Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

18

Sûredeki Ayet No: 

84

Ayet No: 

2224

Sayfa No: 

303

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

إِنَّا مَكَّنَّا لَهُ فِي الْأَرْضِ وَآتَيْنَاهُ مِن كُلِّ شَيْءٍ سَبَبًا

Çeviriyazı: 

innâ mekkennâ lehû fi-l'arḍi veâteynâhü min külli şey'in sebebâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Gerçekten biz onu (Zülkarneyn'i) yeryüzünde iktidar sahibi yaptık ve ona ulaşmak istediği her şeyi elde etmesinin bir yolunu verdik.

Diyanet İşleri: 

Doğrusu biz onu yeryüzüne yerleştirmiş ve her şeyin yolunu ona öğretmiştik.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Biz, gerçekten de onu yeryüzünde yerleştirip yüceltmiştik, her şeyin yolunayoradamına ait ne bilgi varsa vermiştik ona.

Şaban Piriş: 

Biz, onu yeryüzünde güçlendirmiş ve ona (ihtiyaç duyduğu) her şey için bir sebep verdik.

Edip Yüksel: 

Biz ona yeryüzünde yönetim gücünü ve her türlü imkanı verdik

Ali Bulaç: 

Gerçekten, Biz ona yeryüzünde sapasağlam bir iktidar verdik ve ona herşeyden bir yol (sebep) verdik.

Suat Yıldırım: 

Biz ona dünyada geniş imkânlar verdik ve onun ihtiyaç duyduğu her konuda sebep ve vasıtalar ihsan ettik. O da batıya doğru bir yol tuttu.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Biz O´nu yeryüzünde bir kudrete erdirdik ve ona her şeyden bir sebep verdik.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Biz onun için yeryüzünde güç ve saltanat hazırladık ve ona herşeyden bir sebep verdik.

Bekir Sadak: 

Sonra yine bir yol tuttu.

İbni Kesir: 

Doğrusu Biz

Adem Uğur: 

Gerçekten biz onu yeryüzünde iktidar ve kudret sahibi kıldık, ona (muhtaç olduğu) her şey için bir sebep (bir vasıta ve yol) verdik.

İskender Ali Mihr: 

Muhakkak ki Biz, onu yeryüzünde kuvvetlendirdik (destekledik). Ve ona sebep olan herşeyden verdik.

Celal Yıldırım: 

Şüphesiz ki biz onu yeryüzünde kudretli biçimde yerleştirip imkân verdik ve ona (gereken) her şeyden (kolaylaştırıcı bir) sebep verdik.

Tefhim ul Kuran: 

Gerçekten, biz ona yeryüzünde sapasağlam bir iktidar verdik ve ona her şeyden bir yol (sebep) verdik.

Fransızca: 

Vraiment, Nous avons affermi sa puissance sur terre, et Nous lui avons donné libre voie à toute chose.

İspanyolca: 

Le habíamos dado poderío en el país y le habíamos facilitado todo.

İtalyanca: 

In verità gli abbiamo dato ampi mezzi sulla terra e modo di riuscire in ogni impresa.

Almanca: 

Gewiß, WIR gewährten ihm Macht auf Erden und gaben ihm zu jeder Sache einen Zugang.

Çince: 

我确已使他在大地上得势,我赏赐他处理万事的途径。

Hollandaca: 

Wij maakten hem machtig op aarde en wij gaven hem de middelen om alles te doen wat hem behaagde.

Rusça: 

Воистину, Мы наделили его властью на земле и одарили его всякими возможностями.

Somalice: 

a nagaa makaninay (siinnay) xukun dhulka waxaana u sinnay wax kasta sabab (cilmi).

Swahilice: 

Sisi tulimtilia nguvu katika ardhi na tukampa njia za kila kitu.

Uygurca: 

ئۇنىڭغا بىز زېمىندا ھەقىقەتەن كۈچ - قۇدرەت ئاتا قىلدۇق، ئۇنىڭغا ئۆز مەقسىتىگە يېتىشنىڭ پۈتۈن يوللىرىنى ئاسانلاشتۇرۇپ بەردۇق

Japonca: 

本当にわれは,地上にかれ(の権勢)を打ち建て,また凡ての事を,成就する基になるものを授けた。

Arapça (Ürdün): 

«إنا مكنا له في الأرض» بتسهيل السير فيها «وآتيناه من كل شيء» يحتاج إليه «سببا» طريقا يوصله إلى مراده.

Hintçe: 

(ख़ुदा फरमाता है कि) बेशक हमने उनको ज़मीन पर कुदरतें हुकूमत अता की थी और हमने उसे हर चीज़ के साज़ व सामान दे रखे थे

Tayca: 

แท้จริงเราได้ให้อำนาจแก่เขาในแผ่นดิน และเราให้เขาทุกสิ่งที่เขาต้องการ

İbranice: 

אנחנו נתנו לו לשלוט בארץ, ונתנו לו דרך להשיג הכול

Hırvatça: 

Mi smo mu omogućili da ima vlast na Zemlji i dali smo mu sredstva da uradi sve što želi."

Rumence: 

Noi i-am întărit puterea pe pământ şi i-am dat către fiece lucru un drum.

Transliteration: 

Inna makkanna lahu fee alardi waataynahu min kulli shayin sababan

Türkçe: 

Biz onun için yeryüzünde güç ve saltanat hazırladık ve ona herşeyden bir sebep verdik.

Sahih International: 

Indeed We established him upon the earth, and We gave him to everything a way.

İngilizce: 

Verily We established his power on earth, and We gave him the ways and the means to all ends.

Azerbaycanca: 

Biz onu yer üzərində möhkəmləndirib qüvvətləndirdik və hər şey verdik (hər şeyin yolunu ona öyrətdik).

Süleyman Ateş: 

Biz onu yeryüzünde güçlü kıldık ve ona herşeyden bir sebep (istediği herşeye ulaşmanın yolunu, aracını) verdik.

Diyanet Vakfı: 

Gerçekten biz onu yeryüzünde iktidar ve kudret sahibi kıldık, ona (muhtaç olduğu) her şey için bir sebep (bir vasıta ve yol) verdik.

Erhan Aktaş: 

Doğrusu Biz, onu yeryüzünde güçlendirdik ve ona her şeyden bir sebep(1) verdik.

Kral Fahd: 

Biz ona yeryüzünde sağlam bir yer temin etmiş ve dilediği her şeye kendisini ulaştıracak bir de ilim vermiştik.

Hasan Basri Çantay: 

Hakıykat, biz onu yer (yüzün) de büyük bir kudret saahibi kıldık ve ona (muhtâc olduğu) her şeyden bir sebeb (bir yol) verdik.

Muhammed Esed: 

Ona yeryüzünde güvenli bir yer sağladık ve onu, (ulaşacağı) her şeye doğru araçlarla ulaşma (bilgisiyle) donattık;

Gültekin Onan: 

Gerçekten, biz ona yeryüzünde sapasağlam bir iktidar verdik ve ona her şeyden bir yol (sebep) verdik.

Ali Fikri Yavuz: 

Gerçekten biz, Zül’-Karneyn’i (Rûm hükümdarı İskender’i) yeryüzünde iktidar sahibi yaptık ve ona (gayesine ulaşmak için) istediği her şeyden bir vasıta (sebep) verdik.

Portekizce: 

Consolidamos o seu poder na terra e lhe proporcionamos o meio de tudo.

İsveççe: 

Vi skänkte honom stor makt på jorden och Vi gav honom [kunskap om] de rätta medlen [för att nå sitt] syfte liksom [den rakaste] vägen till varje mål.

Farsça: 

ما به او در زمین، قدرت و تمکّن دادیم و از هر چیزی [که برای رسیدن به هدف هایش نیازمند به آن بود] وسیله ای به او عطا کردیم.

Kürtçe: 

بەڕاستی ئێمە ھێز و دەسەڵاتمان پێدا لە زەویدا وە ھۆکاری ھەموو شتێکمان پێ دابوو (کە پاشایەتی پێویستی بوو)

Özbekçe: 

Албатта, Биз унга ер юзида имконият бердик ва ҳар бир нарсага (эришиш) сабабини ато қилдик. (Аллоҳ таоло Зулқарнайнга ер юзида ҳукмронлик ва бошқа катта имкониятларни берган эди.)

Malayca: 

Sesungguhnya Kami telah memberikan kepadanya kekuasaan memerintah di bumi, dan Kami beri kepadanya jalan bagi menjayakan tiap-tiap sesuatu yang diperlukannya.

Arnavutça: 

Na i kemi mundësuar atij (që të bëjë ç’të dojë) në Tokë dhe i kemi dhënë mjete për çdo gjë (që i janë nevojitur)

Bulgarca: 

Наистина го укрепихме Ние на земята и му дадохме път към всяко нещо.

Sırpça: 

Ми смо му дали власт на Земљи и омогућили смо му да изврши оно што жели.

Çekçe: 

Upevnili jsme moc jeho na zemi a zahrnuli jsme jej prostředky k věcem všem.

Urduca: 

ہم نے اس کو زمین میں اقتدار عطا کر رکھا تھا اور اسے ہر قسم کے اسباب و وسائل بخشے تھے

Tacikçe: 

Мо ӯро дар замин қудрат додем ва роҳи расидан ба ҳар чизеро ба ӯ нишон додем.

Tatarca: 

Без Аңа җир өстендә һәрнәрсәдән файдаланырга мөмкинлек бирдек вә аңа җир өстендә тизлек белән йөри торган сәбәпне бирдек һәм һәр эшнең сәбәбен бирдек.

Endonezyaca: 

Sesungguhnya Kami telah memberi kekuasaan kepadanya di (muka) bumi, dan Kami telah memberikan kepadanya jalan (untuk mencapai) segala sesuatu,

Amharca: 

እኛ ለእርሱ በምድር አስመቸነው፡፡ ከነገሩም ሁሉ (መዳረሻ) መንገድን ሰጠነው፡፡

Tamilce: 

நிச்சயமாக நாம் அவருக்குப் பூமியில் ஆதிக்கத்தைக் கொடுத்தோம். இன்னும், ஒவ்வொரு பொருளைப் பற்றி (-அதை எப்படி பயன்படுத்த வேண்டும் என்ற) அறிவை அவருக்குக் கொடுத்தோம்.

Korece: 

실로 하나님께서 그를 지상 에 정립케 하사 모든 것에 이르 는 방법을 그에게 부여하였노라

Vietnamca: 

Quả thật, TA (Allah) đã để Y (Zdul-Qarnain) định cư trên trái đất và TA đã ban cho Y đầy đủ phương tiện cần thiết về mọi mặt.