Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

15

Sûredeki Ayet No: 

76

Ayet No: 

1878

Sayfa No: 

266

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَإِنَّهَا لَبِسَبِيلٍ مُّقِيمٍ

Çeviriyazı: 

veinnehâ lebisebîlim müḳîm.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Hem o Lût kavminin bulunduğu şehir harabesi bir yol üzerinde bulunmaktadır.

Diyanet İşleri: 

O şehrin kalıntıları işlek yollar üzerinde hala durmaktadır.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve şüphe yok ki o şehir, hala herkesin yol uğrağı olan bir yerde.

Şaban Piriş: 

O (şehir, herkesin gelip geçtiği) bir yol üzerinde durmaktadır.

Edip Yüksel: 

Ve o (yıkıntı kent), yol üzerinde durmaktadır.

Ali Bulaç: 

O (şehir de) gerçekten bir yol üstünde (hala) durmaktadır.

Suat Yıldırım: 

Hem o şehir harabesi uğrak bir yol üzerindedir.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

(76-77) Ve şüphe yok ki, o bir sabit yoldur. Muhakkak ki, bunda mü´minler için elbette bir ibret vardır.

Yaşar Nuri Öztürk: 

O kentin izleri/işaretleri, hâlâ işleyen bir yol üzerindedir.

Bekir Sadak: 

Onlara ayetlerimizi verdigimiz halde, yuz cevirmislerdi.

İbni Kesir: 

O yerler, işlek yollar üzerinde hala durmaktadır.

Adem Uğur: 

Onlar hâla gözler önünde duran bir yol üzerindedirler.

İskender Ali Mihr: 

Ve muhakkak ki o gerçekten, yol üzerinde mukîmdir (hâla durmaktadır).

Celal Yıldırım: 

Ve şehrin kalıntısı, öteden beri işlek olan yol üzerinde duruyor.

Tefhim ul Kuran: 

O (şehir de) gerçekten bir yol üstünde (hâlâ) durmaktadır.

Fransızca: 

Elle [cette ville] se trouvait sur un chemin connu de tous .

İspanyolca: 

Está situada, ciertamente, en un camino que aún existe.

İtalyanca: 

In verità essa [si trovava] su una strada ben nota.

Almanca: 

Und sie (die Ortschaft) liegt doch an einem noch bestehenden Weg.

Çince: 

那个市镇确是在一条仍然存在的道路上的。

Hollandaca: 

En deze steden werden gestraft, tot het banen van een rechten weg voor den mensch, om dien te bewandelen.

Rusça: 

Воистину, они жили прямо на дороге из Мекки в Сирию.

Somalice: 

Waxayna kutaal Magaaladaas waddo toosan (oy maraan oo cad).

Swahilice: 

Na miji hii ipo kwenye njia inayo pitiwa.

Uygurca: 

ئۇ شەھەر (قۇرەيشلەر شامغا بارىدىغان) يول ئۈستىدە ھەقىقەتەن ھېلىمۇ مەۋجۇت تۇرماقتا

Japonca: 

その(町の跡)は,大道に沿ってなお存在する。

Arapça (Ürdün): 

«وإنها» أي قرى قوم لوط «لبسبيل مقيم» طريق قريش إلى الشام لم تندرس أفلا يعتبرون بهم؟.

Hintçe: 

के रास्ते पर है

Tayca: 

และแท้จริง มัน(สถานที่นั้น)ยังคงเป็นเส้นทางที่พักอาศัยอย่างแน่นอน

İbranice: 

חורבות העיר עדיין על הדרך

Hırvatça: 

a naselje je baš uz postojeći put.

Rumence: 

căci ele sunt pe un drum statornic.

Transliteration: 

Wainnaha labisabeelin muqeemin

Türkçe: 

O kentin izleri/işaretleri, hâlâ işleyen bir yol üzerindedir.

Sahih International: 

And indeed, those cities are [situated] on an established road.

İngilizce: 

And the (cities were) right on the high-road.

Azerbaycanca: 

Həqiqətən, o (Lut tayfasının yaşadığı Sədum şəhərinin xarabaları Qüreyş kafirlərinin Məkkədən Şama getdikləri) yolun üstündə hələ də durmaqdadır!

Süleyman Ateş: 

Ve o (kent, herkesin gelip geçtiği) bir yol üzerinde durmaktadır.

Diyanet Vakfı: 

Onlar hala gözler önünde duran bir yol üzerindedirler.

Erhan Aktaş: 

O,(1) bir yol üzerinde durmaktadır.

Kral Fahd: 

Onlar hâla gözler önünde duran bir yol üzerindedirler.

Hasan Basri Çantay: 

O (şehrin haraabeleri) hakıykat (herkesin göreceği, Kureyşin işlediği) bir yol üstünde (haalâ) durucudur.

Muhammed Esed: 

Çünkü, gerçekten de (sözü geçen) bu (şehirler) bugün hala yerinde durmakta olan bir yol üzerindeydiler.

Gültekin Onan: 

O (şehir de) gerçekten bir yol üstünde (hala) durmaktadır.

Ali Fikri Yavuz: 

Hem o Lût kavminin bulunduğu şehir harabesi, (Kureyş kâfirlerinin de ibret alabileceği uğrak) bir yol üzerinde bulunmaktadır.

Portekizce: 

E (as cidades) constituem um exemplo à beira da estrada (que permanece indelével até hoje na memória de todos).

İsveççe: 

Dessa [städer] var belägna nära en ännu existerande väg.

Farsça: 

و آن [آثار و بقایای شهر ویران شده قوم لوط] بر سر راهی است که پابرجاست.

Kürtçe: 

وە بێگومان ئەو (شارە وێران کراوە) لەسەر ڕێگای سەرەکی (کاروانەکان) دایە

Özbekçe: 

Албатта, у(шаҳар) боқий йўл устидадир. (Яъни, Лут (а. с.) қавми ҳалокатга учраган шаҳарнинг вайроналари ҳозиргача боқий йўл устидадир. У орқали одамлар Ҳижоз билан Шом ўртасида қатнайдилар. Жумладан, Макка аҳли ҳам Шомга борганларида ва у ердан қайтганларида, шу йўлдан юрадилар.)

Malayca: 

Dan sesungguhnya negeri kaum Lut yang telah dibinasakan itu, terletak di jalan yang tetap (dilalui orang).

Arnavutça: 

me të vërtetë, ato (qytete) janë në rrugë, kur gjenden edhe tani.

Bulgarca: 

Те [- селищата] са на все още съществуващ път.

Sırpça: 

а насеље Содома је поред постојећег пута.

Çekçe: 

A věru ono je na cestě trvalé

Urduca: 

اور وہ علاقہ (جہاں یہ واقعہ پیش آیا تھا) گزرگاہ عام پر واقع ہے

Tacikçe: 

Ва он шаҳр акнун дар сари роҳи корвониён аст.

Tatarca: 

Вә ул һәлак булган шәһәр юл өстендәдер, үткән кешеләр күреп үтәләр.

Endonezyaca: 

Dan sesungguhnya kota itu benar-benar terletak di jalan yang masih tetap (dilalui manusia).

Amharca: 

እሷም (ከተማይቱ) በቀጥታ መንገድ ላይ ናት፡፡

Tamilce: 

இன்னும், நிச்சயமாக அது (அவர்கள் சென்று வருகின்ற) நிலையான, (தெளிவான பார்க்கும்படியான) பாதையில்தான் (அழியாமல் இன்றும்) இருக்கிறது.

Korece: 

그 도시는 아직 지워지지 않는 길위에 있노라

Vietnamca: 

Thật vậy, (các thành phố bị lật ngược) vẫn hãy còn nằm trên những con đường qua lại (giữa Makkah và Syria).