
ḳâlû tellâhi leḳad `alimtüm mâ ci'nâ linüfside fi-l'arḍi vemâ künnâ sâriḳîn.
Arapça:
قَالُوا تَاللَّهِ لَقَدْ عَلِمْتُم مَّا جِئْنَا لِنُفْسِدَ فِي الْأَرْضِ وَمَا كُنَّا سَارِقِينَ
Türkçe:
Kardeşler dediler: "Vallahi, siz de iyi biliyorsunuz ki, biz bu toprağa bozgunculuk yapmak için gelmedik, hırsız da değiliz biz."
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah'a yemin ederiz ki, dediler, "Muhakkak siz de anlamışsınızdır ya, biz buraya fesat çıkarmak için gelmedik. Biz hırsız da değiliz."
Diyanet Vakfı:
Allah'a andolsun ki, bizim yeryüzünde fesat çıkarmak için gelmediğimizi siz de biliyorsunuz. Biz hırsız da değiliz, dediler.
İngilizce:
(The brothers) said: "By Allah! well ye know that we came not to make mischief in the land, and we are no thieves!"
Fransızca:
"Par Allah, dirent-ils, vous savez certes que nous ne sommes pas venus pour semer la corruption sur le territoire et que nous ne sommes pas des voleurs".
Almanca:
Sie sagten: "Bei ALLAH! Gewiß, bereits wisst ihr, daß wir nicht kamen, um Verderben im Lande anzurichten, und daß wir keine Diebe sind."
Rusça:
Они сказали: "Клянемся Аллахом! Вы знаете, что мы не прибыли для того, чтобы распространять нечестие. Мы не являемся ворами".
Açıklama:
