Arapça:
وَآتَيْنَاهُمْ آيَاتِنَا فَكَانُوا عَنْهَا مُعْرِضِينَ
Çeviriyazı:
veâteynâhüm âyâtinâ fekânû `anhâ mü`riḍîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Biz, onlara âyetlerimizi vermiştik de onlar, yüz çeviriyorlardı
Diyanet İşleri:
Onlara ayetlerimizi verdiğimiz halde, yüz çevirmişlerdi.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Delillerimizi göstermiştik onlara, fakat onlardan yüz çevirmişlerdi.
Şaban Piriş:
Onlara ayetlerimizi göndermiştik ama ondan yüz çevirmişlerdi.
Edip Yüksel:
Kendilerine ayetlerimizi verdik, fakat ondan yüz çevirdiler.
Ali Bulaç:
Onlara ayetlerimizi vermiştik de ondan yüz çevirmişlerdi.
Suat Yıldırım:
Onlara delil ve mûcizelerimizi verdik, ama onlar bu delillerden yüz çevirdiler [41,17]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve onlara âyetlerimizi vermiş idik de onlardan yüz çevirici olmuşlardı.
Yaşar Nuri Öztürk:
Ayetlerimizi onlara verdik ama onlardan yüz çeviriyorlardı.
Bekir Sadak:
Dogrusu yaratan ve bilen ancak Rabbindir.
İbni Kesir:
Onlara ayetlerimizi verdiğimiz halde yüz çevirmişlerdi.
Adem Uğur:
Biz onlara mucizelerimizi vermiştik
İskender Ali Mihr:
Onlara âyetlerimizi (mucizelerimizi, delillerimizi) verdik. Fakat onlar, ondan yüz çevirdiler.
Celal Yıldırım:
Biz ise onlara âyetler (açık belgeler ve mu´cizeler) verdik
Tefhim ul Kuran:
Onlara ayetlerimizi vermiştik de ondan yüz çevirmişlerdi.
Fransızca:
Nous leur avons montré Nos miracles, mais ils s'en étaient détournés.
İspanyolca:
Les trajimos Nuestros signos y se apartaron de ellos.
İtalyanca:
Demmo loro i Nostri segni, ma rimasero indifferenti.
Almanca:
Und WIR ließen ihnen Unsere Ayat zuteil werden. So pflegten sie sich davon abzuwenden.
Çince:
我确已把我的许多迹象昭示他们,但他们背离了它。
Hollandaca:
En wij toonden hun onze teekens; maar zij wendden zich ver daarvan af.
Rusça:
Мы даровали им Наши знамения, но они отвернулись от них.
Somalice:
Waana siinay Aayaadkanagii waxayna ahaayeen Kuwa xageeda ka jeedsada.
Swahilice:
Na tuliwapa ishara zetu, nao wakazipuuza.
Uygurca:
ئۇلارغا مۆجىزىلىرىمىزنى كەلتۈردۇق (يەنى تاشتىن چىشى تۆگە چىقىرىشتەك قۇدرىتىمىزگە دالالەت قىلىدىغان مۆجىزىلەرنى ئۇلارغا كۆرسەتتۇق)، ئۇلار بۇ (مۆجىزە) لەردىن يۈز ئۆرۈدى
Japonca:
われはかれらにわが種々の印を下したが,かれらはそれらを避け(て無視し)た。
Arapça (Ürdün):
«وآتيناهم آياتنا» في الناقة «فكانوا عنها معرضين» لا يتفكرون فيها.
Hintçe:
और (बावजूद कि) हमने उन्हें अपनी निशानियाँ दी उस पर भी वह लोग उनसे रद गिरदानी करते रहे
Tayca:
และเราได้ให้สัญญาณต่างๆ ของเราแก่พวกเขา แล้วพวกเขาก็ผินหลังให้มัน
İbranice:
וכאשר נתנו להם את אותותינו הם התנגדו להם
Hırvatça:
a Mi smo im znakove Naše bili dali, ali su se oni od njih okretali.
Rumence:
Noi le-am adus semnele Noastre, însă ei le-au fost potrivnici.
Transliteration:
Waataynahum ayatina fakanoo AAanha muAArideena
Türkçe:
Ayetlerimizi onlara verdik ama onlardan yüz çeviriyorlardı.
Sahih International:
And We gave them Our signs, but from them they were turning away.
İngilizce:
We sent them Our Signs, but they persisted in turning away from them.
Azerbaycanca:
Biz onlara (Hicr əhalisinə) mö’cüzələrimizi göndərdik, lakin onlardan üz çevirdilər (bu mö’cüzələrə baxıb ibrət almadılar, Allahın qüdrəti, əzəməti haqqında düşünmədilər).
Süleyman Ateş:
Onlara ayetlerimizi verdik, ama onlardan yüz çeviriyorlardı.
Diyanet Vakfı:
Biz onlara mucizelerimizi vermiştik; fakat onlardan yüz çevirmişlerdi.
Erhan Aktaş:
Onlara âyetlerimizi(1) verdik, fakat ondan yüz çevirdiler.
Kral Fahd:
Biz onlara mucizelerimizi vermiştik fakat onlardan yüz çevirmişlerdi.
Hasan Basri Çantay:
Biz onlara âyetlerimizi vermişdik de bunlardan yüz çevirici idiler.
Muhammed Esed:
Oysa, onlara mesajlarımızı bahşetmiştik; ne var ki, onlara inatla sırt çevirdiler;
Gültekin Onan:
Onlara ayetlerimizi vermiştik de ondan yüz çevirmişlerdi.
Ali Fikri Yavuz:
Biz, onlara, mûcizelerimizi vermiştik de onlardan yüz çevirip durmuşlardı.
Portekizce:
Apesar de lhes termos apresentado os Nossos versículos; porém, eles os desdenharam,
İsveççe:
Vi gav dem del av Våra budskap, men de vände envist ryggen till.
Farsça:
و ما آیات و نشانه های خود را به آنان نشان دادیم، ولی از آنان روی گردان شدند.
Kürtçe:
بەڵگەو نیشانەکانی خۆمانمان پێدان بەڵام ئەوان ڕوویان لێ وەرگێڕا
Özbekçe:
Ва уларга оятларимизни бердик. Бас, юз ўгирувчи бўлдилар.
Malayca:
Dan Kami telah berikan kepada mereka tanda-tanda (yang membuktikan kebenaran ugama dan Rasul Kami); dalam pada itu, mereka terus juga berpaling (mengingkarinya).
Arnavutça:
Dhe Ne, u patëm dhënë atyre dokumentet Tona, por ata shmangeshin prej tyre.
Bulgarca:
Дадохме им Наши знамения, ала се отдръпнаха от тях.
Sırpça:
а Ми смо им доказе Наше дали, али су се они од њих окретали.
Çekçe:
a přinesli jsme jim znamení Své, však oni se odvrátili.
Urduca:
ہم نے اپنی آیات اُن کے پاس بھیجیں، اپنی نشانیاں اُن کو دکھائیں، مگر وہ سب کو نظر انداز ہی کرتے رہے
Tacikçe:
Оёти Худро бар онон расонидем, вале аз он рӯй мегардонданд.
Tatarca:
Без ул Сәмуд кауменә дәлилләр вә могҗизалар бирдек, ләкин алар һәммәсеннән баш тарттылар.
Endonezyaca:
dan Kami telah mendatangkan kepada mereka tanda-tanda (kekuasaan) Kami, tetapi mereka selalu berpaling daripadanya,
Amharca:
ተዓምራታችንንም ሰጠናቸው፡፡ ከእርሷም ዘንጊዎች ነበሩ፡፡
Tamilce:
இன்னும், அவர்களுக்கு நம் அத்தாட்சிகளைக் கொடுத்தோம். ஆனால், அவர்கள் அவற்றைப் புறக்கணித்தவர்களாக இருந்தனர்.
Korece:
하나님이 그들에게 예증을 보냈으나 그들은 그에 관하여 불 신하며
Vietnamca:
TA đã gửi đến chúng các dấu hiệu của TA nhưng chúng ngoảnh mặt quay đi.
Ayet Linkleri: