Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

15

Sûredeki Ayet No: 

8

Ayet No: 

1810

Sayfa No: 

262

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

مَا نُنَزِّلُ الْمَلَائِكَةَ إِلَّا بِالْحَقِّ وَمَا كَانُوا إِذًا مُّنظَرِينَ

Çeviriyazı: 

mâ nünezzilü-lmelâikete illâ bilḥaḳḳi vemâ kânû iẕem münżarîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Biz o melekleri ancak, hak ile indiririz. Ve indirildikleri vakit de onlara (kâfirlere) hiç mühlet verilmez.

Diyanet İşleri: 

Biz melekleri ancak gerekince indiririz. O takdirde de ceza görecekler asla geri bırakılmazlar.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Biz melekleri, ancak hak ve gerçek olarak indiririz, indiririz ama o vakit de mühlet vermeyiz, göz açtırmayız kafirlere.

Şaban Piriş: 

Biz melekleri ancak hak (azap) ile indiririz. O zaman onlara mühlet verilmez.

Edip Yüksel: 

Biz melekleri ancak belli bir amaç için göndeririz, o zaman da kimseye süre tanınmaz.

Ali Bulaç: 

Hak olmaksızın Biz melekleri indirmeyiz. O zaman da onlara göz açtırılmaz.

Suat Yıldırım: 

Biz o melekleri ancak hikmet gereğince göndeririz. Ama o zaman da, kendilerine hiç mühlet verilmez, derhal işleri bitirilir, mahvolup giderler.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Biz melekleri ancak hak ile indiririz ve o zaman (münkirlerin) kendilerine bir mühlet verilmiş olmazlar.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Biz o melekleri ancak ve ancak hak üzere, hak bir yolla indiririz. Ve o zaman inkârcılara göz açtırılmaz.

Bekir Sadak: 

15:12

İbni Kesir: 

Biz, melekleri ancak hak ile indiririz. O zaman da kendilerine mühlet verilmez.

Adem Uğur: 

Biz melekleri ancak hak ile indiririz. O zaman onlara mühlet verilmez.

İskender Ali Mihr: 

Biz hak ile olmaksızın melekleri indirmeyiz. O taktirde onlara mühlet de (zaman da) verilmez.

Celal Yıldırım: 

Melekleri ancak hak´ka dayalı bir hikmet) ile indiririz ve o zaman da (inkarcılara) mühlet verilmez, göz açtırılmaz.

Tefhim ul Kuran: 

Hak olmaksızın biz melekleri indirmeyiz. O zaman da onlara göz açtırılmaz.

Fransızca: 

Nous ne faisons descendre les Anges qu'avec la vérité; et alors, il ne leur sera pas accordé de répit [à ces impies].

İspanyolca: 

Haremos descender a los ángeles de veras y, entonces, ya no les será dado esperar.

İtalyanca: 

Non faremo scendere gli angeli se non con la verità e a quella gente [in quel Giorno] non sarà dato scampo.

Almanca: 

WIR lassen die Engel nicht herabsteigen, es sei denn in Gesetzmäßigkeit . Und dann wird ihnen keine Zeit mehr gewährt.

Çince: 

我只凭真理而降天神,到那时,他们是不蒙缓刑的。

Hollandaca: 

Antwoord: Wij zenden geene engelen neder, dan bij eene voegzame gelegenheid. Dan zullen de ongeloovigen niet meer worden uitgesteld.

Rusça: 

Мы ниспосылаем ангелов только с истиной, и тогда никому не предоставляется отсрочка.

Somalice: 

Umana soo Dehinno Malaa'igta xaq mooyee lamana sugeen Gaalada (markaas).

Swahilice: 

Sisi hatuwateremshi Malaika ila kwa sababu ya haki, na hapo hawatapewa muhula.

Uygurca: 

پەرىشتىلەرنى پەقەت ھەق ئاساسىدا (يەنى ئازاب نازىل قىلىشىمىز مۇقەررەر بولغان چاغدىلا) نازىل قىلىمىز، بۇ چاغدا ئۇلارغا مۆھلەت بېرىلمەيدۇ (يەنى ئۇلارنىڭ ئازابى كېچىكتۈرۈلمەيدۇ)

Japonca: 

われは,それなりの理由による以外には天使を遣わさない。そうなれば,かれらは猶予されないのである。

Arapça (Ürdün): 

قال تعالى «ما تَنَزَّلُ» فيه حذف إحدى التاءين «الملائكة إلا بالحق» بالعذاب «وما كانوا إذاً» أي حين نزول الملائكة بالعذاب «منظرين» مؤخرين.

Hintçe: 

(हालॉकि) हम फरिश्तों को खुल्लम खुल्ला (जिस अज़ाब के साथ) फैसले ही के लिए भेजा करते हैं और (अगर फरिश्ते नाज़िल हो जाए तो) फिर उनको (जान बचाने की) मोहलत भी न मिले

Tayca: 

เราจะไม่ส่งมะลาอิกะฮ์ลงมา เว้นแต่ด้วยความจริง และดังนั้นพวกเขาไม่ต้องคอย

İbranice: 

לא היינו מורידים את המלאכים אלא בצדק, ולא היו מקבלים זמן נוסף

Hırvatça: 

Mi meleke šaljemo samo s Istinom, a da ih pošaljemo, tada se njima ne bi vremena dalo.

Rumence: 

Noi nu pogorâm îngerii decât întru Adevăr, aşa că nu vor avea mult de aşteptat.

Transliteration: 

Ma nunazzilu almalaikata illa bialhaqqi wama kanoo ithan munthareena

Türkçe: 

Biz o melekleri ancak ve ancak hak üzere, hak bir yolla indiririz. Ve o zaman inkârcılara göz açtırılmaz.

Sahih International: 

We do not send down the angels except with truth; and the disbelievers would not then be reprieved.

İngilizce: 

We send not the angels down except for just cause: if they came (to the ungodly), behold! no respite would they have!

Azerbaycanca: 

(Allah onların cavabında buyurdu: ) “Biz mələkləri yalnız haqq olaraq (peyğəmbərlərə vəhy gətirmək, kafirlərə əzab vermək üçün) endiririk. O zaman onlara (kafirlərə) heç bir möhlət verilməz!

Süleyman Ateş: 

Biz, melekleri ancak hak ile (hikmet gereğince) indiririz, o zaman da kendilerine asla göz açtırılmaz, (derhal işleri bitirilir, mahvolup giderler).

Diyanet Vakfı: 

Biz melekleri ancak hak ile indiririz. O zaman onlara mühlet verilmez.

Erhan Aktaş: 

Biz, melekleri ancak Hakk ile(1) indiririz. O zaman da işleri bitirilmiş olur.

Kral Fahd: 

Biz melekleri ancak hak ile indiririz. O zaman onlara mühlet verilmez.

Hasan Basri Çantay: 

Biz o melekleri hak (kın, hikmet ve kaderin bir iktizası) olmadan indirmeyiz. O zaman da kendilerine (ne) mühlet, (ne aman) verilmez.

Muhammed Esed: 

(Oysa,) Biz melekleri ancak hakk(ın iktizası) olarak indiririz; ve o zaman da artık (ilahi mesajı reddetmeleri yüzünden cezayı hak edenler) asla geri bırakılmazlar!

Gültekin Onan: 

Hak olmaksızın biz melekleri indirmeyiz. O zaman da onlara göz açtırılmaz.

Ali Fikri Yavuz: 

Biz, o melekleri, ancak hikmet üzere indiririz ve indirildikleri vakit de onlara (kâfirlere) göz açtırılmaz.

Portekizce: 

Só enviamos os anjos com a verdade em última instância e, em tal caso, (os incrédulos) não serão tolerados.

İsveççe: 

Vi sänder inte änglarna annat än med den slutliga Sanningen, och [tvivlarna] får då ingen [ytterligare] frist.

Farsça: 

[اینان بدانند که] ما فرشتگان را جز به درستی و راستی نازل نمی کنیم، و در آن هنگام [که نازل شوند، این منکران لجوج از دچار شدن به عذاب] مهلت نمی یابند.

Kürtçe: 

ئێمە فریشتە نانێرینە خوارەوە مەگەر بەڕاست و ڕەوا نەبێت وە ئەو کاتەش ئەوانە مۆڵەت نادرێن

Özbekçe: 

Биз фаришталарни фақат ҳақ ила тушурурмиз, холос. У ҳолда уларга қараб турилмас. (Фаришталарни туширган чоғимизда кофирларга қараб турилмай улар ҳалок қилинади.)

Malayca: 

Tiadalah Kami menurunkan Malaikat melainkan dengan cara yang sungguh layak dan berhikmat, dan pada ketika itu mereka (yang ingkar) tidak akan diberi tempoh lagi.

Arnavutça: 

Na i dërgojmë engjëjt vetëm me të Vërtetën (me dënim të premtuar), dhe atëherë nuk u jepet afat për të pritur (por dënimi merr fund).

Bulgarca: 

Ние не низпославаме ангелите с друго освен с истината. И тогава [неверниците] не ще бъдат изчакани.

Sırpça: 

Ми анђеле шаљемо само са Истином, а када би их послали, тада се њима не би дало времена да чекају.

Çekçe: 

My anděly jen k vykonání rozhodnutého sesíláme - a potom nebudou nevěřící k těm, jimž odklad je dán, patřit.

Urduca: 

ہم فرشتوں کو یوں ہی نہیں اتار دیا کرتے وہ جب اترتے ہیں تو حق کے ساتھ اترتے ہیں، اور پھر لوگوں کو مہلت نہیں دی جاتی

Tacikçe: 

Мо фариштагонро ғайри ба ҳақ нозил намекунем ва дар он ҳангом дигар мӯҳлаташон надиҳанд.

Tatarca: 

Фәрештәне иңдерсәк, фәкать хаклык белән иңдерәбез, ул вакытта аларга тәүбә итәргә вакыт бирелмәс, фәрештә килү белән аларны һәлак итәр.

Endonezyaca: 

Kami tidak menurunkan malaikat melainkan dengan benar (untuk membawa azab) dan tiadalah mereka ketika itu diberi tangguh.

Amharca: 

መላእክትን በእውነት (በቅጣት) እንጂ አናወርድም፡፡ ያን ጊዜም የሚቆዩ አይደሉም፡፡

Tamilce: 

உண்மை(யான தண்டனை)யைக் கொண்டே தவிர வானவர்களை நாம் (பூமிக்கு) இறக்க மாட்டோம். மேலும், (அப்படி இறக்கி, அவர்கள் நம்பிக்கை கொள்ளவில்லை என்றால்) அப்போது அவர்கள் அவகாசம் கொடுக்கப்பட்டவர்களாக இருக்கமாட்டார்கள்.

Korece: 

하나님은 진리의 목적을 위하여 천사들을 보냈을 뿐이라 만일 천사들이 그들에게 왔다면 그들은유예되지 못했으리라

Vietnamca: 

TA (Allah) chỉ phái các Thiên Thần xuống vì một lý do chính đáng, và (một khi họ đã xuống) thì (những kẻ vô đức tin) sẽ không được tạm tha (mà sự trừng phạt sẽ được thi hành lập tức).