Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

12

Sûredeki Ayet No: 

69

Ayet No: 

1665

Sayfa No: 

243

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَلَمَّا دَخَلُوا عَلَىٰ يُوسُفَ آوَىٰ إِلَيْهِ أَخَاهُ ۖ قَالَ إِنِّي أَنَا أَخُوكَ فَلَا تَبْتَئِسْ بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ

Çeviriyazı: 

velemmâ deḫalû `alâ yûsüfe âvâ ileyhi eḫâhü ḳâle innî ene eḫûke felâ tebteis bimâ kânû ya`melûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Yusuf'un yanına girdikleri vakit, o, kardeşini (Bünyamin'i) yanında alıkoydu. Dedi ki: "Bilesin, ben, senin kardeşinim! İşte bundan dolayı onların yapacaklarına sakın üzülme!"

Diyanet İşleri: 

Yusuf'un yanına girdiklerinde, kardeşini bağrına bastı ve: "Ben senin kardeşinim, onların yaptıklarına artık üzülme" dedi.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Yusuf'un huzuruna girdikleri zaman Yusuf, kardeşini yanına aldı da ben senin kardeşinim dedi, onların yaptıkları hareketten kederlenme.

Şaban Piriş: 

Yusuf’un yanına girdiklerinde, kardeşini yanına çekti ve: Ben senin kardeşinim, onların yaptıklarına artık üzülme, dedi.

Edip Yüksel: 

Yusuf'un huzuruna girdiklerinde, kardeşini yanına yaklaştırdı ve, "Ben senin kardeşinim; onların yaptıklarına üzülme," dedi.

Ali Bulaç: 

Yusuf'un yanına girdikleri zaman, o, kardeşini bağrına bastı; "Ben" dedi. "Senin gerçekten kardeşinim. Artık onların yaptıklarına üzülme."

Suat Yıldırım: 

Onlar Yusuf'un huzuruna girince, öz kardeşini yanına çekti ve: “İyi bilesin ki ben senin kardeşinim, onların yaptıklarına üzülme!” dedi. {KM, 53,34}

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve Yusuf´un huzuruna girdikleri zaman, kardeşini yanına alıverdi. Ve dedi ki: «Şüphe yok ben senin kardeşinim, artık yapar oldukları şeyden dolayı mahzun olma.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Kardeşler Yûsuf'un yanına girdiklerinde, Yûsuf öz kardeşini yanına çekip dedi: "Şu bir gerçek ki, ben senin kardeşinim. Onların yapıp ettiklerine üzülme."

Bekir Sadak: 

«alanci iseniz, hirsizligin cezasi nedir?» dediler.

İbni Kesir: 

Yusuf´un yanına girince

Adem Uğur: 

Yusuf´un yanına girdiklerinde öz kardeşini yanına aldı ve &quot

İskender Ali Mihr: 

“Yusuf (A.S)´ın huzuruna girdikleri zaman (öz) kardeşini yanına aldı. “Gerçekten ben senin kardeşinim, artık onların yaptıkları şeylere üzülme.” dedi.

Celal Yıldırım: 

Onlar Yûsuf´un huzuruna girince

Tefhim ul Kuran: 

Yusuf´un yanına girdikleri zaman, o, kardeşini bağrına bastı: «Ben» dedi. «Senin gerçekten kardeşinim. Artık onların yaptıklarına üzülme.»

Fransızca: 

Et quand ils furent entrés auprès de Joseph, [celui-ci] retînt son frère auprès de lui en disant : "Je suis ton frère. Ne te chagrine donc pas pour ce qu'ils faisaient".

İspanyolca: 

Cuando estuvieron ante José, éste arrimó a sí a su hermano y dijo: «¡Soy tu hermano! ¡No te aflijas, pues, por lo que hicieron!»

İtalyanca: 

E quando furono introdotti da Giuseppe, questi trasse in disparte suo fratello [Beniamino] e gli disse: «Io sono tuo fratello, non essere dunque triste per quello che mi hanno fatto».

Almanca: 

Und als sie bei Yusuf eintraten, nahm er seinen Bruder zu sich. Er sagte: ”Gewiß, ich bin dein Bruder, so sei nicht verbittert über das, was sie zu tun pflegten."

Çince: 

当他们进去见优素福的时候,他拥抱他弟弟,他说:我确是你哥哥,你不要为他们过去的所作所为而悲伤吧。

Hollandaca: 

En toen zij in tegenwoordigheid van Jozef kwamen, ontving hij zijnen broeder Benjamin als zijn gast en zeide: Waarlijk, ik ben uw broeder; wees dus niet bedroefd om hetgeen zij tegen mij hebben bedreven.

Rusça: 

Когда они вошли к Йусуфу (Иосифу), он прижал к себе своего брата и сказал: "Воистину, я - твой брат. Пусть не печалит тебя то, что они совершали".

Somalice: 

Markay u galeen Yuusuf wuxuu Dhaweeyay Walaalkiis Wuxuuna ku yidhi Anigu walaalkaabaan ahay ee haka Murugoon Waxay faleen.

Swahilice: 

Na walipo ingia kwa Yusuf alimchukua nduguye akasema: Mimi hakika ni nduguyo. Basi usihuzunike kwa waliyo kuwa wakiyafanya.

Uygurca: 

ئۇلار (يەنى يەئقۇبنىڭ بالىلىرى) يۇسۇفنىڭ ئالدىغا كىرگەندە، يۇسۇف ئۇكىسىنى قۇچاقلىدى ۋە: «مەن ھەقىقەتەن سېنىڭ قېرىندىشىڭ بولىمەن، ئۇلارنىڭ بىزگە قىلغان ئىشلىرىدىن قايغۇرمىغىن» دېدى

Japonca: 

さてかれらがユースフの許に行った時,かれはその弟を規しく迎えて言った。「わたしはあなたの兄です。今までかれら(兄たち)がしてきたことに,心を悩ましてはならない。」

Arapça (Ürdün): 

«ولما دخلوا على يوسف آوى» ضم «إليه أخاه قال إني أنا أخوك فلا تبتئس» تحزن «بما كانوا يعملون» من الحسد لنا وأمره ألا يخبرهم وتواطأ معه على أنه سيحتال على أن يبقيه عنده.

Hintçe: 

और जब ये लोग यूसुफ के पास पहुँचे तो यूसुफ ने अपने हक़ीक़ी (सगे) भाई को अपने पास (बग़ल में) जगह दी और (चुपके से) उस (इब्ने यामीन) से कह दिया कि मै तुम्हारा भाई (यूसुफ) हूँ तो जो कुछ (बदसुलूकियाँ) ये लोग तुम्हारे साथ करते रहे हैं उसका रंज न करो

Tayca: 

และเมื่อพวกเขาได้เข้าไปหายูซุฟ เขารับน้องชายของเขาไปอยู่กับเขา เขากล่าวว่า “แท้จริงฉันเป็นพี่ชายของเจ้า ดังนั้นเจ้าอย่าเสียใจในสิ่งที่พวกเขากระทำ”

İbranice: 

כאשר (האחים) נכנסו אל יוסף, הוא קיבץ אליו את אחיו (בנימין,) אמר לו: 'אכן, אני אחיך, אך אל תצטער על אשר הם היו עושים

Hırvatça: 

I kad dođoše kod Jusufa, on privi na grudi brata svoga i reče: "Ja sam, doista, brat tvoj i ne žalosti se zbog onog što su oni činili."

Rumence: 

Când intrară la Iosif, acesta îl luă pe fratele său de o parte şi-i spuse: “Eu sunt fratele tău. Nu te mâhni de ceea ce mi-au făcut!”

Transliteration: 

Walamma dakhaloo AAala yoosufa awa ilayhi akhahu qala innee ana akhooka fala tabtais bima kanoo yaAAmaloona

Türkçe: 

Kardeşler Yûsuf'un yanına girdiklerinde, Yûsuf öz kardeşini yanına çekip dedi: "Şu bir gerçek ki, ben senin kardeşinim. Onların yapıp ettiklerine üzülme."

Sahih International: 

And when they entered upon Joseph, he took his brother to himself; he said, "Indeed, I am your brother, so do not despair over what they used to do [to me]."

İngilizce: 

Now when they came into Joseph's presence, he received his (full) brother to stay with him. He said (to him): "Behold! I am thy (own) brother; so grieve not at aught of their doings."

Azerbaycanca: 

Onlar Yusifin hüzuruna daxil olduqları zaman (Yusif) qardaşını (Bin Yamini) bağrına basıb dedi: “Mən, həqiqətən, sənin qardaşınam. Onların etdikləri (başımıza gətirdikləri) işlərdən kədərlənmə!”

Süleyman Ateş: 

(Kardeşleri), Yusuf'un yanına girince, (Yusuf, öz) kardeşi(Bünyami)n'i yanına aldı ve: "Ben senin kardeşinim, onların (bizim hakkımızda) yaptıklarına üzülme!" dedi.

Diyanet Vakfı: 

Yusuf'un yanına girdiklerinde öz kardeşini yanına aldı ve "Bilesin ki ben senin kardeşinim, onların yaptıklarına üzülme" dedi.

Erhan Aktaş: 

Kardeşleri Yûsuf’un yanına girince, o, öz kardeşini yanına alarak, “Ben senin öz kardeşinim, onların yapmış oldukları şeylerden dolayı artık üzülme.” dedi.

Kral Fahd: 

Yusuf'un yanına girdiklerinde öz kardeşini yanına aldı ve «Bilesin ki ben senin kardeşinim, onların yaptıklarına üzülme» dedi.

Hasan Basri Çantay: 

(Biraderler) Yuusufun huzuruna girince o, kardeşini kendi yanına aldı: «Ben senin hakîkî kardeşinim. Onların (geçmişde hakkımızda) yapmış olduklarına tasalanma» dedi.

Muhammed Esed: 

Ve Yusuf´un yanına vardıklarında, (Yusuf) kardeşi (Bünyamin)i bağrına bastı ve ona (gizlice): "Ben senin kardeşinim, artık onların geçmişte yaptıklarına üzülme!" dedi.

Gültekin Onan: 

Yusuf´un yanına girdikleri zaman, o, kardeşini bağrına bastı

Ali Fikri Yavuz: 

Yûsuf’un huzuruna vardıkları zaman, Yûsuf kardeşini (Bünyamin’i) yanına alıkoydu (ve ona): “- Ben senin kardeşinim, onların bize yapmış oldukları eziyetlere kederlenme” dedi.

Portekizce: 

E quando se apresentaram a José, este hospedou seu irmão e lhes disse: Sou teu irmão; não te aflijas por tudo quantotenham cometido.

İsveççe: 

OCH NÄR [bröderna] fick stiga fram inför Josef tog han sin broder [Benjamin] i famnen och viskade till honom: "Jag är din broder; glöm din sorg över vad de [en gång] gjorde [mot oss]!"

Farsça: 

و هنگامی که بر یوسف وارد شدند، برادر [مادری] ش را کنار خود جای داد، گفت: بی تردید من برادر تو هستم، بنابراین بر آنچه آنان همواره انجام می دادند [و من برای تو فاش کردم] اندوهگین مباش.

Kürtçe: 

کاتێکیش کە چوونە ژوورەوە بۆ لای یوسف (یوسف) براکەی بردە پەنا خۆیەوە ووتی بەڕاستی من براکەی تۆم کەواتە ھیچ غەمبار مەبە بەوەی کە ئەوان دەیکەن (لەگەڵت) دا

Özbekçe: 

Юсуфнинг олдига кирганларида, у инисини ўзига яқин жойлаштирди ва: «Мен акангман, улар қилган нарсалардан хафа бўлма», деди. (Улар Юсуфнинг (а. с.) ҳузурларига кирган вақтларида, у зот меҳмонларни яна яхши кутиб олдилар. Кичик укаларини ёнларига олиб, бошқаларига билдирмай, «Мен акангман», деб ўзларини танитдилар.)

Malayca: 

Dan semasa mereka masuk mendapatkan Yusuf, ia menempatkan saudara kandungnya (Bunyamin) bersama-samanya, sambil berkata kepadanya:" Akulah saudara engkau Yusuf), oleh itu janganlah engkau berdukacita lagi disebabkan apa yang mereka lakukan".

Arnavutça: 

Dhe kur dolën para Jusufit, ky e afroi vëllaun e vet (Bunjamin) dhe i tha: “Unë me të vërtetë, jam vëllai yt dhe mos u hidhëro për atë që vepruan vëllezërit tanë!”

Bulgarca: 

И когато влязоха при Юсуф, той настани своя брат при себе си. И му прошепна: “Аз съм твоят брат. И не се опечалявай заради онова, което сториха!”

Sırpça: 

И кад дођоше код Јосифа, он приви на груди свога брата и рече: „Ја сам, заиста, твој брат и не жалости се због оног што су они чинили.“

Çekçe: 

Když vstoupili k Josefovi, přitáhl blízko k sobě bratra svého a řekl mu: 'Já jsem bratr tvůj a nermuť se kvůli tomu, co oni na mně kdysi spáchali!'

Urduca: 

یہ لوگ یوسفؑ کے حضور پہنچے تو اس نے اپنے بھائی کو اپنے پاس الگ بلا لیا اور اسے بتا دیا کہ "میں تیرا وہی بھائی ہوں (جو کھویا گیا تھا) اب تو اُن باتوں کا غم نہ کر جو یہ لوگ کرتے رہے ہیں"

Tacikçe: 

Чун бар Юсуф дохил шуданд, бародарашро назди худ ҷой дод. Гуфт: «Ман бародари ту ҳастам. Аз коре, ки инҳо кардаанд, андӯҳгин мабош».

Tatarca: 

Бар да җыелып Йусуф янына керделәр. Йусуф кунакларны сыйларга теләде һәм алты савыт белән аш китертеп, һәр савыттан икешәр-икешәр ашыйсыз диде, һәм агалары һәр савыттан икешәрләп ашый башладылар, Бинямин бер савытка бер үзе генә калды һәм елап җибәрде. Йусуф кереп, ий Кәнганнан килгән егет, ни булды ник елыйсың дип сорагач, Бинямин: "Йусуф исемле туганым бар иде, ул исән булса аның белән бергә ашаган булыр идек, дип Йусуфны сагынып елыйм", – диде. Йусуф, алай булгач, без синең белән кардәш булырбыз, әйдә икәү бергә ашыйк, дип, пәрдә артына алып керде һәм икесе бер савыттан ашадылар һәм Бинямингә үзен танытты, мин синең кардәшең Йусуфмын дип кочаклады вә кардәшләрең безгә кылган начарлыклары өчен кайгырмагыл, Аллаһ безне ташламады, диде. Аннары Йусуф Биняминне алып калыр өчен хәйлә корды: "Ий Бинямин, сине алып калыр өчен бер хәйлә уйладым ки, бер бәһалы савытны синең йөгеңә яшереп куярбыз да аннары "савыт югалды", дип, игълан итәрбез, тентегәндә савыт синең йөгеңнән чыгар да, аннары сине карак исеме белән кол итеп алып калырбыз диде. Бу хәйләгә Бинямин дә риза булды һәм шулай эшләделәр.

Endonezyaca: 

Dan tatkala mereka masuk ke (tempat) Yusuf. Yusuf membawa saudaranya (Bunyamin) ke tempatnya, Yusuf berkata: "Sesungguhnya aku (ini) adalah saudaramu, maka janganlah kamu berdukacita terhadap apa yang telah mereka kerjakan".

Amharca: 

በዩሱፍ ላይ በገቡ ጊዜም ወንድሙን ወደርሱ አስጠጋው፡፡ «እነሆ እኔ ወንድምህ ነኝ፡፡ ይሠሩት በነበሩትም ሁሉ አትቆላጭ» አለው፡፡

Tamilce: 

மேலும், அவர்கள் யூஸுஃபிடம் நுழைந்தபோது, அவர் தன் சகோதரனை தன் பக்கம் ஒதுக்கி (-தன்னுடன் அணைத்து)க் கொண்டார். இன்னும், “நிச்சயமாக நான்தான் உனது சகோதரன். ஆகவே, அவர்கள் செய்து கொண்டிருந்ததைப் பற்றி கவலை படாதே! (சங்கடப் படாதே!)” என்று கூறினார்.

Korece: 

그들에게 들어가니 그는 그 의 형제를 껴안으며 내가 바로 네 형제 요셉이니 그들이 행하였 던 것들에 대하여 슬퍼하지 말라 하더라

Vietnamca: 

Khi họ vào trình diện, Yusuf tiếp riêng đứa em ruột của mình, nói: “Quả thật, Ta chính là anh ruột của em. Vì vậy, em chớ đừng buồn về những gì mà (các anh của chúng ta) đã làm trước đây.”

Rubu tag: 

Hizb tag: