Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

15

Sûredeki Ayet No: 

52

Ayet No: 

1854

Sayfa No: 

265

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

إِذْ دَخَلُوا عَلَيْهِ فَقَالُوا سَلَامًا قَالَ إِنَّا مِنكُمْ وَجِلُونَ

Çeviriyazı: 

iẕ deḫalû `aleyhi feḳâlû selâmâ. ḳâle innâ minküm vecilûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Hani melekler, İbrahim'in yanına girdikleri zaman, "selam" demişler, İbrahim de onlara: "Biz sizden korkuyoruz" demişti.

Diyanet İşleri: 

İbrahim'in yanına girdiklerinde selam vermişlerdi. O: "Doğrusu biz sizden korkuyoruz" demişti de: "Korkma, biz sana, bilgin bir oğlun olacağını müjdelemeye geldik" demişlerdi.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Hani, huzuruna girmişler de esenlik sana demişlerdi; o da, biz gerçekten de sizden korkuyoruz demişti.

Şaban Piriş: 

Onun yanına girdikleri zaman: "Selam!" demişlerdi. O da: “Biz, sizden korkuyoruz” demişti.

Edip Yüksel: 

Onun yanına varıp, "Selam!," demişlerdi. O da, "Biz sizden korkuyoruz," demişti.

Ali Bulaç: 

Yanına girdiklerinde "Selam" demişlerdi. O da: "Biz sizden korkmaktayız" demişti.

Suat Yıldırım: 

Onun yanına girdiklerinde “Selam!” dediler. İbrâhim: “Biz sizden korkuyoruz.” dedi.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

O vakit ki, O´nun huzuruna girmişler de selâm vermişlerdi. O da, «Biz sizden hakikaten korkuyoruz,» demişti.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Hani onun yanına girmişlerdi de "Selam!" demişlerdi. O da "Biz sizden korkuyoruz." diye konuşmuştu.

Bekir Sadak: 

15:56

İbni Kesir: 

Onun yanına girip: Selam demişlerdi. O da: Doğrusu biz, sizden endişe ediyoruz, demişti.

Adem Uğur: 

Onun yanına girdikleri zaman, &quot

İskender Ali Mihr: 

Onun yanına girdikleri zaman: “Selâm (olsun)” dediler. (İbrâhîm A.S) şöyle dedi: “Gerçekten biz sizden korkuyoruz.”

Celal Yıldırım: 

Bir vakit İbrahim´in yanına gelerek «selâm !» demişlerdi. O da, «doğrusu biz sizden korkuyoruz» demişti.

Tefhim ul Kuran: 

Yanına girdiklerinde «Selam» demişlerdi. O da: «Biz sizden korkmaktayız» demişti.

Fransızca: 

Quand ils entrèrent chez lui et dirent : "Salam" - Il dit : "Nous avons peur de vous".

İspanyolca: 

cuando, entrados en donde él estaba, dijeron: «¡Paz!» Dijo: «¡Nos dais miedo!»

İtalyanca: 

Entrarono nella sua casa dicendo: «Pace» Disse: «Invero ci fate paura!».

Almanca: 

Als sie bei ihm eintraten, sagten sie: "Salam (sei mit dir)!" Er sagte: "Wir fürchten uns vor euch!"

Çince: 

当时,他们进去见他,说:祝你平安。他说:我们确是畏惧你们的。

Hollandaca: 

Toen zij bij hem binnentraden en hem groetten, zeide hij: Gij hebt ons bevreesd gemaakt.

Rusça: 

Они вошли к нему и сказали: "Мир!" Он сказал: "Воистину, мы опасаемся вас".

Somalice: 

Markay u soo galeen kuna Dhaheen salaan Kuna yidhi waanu idinka cabsan.

Swahilice: 

Walipo ingia kwake na wakasema: Salama! Yeye akasema: Hakika sisi tunakuogopeni.

Uygurca: 

ئۆز ۋاقتىدا پەرىشتىلەر ئىبراھىمنىڭ يېنىغا كىرىپ سالام بەردى، ئىبراھىم: «بىز ھەقىقەتەن سىلەردىن قورقۇۋاتىمىز» دېدى

Japonca: 

かれら(賓客の2天使)が,かれの所に入って来て,「平安あれ。」と挨拶した時,「わたしたちは,あなたがたが,恐いです。」と言った。

Arapça (Ürdün): 

«إذ دخلوا عليه فقالوا سلاما» أي هذا اللفظ «قال» إبراهيم لما عرض عليم الأكل فلم يأكلوا «إنا منكم وجلون» خائفون.

Hintçe: 

कि जब ये इबराहीम के पास आए तो (पहले) उन्होंने सलाम किया इबराहीम ने (जवाब सलाम के बाद) कहा हमको तो तुम से डर मालूम होता है

Tayca: 

เมื่อพวกเขาเข้าไปหาเขา (อิบรอฮีม) แล้วกล่าวว่า “ศานติ” เขากล่าวว่า “แท้จริงเรากลัวพวกท่าน”

İbranice: 

כאשר נכנסו אליו הם אמרו: 'שלום.' הוא אמר להם: 'אנו חוששים מכם

Hırvatça: 

kada su mu ušli i rekli: "Selam!", on je rekao: "Prepali smo vas se!"

Rumence: 

Ei spuseră intrând la el: “Pace!” El spuse: “Ne este frică de voi!”

Transliteration: 

Ith dakhaloo AAalayhi faqaloo salaman qala inna minkum wajiloona

Türkçe: 

Hani onun yanına girmişlerdi de "Selam!" demişlerdi. O da "Biz sizden korkuyoruz." diye konuşmuştu.

Sahih International: 

When they entered upon him and said, "Peace." [Abraham] said, "Indeed, we are fearful of you."

İngilizce: 

When they entered his presence and said, "Peace!" He said, "We feel afraid of you!"

Azerbaycanca: 

O zaman ki, onlar onun hüzuruna daxil olub: “Salam!” – dedilər. (İbrahim də qonaqların yeməyə əl uzatmadıqlarını görüb: ) “Biz, həqiqətən, sizdən qorxuruq!” – dedi.

Süleyman Ateş: 

Onun yanına girmişler: "Selam" demişlerdi. O da: "Biz sizden korkuyoruz." dedi.

Diyanet Vakfı: 

Onun yanına girdikleri zaman, "selam" dediler. (İbrahim:) Biz sizden çekiniyoruz, dedi.

Erhan Aktaş: 

İbrâhîm’in yanına girdiklerinde, “Selâm.” dediler. İbrâhîm: “Doğrusu, sizden korkuyoruz.” dedi.

Kral Fahd: 

Onun yanına girdikleri zaman, «selam» dediler. (İbrahim:) Biz sizden çekiniyoruz, dedi.

Hasan Basri Çantay: 

Hani bunlar onun karşısına girib «Selâm» demişlerdi. O da: «Biz, demişdi, sizden endîşe edicileriz».

Muhammed Esed: 

Hani, o´nun yanına geldiklerinde o´na: "Sana selam olsun!" demişler; o da onlara: "Biz sizden korkuyoruz!" diye cevap vermişti.

Gültekin Onan: 

Yanına girdiklerinde &quot

Ali Fikri Yavuz: 

Hani melekler, İbrahîm’in yanına varıp “selam” demişlerdi (İbrahîm misafir melekler için hazırladığı yemeği, misafirlerin yemediğini görünce) dedi ki: “- Biz, sizden cidden korkuyoruz.”

Portekizce: 

Quando se apresentaram a ele, dizendo-lhe: Pas! Respondeu-lhes: Sabei que vos tememos (eu e meu povo)!

İsveççe: 

hur de steg fram till honom och hälsade honom med fredshälsningen och han sade: "Ert besök gör oss oroliga!"

Farsça: 

هنگامی که بر او وارد شدند، پس سلام گفتند. [ابراهیم] گفت: ما از شما ترسانیم.

Kürtçe: 

کاتێک چوونە ژورەوە بۆلای ووتیان سەلامت لێ بێت (ئیبراھیم) ووتی بەڕاستی ئێمە لێتان دەترسین

Özbekçe: 

Унинг ҳузурига кирганларида: «Салом», дедилар. У: «Албатта, биз сизлардан қўрқмоқдамиз», деди.

Malayca: 

Ketika mereka masuk mendapatkannya lalu memberi salam dengan berkata: "Selamat sejahtera kepadamu!" Ia berkata: "Sesungguhnya kami berasa takut kepada kamu".

Arnavutça: 

kur, hynë tek ai dhe thanë: “Selam!” (Ibrahimi) tha: “Na po frikohemi nga Ju”.

Bulgarca: 

Когато влязоха при него и рекоха: “Мир!”, рече: “Ние се страхуваме от вас.”

Sırpça: 

када су дошли код њега и казали: „Мир Божји!“ Он рече: „Ми смо се вас уплашили!”

Çekçe: 

když k němu přišli zdravíce 'Mír s tebou!' a on jim odpověděl: 'My věru se vás bojíme.'

Urduca: 

جب وہ آئے اُس کے ہاں اور کہا "سلام ہو تم پر،" تو اُس نے کہا "ہمیں تم سے ڈر لگتا ہے"

Tacikçe: 

Он гоҳ, ки бар ӯ дохил шуданд ва гуфтанд: «Салом!» Иброҳим гуфт: «Мо аз шумо метарсем!»

Tatarca: 

Кунаклар Ибраһим янына кергәч, сәлам бирделәр, алар фәрештәләр иде, Ибраһим: "Мин сездән куркамын", – диде.

Endonezyaca: 

Ketika mereka masuk ke tempatnya, lalu mereka mengucapkan: "Salaam". Berkata Ibrahim: "Sesungguhnya kami merasa takut kepadamu".

Amharca: 

በእርሱ ላይ በገቡና ሰላም ባሉት ጊዜ የኾነውን (አስታውስ)፡፡ (እርሱም) «እኛ ከእናንተ ፈሪዎች ነን» አላቸው፡፡

Tamilce: 

அவர்கள் அவரிடம் நுழைந்த சமயத்தில் (நடந்த நிகழ்வை கூறுவீராக). ஆக, அவர்கள், “ஸலாம்” (ஈடேற்றம் உண்டாகுக!) என்று (முகமன்) கூறினார்கள். (இப்ராஹீம்) கூறினார்: ‘‘நிச்சயமாக நாங்கள் உங்களைப் பற்றி அச்சப்படுகிறோம்.”

Korece: 

이때 천사들이 그에게 들어 가 평안하소서 라고 인사하니 실 로 우리는 당신들이 두럽나이다 라고 아브라함이 대답하더라

Vietnamca: 

Khi họ vào gặp Y, họ chào Salam. Y nói: “Quả thật, việc các vị (xuất hiện đường đột) làm chúng tôi có cảm giác lo sợ.”