Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

12

Sûredeki Ayet No: 

90

Ayet No: 

1686

Sayfa No: 

246

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

قَالُوا أَإِنَّكَ لَأَنتَ يُوسُفُ ۖ قَالَ أَنَا يُوسُفُ وَهَٰذَا أَخِي ۖ قَدْ مَنَّ اللَّهُ عَلَيْنَا ۖ إِنَّهُ مَن يَتَّقِ وَيَصْبِرْ فَإِنَّ اللَّهَ لَا يُضِيعُ أَجْرَ الْمُحْسِنِينَ

Çeviriyazı: 

ḳâlû einneke leente yûsüf. ḳâle ene yûsüfü vehâẕâ eḫî. ḳad menne-llâhü `aleynâ. innehû mey yetteḳi veyaṣbir feinne-llâhe lâ yüḍî`u ecra-lmuḥsinîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Onlar "Yoksa sen, sahiden Yusuf musun?" dediler. O da "Ben Yusuf'um, bu da kardeşim" dedi, "Doğrusu Allah, bizi, lutfuyla nimetlendirdi. Gerçekten de kim Allah'dan korkar ve sabrederse, Allah, muhakkak ki, güzel işler yapanların mükafatını zayi etmez."

Diyanet İşleri: 

Yoksa sen Yusuf musun? dediler. "Ben Yusuf'um, bu da kardeşim. Allah bize iyilikte bulundu; doğrusu kim kötülükten sakınır ve sabrederse bilsin ki Allah iyi davrananların ecrini katiyen zayi etmez" dedi..

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Yoksa dediler, sen Yusuf musun? Ben dedi Yusuf'um, bu da kardeşim. Allah lutfetti bize. Şüphe yok ki kim çekinir ve sabrederse mutlaka Allah, bu çeşit iyilik edenlerin ecrini zayi etmez.

Şaban Piriş: 

Yoksa sen Yusuf musun? dediler. Ben Yusuf’um, bu da kardeşim, dedi. Allah bize lütufta bulundu. Doğrusu kim sakınır/takvalı olur ve sabrederse bilsin ki Allah iyi kimselerin mükâfatını zayi etmez.

Edip Yüksel: 

"Yoksa sen, sen gerçekten Yusuf musun," dediler. "Ben Yusuf'um, bu da kardeşimdir. ALLAH bize iyilikte bulundu. Kim erdemli davranır ve sabrederse elbette ALLAH güzel davrananları ödülsüz bırakmaz," dedi.

Ali Bulaç: 

Sen gerçekten Yusuf musun, sensin öyle mi?" dediler. "Ben Yusuf'um" dedi. "Ve bu da kardeşimdir. Doğrusu Allah bize lütufta bulundu. Gerçek şu ki, kim sakınır ve sabrederse, şüphesiz Allah, iyilikte bulunanların karşılığını boşa çıkarmaz.

Suat Yıldırım: 

“Aa! Sen, yoksa sen Yusuf musun?” dediler. O da: “Evet ben Yusuf'um, bu da kardeşim! Gerçekten Allah bizi lütfuna mazhar etti. Şu kesindir ki, kim Allah’ı sayıp haramlardan sakınır, itaatlara devam ve imtihanlara sabrederse, Allah da böyle güzel hareket edenlerin mükâfatını asla zayi etmez.”

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Dediler ki: «A sen evet... Muhakkak sen Yusuf musun?» Dedi ki: «Ben Yusuf´um ve bu da kardeşimdir. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ bizim üzerimize âtifette bulundu. Çünkü her kim ittika´da bulunur ve sabrederse, artık muhakkak ki, Allah Teâlâ muhsinlerin mükâfaatını zâyi etmez.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Dediler ki: "Sen, yoksa sen Yûsuf musun?" "Evet, dedi, ben Yûsuf'um. İşte şu da kardeşim. Allah bize lütufta bulundu. Kim Allah'tan korkar, sabrederse Allah güzel düşünüp güzel davrananların ödülünü yitirmez."

Bekir Sadak: 

Cevresindekiler: «Allah´a yemin ederiz ki sen, hala eski saskinligindasin» dediler.

İbni Kesir: 

Dediler ki: Yoksa sen gerçekten Yusuf musun? O da dedi ki: Ben, Yusuf´um, bu da kardeşim. Doğrusu Allah, size lutfetti. Çünkü kim sakınır ve sabrederse

Adem Uğur: 

Yoksa sen, gerçekten Yusuf musun? dediler. O da: (Evet) ben Yusufum, bu da kardeşim. (Birbirimize kavuşmayı) Allah bize lütfetti. Çünkü kim (Allah´tan) korkar ve sabrederse, şüphesiz Allah güzel davrananların mükâfatını zayi etmez, dedi.

İskender Ali Mihr: 

“Gerçekten sen misin? Mutlaka sen Yusuf´sun!” dediler. “Ben Yusuf´um ve bu benim kardeşim. Allah bizi ni´metlendirdi. Çünkü kim takva sahibi olur ve sabrederse, o taktirde, muhakkak ki

Celal Yıldırım: 

(Onlar bu sorudan onun Yûsuf olduğunu anlayarak) «Yoksa sen Yûsuf musun ?» dediler. O da «Evet. ben Yûsuf´um, bu da kardeşimdir. Allah bize iyilik ve yardımda bulundu. Çünkü doğrusu kim korkup sakınır ve sabrederse, elbette Allah iyilerin mükâfatını zayi´ etmez» dedi.

Tefhim ul Kuran: 

«Sen gerçekten Yusuf musun, sensin öyle mi?» dediler. «Ben Yusuf´um» dedi. «Ve bu da kardeşimdir. Doğrusu Allah bize lütufta bulundu. Gerçek şu ki, kim sakınır ve sabrederse, şüphesiz Allah, iyilikte bulunanların karşılığını boşa çıkarmaz.»

Fransızca: 

- Ils dirent : "Est-ce que tu es... Certes, tu es Joseph ! " - Il dit : "Je suis Joseph, et voici mon frère. Certes, Allah nous a favorisés. Quiconque craint et patiente... Et très certainement, Allah ne fait pas perdre la récompense des bienfaisants".

İspanyolca: 

Dijeron: «¿De veras eres tú José?» Dijo: «¡Yo soy José y éste es mi hermano! Alá nos ha agraciado. Quien teme a Alá y es paciente...Alá no deja de remunerar a quienes hacen el bien».

İtalyanca: 

Dissero: «Sei tu proprio Giuseppe?». Disse: «Io sono Giuseppe e questi è mio fratello. In verità Allah ci ha colmato di favori! Chi è timorato e paziente, [sappia che] in verità Allah non trascura di compensare chi fa il bene».

Almanca: 

Sie sagten: "Bist du etwa doch selbst Yusuf?!" Er sagte: "Ich bin Yusuf und dies ist mein Bruder. Bereits erwies ALLAH uns Wohltaten. Gewiß, wer Taqwa gemäß handelt und sich in Geduld übt, so läßt ALLAH zweifelsohne die Belohnung der Muhsin nicht verloren gehen.

Çince: 

他们说:怎么,你呀!真是优素福吗?他说:我是优素福,这是我弟弟,真主确已降恩给我们。谁敬畏而且坚忍,(谁必受报酬),因为真主必不使行善者徒劳无酬。

Hollandaca: 

Zij antwoordden: Zijt gij werkelijk Jozef? Hij antwoordde: Ik ben Jozef en dit is mijn broeder. Thans is God genadig nopens ons geweest. Want wie God vreest en met geduld volhardt, zal eindelijk hulp vinden; want God zal de belooning der rechtvaardigen niet laten verloren gaan.

Rusça: 

Они сказали: "Неужели ты - Йусуф (Иосиф)?" Он сказал: "Я - Йусуф, а это - мой брат. Аллах облагодетельствовал нас. Воистину, если кто богобоязнен и терпелив, то ведь Аллах не теряет вознаграждения творящих добро".

Somalice: 

waxayna dheheen oo adugu ma Yuusuf baa tahay wuxuu yidhi anugu Yuusuf baan ahay kanna waa Walaalkay Eebaa nagu mannaystay (Kulmin) illeen ciddii ka dhawrsata Eebe oo samirta Eebe ma dayaca Ajirka samofalayaashee.

Swahilice: 

Wakasema: Kumbe wewe ndiye Yusuf? Akasema: Mimi ndiye Yusuf, na huyu ni ndugu yangu. Mwenyezi Mungu ametufanyia hisani. Hakika anaye mcha Mungu na akasubiri, basi Mwenyezi Mungu haachi ukapotea ujira wa wafanyao mema.

Uygurca: 

ئۇلار: «سەن راستلا يۇسۇفمۇ؟» دېدى. ئۇ: «مەن يۇسۇف بۇ مېنىڭ ئىنىم. اﷲ بىزگە مەرھەمەت قىلدى. كىمكى ھەقىقەتەن تەقۋادارلىق قىلىدىكەن، سەۋرى قىلىدىكەن (ياخشى مۇكاپاتقا ئېرىشىدۇ)، چۈنكى اﷲ ياخشى ئىش قىلغۇچىلارنىڭ ئەجرىنى بىكار قىلىۋەتمەيدۇ» دېدى

Japonca: 

かれらは驚いて言った。「すると本当にあなたは,ユースフなのですか。」かれは言った。「わたしはユースフです。これはわたしの弟です。アッラーは確かにわたしたちに恵み深くあられる。本当に主を畏れ,堅忍であるならば,アッラーは決して善行の徒への報奨を,虚しくなされない。」

Arapça (Ürdün): 

«قالوا» بعد أن عرفوه لما ظهر من شمائله متثبتين «أإنك» بتحقيق الهمزتين وتسهيل الثانية وإدخال ألف بينهما على الوجهين «لأنت يوسف قال أنا يوسف وهذا أخي قد منَّ» أنعم «الله علينا» بالاجتماع «إنه من يتق» يخف الله «ويصبر» على ما يناله «فإن الله لا يضيع أجر المحسنين» فيه وضع الظاهر موضع المضمر.

Hintçe: 

(उस पर वह लोग चौके) और कहने लगे (हाए) क्या तुम ही यूसुफ हो, यूसुफ ने कहा हाँ मै ही यूसुफ हूँ और यह मेरा भाई है बेशक ख़ुदा ने मुझ पर अपना फज़ल व (करम) किया है क्या इसमें शक़ नहीं कि जो शख़्श (उससे) डरता है (और मुसीबत में) सब्र करे तो ख़ुदा हरगिज़ (ऐसे नेको कारों का) अज्र बरबाद नहीं करता

Tayca: 

พวกเขากล่าวว่า “แน่นอน ท่านคือยูซุฟใช่ไหม?” เขากล่าวว่า “ฉันคือยูซุฟและนี่คือน้องของฉัน แน่นอนอัลลอฮ์ทรงโปรดปรานเรา แท้จริงผู้ใดที่ยำเกรงและอดทน แน่นอนอัลลอฮ์จะมิทรงให้รางวัลของบรรดาผู้ทำความดีสูญหาย”

İbranice: 

הם אמרו: 'האם אתה בצדק יוסף,'! אז הוא אמר להם: 'אכן, אני יוסף וזה אחי, אלוהים העניק לנו חסד. הצדק הוא שאלוהים לא יגרע מהגמול של המיטיבים

Hırvatça: 

"A da ti nisi, uistinu, Jusuf?", povikaše oni. "Da, ja sam Jusuf, a ovo je brat moj, Allah nam je milost darovao; a ko god se uščuva i strpljiv bude bio - pa, Allah, uistinu, neće dopustiti da propadne nagrada onima koji dobra djela čine."

Rumence: 

Ei spuseră: “Nu cumva tu eşti Iosif?” El răspunse: “Eu sunt Iosif şi acesta este fratele meu. Domnul ne-a dăruit din harul Său. Cel care se teme şi rabdă să ştie că Dumnezeu nu lasă să se piardă răsplata făptuitorilor de bine.”

Transliteration: 

Qaloo ainnaka laanta yoosufa qala ana yoosufu wahatha akhee qad manna Allahu AAalayna innahu man yattaqi wayasbir fainna Allaha la yudeeAAu ajra almuhsineena

Türkçe: 

Dediler ki: "Sen, yoksa sen Yûsuf musun?" "Evet, dedi, ben Yûsuf'um. İşte şu da kardeşim. Allah bize lütufta bulundu. Kim Allah'tan korkar, sabrederse Allah güzel düşünüp güzel davrananların ödülünü yitirmez."

Sahih International: 

They said, "Are you indeed Joseph?" He said "I am Joseph, and this is my brother. Allah has certainly favored us. Indeed, he who fears Allah and is patient, then indeed, Allah does not allow to be lost the reward of those who do good."

İngilizce: 

They said: "Art thou indeed Joseph?" He said, "I am Joseph, and this is my brother: Allah has indeed been gracious to us (all): behold, he that is righteous and patient,- never will Allah suffer the reward to be lost, of those who do right."

Azerbaycanca: 

Onlar: “Yoxsa sən Yusifin özüsən?!” – dedilər. O da: “Mən Yusifəm, bu da qardaşımdır. Allah bizə lütf etdi. Kim Allahdan qorxub pis əməllərdən çəkinsə və səbr etsə, (bilsin ki) Allah yaxşı işlər görənlərin mükafatını əsla zay etməz!” – deyə cavab verdi.

Süleyman Ateş: 

A, yoksa sen, Yusuf musun? dediler. "Ben Yusuf'um, bu da kardeşimdir, dedi. Allah bize lutfetti (bizi korudu, yüceltti), doğrusu kim (Allah'tan) korkar ve sabrederse, Allah iyilik edenlerin ecrini zayi etmez."

Diyanet Vakfı: 

Yoksa sen, gerçekten Yusuf musun? dediler. O da: (Evet) ben Yusufum, bu da kardeşim. (Birbirimize kavuşmayı) Allah bize lütfetti. Çünkü kim (Allah'tan) korkar ve sabrederse, şüphesiz Allah güzel davrananların mükafatını zayi etmez, dedi.

Erhan Aktaş: 

“Yoksa sen Yûsuf musun?” dediler. “Ben Yûsuf’um, bu da kardeşim.” dedi. “Doğrusu, Allah bizi nimetlendirdi. Çünkü kim takvâlı olur ve sabrederse, o zaman Allah, kesinlikle iyilerin yaptığını karşılıksız bırakmaz.”

Kral Fahd: 

Yoksa sen, gerçekten Yusuf musun? dediler. O da: (Evet) ben Yusuf'um, bu da kardeşim. (Birbirimize kavuşmayı) Allah bize lütfetti. Çünkü kim (Allah'tan) korkar ve sabrederse, şüphesiz Allah güzel davrananların mükâfatını zayi etmez, dedi.

Hasan Basri Çantay: 

«A, sen, sen, saahi Yuusuf musun?» dediler. O da: «Ben, dedi, Yuusufum. Bu da kardeşim. Allah bize (selâmet ve kerametle) lûtfetdi. Zîrâ hakıykat şudur ki: Kim (Allahdan) korkar, (belâlara) katlanırsa her halde Allah iyi hareket edenlerin mükâfatını zaayi etmez».

Muhammed Esed: 

"Ne? Yoksa sen Yusuf musun?" diye haykırdılar. "Ben Yusuf´um" dedi, "ve bu da benim kardeşim. Allah bize lütfetti. Gerçek şu ki, kişi Allah´a karşı duyarlı ve bilinçli olmaya çalışıyor ve güçlüklere göğüs geriyorsa, bilsin ki, Allah iyilikte bulunanların emeklerini boşa çıkarmaz!"

Gültekin Onan: 

&quot

Ali Fikri Yavuz: 

Onlar: Yoksa sen, Yûsuf musun? dediler. O da: “- Ben Yûsuf’um, bu da kardeşim. Gerçekten Allah bize lutfetti. Doğrusu, kim Allah’dan korkar ve düştüğü felâkete sabrederse, muhakkak ki Allah bu gibi muhsinlerin mükâfatını zayi etmez.” dedi.

Portekizce: 

Disseram-lhe: És tu, acaso, José? Respondeu-lhes: Sou José e este é meu irmão! Deus nos agraciou com a Sua mercê,porque quem teme e persevera sabe que Deus jamais frustra a recompensa dos benfeitores.

İsveççe: 

[Och] de utbrast: "Är du då Josef?" Han svarade: "Jag är Josef och här är min broder. Gud har sannerligen varit god mot oss! Den som fruktar Honom och bär motgången med tålamod [skall se att] Gud inte låter den som gör det goda och det rätta gå miste om sin lön."

Farsça: 

گفتند: شگفتا! آیا تو خود یوسفی؟! گفت: من یوسفم و این برادر من است، همانا خدا بر ما منت نهاده است؛ بی تردید هر کس پرهیزکاری کند و شکیبایی ورزد، [پاداش شایسته می یابد]؛ زیرا خدا پاداش نیکوکاران را تباه نمی کند.

Kürtçe: 

ووتیان بەڕاست تۆ یوسفیت؟ ووتی (پێیان) من یوسفم و ئەمەش برامە بەڕاستی خوا منەتی نابەسەرماندا بەڕاستی ھەرکەس خۆی بپارێزێت ولەخوا بترسێت ودان بەخۆیدا بگرێت ئەوسا بەڕاستی خوا پاداشتی چاکەکاران وون ناکات

Özbekçe: 

Улар: «Э-э, ҳали сенн сенн Юсуфмисан?!» дедилар. У: «Мен Юсуфман, мана бу иним. Аллоҳ бизга марҳамат кўрсатди. Ҳақиқатда ким тақво ва сабр қилса, Аллоҳ, албатта, гўзал иш қилувчиларнинг ажрини зое қилмагай», деди.

Malayca: 

Mereka bertanya (dengan hairan): "Engkau ini Yusufkah? " Ia menjawab: "Akulah Yusuf dan ini adikku (Bunyamin). Sesungguhnya Allah telah mengurniakan nikmatNya kepada kami. Sebenarnya sesiapa yang bertaqwa dan bersabar, maka sesungguhnya Allah tidak menghilangkan pahala orang-orang yang berbuat kebaikan.

Arnavutça: 

Ata thanë: “A mos qenke ti vallë, me të vërtetë, Jusufi?” Ai u përgjigj: “Po, unë jam Jusufi, e ky është vëllai im. Perëndia na ka bërë mirësi neve. Me të vërtetë, ai që ruhet nga të këqijat dhe bëhet i durueshëm, Perëndia, me të vërtetë, kurrë nuk ua humbë shpërblimin bamirësve.

Bulgarca: 

Рекоха: “Нима ти наистина си Юсуф?” Рече: “Аз съм Юсуф, а това е моят брат. Аллах ни облагодетелства. Който се бои от Аллах и търпи... Аллах никога не погубва наградата на благодетелните.”

Sırpça: 

„А да ти ниси, уистину, Јосиф?“ Повикаше они. „Да, ја сам Јосиф, а ово је мој брат, Аллах нам је даровао милост; а ко год буде био богобојазан и стрпљив - па, Аллах, уистину, неће да допусти да пропадне награда онима који чине добра дела.“

Çekçe: 

Pravili: 'Jsi vskutku Josef?' Odpověděl: 'Ano, já jsem Josef a toto je můj bratr. Bůh nás zahrnul milostí svou a věru ten, kdo je trpělivý a bohabojný... a Bůh věru nedopustí, aby ztratila se odměna těch, kdož dobro konají.'

Urduca: 

وہ چونک کر بولے "کیا تم یوسفؑ ہو؟" اُس نے کہا، "ہاں، میں یوسفؑ ہوں اور یہ میرا بھائی ہے اللہ نے ہم پر احسان فرمایا حقیقت یہ ہے کہ اگر کوئی تقویٰ اور صبر سے کام لے تو اللہ کے ہاں ایسے نیک لوگوں کا اجر مارا نہیں جاتا"

Tacikçe: 

Гуфтанд: «Оё ба ҳақиқат ту Юсуфӣ?» Гуфт: «Ман Юсуфам ва ин бародари ман аст ва Худо ба мо неъмат дод. Зеро ҳар кас, ки парҳезгорӣ кунад ва сабр намояд, Худо муздашро нобуд намесозад».

Tatarca: 

Сорадылар: "Син әллә Йусуфмы?" Йусуф әйтте: "Әлбәттә, мин Йусуфмын, ошбу минем кардәшем Биняминдер, тәхкыйк Аллаһ безгә нигъмәт вә дәрәҗәләр бирде. Берәү Аллаһуга тәкъвалык кылып башына килгән бәла-казаларга сабыр итсә, әлбәттә, Аллаһ яхшы эшләрнең әҗерен җуймый".

Endonezyaca: 

Mereka berkata: "Apakah kamu ini benar-benar Yusuf?". Yusuf menjawab: "Akulah Yusuf dan ini saudaraku. Sesungguhnya Allah telah melimpahkan karunia-Nya kepada kami". Sesungguhnya barang siapa yang bertakwa dan bersabar, maka sesungguhnya Allah tidak menyia-nyiakan pahala orang-orang yang berbuat baik"

Amharca: 

«አንተ በእርግጥ አንተ ዩሱፍ ነህን» አሉት፡፡ «እኔ ዩሱፍ ነኝ፡፡ ይህም ወንድሜ ነው፡፡ አላህ በኛ ላይ በእርግጥ ለገሰልን፡፡ እነሆ! የሚጠነቀቅና የሚታገስ ሰው (አላህ ይክሰዋል)፡፡ አላህ የበጎ አድራጊዎችን ዋጋ አያጠፋምና» አለ፡፡

Tamilce: 

அவர்கள் கூறினார்கள்: “நிச்சயமாக நீர் யூஸுஃபா?” அவர் கூறினார்: “நான் யூஸுஃப்! இன்னும், இவர் என் சகோதரர். திட்டமாக அல்லாஹ் எங்கள் மீது அருள்புரிந்தான். நிச்சயமாக எவர் அல்லாஹ்வை அஞ்சி நடப்பாரோ; இன்னும், (சோதனையில்) பொறுமையாக இருப்பாரோ, நிச்சயமாக அல்லாஹ் (அத்தகைய) நற்குண சீலர்களின் கூலியை வீணாக்க மாட்டான்.”

Korece: 

그들은 당신이 바로 요셉입 니까 라고 물으니 내가 요셉이요 이 애는 내 형제 벤자민이라 하나님이 우리에게 은혜를 베푸셨으니사악함을 멀리하고 인내하며 선을실천하는 이들에 대한 보상을 실 로 하나님은 저버리지 아니 하시 노라

Vietnamca: 

(Tất cả ngạc nhiên) hỏi: “Lẽ nào đại quan đây chính là Yusuf?” (Yusuf) đáp: “Đúng, em đây là Yusuf và đây (Binyamin) em của em. Quả thật, Allah đã đối xử rất tốt với chúng em, bởi lẽ, đối với ai có lòng kính sợ và kiên nhẫn thì chắc chắn Allah không bao giờ làm mất công đức của những người làm tốt.”

Rubu tag: 

Hizb tag: