Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

19

Sûredeki Ayet No: 

52

Ayet No: 

2302

Sayfa No: 

308

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَنَادَيْنَاهُ مِن جَانِبِ الطُّورِ الْأَيْمَنِ وَقَرَّبْنَاهُ نَجِيًّا

Çeviriyazı: 

venâdeynâhü min cânibi-ṭṭûri-l'eymeni veḳarrabnâhü neciyyâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Biz ona Tur dağının sağ yanından seslendik ve onu hususi bir konuşmada bulunmak üzere kendimize yaklaştırdık.

Diyanet İşleri: 

Ona Tur'un sağ yanından seslenmiş ve konuşmak için onu yaklaştırmıştık.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ona, Tur'un sağ yanından nida ettik, bizimle konuşmak üzere tapımıza yaklaştırdık onu.

Şaban Piriş: 

O’na (sağ tarafından) Tur’un yanından seslenmiştik. Onu (kendisiyle) fısıldaşarak konuşmak için yakınlaştırdık.

Edip Yüksel: 

Ona Tur dağının sağ tarafından seslendik. Konuşmak için onu yaklaştırdık.

Ali Bulaç: 

Ona, Tur'un sağ yanından seslendik ve onu (kendisiyle) gizlice söyleşmek için yakınlaştırdık.

Suat Yıldırım: 

Hani ona Tur'un sağ tarafından seslenmiş ve özel konuşma için onu huzurumuza almıştık. [28,30] {KM, Çıkış 33,11}

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve o´na Tûr´un sağ tarafından nidâ ettik ve onu münacaat eder bir halde yaklaştırdık.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Ona Tûr'un sağ tarafından seslendik. Onu, fısıldaşan kimse kadar yaklaştırdık.

Bekir Sadak: 

SÙ ste bunlar Allah´in kendilerine nimetler sundugu peygamberler

İbni Kesir: 

Ona Tur´un sağ yanından seslendik. Ve onu gizlice söyleşmek için yaklaştırdık.

Adem Uğur: 

Ona Tûr´un sağ tarafından seslendik ve onu, fısıldaşan kimse kadar (kendimize) yaklaştırdık.

İskender Ali Mihr: 

Ve Tur´un sağ tarafından ona seslendik. Ve onu, söyleşmek (vahyetmek) için yaklaştırdık.

Celal Yıldırım: 

Ona Tûr dağının sağ tarafından seslenmiş, konuşmak için onu yaklaştırmıştık.

Tefhim ul Kuran: 

Ona, Tur´un sağ yanından seslendik ve onu (kendisiyle) gizlice söyleşmek için yakınlaştırdık.

Fransızca: 

Du côté droit du Mont (Sinaï) Nous l'appelâmes et Nous le fîmes approcher tel un confident.

İspanyolca: 

Le llamamos desde la ladera derecha del monte e hicimos que se acercara en plan confidencial.

İtalyanca: 

Lo chiamammo dalla parte destra del Monte e lo facemmo avvicinare in confidenza.

Almanca: 

WIR ließen ihn von der rechten Seite des Tur- Bergs rufen, und Uns als Vertrauten näher bringen.

Çince: 

我从那座山的右边召唤他,我叫他到我这里来密谈。

Hollandaca: 

En wij riepen hem van de rechterzijde van den berg Sinaï, en deden hem naderen om zich in het bijzonder met ons te onderhouden.

Rusça: 

Мы подали ему глас с правой стороны горы и подозвали его поближе тихим голосом.

Somalice: 

waana uga dhawaaqnay dhinaca (buurta) dhuur ee midigta ah, waana soo dhawaynay annagoo la hadli.

Swahilice: 

Na tulimwita upande wa kulia wa mlima na tukamsogeza kunong'ona naye.

Uygurca: 

ئۇنىڭغا بىز تۇر تېغىنىڭ ئوڭ تەرىپىدىن نىدا قىلدۇق، ئۇنى بىز مۇناجات ئۈچۈن (دەرگاھىمىزغا) يېقىنلاشتۇردۇق

Japonca: 

われは(シナイ)山の右がわからかれに呼びかけ,密談のためわれの近くに招き寄せた。

Arapça (Ürdün): 

(وناديناه) بقول "" يا موسى إني أنا الله "" (من جانب الطور) اسم جبل (الأيمن) أي الذي يلي يمين موسى حين أقبل من مدين (وقربناه نجيا) مناجيا بأن أسمعه الله تعالى كلامه.

Hintçe: 

और हमने उनको (कोहे तूर) की दाहिनी तरफ़ से आवाज़ दी और हमने उन्हें राज़ व नियाज़ की बातें करने के लिए अपने क़रीब बुलाया

Tayca: 

และเราได้ร้องเรียกเขาจากทางด้านขวาของภูเขาฎูร และเราได้ให้เขาเข้ามาใกล้ชิดเพื่อบอกความลับ

İbranice: 

וקראנו לו מצדו הימני של ההר וקירבנו אותו אל המפגש

Hırvatça: 

Mi smo ga s desne strane Tura zovnuli i Sebi ga približili da čuje riječi Naše,

Rumence: 

Noi l-am chemat pe coasta dreaptă a Muntelui şi ni l-am apropiat ca om de încredere.

Transliteration: 

Wanadaynahu min janibi alttoori alaymani waqarrabnahu najiyyan

Türkçe: 

Ona Tûr'un sağ tarafından seslendik. Onu, fısıldaşan kimse kadar yaklaştırdık.

Sahih International: 

And We called him from the side of the mount at [his] right and brought him near, confiding [to him].

İngilizce: 

And we called him from the right side of Mount (Sinai), and made him draw near to Us, for mystic (converse).

Azerbaycanca: 

Biz (Musanı) Tur dağının sağ tərəfindən çağırdıq və (Allahla danışmaq üçün yalvarıb) gizli dua edərkən özümüzə yaxınlaşdırdıq.

Süleyman Ateş: 

Ona Tur'un sağ tarafından seslendik ve onu, özel konuşmak için (kendimize) yaklaştırdık.

Diyanet Vakfı: 

Ona Tur'un sağ tarafından seslendik ve onu, fısıldaşan kimse kadar (kendimize) yaklaştırdık.

Erhan Aktaş: 

Ve Tûr’un sağ tarafından ona seslendik. Onu, özel konuşmak için yaklaştırdık.

Kral Fahd: 

Ona Tûr'un sağ tarafından seslendik ve onu, fısıldaşan kimse kadar (kendimize) yaklaştırdık.

Hasan Basri Çantay: 

Biz onu «Tuur» un sağ yanından nida etdik. Onu çok münâcat eden bir kimse olarak yaklaşdırdık.

Muhammed Esed: 

Hani o´na Sina Dağı´nın sağ yamacından seslenmiş ve o´nu gizemsel bir konuşma için (kendimize) yaklaştırmıştık;

Gültekin Onan: 

Ona, Tur´un sağ yanından seslendik ve onu (kendisiyle) gizlice söyleşmek için yakınlaştırdık.

Ali Fikri Yavuz: 

Biz Mûsa’ya Tûr dağı yanında, sağ tarafından nida ettik

Portekizce: 

Chamamo-lo à escarpa direita do Monte e fizemos com que se aproximasse, para uma confidência.

İsveççe: 

Vi kallade på honom från berget Sinais högra sida och drog honom intill Oss i en hemlighetsfull gemenskap;

Farsça: 

و او را از جانب راست طور ندا کردیم، و او را در حالی که با وی راز گفتیم، مقرّب خود قرار دادیم.

Kürtçe: 

وە ئێمە ئەومان بانگ کرد لەلای ڕاستی کێوی طورەوە وە ئەو(موسا) مان نزیک کردەوە تا قسەی لەگەڵ بکەین

Özbekçe: 

Биз унга Турнинг ўнг томонидан нидо қилдик ва муножот учун Ўзимизга яқинлаштирдик.

Malayca: 

Dan Kami telah menyerunya dari arah sebelah kanan Gunung Tursina, dan Kami dampingkan dia dengan diberi penghormatan berkata dengan Kami.

Arnavutça: 

Dhe, Na, e kemi thirrë atë (Musain), në anën e djathtë të Turit, dhe e kemi afruar atë në bisedë (pa ndërmjetësim),

Bulgarca: 

И призовахме го Ние от дясната страна на Планината, и го приближихме за тайна беседа.

Sırpça: 

Ми смо га позвали са десне стране Синаја и приближили смо га Себи да чује Наше речи,

Çekçe: 

A zavolali jsme naň na pravém úbočí hory Sinaje a učinili jsme jej blízkým důvěrníkem.

Urduca: 

ہم نے اُس کو طُور کے داہنی جانب سے پکارا اور راز کی گفتگو سے اس کو تقرب عطا کیا

Tacikçe: 

Ва ӯро аз ҷониби рости кӯҳи Тӯр нидо додем ва наздикаш сохтем, то бо ӯ роз гӯем.

Tatarca: 

Вә Без Мусаның уң ягында булган Тур тавыннан аңа кычкырдык, вә яшерен сөйләшер өчен аны үзебезгә якын кылдык.

Endonezyaca: 

Dan Kami telah memanggilnya dari sebelah kanan gunung Thur dan Kami telah mendekatkannya kepada Kami di waktu dia munajat (kepada Kami).

Amharca: 

ከጡር ቀኝ ጎን በኩልም ጠራነው፡፡ ያነጋገርነውም ሲኾን አቀረብነው፡፡

Tamilce: 

இன்னும், மலையில் (மூஸாவுடைய) வலது பக்கத்திலிருந்து நாம் அவரை அழைத்தோம். நாம் அவரை (நம்முடன்) பேசுகிறவராக நெருக்கமாக்கினோம்.

Korece: 

하나님은 시나이 산 우편에 서 그를 불렀으매 신비의 얘기를 나누기 위해 하나님은 그를 가까 이 불렀노라

Vietnamca: 

TA đã gọi Y từ phía bên phải của ngọn núi và đưa Y xích lại gần để (TA) nói nhỏ.

Rubu tag: 

Hizb tag: