet Vakfı: 

(Müşrikler) Allah'ı bırakıp da kendilerine göklerde ve yerde olan rızıktan hiçbir şey veremeyen ve buna asla güçleri yetmeyen şeylere (putlara) tapıyorlar.

Erhan Aktaş: 

Onlar, Allah’ın yanı sıra, göklerden ve yerden kendilerine hiçbir rızık veremeyen ve hiçbir şeye güçleri yetmeyen şeylere kulluk ediyorlar.

Kral Fahd: 

(Müşrikler) Allah'ı bırakıp da kendilerine göklerde ve yerde olan rızıktan hiçbir şey veremeyen ve buna asla güçleri yetmeyen şeylere (putlara) tapıyorlar.

Hasan Basri Çantay: 

(Müşrikler) Allâhı bırakıb da kendileri için ne göklerden, ne yerden hiç bir rızka, hiç bir şey´e mâlik olmayan ve buna güçleri dahi yetmeyen şeylere (putlara) taparlar.

Muhammed Esed: 

Allah´ı bırakıp, onlar için göklerden veya yerden herhangi bir rızık sağlayamayan ve zaten buna gücü de olmayan şeylere mi tapınıp duracaklar?

Gültekin Onan: 

Tanrı´nın dışında, kendileri için göklerden ve yerden hiç bir rızka, hiç bir şeye malik olmayan ve buna güçleri yetmeyen şeylere mi tapıyorlar?

Ali Fikri Yavuz: 

Müşrikler, kendilerine, ne göklerden, ne de yerden hiç bir rızık vermeye sahip olmayan ve buna güçleri yetmiyen Allah’dan başka şeylere (putlara) tapıyorlar.

Portekizce: 

E adoram, em vez de Deus, os que noa podem proporcionar-lhes nenhum sustento, nem dos céus, nem da terra, por nãoterem poder para isso.

İsveççe: 

och i stället för Gud dyrka vad som inte kan förse dem vare sig från himlarna eller jorden med något av det som de behöver för sin försörjning och som saknar all makt

Farsça: 

و به جای خدا معبودانی را می پرستند که از آسمان ها و زمین، مالک اندک رزقی برای آنان نیستند و هیچ قدرتی هم [برای مالک شدن روزی و رساندنش به آنان] ندارند.

Kürtçe: 

ئەوان لە جیاتی خوا شتانێک دەپەرستن کە خاوەنی ھیچ ڕزق و ڕۆزیەکی ئەوان نین نە لە ئاسمانەکان و نە لە زەویدا و ناشتوانن (ڕۆزیان بدەن)

Özbekçe: 

Ва Аллоҳдан ўзга уларга осмонлару ердан ҳеч бир ризққа молик бўла олмайдиган ва ҳеч нарсага қодир бўла олмайдиган нарсаларга ибодат қиладиларми? (Аллоҳдан ўзга ибодат қилаётган ўша нарсаси нима эканини ўйлаб кўрмайдими? Нима учун унга сиғиняпти ўзи? Ахир, сиғинаётган нарсаси унга бирор ризқни бера олмайди-ку?! У нарса ризқ ҳам, неъмат ҳам беришга қодир эмас-ку! Хўш, ризқ беришга қодир бўлмаган, ҳеч бир ризқ бера олмайдиган нарсага нима учун ибодат қилади?! Эй мушриклар!!!)

Malayca: 

Dan mereka menyembah benda-benda yang lain dari Allah, yang tidak berkuasa memberikan mereka sebarang rezeki pemberian dari langit dan bumi, dan mereka pula tidak berdaya sama sekali mendapat kuasa itu.

Arnavutça: 

dhe adhurojnë, përpos Perëndisë, ata që nuk janë në gjendje t’u japin çfarëdo ushqimi, as nga qielli as nga toka, dhe të cilët nuk mundën asgjë?!

Bulgarca: 

И вместо на Аллах те служат на онези, които не владеят за тях никакво препитание от небесата и от земята, и са безсилни.

Sırpça: 

И обожавају, поред Аллаха, оне који нису у стању да им дају било какву опскрбу, ни из небеса ни из земље, и који ништа не могу!

Çekçe: 

A uctívají místo Boha něco, co jim nic neuštědřuje ani z nebes ani ze země, ba ani toho schopno není.

Urduca: 

اور اللہ کو چھوڑ کر اُن کو پوجتے ہیں جن کے ہاتھ میں نہ آسمانوں سے انہیں کچھ بھی رزق دینا ہے نہ زمین سے اور نہ یہ کام وہ کر ہی سکتے ہیں؟

Tacikçe: 

Ғайри Худо чизҳоеро мепарастанд, ки нотавонанд ва ёрои он надоранд, ки аз осмонҳову замин рӯзияшон диҳанд.

Tatarca: 

Аллаһудан бизеп сынымнарга гыйбадәт кылалар ки, ул сынымнары аларга күктән дә һәм җирдән дә бернинди ризык бирмәгән, бирергә көче дә җитмәгән яраксыз нәрсәләрдер.

Endonezyaca: 

Dan mereka menyembah selain Allah, sesuatu yang tidak dapat memberikan rezeki kepada mereka sedikitpun dari langit dan bumi, dan tidak berkuasa (sedikit juapun).

Amharca: 

ከአላህም ሌላ ከሰማያትም ከምድርም ምንንም ሲሳይ የማይሰጧቸውን (ምንንም) የማይችሉትንም ይግገዛሉ፡፡

Tamilce: 

இன்னும், இவர்கள் அல்லாஹ்வை அன்றி எவற்றை வணங்குகிறார்கள் என்றால் அவை இவர்களுக்கு வானங்கள் இன்னும் பூமியிலிருந்து எந்த ஒன்றையும் உணவளிக்க உரிமை பெற மாட்டார்கள். இன்னும், அவை (அதற்கு அறவே) ஆற்றல் பெற மாட்டார்கள்.

Korece: 

그들은 하나님 외에 다른 것을 숭배하나 그것은 하늘과 대지 위에서 그들에게 일용할 양식도 소유하지 못하며 어떠한 권능도 없는 것이라

Vietnamca: 

(Những kẻ thờ đa thần) tôn thờ ngoài Allah những thứ (thần linh) không có quyền hành ban bố bất cứ thứ gì từ các tầng trời và trái đất; và (thực tế) chúng không thể.