Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

17

Sûredeki Ayet No: 

87

Ayet No: 

2116

Sayfa No: 

292

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

إِلَّا رَحْمَةً مِّن رَّبِّكَ ۚ إِنَّ فَضْلَهُ كَانَ عَلَيْكَ كَبِيرًا

Çeviriyazı: 

illâ raḥmetem mir rabbik. inne faḍlehû kâne `aleyke kebîrâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Fakat Rabbinden bir rahmet olarak (biz bunu yapmadık). Gerçekten O'nun senin üzerindeki lütfu çok büyüktür.

Diyanet İşleri: 

Bunu yapmayışı ancak Rabbinin sana merhamet etmesindendir. Çünkü O'nun sana olan nimeti büyüktür.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ancak Rabbinin rahmeti onu korumuştur; gerçekten de onun lütfü, ihsanı pek büyüktür sana.

Şaban Piriş: 

Ancak, Rabbinden bir rahmettir. Onun sana olan lütfu çok büyüktür.

Edip Yüksel: 

Ancak Rabbinin rahmeti var... O'nun sana olan nimeti büyüktür.

Ali Bulaç: 

(Vahyi sende bırakan) Rabbin rahmetinden başka(sı değildir). Şüphesiz O'nun lütfu senin üzerinde çok büyüktür.

Suat Yıldırım: 

Ama böyle yapmayıp Kur'ân âyetlerini muhafaza etmesi, sırf Rabbinin ihsanının sonucudur. Gerçekten O’nun sana olan lütfu pek büyüktür.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ancak Rabbinden bir rahmettir ki, (O vahyetiğini gidermiyor) şüphe yok ki, O´nun inâyeti senin üzerinde pek büyüktür.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Ancak, Rabbinden bir rahmet müstesna. Kuşkusuz, O'nun sana lütfu pek büyüktür.

Bekir Sadak: 

«Yahut da iddia ettigin gibi, gogu tepemize parca parca dusurmeli, ya da Allah´i ve melekleri karsimiza getirmelisin.»

İbni Kesir: 

Ancak Rabbından bir rahmet iledir. Muhakkak ki O´nun sana olan lutfu, pek büyüktür.

Adem Uğur: 

Ancak Rabbinin rahmeti (sayesinde Kur´an bâki kalmıştır). Çünkü O´nun sana lütufkârlığı çok büyüktür.

İskender Ali Mihr: 

(Bu) sadece Rabbinden bir rahmettir. Muhakkak ki O´nun (Rabbinin), senin üzerindeki fazlı büyüktür.

Celal Yıldırım: 

Ancak Rabbinden bir rahmet (onu gidermiştir. Şüphesiz ki O´nun sana iyilik ve ikramı pek büyüktür.

Tefhim ul Kuran: 

(Vahyi sende bırakan) Rabbin rahmetinden başka(sı değildir). Şüphesiz O´nun lütfu senin üzerinde çok büyüktür.

Fransızca: 

Si ce n'est par une miséricorde de ton Seigneur, car en vérité Sa grâce sur toi est grande.

İspanyolca: 

No es sino una misericordia venida de tu Señor, Que te ha favorecido grandemente.

İtalyanca: 

se non [lo facciamo è] per una misericordia del tuo Signore, poiché in verità la Sua grazia su di te è grande.

Almanca: 

es sei denn eine Gnade von deinem HERRN. Gewiß, Seine Gunst ist dir gegenüber unermeßlich.

Çince: 

但我为从你的主发出的恩惠(才保存它),你的主所施于你的恩惠是重大的。

Hollandaca: 

Tenzij door de genade van uwen Heer; want zijne goedheid omtrent u is groot.

Rusça: 

не будь милости твоего Господа. Воистину, Его милость к тебе велика!

Somalice: 

Naxariista Eebahaa Mooyee illeen fadligiisu Korkaaga waa ku wayn yahaye.

Swahilice: 

Isipo kuwa iwe rehema itokayo kwa Mola wako Mlezi. Hakika fadhila yake kwako ni kubwa.

Uygurca: 

پەقەت پەرۋەردىگارىڭ رەھمەت قىلىش يۈزىسىدىن ئۇنى كۆتۈرۈۋەتمىدى. اﷲ نىڭ رەھمىتى ساڭا ھەقىقەتەن چوڭ بولدى

Japonca: 

只あなたの主からの慈悲は別で。あなたに対するかれの恩恵は,本当に広大である。

Arapça (Ürdün): 

«إلا» لكن أبقيناه «رحمة من ربك إن فضله كان عليك كبيرا» عظيما حيث أنزله عليك وأعطاك المقام المحمود وغير ذلك من الفضائل.

Hintçe: 

मगर ये सिर्फ तुम्हारे परवरदिगार की रहमत है (कि उसने ऐसा किया) इसमें शक़ नहीं कि उसका तुम पर बड़ा फज़ल व करम है

Tayca: 

แต่ว่ามันเป็นพระเมตตาจากพระเจ้าของเจ้า แท้จริงความโปรดปรานของพระองค์ที่มีต่อเจ้านั้นใหญ่หลวงนัก

İbranice: 

אלא דרך הרחמים מריבונך, אכן חסדו עליך היה כביר

Hırvatça: 

ali, Gospodar tvoj je tebi milostiv i Njegova dobrota prema tebi zaista je velika.

Rumence: 

afară de milostivenia Domnului tău, căci harul Său asupra ta este mare!

Transliteration: 

Illa rahmatan min rabbika inna fadlahu kana AAalayka kabeeran

Türkçe: 

Ancak, Rabbinden bir rahmet müstesna. Kuşkusuz, O'nun sana lütfu pek büyüktür.

Sahih International: 

Except [We have left it with you] as a mercy from your Lord. Indeed, His favor upon you has ever been great.

İngilizce: 

Except for Mercy from thy Lord: for his bounty is to thee (indeed) great.

Azerbaycanca: 

Lakin (bunu etməməyimiz) Rəbbinin yalnız sənə qarşı bir mərhəmətidir. Həqiqətən, Onun sənə olan ne’məti böyükdür!

Süleyman Ateş: 

Ancak Rabbin sana acıyarak ayetlerini geri almamaktadır. Çünkü O'nun sana olan lutfu cidden büyüktür.

Diyanet Vakfı: 

Ancak Rabbinin rahmeti (sayesinde Kur'an baki kalmıştır). Çünkü O'nun sana lütufkarlığı çok büyüktür.

Erhan Aktaş: 

Ancak bu, Rabb’inden bir rahmettir. O’nun, senin üzerindeki lütfu çok büyüktür.

Kral Fahd: 

Ancak Rabbinin rahmeti (sayesinde Kur'an baki kalmıştır). Çünkü O'nun sana lütufkârlığı çok büyüktür.

Hasan Basri Çantay: 

Ancak Rabbinden olan bir rahmetdir (ki onu ibkaa etmişdir). Hakıykat, Onun, senin üzerindeki fazl (-u keremi) büyükdür.

Muhammed Esed: 

(Böyle bir şey olmuyorsa bu) yalnızca Rabbinden bir rahmet nedeniyledir: gerçekten de O´nun senin üzerindeki lütfu çok büyüktür!

Gültekin Onan: 

(Vahyi sende bırakan) rabbin rahmetinden başka(sı değildir). Şüphesiz O´nun lütfu senin üzerinde çok büyüktür.

Ali Fikri Yavuz: 

Fakat Kur’ân’ı kalbinde ezberlemen, ancak Rabbinin bir ihsanıdır. Gerçekten O’nun, senin üzerindeki ihsânı çok büyüktür.

Portekizce: 

Porém, (tal não foi anulado) por misericórdia de teu Senhor. Sua graça para contigo é imensa.

İsveççe: 

Men detta sker inte tack vare din Herres nåd - Hans godhet mot dig är sannerligen stor!

Farsça: 

[ولی محو نشدن قرآن از یادها و نوشته ها، نیست] مگر رحمتی از سوی پروردگارت، به یقین فضل او بر تو همواره بزرگ است.

Kürtçe: 

مەگەر میھرەبانیەک لەلایەن پەروەردگارتەوە نەبێت بەڕاستی فەزڵ و چاکەی ئەو بەسەرتەوە گەورەیە

Özbekçe: 

Магар Аллоҳда марҳамат бўлсагина. Албатта, Унинг фазлу карами сен учун каттадир.

Malayca: 

(Tetapi kekalnya Al-Quran itu) hanyalah sebagai rahmat dari tuhanmu; sesungguhnya limpah kurnianya kepadamu (wahai Muhammad) amatlah besar.

Arnavutça: 

përpos mëshirës nga ana e Zotit tënd. Me të vërtetë, mirësia e Tij ndaj teje, është e madhe.

Bulgarca: 

но само по милост от твоя Господ [не ще го отнемем]. Наистина благодатта Му към теб е голяма.

Sırpça: 

али, твој Господар је према теби милостив и Његова доброта према теби заиста је велика.

Çekçe: 

leda z milosrdenství Pána svého, jehož přízeň vůči tobě veliká je zajisté.

Urduca: 

یہ تو جو کچھ تمہیں ملا ہے تمہارے رب کی رحمت سے ملا ہے، حقیقت یہ ہے کہ اس کا فضل تم پر بہت بڑا ہے

Tacikçe: 

Магар Парвардигорат раҳмат кард, ки инъоми Ӯ дар бораи ту бисёр аст.

Tatarca: 

Мәгәр Раббыңнан рәхмәт йөзеннән Коръән Кәрим сакланадыр, чөнки Аллаһуның фазълы рәхмәте сиңа олугъдыр.

Endonezyaca: 

kecuali karena rahmat dari Tuhanmu. Sesungguhnya karunia-Nya atasmu adalah besar.

Amharca: 

ግን ከጌታህ በኾነው እዝነት (ጠበቅነው)፡፡ ችሮታው ባንተ ላይ ታላቅ ነውና፡፤

Tamilce: 

ஆனால், உம் இறைவனுடைய அருள் (காரணமாக அவ்வாறு அவன் செய்யவில்லை). நிச்சயமாக உம்மீது அவனுடைய அருள் மிகப் பெரிதாக இருக்கிறது.

Korece: 

그러나 주님의 은혜가 있었 으니 실로 그분의 은혜가 그대 위에 크게 있었노라

Vietnamca: 

Nhưng vì lòng thương xót của Thượng Đế Ngươi (nên Ngài đã không lấy nó đi), quả thật hồng phúc mà Ngài đã ban cho Ngươi vô cùng to lớn.