Arapça:
إِنَّا مَكَّنَّا لَهُ فِي الْأَرْضِ وَآتَيْنَاهُ مِن كُلِّ شَيْءٍ سَبَبًا
Çeviriyazı:
innâ mekkennâ lehû fi-l'arḍi veâteynâhü min külli şey'in sebebâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Gerçekten biz onu (Zülkarneyn'i) yeryüzünde iktidar sahibi yaptık ve ona ulaşmak istediği her şeyi elde etmesinin bir yolunu verdik.
Diyanet İşleri:
Doğrusu biz onu yeryüzüne yerleştirmiş ve her şeyin yolunu ona öğretmiştik.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Biz, gerçekten de onu yeryüzünde yerleştirip yüceltmiştik, her şeyin yolunayoradamına ait ne bilgi varsa vermiştik ona.
Şaban Piriş:
Biz, onu yeryüzünde güçlendirmiş ve ona (ihtiyaç duyduğu) her şey için bir sebep verdik.
Edip Yüksel:
Biz ona yeryüzünde yönetim gücünü ve her türlü imkanı verdik
Ali Bulaç:
Gerçekten, Biz ona yeryüzünde sapasağlam bir iktidar verdik ve ona herşeyden bir yol (sebep) verdik.
Suat Yıldırım:
Biz ona dünyada geniş imkânlar verdik ve onun ihtiyaç duyduğu her konuda sebep ve vasıtalar ihsan ettik. O da batıya doğru bir yol tuttu.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Biz O´nu yeryüzünde bir kudrete erdirdik ve ona her şeyden bir sebep verdik.
Yaşar Nuri Öztürk:
Biz onun için yeryüzünde güç ve saltanat hazırladık ve ona herşeyden bir sebep verdik.
Bekir Sadak:
Sonra yine bir yol tuttu.
İbni Kesir:
Doğrusu Biz
Adem Uğur:
Gerçekten biz onu yeryüzünde iktidar ve kudret sahibi kıldık, ona (muhtaç olduğu) her şey için bir sebep (bir vasıta ve yol) verdik.
İskender Ali Mihr:
Muhakkak ki Biz, onu yeryüzünde kuvvetlendirdik (destekledik). Ve ona sebep olan herşeyden verdik.
Celal Yıldırım:
Şüphesiz ki biz onu yeryüzünde kudretli biçimde yerleştirip imkân verdik ve ona (gereken) her şeyden (kolaylaştırıcı bir) sebep verdik.
Tefhim ul Kuran:
Gerçekten, biz ona yeryüzünde sapasağlam bir iktidar verdik ve ona her şeyden bir yol (sebep) verdik.
Fransızca:
Vraiment, Nous avons affermi sa puissance sur terre, et Nous lui avons donné libre voie à toute chose.
İspanyolca:
Le habíamos dado poderío en el país y le habíamos facilitado todo.
İtalyanca:
In verità gli abbiamo dato ampi mezzi sulla terra e modo di riuscire in ogni impresa.
Almanca:
Gewiß, WIR gewährten ihm Macht auf Erden und gaben ihm zu jeder Sache einen Zugang.
Çince:
我确已使他在大地上得势,我赏赐他处理万事的途径。
Hollandaca:
Wij maakten hem machtig op aarde en wij gaven hem de middelen om alles te doen wat hem behaagde.
Rusça:
Воистину, Мы наделили его властью на земле и одарили его всякими возможностями.
Somalice:
a nagaa makaninay (siinnay) xukun dhulka waxaana u sinnay wax kasta sabab (cilmi).
Swahilice:
Sisi tulimtilia nguvu katika ardhi na tukampa njia za kila kitu.
Uygurca:
ئۇنىڭغا بىز زېمىندا ھەقىقەتەن كۈچ - قۇدرەت ئاتا قىلدۇق، ئۇنىڭغا ئۆز مەقسىتىگە يېتىشنىڭ پۈتۈن يوللىرىنى ئاسانلاشتۇرۇپ بەردۇق
Japonca:
本当にわれは,地上にかれ(の権勢)を打ち建て,また凡ての事を,成就する基になるものを授けた。
Arapça (Ürdün):
«إنا مكنا له في الأرض» بتسهيل السير فيها «وآتيناه من كل شيء» يحتاج إليه «سببا» طريقا يوصله إلى مراده.
Hintçe:
(ख़ुदा फरमाता है कि) बेशक हमने उनको ज़मीन पर कुदरतें हुकूमत अता की थी और हमने उसे हर चीज़ के साज़ व सामान दे रखे थे
Tayca:
แท้จริงเราได้ให้อำนาจแก่เขาในแผ่นดิน และเราให้เขาทุกสิ่งที่เขาต้องการ
İbranice:
אנחנו נתנו לו לשלוט בארץ, ונתנו לו דרך להשיג הכול
Hırvatça:
Mi smo mu omogućili da ima vlast na Zemlji i dali smo mu sredstva da uradi sve što želi."
Rumence:
Noi i-am întărit puterea pe pământ şi i-am dat către fiece lucru un drum.
Transliteration:
Inna makkanna lahu fee alardi waataynahu min kulli shayin sababan
Türkçe:
Biz onun için yeryüzünde güç ve saltanat hazırladık ve ona herşeyden bir sebep verdik.
Sahih International:
Indeed We established him upon the earth, and We gave him to everything a way.
İngilizce:
Verily We established his power on earth, and We gave him the ways and the means to all ends.
Azerbaycanca:
Biz onu yer üzərində möhkəmləndirib qüvvətləndirdik və hər şey verdik (hər şeyin yolunu ona öyrətdik).
Süleyman Ateş:
Biz onu yeryüzünde güçlü kıldık ve ona herşeyden bir sebep (istediği herşeye ulaşmanın yolunu, aracını) verdik.
Diyanet Vakfı:
Gerçekten biz onu yeryüzünde iktidar ve kudret sahibi kıldık, ona (muhtaç olduğu) her şey için bir sebep (bir vasıta ve yol) verdik.
Erhan Aktaş:
Doğrusu Biz, onu yeryüzünde güçlendirdik ve ona her şeyden bir sebep(1) verdik.
Kral Fahd:
Biz ona yeryüzünde sağlam bir yer temin etmiş ve dilediği her şeye kendisini ulaştıracak bir de ilim vermiştik.
Hasan Basri Çantay:
Hakıykat, biz onu yer (yüzün) de büyük bir kudret saahibi kıldık ve ona (muhtâc olduğu) her şeyden bir sebeb (bir yol) verdik.
Muhammed Esed:
Ona yeryüzünde güvenli bir yer sağladık ve onu, (ulaşacağı) her şeye doğru araçlarla ulaşma (bilgisiyle) donattık;
Gültekin Onan:
Gerçekten, biz ona yeryüzünde sapasağlam bir iktidar verdik ve ona her şeyden bir yol (sebep) verdik.
Ali Fikri Yavuz:
Gerçekten biz, Zül’-Karneyn’i (Rûm hükümdarı İskender’i) yeryüzünde iktidar sahibi yaptık ve ona (gayesine ulaşmak için) istediği her şeyden bir vasıta (sebep) verdik.
Portekizce:
Consolidamos o seu poder na terra e lhe proporcionamos o meio de tudo.
İsveççe:
Vi skänkte honom stor makt på jorden och Vi gav honom [kunskap om] de rätta medlen [för att nå sitt] syfte liksom [den rakaste] vägen till varje mål.
Farsça:
ما به او در زمین، قدرت و تمکّن دادیم و از هر چیزی [که برای رسیدن به هدف هایش نیازمند به آن بود] وسیله ای به او عطا کردیم.
Kürtçe:
بەڕاستی ئێمە ھێز و دەسەڵاتمان پێدا لە زەویدا وە ھۆکاری ھەموو شتێکمان پێ دابوو (کە پاشایەتی پێویستی بوو)
Özbekçe:
Албатта, Биз унга ер юзида имконият бердик ва ҳар бир нарсага (эришиш) сабабини ато қилдик. (Аллоҳ таоло Зулқарнайнга ер юзида ҳукмронлик ва бошқа катта имкониятларни берган эди.)
Malayca:
Sesungguhnya Kami telah memberikan kepadanya kekuasaan memerintah di bumi, dan Kami beri kepadanya jalan bagi menjayakan tiap-tiap sesuatu yang diperlukannya.
Arnavutça:
Na i kemi mundësuar atij (që të bëjë ç’të dojë) në Tokë dhe i kemi dhënë mjete për çdo gjë (që i janë nevojitur)
Bulgarca:
Наистина го укрепихме Ние на земята и му дадохме път към всяко нещо.
Sırpça:
Ми смо му дали власт на Земљи и омогућили смо му да изврши оно што жели.
Çekçe:
Upevnili jsme moc jeho na zemi a zahrnuli jsme jej prostředky k věcem všem.
Urduca:
ہم نے اس کو زمین میں اقتدار عطا کر رکھا تھا اور اسے ہر قسم کے اسباب و وسائل بخشے تھے
Tacikçe:
Мо ӯро дар замин қудрат додем ва роҳи расидан ба ҳар чизеро ба ӯ нишон додем.
Tatarca:
Без Аңа җир өстендә һәрнәрсәдән файдаланырга мөмкинлек бирдек вә аңа җир өстендә тизлек белән йөри торган сәбәпне бирдек һәм һәр эшнең сәбәбен бирдек.
Endonezyaca:
Sesungguhnya Kami telah memberi kekuasaan kepadanya di (muka) bumi, dan Kami telah memberikan kepadanya jalan (untuk mencapai) segala sesuatu,
Amharca:
እኛ ለእርሱ በምድር አስመቸነው፡፡ ከነገሩም ሁሉ (መዳረሻ) መንገድን ሰጠነው፡፡
Tamilce:
நிச்சயமாக நாம் அவருக்குப் பூமியில் ஆதிக்கத்தைக் கொடுத்தோம். இன்னும், ஒவ்வொரு பொருளைப் பற்றி (-அதை எப்படி பயன்படுத்த வேண்டும் என்ற) அறிவை அவருக்குக் கொடுத்தோம்.
Korece:
실로 하나님께서 그를 지상 에 정립케 하사 모든 것에 이르 는 방법을 그에게 부여하였노라
Vietnamca:
Quả thật, TA (Allah) đã để Y (Zdul-Qarnain) định cư trên trái đất và TA đã ban cho Y đầy đủ phương tiện cần thiết về mọi mặt.
Ayet Linkleri: