Arapça:
إِذْ دَخَلُوا عَلَيْهِ فَقَالُوا سَلَامًا قَالَ إِنَّا مِنكُمْ وَجِلُونَ
Çeviriyazı:
iẕ deḫalû `aleyhi feḳâlû selâmâ. ḳâle innâ minküm vecilûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hani melekler, İbrahim'in yanına girdikleri zaman, "selam" demişler, İbrahim de onlara: "Biz sizden korkuyoruz" demişti.
Diyanet İşleri:
İbrahim'in yanına girdiklerinde selam vermişlerdi. O: "Doğrusu biz sizden korkuyoruz" demişti de: "Korkma, biz sana, bilgin bir oğlun olacağını müjdelemeye geldik" demişlerdi.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Hani, huzuruna girmişler de esenlik sana demişlerdi; o da, biz gerçekten de sizden korkuyoruz demişti.
Şaban Piriş:
Onun yanına girdikleri zaman: "Selam!" demişlerdi. O da: “Biz, sizden korkuyoruz” demişti.
Edip Yüksel:
Onun yanına varıp, "Selam!," demişlerdi. O da, "Biz sizden korkuyoruz," demişti.
Ali Bulaç:
Yanına girdiklerinde "Selam" demişlerdi. O da: "Biz sizden korkmaktayız" demişti.
Suat Yıldırım:
Onun yanına girdiklerinde “Selam!” dediler. İbrâhim: “Biz sizden korkuyoruz.” dedi.
Ömer Nasuhi Bilmen:
O vakit ki, O´nun huzuruna girmişler de selâm vermişlerdi. O da, «Biz sizden hakikaten korkuyoruz,» demişti.
Yaşar Nuri Öztürk:
Hani onun yanına girmişlerdi de "Selam!" demişlerdi. O da "Biz sizden korkuyoruz." diye konuşmuştu.
Bekir Sadak:
15:56
İbni Kesir:
Onun yanına girip: Selam demişlerdi. O da: Doğrusu biz, sizden endişe ediyoruz, demişti.
Adem Uğur:
Onun yanına girdikleri zaman, "
İskender Ali Mihr:
Onun yanına girdikleri zaman: “Selâm (olsun)” dediler. (İbrâhîm A.S) şöyle dedi: “Gerçekten biz sizden korkuyoruz.”
Celal Yıldırım:
Bir vakit İbrahim´in yanına gelerek «selâm !» demişlerdi. O da, «doğrusu biz sizden korkuyoruz» demişti.
Tefhim ul Kuran:
Yanına girdiklerinde «Selam» demişlerdi. O da: «Biz sizden korkmaktayız» demişti.
Fransızca:
Quand ils entrèrent chez lui et dirent : "Salam" - Il dit : "Nous avons peur de vous".
İspanyolca:
cuando, entrados en donde él estaba, dijeron: «¡Paz!» Dijo: «¡Nos dais miedo!»
İtalyanca:
Entrarono nella sua casa dicendo: «Pace» Disse: «Invero ci fate paura!».
Almanca:
Als sie bei ihm eintraten, sagten sie: "Salam (sei mit dir)!" Er sagte: "Wir fürchten uns vor euch!"
Çince:
当时,他们进去见他,说:祝你平安。他说:我们确是畏惧你们的。
Hollandaca:
Toen zij bij hem binnentraden en hem groetten, zeide hij: Gij hebt ons bevreesd gemaakt.
Rusça:
Они вошли к нему и сказали: "Мир!" Он сказал: "Воистину, мы опасаемся вас".
Somalice:
Markay u soo galeen kuna Dhaheen salaan Kuna yidhi waanu idinka cabsan.
Swahilice:
Walipo ingia kwake na wakasema: Salama! Yeye akasema: Hakika sisi tunakuogopeni.
Uygurca:
ئۆز ۋاقتىدا پەرىشتىلەر ئىبراھىمنىڭ يېنىغا كىرىپ سالام بەردى، ئىبراھىم: «بىز ھەقىقەتەن سىلەردىن قورقۇۋاتىمىز» دېدى
Japonca:
かれら(賓客の2天使)が,かれの所に入って来て,「平安あれ。」と挨拶した時,「わたしたちは,あなたがたが,恐いです。」と言った。
Arapça (Ürdün):
«إذ دخلوا عليه فقالوا سلاما» أي هذا اللفظ «قال» إبراهيم لما عرض عليم الأكل فلم يأكلوا «إنا منكم وجلون» خائفون.
Hintçe:
कि जब ये इबराहीम के पास आए तो (पहले) उन्होंने सलाम किया इबराहीम ने (जवाब सलाम के बाद) कहा हमको तो तुम से डर मालूम होता है
Tayca:
เมื่อพวกเขาเข้าไปหาเขา (อิบรอฮีม) แล้วกล่าวว่า “ศานติ” เขากล่าวว่า “แท้จริงเรากลัวพวกท่าน”
İbranice:
כאשר נכנסו אליו הם אמרו: 'שלום.' הוא אמר להם: 'אנו חוששים מכם
Hırvatça:
kada su mu ušli i rekli: "Selam!", on je rekao: "Prepali smo vas se!"
Rumence:
Ei spuseră intrând la el: “Pace!” El spuse: “Ne este frică de voi!”
Transliteration:
Ith dakhaloo AAalayhi faqaloo salaman qala inna minkum wajiloona
Türkçe:
Hani onun yanına girmişlerdi de "Selam!" demişlerdi. O da "Biz sizden korkuyoruz." diye konuşmuştu.
Sahih International:
When they entered upon him and said, "Peace." [Abraham] said, "Indeed, we are fearful of you."
İngilizce:
When they entered his presence and said, "Peace!" He said, "We feel afraid of you!"
Azerbaycanca:
O zaman ki, onlar onun hüzuruna daxil olub: “Salam!” – dedilər. (İbrahim də qonaqların yeməyə əl uzatmadıqlarını görüb: ) “Biz, həqiqətən, sizdən qorxuruq!” – dedi.
Süleyman Ateş:
Onun yanına girmişler: "Selam" demişlerdi. O da: "Biz sizden korkuyoruz." dedi.
Diyanet Vakfı:
Onun yanına girdikleri zaman, "selam" dediler. (İbrahim:) Biz sizden çekiniyoruz, dedi.
Erhan Aktaş:
İbrâhîm’in yanına girdiklerinde, “Selâm.” dediler. İbrâhîm: “Doğrusu, sizden korkuyoruz.” dedi.
Kral Fahd:
Onun yanına girdikleri zaman, «selam» dediler. (İbrahim:) Biz sizden çekiniyoruz, dedi.
Hasan Basri Çantay:
Hani bunlar onun karşısına girib «Selâm» demişlerdi. O da: «Biz, demişdi, sizden endîşe edicileriz».
Muhammed Esed:
Hani, o´nun yanına geldiklerinde o´na: "Sana selam olsun!" demişler; o da onlara: "Biz sizden korkuyoruz!" diye cevap vermişti.
Gültekin Onan:
Yanına girdiklerinde "
Ali Fikri Yavuz:
Hani melekler, İbrahîm’in yanına varıp “selam” demişlerdi (İbrahîm misafir melekler için hazırladığı yemeği, misafirlerin yemediğini görünce) dedi ki: “- Biz, sizden cidden korkuyoruz.”
Portekizce:
Quando se apresentaram a ele, dizendo-lhe: Pas! Respondeu-lhes: Sabei que vos tememos (eu e meu povo)!
İsveççe:
hur de steg fram till honom och hälsade honom med fredshälsningen och han sade: "Ert besök gör oss oroliga!"
Farsça:
هنگامی که بر او وارد شدند، پس سلام گفتند. [ابراهیم] گفت: ما از شما ترسانیم.
Kürtçe:
کاتێک چوونە ژورەوە بۆلای ووتیان سەلامت لێ بێت (ئیبراھیم) ووتی بەڕاستی ئێمە لێتان دەترسین
Özbekçe:
Унинг ҳузурига кирганларида: «Салом», дедилар. У: «Албатта, биз сизлардан қўрқмоқдамиз», деди.
Malayca:
Ketika mereka masuk mendapatkannya lalu memberi salam dengan berkata: "Selamat sejahtera kepadamu!" Ia berkata: "Sesungguhnya kami berasa takut kepada kamu".
Arnavutça:
kur, hynë tek ai dhe thanë: “Selam!” (Ibrahimi) tha: “Na po frikohemi nga Ju”.
Bulgarca:
Когато влязоха при него и рекоха: “Мир!”, рече: “Ние се страхуваме от вас.”
Sırpça:
када су дошли код њега и казали: „Мир Божји!“ Он рече: „Ми смо се вас уплашили!”
Çekçe:
když k němu přišli zdravíce 'Mír s tebou!' a on jim odpověděl: 'My věru se vás bojíme.'
Urduca:
جب وہ آئے اُس کے ہاں اور کہا "سلام ہو تم پر،" تو اُس نے کہا "ہمیں تم سے ڈر لگتا ہے"
Tacikçe:
Он гоҳ, ки бар ӯ дохил шуданд ва гуфтанд: «Салом!» Иброҳим гуфт: «Мо аз шумо метарсем!»
Tatarca:
Кунаклар Ибраһим янына кергәч, сәлам бирделәр, алар фәрештәләр иде, Ибраһим: "Мин сездән куркамын", – диде.
Endonezyaca:
Ketika mereka masuk ke tempatnya, lalu mereka mengucapkan: "Salaam". Berkata Ibrahim: "Sesungguhnya kami merasa takut kepadamu".
Amharca:
በእርሱ ላይ በገቡና ሰላም ባሉት ጊዜ የኾነውን (አስታውስ)፡፡ (እርሱም) «እኛ ከእናንተ ፈሪዎች ነን» አላቸው፡፡
Tamilce:
அவர்கள் அவரிடம் நுழைந்த சமயத்தில் (நடந்த நிகழ்வை கூறுவீராக). ஆக, அவர்கள், “ஸலாம்” (ஈடேற்றம் உண்டாகுக!) என்று (முகமன்) கூறினார்கள். (இப்ராஹீம்) கூறினார்: ‘‘நிச்சயமாக நாங்கள் உங்களைப் பற்றி அச்சப்படுகிறோம்.”
Korece:
이때 천사들이 그에게 들어 가 평안하소서 라고 인사하니 실 로 우리는 당신들이 두럽나이다 라고 아브라함이 대답하더라
Vietnamca:
Khi họ vào gặp Y, họ chào Salam. Y nói: “Quả thật, việc các vị (xuất hiện đường đột) làm chúng tôi có cảm giác lo sợ.”
Ayet Linkleri: