Arapça:
قَالُوا تَاللَّهِ لَقَدْ عَلِمْتُم مَّا جِئْنَا لِنُفْسِدَ فِي الْأَرْضِ وَمَا كُنَّا سَارِقِينَ
Çeviriyazı:
ḳâlû tellâhi leḳad `alimtüm mâ ci'nâ linüfside fi-l'arḍi vemâ künnâ sâriḳîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah'a yemin ederiz ki, dediler, "Muhakkak siz de anlamışsınızdır ya, biz buraya fesat çıkarmak için gelmedik. Biz hırsız da değiliz."
Diyanet İşleri:
Allah'a yemin ederiz ki memleketi ifsat etmeğe gelmediğimizi ve hırsız da olmadığımızı biliyorsunuz dediler.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Onlar, andolsun Allah'a ki dediler, biz yeryüzünde bir bozgunculuk, bir kötülük yapmak için gelmedik buraya, bunu siz de biliyorsunuz ve biz hırsız değiliz.
Şaban Piriş:
Vallahi, ülkede bozgunculuk çıkarmak için gelmediğimizi ve hırsız da olmadığımızı biliyorsunuz, dediler.
Edip Yüksel:
Dediler ki: "ALLAH'a andolsun, siz de bilirsiniz ki biz bu ülkede bozgunculuk çıkarmaya gelmedik, biz hırsız da değiliz."
Ali Bulaç:
Allah adına, hayret" dediler. "Siz de bilmişsiniz ki, biz (bu) yere bozgunculuk çıkarmak amacıyla gelmedik ve biz hırsız değiliz.
Suat Yıldırım:
“Allah'a yemin olsun ki, biz ülkede fesat çıkarmak, nizamı bozmak için gelmedik, siz de bunu biliyorsunuz. Hele hırsız, hiç değiliz!” dediler.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Dediler ki: «Allah´a kasem olsun, siz de muhakkak bilmişsinizdir ki, biz bu yerde fesat çıkarmak için gelmedik ve biz hırsız kimseler olmadık.»
Yaşar Nuri Öztürk:
Kardeşler dediler: "Vallahi, siz de iyi biliyorsunuz ki, biz bu toprağa bozgunculuk yapmak için gelmedik, hırsız da değiliz biz."
Bekir Sadak:
Kardesleri: «Ey Vezir! Onun yaslanmis, kocamis bir babasi vardir. Bizden birini onun yerine al. Dogrusu biz senin iyi davrananlardan oldugunu goruyoruz» dediler.
İbni Kesir:
Dediler ki: Allah´a yemin ederiz, siz de öğrendiniz ki biz, yeryüzünde fesad çıkarmak için gelmedik. Ve biz hırsızlar da olmadık.
Adem Uğur:
Allah´a andolsun ki, bizim yeryüzünde fesat çıkarmak için gelmediğimizi siz de biliyorsunuz. Biz hırsız da değiliz, dediler.
İskender Ali Mihr:
Allah´a andolsun ki
Celal Yıldırım:
Allah´a yemin ederiz ki, sizin de bildiğiniz gibi biz (Mısır) toprağında fesâd çıkarmaya gelmedik ve hırsız da değilizdir, dediler.
Tefhim ul Kuran:
«Allah adına, hayret» dediler. «Siz de bilmişsiniz ki, biz (bu) yere bozgunculuk çıkarmak amacıyla gelmedik ve biz hırsız değiliz.»
Fransızca:
"Par Allah, dirent-ils, vous savez certes que nous ne sommes pas venus pour semer la corruption sur le territoire et que nous ne sommes pas des voleurs".
İspanyolca:
«¡Por Alá!» dijeron. «Bien sabéis que o no hemos venido a corromper en el país y que no somos ladrones».
İtalyanca:
Dissero: " Per Allah, sapete bene che non siamo venuti a spargere la corruzione sulla terra e che non siamo dei ladri».
Almanca:
Sie sagten: "Bei ALLAH! Gewiß, bereits wisst ihr, daß wir nicht kamen, um Verderben im Lande anzurichten, und daß wir keine Diebe sind."
Çince:
他们说:指真主发誓,你们知道,我们不是到这个地方来捣乱的,我们向来不是小偷。
Hollandaca:
Jozefs broeders antwoordden: Wij zweren bij God, dat gij wel weet, dat wij niet komen om snood in het land te handelen, en evenzeer dat wij geene dieven zijn.
Rusça:
Они сказали: "Клянемся Аллахом! Вы знаете, что мы не прибыли для того, чтобы распространять нечестие. Мы не являемся ворами".
Somalice:
waxayna dheheen Eebaan ku dhaaranaye waad ogtihiin inaanaan u imaanin inaan fasaadinno Dhulka Tuugana aanaan ahayn.
Swahilice:
Wakasema: Wallahi! Mnajua vyema kwamba sisi hatukuja kufanya uharibifu katika nchi hii, wala sisi si wezi.
Uygurca:
ئۇلار: اﷲ نىڭ نامى بىلەن قەسەمكى، سىلەر بىلىسىلەر، بىز بۇ يەرگە بۇزغۇنچىلىق قىلىش ئۈچۈن كەلمىدۇق، بىز ئوغرى ئەمەسمىز» دېدى
Japonca:
かれらは言った。「アッラーにかけて誓います。わたしたちはこの国で,悪事を働く為に来たのではないことを,あなたがたは既に御存じです。わたしたちは,盗みは致しません。」
Arapça (Ürdün):
«قالوا تالله» قسم فيه معنى التعجب «لقد علمتم ما جئنا لنفسد في الأرض وما كنا سارقين» ما سرقنا قط.
Hintçe:
तब ये लोग कहने लगे ख़ुदा की क़सम तुम तो जानते हो कि (तुम्हारे) मुल्क में हम फसाद करने की ग़रज़ से नहीं आए थे और हम लोग तो कुछ चोर तो हैं नहीं
Tayca:
พวกเขากล่าวว่า “ขอสาบานต่ออัลลอฮ์โดยแน่นอนพวกท่านทราบดีว่า เรามิได้มาที่นี่เพื่อทำความเสียหายในแผ่นดิน และเราก็มิใช่พวกขโมย”
İbranice:
אמרו (האחים:) 'אנו נשבעים באלוהים! ואתם כבר יודעים כי לא באנו להשחית בארץ וכי אין אנו גנבים
Hırvatça:
"Allaha nam", rekoše oni, "vi znate da mi nismo došli da činimo nered u zemlji, i mi nismo kradljivci."
Rumence:
Ei spuseră: “Pe Dumnezeu! Noi ştim că nu am venit aici ca să semănăm stricăciunea pe acest pământ şi că nu suntem hoţi.”
Transliteration:
Qaloo taAllahi laqad AAalimtum ma jina linufsida fee alardi wama kunna sariqeena
Türkçe:
Kardeşler dediler: "Vallahi, siz de iyi biliyorsunuz ki, biz bu toprağa bozgunculuk yapmak için gelmedik, hırsız da değiliz biz."
Sahih International:
They said, "By Allah, you have certainly known that we did not come to cause corruption in the land, and we have not been thieves."
İngilizce:
(The brothers) said: "By Allah! well ye know that we came not to make mischief in the land, and we are no thieves!"
Azerbaycanca:
(Yə’qubun oğlanları) dedilər: “Allaha and olsun! Siz də yəqin bilirsiniz ki, biz bu yerə (Misir torpağına) fitnə-fəsad salmaq üçün gəlməmişik və biz oğru da deyilik!”
Süleyman Ateş:
(Yusuf'un kardeşleri): "Allah, Allah! dediler, herhalde siz de bilmişsinizdir ki biz bu yere bozgunculuk yapmak için gelmedik. Ve biz hırsız değiliz!"
Diyanet Vakfı:
Allah'a andolsun ki, bizim yeryüzünde fesat çıkarmak için gelmediğimizi siz de biliyorsunuz. Biz hırsız da değiliz, dediler.
Erhan Aktaş:
Yûsuf’un kardeşleri: “Vallahi buraya bozgunculuk yapmaya gelmedik; hırsız olmadığımızı da kesin olarak biliyorsunuz.” dediler.
Kral Fahd:
Allah'a andolsun ki, bizim yeryüzünde fesat çıkarmak için gelmediğimizi siz de biliyorsunuz. Biz hırsız da değiliz, dediler.
Hasan Basri Çantay:
(Ya´kub oğulları): «Allah Allah! (Hüviyyetimizi, ahlâkımızı) siz de öğrenmişsinizdir. Biz bu yere, andolsun ki, fesâd çıkarmak için gelmedik. Hırsız kimseler de değiliz biz» dediler.
Muhammed Esed:
(Kardeşleri) "Allah şahittir, siz de çok iyi biliyorsunuz ki" dediler, "bu ülkeye kötü işler yapıp bozgunculuk çıkarmak için gelmedik biz; hırsızlık yapmış da değiliz!"
Gültekin Onan:
"
Ali Fikri Yavuz:
Kardeşler şöyle dediler
Portekizce:
Disseram: Amparamo-nos em Deus! Bem sabeis que não viemos para corromper a terra (egípcia) e que não somosladrões!
İsveççe:
[Bröderna] sade: "Vid Gud! Ni skall veta att vi inte har kommit för att vålla skada här i landet! Och vi är inga tjuvar!"
Farsça:
گفتند: به خدا سوگند شما به خوبی دانستید که ما نیامده ایم در این سرزمین فساد کنیم، و هیچ گاه دزد نبوده ایم.
Kürtçe:
ووتیان سوێند بەخوا بەڕاستی ئێوە دەزانن کەئێمە نەھاتووین بۆ ئەوەی خراپە بکەین لەووڵاتدا وەئێمە پێشتر دز نەبووین
Özbekçe:
Улар: «Аллоҳга қасамки, ўзингиз биласиз, биз ер юзида фасод учун келган эмасмиз, биз ўғрилар бўлган эмасмиз», дедилар.
Malayca:
Mereka berkata: "Demi Allah! Sesungguhnya kamu sedia mengetahui bahawa kedatangan kami bukanlah untuk berbuat kerosakan di bumi (Mesir ini), dan kami pula bukanlah pencuri".
Arnavutça:
Thanë (vëllezërit e Jusufit): “Pasha Perëndinë, ju e dini se na nuk kemi ardhur të bëjmë turbullira në tokë, dhe na nuk jemi vjedhësa”.
Bulgarca:
Рекоха: “Кълнем се в Аллах, вече узнахте - не сме дошли да пакостим по земята и не сме крадци.”
Sırpça:
„Аллаха нам“, рекоше они, „ви знате да ми нисмо дошли да чинимо неред у земљи, и ми нисмо крадљивци.“
Çekçe:
'Při Bohu,' řekli bratři, 'vždyť dobře víte, že nepřišli jsme páchat v zemi nepravosti - my věru nejsme zloději žádní.'
Urduca:
ان بھائیوں نے کہا "خدا کی قسم، تو لوگ خوب جانتے ہو کہ ہم اس ملک میں فساد کرنے نہیں آئے ہیں اور ہم چوریاں کرنے والے لوگ نہیں ہیں"
Tacikçe:
Гуфтанд: «Худоро, шумо худ медонед, ки мо фасод кардан ба ин сарзамин наёмадаем ва дузд набудаем».
Tatarca:
Әйттеләр: "Үзегез беләсез, валлаһи без Мысыр җиренә бозыклык кылырга килмәдек һәм без караклар да түгелбез".
Endonezyaca:
Saudara-saudara Yusuf menjawab "Demi Allah sesungguhnya kamu mengetahui bahwa kami datang bukan untuk membuat kerusakan di negeri (ini) dan kami bukanlah para pencuri".
Amharca:
«በአላህ እንምላለን በምድር ላይ ለማጥፋት እንዳልመጣን በእርግጥ ዐውቃችኋል፡፡ ሌቦችም አልነበርንም» አሉ፡፡
Tamilce:
“அல்லாஹ்வின் மீது சத்தியமாக! நாங்கள் இவ்வூரில் விஷமம் செய்வதற்கு வரவில்லை. இன்னும், நாங்கள் திருடர்களாக இருக்கவில்லை என்பதை நீங்கள் அறிந்திருக்கிறீர்கள்” என்று அவர்கள் கூறினார்கள்.
Korece:
이에 형제들이 말하길 하나 님께 맹세하건데 저희는 이 나라 에 해악을 끼치려 은것이 아님을 당신들이 잘 아시리니 진실로 도 둑이 아니옵니다
Vietnamca:
(Các anh của Yusuf) nói: “Thề bởi Allah, quả thật, các ngài đều biết rằng chúng tôi không đến để hành động đồi bại ở vùng đất này, và chúng tôi không phải là những kẻ trộm.”
Ayet Linkleri: