Arapça:
إِلَّا رَحْمَةً مِّن رَّبِّكَ ۚ إِنَّ فَضْلَهُ كَانَ عَلَيْكَ كَبِيرًا
Çeviriyazı:
illâ raḥmetem mir rabbik. inne faḍlehû kâne `aleyke kebîrâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Fakat Rabbinden bir rahmet olarak (biz bunu yapmadık). Gerçekten O'nun senin üzerindeki lütfu çok büyüktür.
Diyanet İşleri:
Bunu yapmayışı ancak Rabbinin sana merhamet etmesindendir. Çünkü O'nun sana olan nimeti büyüktür.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ancak Rabbinin rahmeti onu korumuştur; gerçekten de onun lütfü, ihsanı pek büyüktür sana.
Şaban Piriş:
Ancak, Rabbinden bir rahmettir. Onun sana olan lütfu çok büyüktür.
Edip Yüksel:
Ancak Rabbinin rahmeti var... O'nun sana olan nimeti büyüktür.
Ali Bulaç:
(Vahyi sende bırakan) Rabbin rahmetinden başka(sı değildir). Şüphesiz O'nun lütfu senin üzerinde çok büyüktür.
Suat Yıldırım:
Ama böyle yapmayıp Kur'ân âyetlerini muhafaza etmesi, sırf Rabbinin ihsanının sonucudur. Gerçekten O’nun sana olan lütfu pek büyüktür.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ancak Rabbinden bir rahmettir ki, (O vahyetiğini gidermiyor) şüphe yok ki, O´nun inâyeti senin üzerinde pek büyüktür.
Yaşar Nuri Öztürk:
Ancak, Rabbinden bir rahmet müstesna. Kuşkusuz, O'nun sana lütfu pek büyüktür.
Bekir Sadak:
«Yahut da iddia ettigin gibi, gogu tepemize parca parca dusurmeli, ya da Allah´i ve melekleri karsimiza getirmelisin.»
İbni Kesir:
Ancak Rabbından bir rahmet iledir. Muhakkak ki O´nun sana olan lutfu, pek büyüktür.
Adem Uğur:
Ancak Rabbinin rahmeti (sayesinde Kur´an bâki kalmıştır). Çünkü O´nun sana lütufkârlığı çok büyüktür.
İskender Ali Mihr:
(Bu) sadece Rabbinden bir rahmettir. Muhakkak ki O´nun (Rabbinin), senin üzerindeki fazlı büyüktür.
Celal Yıldırım:
Ancak Rabbinden bir rahmet (onu gidermiştir. Şüphesiz ki O´nun sana iyilik ve ikramı pek büyüktür.
Tefhim ul Kuran:
(Vahyi sende bırakan) Rabbin rahmetinden başka(sı değildir). Şüphesiz O´nun lütfu senin üzerinde çok büyüktür.
Fransızca:
Si ce n'est par une miséricorde de ton Seigneur, car en vérité Sa grâce sur toi est grande.
İspanyolca:
No es sino una misericordia venida de tu Señor, Que te ha favorecido grandemente.
İtalyanca:
se non [lo facciamo è] per una misericordia del tuo Signore, poiché in verità la Sua grazia su di te è grande.
Almanca:
es sei denn eine Gnade von deinem HERRN. Gewiß, Seine Gunst ist dir gegenüber unermeßlich.
Çince:
但我为从你的主发出的恩惠(才保存它),你的主所施于你的恩惠是重大的。
Hollandaca:
Tenzij door de genade van uwen Heer; want zijne goedheid omtrent u is groot.
Rusça:
не будь милости твоего Господа. Воистину, Его милость к тебе велика!
Somalice:
Naxariista Eebahaa Mooyee illeen fadligiisu Korkaaga waa ku wayn yahaye.
Swahilice:
Isipo kuwa iwe rehema itokayo kwa Mola wako Mlezi. Hakika fadhila yake kwako ni kubwa.
Uygurca:
پەقەت پەرۋەردىگارىڭ رەھمەت قىلىش يۈزىسىدىن ئۇنى كۆتۈرۈۋەتمىدى. اﷲ نىڭ رەھمىتى ساڭا ھەقىقەتەن چوڭ بولدى
Japonca:
只あなたの主からの慈悲は別で。あなたに対するかれの恩恵は,本当に広大である。
Arapça (Ürdün):
«إلا» لكن أبقيناه «رحمة من ربك إن فضله كان عليك كبيرا» عظيما حيث أنزله عليك وأعطاك المقام المحمود وغير ذلك من الفضائل.
Hintçe:
मगर ये सिर्फ तुम्हारे परवरदिगार की रहमत है (कि उसने ऐसा किया) इसमें शक़ नहीं कि उसका तुम पर बड़ा फज़ल व करम है
Tayca:
แต่ว่ามันเป็นพระเมตตาจากพระเจ้าของเจ้า แท้จริงความโปรดปรานของพระองค์ที่มีต่อเจ้านั้นใหญ่หลวงนัก
İbranice:
אלא דרך הרחמים מריבונך, אכן חסדו עליך היה כביר
Hırvatça:
ali, Gospodar tvoj je tebi milostiv i Njegova dobrota prema tebi zaista je velika.
Rumence:
afară de milostivenia Domnului tău, căci harul Său asupra ta este mare!
Transliteration:
Illa rahmatan min rabbika inna fadlahu kana AAalayka kabeeran
Türkçe:
Ancak, Rabbinden bir rahmet müstesna. Kuşkusuz, O'nun sana lütfu pek büyüktür.
Sahih International:
Except [We have left it with you] as a mercy from your Lord. Indeed, His favor upon you has ever been great.
İngilizce:
Except for Mercy from thy Lord: for his bounty is to thee (indeed) great.
Azerbaycanca:
Lakin (bunu etməməyimiz) Rəbbinin yalnız sənə qarşı bir mərhəmətidir. Həqiqətən, Onun sənə olan ne’məti böyükdür!
Süleyman Ateş:
Ancak Rabbin sana acıyarak ayetlerini geri almamaktadır. Çünkü O'nun sana olan lutfu cidden büyüktür.
Diyanet Vakfı:
Ancak Rabbinin rahmeti (sayesinde Kur'an baki kalmıştır). Çünkü O'nun sana lütufkarlığı çok büyüktür.
Erhan Aktaş:
Ancak bu, Rabb’inden bir rahmettir. O’nun, senin üzerindeki lütfu çok büyüktür.
Kral Fahd:
Ancak Rabbinin rahmeti (sayesinde Kur'an baki kalmıştır). Çünkü O'nun sana lütufkârlığı çok büyüktür.
Hasan Basri Çantay:
Ancak Rabbinden olan bir rahmetdir (ki onu ibkaa etmişdir). Hakıykat, Onun, senin üzerindeki fazl (-u keremi) büyükdür.
Muhammed Esed:
(Böyle bir şey olmuyorsa bu) yalnızca Rabbinden bir rahmet nedeniyledir: gerçekten de O´nun senin üzerindeki lütfu çok büyüktür!
Gültekin Onan:
(Vahyi sende bırakan) rabbin rahmetinden başka(sı değildir). Şüphesiz O´nun lütfu senin üzerinde çok büyüktür.
Ali Fikri Yavuz:
Fakat Kur’ân’ı kalbinde ezberlemen, ancak Rabbinin bir ihsanıdır. Gerçekten O’nun, senin üzerindeki ihsânı çok büyüktür.
Portekizce:
Porém, (tal não foi anulado) por misericórdia de teu Senhor. Sua graça para contigo é imensa.
İsveççe:
Men detta sker inte tack vare din Herres nåd - Hans godhet mot dig är sannerligen stor!
Farsça:
[ولی محو نشدن قرآن از یادها و نوشته ها، نیست] مگر رحمتی از سوی پروردگارت، به یقین فضل او بر تو همواره بزرگ است.
Kürtçe:
مەگەر میھرەبانیەک لەلایەن پەروەردگارتەوە نەبێت بەڕاستی فەزڵ و چاکەی ئەو بەسەرتەوە گەورەیە
Özbekçe:
Магар Аллоҳда марҳамат бўлсагина. Албатта, Унинг фазлу карами сен учун каттадир.
Malayca:
(Tetapi kekalnya Al-Quran itu) hanyalah sebagai rahmat dari tuhanmu; sesungguhnya limpah kurnianya kepadamu (wahai Muhammad) amatlah besar.
Arnavutça:
përpos mëshirës nga ana e Zotit tënd. Me të vërtetë, mirësia e Tij ndaj teje, është e madhe.
Bulgarca:
но само по милост от твоя Господ [не ще го отнемем]. Наистина благодатта Му към теб е голяма.
Sırpça:
али, твој Господар је према теби милостив и Његова доброта према теби заиста је велика.
Çekçe:
leda z milosrdenství Pána svého, jehož přízeň vůči tobě veliká je zajisté.
Urduca:
یہ تو جو کچھ تمہیں ملا ہے تمہارے رب کی رحمت سے ملا ہے، حقیقت یہ ہے کہ اس کا فضل تم پر بہت بڑا ہے
Tacikçe:
Магар Парвардигорат раҳмат кард, ки инъоми Ӯ дар бораи ту бисёр аст.
Tatarca:
Мәгәр Раббыңнан рәхмәт йөзеннән Коръән Кәрим сакланадыр, чөнки Аллаһуның фазълы рәхмәте сиңа олугъдыр.
Endonezyaca:
kecuali karena rahmat dari Tuhanmu. Sesungguhnya karunia-Nya atasmu adalah besar.
Amharca:
ግን ከጌታህ በኾነው እዝነት (ጠበቅነው)፡፡ ችሮታው ባንተ ላይ ታላቅ ነውና፡፤
Tamilce:
ஆனால், உம் இறைவனுடைய அருள் (காரணமாக அவ்வாறு அவன் செய்யவில்லை). நிச்சயமாக உம்மீது அவனுடைய அருள் மிகப் பெரிதாக இருக்கிறது.
Korece:
그러나 주님의 은혜가 있었 으니 실로 그분의 은혜가 그대 위에 크게 있었노라
Vietnamca:
Nhưng vì lòng thương xót của Thượng Đế Ngươi (nên Ngài đã không lấy nó đi), quả thật hồng phúc mà Ngài đã ban cho Ngươi vô cùng to lớn.
Ayet Linkleri: