Arapça:
قُل لِّعِبَادِيَ الَّذِينَ آمَنُوا يُقِيمُوا الصَّلَاةَ وَيُنفِقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرًّا وَعَلَانِيَةً مِّن قَبْلِ أَن يَأْتِيَ يَوْمٌ لَّا بَيْعٌ فِيهِ وَلَا خِلَالٌ
Çeviriyazı:
ḳul li`ibâdiye-lleẕîne âmenû yüḳîmu-ṣṣalâte veyünfiḳû mimmâ razaḳnâhüm sirrav ve`alâniyetem min ḳabli ey ye'tiye yevmül lâ bey`un fîhi velâ ḫilâl.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
(Ey Muhammed!) İman eden kullarıma söyle: "Namazı dosdoğru kılsınlar, alışveriş ve dostluğun olmadığı bir günün gelmesinden önce, kendilerine verdiğimiz rızıktan açık ve gizli (Allah için) harcasınlar."
Diyanet İşleri:
İnanan kullarıma söyle, namazı kılsınlar; alışveriş ve dostluğun olmayacağı günün gelmesinden önce, kendilerine verdiğimiz rızıktan açık ve gizli sarfetsinler.
Abdulbakî Gölpınarlı:
İman eden kullarıma söyle: Namaz kılsınlar ve onları rızıklandırdığımız şeylerin bir kısmını yoksullara harcasınlar o gün gelip çatmadan ki ne alışveriş var o günde ne karşılıklı dostluk.
Şaban Piriş:
İman eden kullarıma söyle, namazı dosdoğru kılsınlar; alış verişin ve dostluğun olmadığı bir gün gelmeden önce, kendilerine verdiğimiz rızıktan açık ve gizli olarak sarf etsinler.
Edip Yüksel:
İnanan kullarıma söyle, alış-verişin ve dostluğun olmadığı gün gelmeden önce namazı gözetsinler, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açık yardım için versinler.
Ali Bulaç:
İman etmiş kullarıma söyle: "Alış-verişin ve dostluğun olmadığı o gün gelmezden evvel, dosdoğru namazı kılsınlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açık infak etsinler."
Suat Yıldırım:
Söyle o iman etmiş kullarıma:Namazı tam gerektiği şekilde kılsınlar ve ne alış verişin, ne de dostluğun olmadığı gün gelmeden önce, gizli ve açık şekilde, kendilerine ihsan ettiğimiz rızıklardan, nimetlerden bağışta bulunsunlar. [2,254; 57,15]
Ömer Nasuhi Bilmen:
İmân etmiş olan kullarıma söyle, namazı kılsınlar ve kendilerini merzûk etmiş olduğumuz şeylerden gizlice ve âşikâre infakta bulunsunlar, bir günün gelmesinden evvelki, onda ne satış vardır, ne de dostluk.
Yaşar Nuri Öztürk:
İnanan kullarıma söyle: Namazı/duayı yerine getirsinler, kendilerine verdiğimiz rızıklardan, hiçbir alışverişin, hiçbir dostluğun olmadığı o gün gelmeden önce, gizli ve açık infak etsinler.
Bekir Sadak:
«ORabbim! O putlar cok insanlari saptirdi
İbni Kesir:
İman eden kullarıma söyle: Namazı kılsınlar, alışveriş ve dostluğun olmayacağı gün gelmezden önce
Adem Uğur:
İman eden kullarıma söyle: Namazlarını dosdoğru kılsınlar, kendisinde ne alışveriş, ne de dostluk bulunan bir gün gelmeden önce, kendilerine verdiğimiz rızıklardan (Allah için) gizli açık harcasınlar.
İskender Ali Mihr:
Âmenû olan (ölmeden önce Allah´a ulaşmayı dileyen) kullarıma söyle: “ Dostluk ve alışverişin olmadığı o günün gelmesinden önce namazı ikame etsinler! Onları rızıklandırdığımız şeylerden gizli ve aleni (açık) olarak infâk etsinler!”
Celal Yıldırım:
İmân eden kullarıma de ki: İçinde alım-satım, dostluk bulunmayan gün gelmeden önce namazı kılsınlar, kendilerine rızık olarak sunduğumuz şeylerden gizli-açık (Allah için) harcasınlar.
Tefhim ul Kuran:
İman etmiş kullarıma söyle: «Alışverişin ve dostluğun olmadığı o gün gelmezden evvel, dosdoğru namazı kılsınlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açık infak etsinler.»
Fransızca:
Dis à Mes serviteurs qui ont cru, qu'ils accomplissent la Salat et qu'ils dépensent [dans le bien] en secret et en public de ce que Nous leur avons attribué, avant que vienne le jour où il n'y a ni rachat ni amitié.
İspanyolca:
Di a mis servidores creyentes que hagan la azalá y que den limosna, en secreto o en público, de lo que les hemos proveído, antes de que venga día en que ya no haya comercio ni amistad.
İtalyanca:
Di' ai Miei servi credenti che assolvano l'orazione e diano in pubblico e in privato [parte] dei beni che abbiamo loro concesso, prima che giunga in Giorno in cui non ci sarà più né commercio né amicizia.
Almanca:
Sag zu meinen Dienern, die den Iman verinnerlicht haben, daß sie das rituelle Gebet ordnungsgemäß verrichten und vom Rizq geben, das WIR ihnen gewährten - heimlich und öffentlich, bevor ein Tag eintrifft, an dem weder Kaufen noch Freundschaften gelten.
Çince:
你要对我的那些信道的仆人,说:让他们谨守拜功,并且在那既无买卖又无友谊之日来临以前,秘密地和公开地分舍我所赐予他们的财物。
Hollandaca:
Zeg tot mijne dienaren die geloofd hebben, dat zij volhardend in het gebed moeten zijn, en dat zij aalmoezen moeten schenken van hetgeen wij hun hebben gegeven, zoowel in het geheim, als in het openbaar; alvorens de dag komt, waarop noch koop noch verkoop, noch vriendschap zal bestaan.
Rusça:
Скажи тем из Моих рабов, которые уверовали, чтобы они совершали намаз и расходовали явно и тайно из того, чем Мы их наделили, пока не наступит день, когда не будет ни торга, ни дружбы.
Somalice:
Ku dheh addoomadayda rumeeyey (Xaqa) ha oogeen salaadda hana ka Nafaqeeyeen waxaan ku arzaaqay qarsoodi iyo muuqba ka hor imaatin Maalin aan gadaho iyo saaxiib jirin (qiyaamada).
Swahilice:
Waambie waja wangu walio amini, washike Sala, na watoe katika tulivyo waruzuku, kwa siri na dhaahiri, kabla haijafika Siku isiyo kuwa na biashara wala urafiki.
Uygurca:
مۆمىن بەندىلىرىمگە ئېيتقىنكى، ئۇلار نامازنى ئادا قىلسۇن، ئالدى - ساتتىمۇ، دوستلۇقمۇ بولمايدىغان كۈن (يەنى قىيامەت كۈنى) كېلىشتىن بۇرۇن، بىز ئۇلارغا بەرگەن مال - مۈلۈكتىن يوشۇرۇن ۋە ئاشكارا يوسۇندا سەدىقە قىلسۇن
Japonca:
信仰するわれのしもべたちに告げなさい。「礼拝の務めを守り,取引も友情も果たせない日が来る前に,われが授けたものから,密かにまた公に施しなさい。」
Arapça (Ürdün):
«قل لعبادي الذين آمنوا يقيموا الصلاة وينفقوا مما رزقناهم سرا وعلانية من قبل أن يأتي يوم لا بيع» فداء «فيه ولا خلال» مُخالة أي صداقة تنفع، هو يوم القيامة.
Hintçe:
(ऐ रसूल) मेरे वह बन्दे जो ईमान ला चुके उन से कह दो कि पाबन्दी से नमाज़ पढ़ा करें और जो कुछ हमने उन्हें रोज़ी दी है उसमें से (ख़ुदा की राह में) छिपाकर या दिखा कर ख़र्च किया करे उस दिन (क़यामत) के आने से पहल जिसमें न तो (ख़रीदो) फरोख्त ही (काम आएगी) न दोस्ती मोहब्बत काम (आएगी)
Tayca:
จงกล่าวแก่ปวงบ่างผู้ศรัทธาของข้าว่าให้พวกเขาดำรงการละหมาด และบริจาคสิ่งที่เราได้ให้เป็นปัจจัยยังชีพแก่พวกเขา ทั้งอย่างลับ ๆ และอย่างเปิดเผย ก่อนที่วันหนึ่งจะมาถึงซึ่งไม่มีการซื้อขาย(ต่อรอง) ในวันนั้นและไม่มีการเป็นมิตร
İbranice:
אמור לעבדיי אלה אשר האמינו: 'שיקיימו את התפילה ויתנו ממה שהענקנו להם בסתר ובגלוי, בטרם יבוא יום אשר לא ייעשו בו כל מקח ומסחר ולא יתקיימו עוד קשרי ידידות
Hırvatça:
Reci Mojim robovima koji vjeruju da namaz obavljaju i da udjeljuju i tajno i javno iz onoga što im Mi darujemo, prije nego što nastupi Dan u kome neće biti ni trgovanja ni prijateljstva.
Rumence:
Spune-le robilor Mei credincioşii să-şi facă rugăciunea, să dea milostenie pe ascuns ori pe faţă din ceea ce i-am înzestrat înainte ca să vină o zi fără negoţ şi fără prietenie.
Transliteration:
Qul liAAibadiya allatheena amanoo yuqeemoo alssalata wayunfiqoo mimma razaqnahum sirran waAAalaniyatan min qabli an yatiya yawmun la bayAAun feehi wala khilalun
Türkçe:
İnanan kullarıma söyle: Namazı/duayı yerine getirsinler, kendilerine verdiğimiz rızıklardan, hiçbir alışverişin, hiçbir dostluğun olmadığı o gün gelmeden önce, gizli ve açık infak etsinler.
Sahih International:
[O Muhammad], tell My servants who have believed to establish prayer and spend from what We have provided them, secretly and publicly, before a Day comes in which there will be no exchange, nor any friendships.
İngilizce:
Speak to my servants who have believed, that they may establish regular prayers, and spend (in charity) out of the sustenance we have given them, secretly and openly, before the coming of a Day in which there will be neither mutual bargaining nor befriending.
Azerbaycanca:
İman gətirən bəndələrimə de: “(Vaxtlı-vaxtında, lazımınca) namaz qılsınlar, heç bir alış-verişin və dostluğun mümkün olmayacağı (günahların bağışlanması üçün heç kəsdən fidyə alınmayacağı, dostluq xatirinə heç bir güzəşt edilməyəcəyi) gün (qiyamət günü) gəlməzdən əvvəl onlara verdiyimiz ruzidən (kasıblara, ehtiyacı olanlara) gizli və aşkar xərcləsinlər.
Süleyman Ateş:
İnanan kullarıma söyle: Namazı kılsınlar, ne alışverişin, ne de dostluğun olmadığı bir gün gelmeden önce, kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli ve açık sarfetsinler.
Diyanet Vakfı:
İman eden kullarıma söyle: Namazlarını dosdoğru kılsınlar, kendisinde ne alışveriş, ne de dostluk bulunan bir gün gelmeden önce, kendilerine verdiğimiz rızıklardan (Allah için) gizli-açık harcasınlar.
Erhan Aktaş:
Îmân eden kullarıma söyle: “İçinde alışverişin(1) ve dostluğun olmadığı o gün gelmeden önce, salâtı ikâme etsinler(2), kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli açık infak(3) etsinler.”
Kral Fahd:
İman eden kullarıma söyle de içinde ne fidyenin ve ne de dostluğun artık geçerli olmadığı o gün gelmeden önce namazı dosdoğru kılsınlar ve bizim kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açık infak etsinler.
Hasan Basri Çantay:
Îman eden kullarıma de ki: «Namaz (lar) ınızı dosdoğru kılın, ne bir alış veriş, ne de bir dostluk (carî ve nafiz) olmayan birgün gelmezden evvel rızk olarak size verdiğimiz şeylerden gizli ve aşikâr infaak edin».
Muhammed Esed:
(Ve) imana erişen kullarıma da söyle, hiçbir pazarlığın, dostluğun, arkadaşlığın olmayacağı o Gün gelip çatmadan önce, salatta devamlı ve duyarlı olsunlar; kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden (Bizim yolumuzda) gizli açık harcasınlar.
Gültekin Onan:
İnanmış / inanan kullarıma söyle: "
Ali Fikri Yavuz:
İman eden kullarıma de ki: Namazı gereği üzere kılsınlar
Portekizce:
Dize aos Meus servos fiéis que observem a oração, que façam caridade, privativa ou paladinamente, com aquilo comque os agraciamos, antes que chegue o dia em que não haverá transação, nem amparo.
İsveççe:
[Muhammad!] Säg till Mina tjänare som är sanna troende, att de inte skall förtröttas att förrätta bönen och ge av det som Vi har skänkt dem för deras försörjning, i det tysta eller öppet, innan den Dag kommer då allt köpslående är förbi och ingen [kan ingripa till förmån för en] vän.
Farsça:
به بندگان مؤمنم بگو: نماز را بر پا دارند، و از آنچه روزی آنان کرده ایم، پنهان و آشکار، انفاق کنند، پیش از آنکه روزی فرا رسد که در آن نه داد و ستدی است و نه پیوند دوستی و رفاقت.
Kürtçe:
(ئەی موحەممەد ﷺ) بڵێ بەوبەندانەم کە بڕوایان ھێناوە بەڕێکی نوێژەکان بکەن و لەوەی پێمان داوون ببەخشن بەنھێنی و ئاشکرا لەپێش ئەوەی کە ڕۆژێک بێت نەکڕین و فرۆشتنی تێدایە و نە دۆستایەتی
Özbekçe:
Сен иймон келтирган бандаларимга айтгин, намозни тўла-тўкис адо этсинлар. Савдо-сотиқ, оғайнигарчилик йўқ бўлган Кун келмасидан олдин уларга ризқ қилиб берган нарсаларимиздан махфий ва ошкор инфоқ қилсинлар.
Malayca:
Katakanlah kepada hamba-hambaKu yang beriman hendaklah mereka mendirikan sembahyang dan mendermakan dari apa yang kami kurniakan kepada mereka, sama ada dengan merahsiakan pemberiannya itu atau dengan terbuka; sebelum datangnya hari yang tidak ada jual beli padanya, dan tidak ada sahabat handai (yang dapat memberikan pertolongan).
Arnavutça:
Thuaju robërve të Mi, të cilët besojnë: Le të falin namazin dhe le të japin fshehurazi dhe haptazi nga ajo që ua kemi dhënë Ne, para se të arrijë dita, në të cilën s’ka shitje as miqësi.
Bulgarca:
Кажи [о, Мухаммад] на Моите вярващи раби да отслужват молитвата и да раздават и скрито, и явно от онова, което сме им дарили, преди да дойде Денят, в който не ще има нито откуп, нито приятелство.
Sırpça:
Реци Мојим слугама које верују да обављају молитву и да удељују и тајно и јавно из онога што им Ми дарујемо, пре него што наступи Дан у коме неће да буде ни трговања ни пријатељства.
Çekçe:
Rci služebníkům Mým, kteří uvěřili, aby modlitbu konali a rozdávali z toho, co jsme jim uštědřili, skrytě i veřejně, dříve než přijde den, v němž nebude ani obchodování, ani přátelství.
Urduca:
اے نبیؐ، میرے جو بندے ایمان لائے ہیں اُن سے کہہ دو کہ نماز قائم کریں اور جو کچھ ہم نے اُن کو دیا ہے، اُس میں سے کھلے اور چھپے (راہ خیر میں) خرچ کریں قبل اِس کے کہ وہ دن آئے جس میں نہ خرید و فروخت ہوگی اور نہ دوست نوازی ہوسکے گی
Tacikçe:
Ба бандагони Ман, ки имон овардаанд, бигӯ то намоз бигузоранд ва аз он чӣ рӯзиашон додаем, ниҳону ошкоро садақа кунанд, пеш аз он, ки рӯзе фаро расад, ки дар он на хариду фурӯхте бошад ва на ҳеҷ дӯстие ба кор ояд.
Tatarca:
Ий Мухәммәд г-м, минем иман китергән бәндәләремә әйт: "Дусчык вә алыш-биреш итү эше булмый торган кыямәт көне килүдән элек намазларын укысынлар вә Без биргән малдан күрсәтеп һәм яшерен садакалар бирсенләр!"
Endonezyaca:
Katakanlah kepada hamba-hamba-Ku yang telah beriman: "Hendaklah mereka mendirikan shalat, menafkahkan sebahagian rezeki yang Kami berikan kepada mereka secara sembunyi ataupun terang-terangan sebelum datang hari (kiamat) yang pada bari itu tidak ada jual beli dan persahabatan.
Amharca:
ለእነዚያ ላመኑት ባሮቼ በእርሱ ውስጥ ሽያጭና ወዳጂነት የሌለበት ቀን ከመምጣቱ በፊት ሶላትን በደንቡ ይሰግዳሉ፡፡ ከሰጠናቸውም ሲሳይ በምስጢርም በግልጽም ይለግሳሉ፡፡ (ስገዱ ለግሱም) በላቸው፡፡
Tamilce:
(நபியே! என் மீது) நம்பிக்கைகொண்ட என் அடியார்களுக்கு கூறுவீராக: “அவர்கள் தொழுகையை நிலை நிறுத்தட்டும்; இன்னும், நாம் அவர்களுக்கு கொடுத்தவற்றிலிருந்து இரகசியமாகவும், வெளிப்படையாகவும் தர்மம் செய்யட்டும் ஒரு நாள் வருவதற்கு முன்னதாக. அந்நாளில் கொடுக்கல் வாங்கலும் நட்பும் இருக்காது.”
Korece:
믿음이 깊은 나의 종복들에 게 일러가로되 어떤 거래도 유용 치 아니할 그날이 오기전에 예배 를 드리고 하나님이 그들에게 베 푼 일용할 양식으로 알게 모르게 자선을 베풀라
Vietnamca:
Ngươi (Thiên Sứ Muhammad) hãy bảo đám bầy tôi có đức tin của TA rằng họ hãy dâng lễ nguyện Salah và chi dùng bổng lộc mà TA đã ban cấp cho họ (cho con đường chính nghĩa của TA) một cách thầm kín và công khai trước khi đến Ngày sẽ không còn việc mua bán trao đổi cũng như bất kỳ tình bạn nào.
Ayet Linkleri: