Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

10

Sûredeki Ayet No: 

88

Ayet No: 

1452

Sayfa No: 

218

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَقَالَ مُوسَىٰ رَبَّنَا إِنَّكَ آتَيْتَ فِرْعَوْنَ وَمَلَأَهُ زِينَةً وَأَمْوَالًا فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا رَبَّنَا لِيُضِلُّوا عَن سَبِيلِكَ ۖ رَبَّنَا اطْمِسْ عَلَىٰ أَمْوَالِهِمْ وَاشْدُدْ عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ فَلَا يُؤْمِنُوا حَتَّىٰ يَرَوُا الْعَذَابَ الْأَلِيمَ

Çeviriyazı: 

veḳâle mûsâ rabbenâ inneke âteyte fir`avne vemeleehû zînetev veemvâlen fi-lḥayâti-ddünyâ rabbenâ liyüḍillû `an sebîlik. rabbene-ṭmis `alâ emvâlihim veşdüd `alâ ḳulûbihim felâ yü'minû ḥattâ yeravu-l`aẕâbe-l'elîm.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Musa dedi: "Ey Rabbimiz! Sen Firavun'a ve adamlarına şu dünya hayatında göz kamaştırıcı zenginlik ve bol bol servet verdin. Ey Rabbimiz! Senin yolundan saptırsınlar diye mi? Ey Rabbimiz! Onların mallarını sil süpür ve kalblerine sıkıntı düşür. Çünkü onlar o acıklı azabı görmedikçe iman etmeyecekler."

Diyanet İşleri: 

Musa: "Rabbimiz! Doğrusu sen Firavun'a ve erkanına ziynetler ve dünya hayatında mallar verdin. Rabbimiz! Senin yolundan şaşırtmaları için mi? Rabbimiz! Mallarını yok et, kalblerini sık; çünkü onlar can yakıcı azabı görmedikçe inanmazlar" dedi.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve Musa, Rabbimiz dedi, sen Firavun'a ve ona uyanlardan ileri gelenlere gerçekten de dünya yaşayışına ait ziynetler ve mallar verdin. Rabbimiz, onlar bu yüzden halkı doğru yoldan çıkarmada, saptırmadalar. Rabbimiz, mallarını mahvet, yurtlarında kendi sefaletlerini göster onlara da yüreklerini sık, çünkü onlar, o elemli azabı görünceye dek inanmayacaklar.

Şaban Piriş: 

Musa: Rabbimiz, doğrusu sen Firavun’a ve (ileri gelen) kavmine ziynetler ve dünya hayatında mallar verdin. Rabbimiz, onlar (bununla )senin yolundan saptırıyorlar. Rabbimiz, mallarını yok et, kalplerini şiddetle sık; Çünkü onlar can yakıcı azabı görmedikçe iman etmezler, dedi.

Edip Yüksel: 

Musa dedi ki: "Rabbimiz, sen Firavun ve konseyine dünya hayatında lüks ve mal verdin. Rabbimiz, senin yolundan saptırsınlar diye mi? Rabbimiz, onların mallarını silip süpür ve acı azabı görünceye kadar inanmasınlar diye kalplerini katılaştır."

Ali Bulaç: 

Musa dedi ki: "Rabbimiz, şüphesiz Sen, Firavun'a ve önde gelen çevresine dünya hayatında bir çekicilik (güç, ihtişam) ve mallar verdin. Rabbimiz, Senin yolundan saptırmaları için (mi?) Rabbimiz, mallarını yerin dibine geçir ve onların kalplerinin üzerini şiddetle bağla; onlar acı azabı görecekleri zamana kadar iman etmeyecekler."

Suat Yıldırım: 

Mûsâ: “Ey bizim Rabbimiz!” dedi. “Sen Firavun ile onun ileri gelen yardımcılarına dünya hayatında muazzam zinet, haşmet ve servet verdin. Ey bizim Rabbimiz! İnsanları neticede Senin yolundan saptırsınlar diye mi onlara bu imkânı verdin? Ey bizim büyük Rabbimiz, mahvet, sil süpür onların servetlerini ve kalplerini şiddetle sık! Belli ki o acı azabı görmedikçe onlar imana gelmeyecekler.”

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Mûsa da dedi ki: «Ey Rabbimiz! Şüphe yok ki, sen Fir´avun´a ve onun cemaatine dünya hayatında ziynet ve mallar verdin. Ey Rabbimiz! Senin yolundan sapıtsınlar diye mi? Ey Rabbimiz! onların mallarını mahvet ve gönülleri üzerini şiddetle mühürle. Tâ ki onlar acıklı azabı görünceye kadar imân etmesinler.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Mûsa şöyle dedi: "Rabbimiz! Sen, Firavun ve kodamanlarına şu geçici hayatta debdebe verdin, mallar verdin. Rabbimiz! Senin yolundan saptırsınlar diye mi? Rabbimiz! Onların mallarını sil-süpür, kalplerini şiddetle sık ki, acıklı azabı görünceye kadar inanmasınlar!"

Bekir Sadak: 

And olsun ki, Israilogullarini iyi bir yere yerlestirdik, onlara temiz riziklar verdik, kendilerine bir bilgi gelene kadar ayriliga dusmediler.

İbni Kesir: 

Musa dedi ki: Rabbımız, doğrusu sen Firavun´a ve erkanına bu dünyada hayatında süsler ve mallar verdin. Rabbımız

Adem Uğur: 

Musa dedi ki: Ey Rabbimiz! Gerçekten sen Firavun ve kavmine dünya hayatında zinet ve nice mallar verdin. Ey Rabbimiz! (Onlara bu nimetleri), insanları senin yolundan saptırsınlar ve elem verici cezayı görünceye kadar iman etmesinler, diye mi (verdin)? Ey Rabbimiz! Onların mallarını yok et, kalplerine sıkıntı ver (ki iman etsinler).

İskender Ali Mihr: 

Ve Musa (A.S) şöyle dedi: “Rabbimiz, muhakkak ki Sen, firavun ve onun ileri gelenlerine dünya hayatında ziynet (süs eşyası) ve mallar verdin. Rabbimiz, (o mallar) onları Senin yolundan saptırsın! Rabbimiz, onların mallarını mahvet, onların kalplerini sıkıştır. Artık elîm azabı görünceye kadar onlar, mü´min olmazlar.”

Celal Yıldırım: 

Musa, «Ey Rabbimiz.» dedi, «doğrusu sen Fir´avn´a ve ileri gelen cemaatine Dünya hayatında zînet ve mallar verdin. Rabbim! Bunu senin yolundan saptırsınlar diye mi verdin ? Ey Rabbimiz! Onların mallarını sil-süpür de belirsiz hale getir

Tefhim ul Kuran: 

Musa dedi ki: «Rabbimiz, şüphesiz Sen, Firavun´a ve önde gelen çevresine dünya hayatında bir çekicilik (güç, ihtişam) ve mallar verdin. Rabbimiz, Senin yolundan saptırmaları için (mi?) Rabbimiz, mallarını yerin dibine geçir ve onların kalblerinin üzerini şiddetle bağla

Fransızca: 

Et Moïse dit : "ô notre Seigneur, Tu as accordé à Pharaon et ses notables des parures et des biens dans la vie présente, et voilà, ô notre Seigneur, qu'avec cela ils égarent (les gens loin) de Ton sentier. ô notre Seigneur, anéantis leurs biens et endurcis leurs coeurs, afin qu'ils ne croient pas, jusqu'à ce qu'ils aient vu le châtiment douloureux".

İspanyolca: 

Moisés dijo: «¡Señor! Tú has dado a Faraón y a sus dignatarios lujo y bienes en la vida de acá para terminar, ¡Señor!. extraviando a otros de Tu camino. ¡Señor! ¡Borra sus bienes y endurece sus corazones a fin de que no crean hasta que vean el castigo doloroso!»

İtalyanca: 

Disse Mosè: «O Signor nostro, invero hai dato a Faraone e ai suoi notabili onori e beni della vita terrena, affinché o Signor nostro, si distolgano dal Tuo sentiero. O Signor nostro, cancella i loro beni e indurisci i loro cuori, ché non credano fino a che non avranno visto il castigo doloroso».

Almanca: 

Und Musa sagte: "Unser HERR! Gewiß, DU gabst Pharao und seinen Entscheidungsträgern Schmuck und Vermögenswerte im diesseitigen Leben, unser HERR! - um damit von Deinem Weg abzubringen. Unser HERR! Verwische ihr Vermögen und versiegele ihre Herzen, damit sie den Iman nicht verinnerlichen, bis sie die qualvolle Peinigung erleben."

Çince: 

穆萨说:我们的主啊!你把各种装饰品和今世生活的各种财产给予法老和他的贵族们--我们的主啊!--以致他们使民众背离你的大道。我们的主啊!求你毁掉他们的财产,求你封闭他们的心。但愿他们不信道,直到看见痛苦的刑罚。

Hollandaca: 

En Mozes zeide: O Heer! waarlijk, gij hebt Pharao en zijn volk schitterende versierselen en rijkdommen in dit leven geschonken, o Heer! opdat zij van uwen weg mochten worden afgeleid. O Heer! vernietig hunne rijkdommen en verhard hunne harten, opdat zij niet gelooven, voordat zij uwe gestrenge straf hebben gezien.

Rusça: 

Муса (Моисей) сказал: "Господь наш! Ты даровал Фараону и его знати в мирской жизни украшения и богатства. Господь наш! Они сбили других с Твоего пути. Господь наш! Уничтожь их богатство и ожесточи их сердца, чтобы они не могли уверовать, пока не увидят мучительные страдания".

Somalice: 

wuxuuna yidhi (Nabi) Muuse Eebahannow adaa siiyey Fircoon iyo Kooxdiisa Qurux iyo Xoolo Nolosha Adduunka Eebow inay ka dhumiyaan Jidkaaga Eebow halaag (Tirtir) Xoolahooda Adkeena Quluubtooda oo yeyna rumeynin intay ka arkaan Cadaab daran.

Swahilice: 

Na Musa akasema: Mola wetu Mlezi! Hakika wewe umempa Firauni na wakuu wake mapambo na mali katika maisha ya dunia. Hivyo wanapoteza watu na Njia yako. Mola wetu Mlezi! Yafutilie mbali mali yao na zifunge nyoyo zao, wasiamini mpaka waione adhabu chungu.

Uygurca: 

مۇسا ئېيتتى: «ئى پەرۋەردىگارىمىز! كىشىلەرنى يولۇڭدىن ئازدۇرۇشى ئۈچۈن - ئى پەرۋەردىگارىمىز! - پىرئەۋنگە ۋە ئۇنىڭ قەۋمىنىڭ چوڭلىرىغا ھاياتىي دۇنيادا زىننەت بۇيۇملىرىنى، تۈرلۈك مال - مۈلۈكلەرنى بەردىڭ، پەرۋەردىگارىمىز! ئۇلارنىڭ مال - مۈلۈكلىرىنى يوق قىلغىن، ئۇلارنىڭ دىللىرىنى قاتتىق قىلغىن، شۇنىڭ بىلەن ئۇلار ئىمان ئېيتماي قاتتىق ئازابنى كۆرسۇن»

Japonca: 

ムーサーは申し上げた。「主よ,本当にあなたはフィルアウンとその首長たちに,現世の生活の栄華裕福を御授けになりました。主よ,かれらがあなたの道から迷い出てしまいますように。主よ,かれらの富を滅ぼされ,かれらの心を頑固にして下さい。それ故痛ましい懲罰が下るまで,かれらは信じないでしょう。」

Arapça (Ürdün): 

«وقال موسى ربنا إنك آتيت فرعون وملأهُ زينة وأموالا في الحياة الدنيا ربنا» آتيتهم ذلك «ليضلوا» في «عن سبيلك» دينك «ربنا اطمس على أموالهم» امسخها «واشدد على قلوبهم» اطبع عليها واستوثق «فلا يؤمنوا حتى يروا العذاب الأليم» المؤلم دعا عليهم وأمَّنَ هارون على دعائه.

Hintçe: 

और मूसा ने अर्ज़ की ऐ हमारे पालने वाले तूने फिरऔन और उसके सरदारों को दुनिया की ज़िन्दगी में (बड़ी) आराइश और दौलत दे रखी है (क्या तूने ये सामान इस लिए अता किया है) ताकि ये लोग तेरे रास्तें से लोगों को बहकाएं परवरदिगार तू उनके माल (दौलत) को ग़ारत (बरबाद) कर दे और उनके दिलों पर सख्ती कर (क्योंकि) जब तक ये लोग तकलीफ देह अज़ाब न देख लेगें ईमान न लाएगें

Tayca: 

และมูซาได้กล่าวว่า “ข้าแต่พระเจ้าของเรา แท้จริงพระองค์ทรงประทานความสำราญและทรัพย์สิน แก่ฟิรเอาน์และหัวหน้าของเขา ในการมีชีวิตอยู่ในโลกนี้ ข้าแต่พระเจ้าของเรา โดยพวกเขาจะทำให้(กลุ่มชน) หลงจากแนวทางของพระองค์ ข้าแต่พระเจ้าของเรา ขอพระองค์ทรงทำลายทรัพย์สินของพวกเขา และทรงโปรดทำให้หัวใจของพวกเขาแข็งกระด้าง เพื่อมิให้พวกเขาศรัทธา จนกว่าพวกเขาจะเห็นการลงโทษอย่างเจ็บปวด”

İbranice: 

ואמר משה: 'ריבוננו! אתה הענקת לפרעה ולאנשיו רכוש כספים בחיי העולם הזה. ריבוננו! הם משתמשים בו להתעות אנשים מדרכך. ריבוננו! הכחד את כספיהם ואטום את לבבם ולא יאמינו עד אשר יראו את העונש הכואב

Hırvatça: 

I Musa reče: "Gospodaru naš! Ti si dao faraonu i glavešinama njegovim ukrase i imetke na ovom svijetu, da oni, Gospodaru moj, zavode s puta Tvoga! Gospodaru naš, uništi imetke njihove i zapečati srca njihova, pa neka ne vjeruju dok ne dožive patnju bolnu!"

Rumence: 

Moise spuse: “Domnul nostru! Tu ai dat lui Faraon şi căpeteniilor sale podoabe şi bunuri în Viaţa de Acum, iar ei, o, Domnul meu, se îndepărtează de calea Ta. Domnul nostru! Nimiceşte-le averile. Înăspreşte-le inimile ca să nu creadă până ce nu vor vedea

Transliteration: 

Waqala moosa rabbana innaka atayta firAAawna wamalaahu zeenatan waamwalan fee alhayati alddunya rabbana liyudilloo AAan sabeelika rabbana itmis AAala amwalihim waoshdud AAala quloobihim fala yuminoo hatta yarawoo alAAathaba alaleema

Türkçe: 

Mûsa şöyle dedi: "Rabbimiz! Sen, Firavun ve kodamanlarına şu geçici hayatta debdebe verdin, mallar verdin. Rabbimiz! Senin yolundan saptırsınlar diye mi? Rabbimiz! Onların mallarını sil-süpür, kalplerini şiddetle sık ki, acıklı azabı görünceye kadar inanmasınlar!"

Sahih International: 

And Moses said, "Our Lord, indeed You have given Pharaoh and his establishment splendor and wealth in the worldly life, our Lord, that they may lead [men] astray from Your way. Our Lord, obliterate their wealth and harden their hearts so that they will not believe until they see the painful punishment."

İngilizce: 

Moses prayed: "Our Lord! Thou hast indeed bestowed on Pharaoh and his chiefs splendour and wealth in the life of the present, and so, Our Lord, they mislead (men) from Thy Path. Deface, our Lord, the features of their wealth, and send hardness to their hearts, so they will not believe until they see the grievous penalty."

Azerbaycanca: 

Musa dedi: “Ey Rəbbimiz! Sən Fir’ona və ə’yan-əşrafına dünyada zinət və mal-dövlət ehsan etdin! Ey Rəbbimiz! (Bu sərvəti onlara bəndələrini) Sənin (haqq) yolundan azdırmaq üçün verdin? Ey Rəbbimiz! Onların mal-dövlətini məhv et və ürəklərini möhürlə (sərtləşdir) ki, şiddətli əzabı görməyincə iman gətirməsinlər!”

Süleyman Ateş: 

Musa: "Rabbimiz dedi, sen Fir'avn'a ve adamlarına yakın hayatta süs ve nice mallar verdin. Rabbimiz, senin yolundan saptırsınlar diye mi? Rabbimiz, onların mallarını yok et, kalblerini sık ki, acı azabı görünceye kadar inanmasınlar!"

Diyanet Vakfı: 

Musa dedi ki: Ey Rabbimiz! Gerçekten sen Firavun ve kavmine dünya hayatında zinet ve nice mallar verdin. Ey Rabbimiz! (Onlara bu nimetleri), insanları senin yolundan saptırsınlar ve elem verici cezayı görünceye kadar iman etmesinler, diye mi (verdin)? Ey Rabbimiz! Onların mallarını yok et, kalplerine sıkıntı ver (ki iman etsinler).

Erhan Aktaş: 

Mûsâ: “Ey Rabb’imiz! Firavun ve melelerine dünya hayatında ziynet(1) ve mallar verdin. Ey Rabb’imiz! Onlar ise bunu Sen’in yolundan saptırmak için kullanıyorlar. Rabb’imiz! Mallarını yok et, kalplerine sıkıntı ver. Zira onlar can yakıcı azâbı görmedikçe îmân etmezler.” dedi.

Kral Fahd: 

Musa dedi ki: Ey Rabbimiz! Gerçekten sen Firavun ve kavmine dünya hayatında ziynet ve nice mallar verdin. Ey Rabbimiz! (Onlara bu nimetleri), insanları senin yolundan saptırsınlar ve elem verici cezayı görünceye kadar iman etmesinler, diye mi (verdin)? Ey Rabbimiz! Onların mallarını yok et, kalplerine sıkıntı ver (ki iman etsinler).

Hasan Basri Çantay: 

Musa: «Ey Rabbimiz, dedi, hakıykaten Sen Fir´avne ve ileri gelenlerine dünyâ hayaatında zînet (-ü haşmet) ve (nice) mallar verdin, Senin yolundan sapdırsınlar diye mi hey Rabbimiz?! Sen onların mallarını yok et Rabbimiz, kalblerini şiddetle sık ki onlar o çetin azabı görecekleri zamana kadar îman etmeyeceklerdir».

Muhammed Esed: 

Ve Musa: "Ey Rabbim!" dedi, "gerçek şu ki, Sen Firavun ve onun seçkinler çevresine dünya hayatında görkem ve zenginlik verdin; öyle ki, bunun sonucu olarak onlar da, ey Rabbim, (başkalarını) Senin yolundan çeviriyorlar! Ey Rabbimiz, öyleyse artık onların zenginliklerini silip yok et, (ve böylece) kalplerini katılaştır; çünkü çetin azabı görmedikçe inanmayacaklar!"

Gültekin Onan: 

Musa dedi ki: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

Mûsa şöyle dua etti: “-Ey Rabbimiz! Sen Firavun’a ve etrafındakilere dünya hayatında giyecek bir çok süs eşyası ve mallar verdin

Portekizce: 

E Moisés disse: ó Senhor nosso, tens concedido ao Faraó e aos seus chefes esplendores e riquezas na vida terrena eassim, ó Senhor nosso puderam desviar os demais da Tua senda. Ó Senhor nosso, arrasa as suas riquezas e oprime os seuscorações, porque não crerão até verem o doloroso castigo.

İsveççe: 

Och Moses bad: "Herre! Prakt och rikedomar har Du skänkt Farao och hans stormän i denna värld, och till följd därav, Herre, driver de [människor] bort från Din väg. Utplåna [därför] deras rikedomar, Herre, och låt deras hjärtan hårdna så att tron inte kan nå dem förrän de ser det plågsamma straff [som väntar dem]."

Farsça: 

و موسی گفت: پروردگارا! فرعون و اشراف و سرانش را در زندگی دنیا زیور و زینت [بسیار] و اموال [فراوان] داده ای که [نهایتاً مردم را] از راه تو گمراه کنند، پروردگارا! اموالشان را نابود کن و دل هایشان را سخت گردان که ایمان نیاورند تا آنکه عذاب دردناک را ببینند.

Kürtçe: 

و موسا ووتی ئەی پەروەردگارمان بەڕاستی تۆ بەخشیووتە بەفیرعەون و کۆمەڵەکەی ھۆکاری ڕازانەوە و جوانی و ماڵ و سامانی زۆر لەژیانی دونیادا ئەی پەروەردگارمان بۆ ئەوەی خەڵک گومڕا بکەن لەڕێگای تۆ ئەی لە ناوی بەرە و مەیھێڵە ماڵ و سامانیان دڵەکانیان ڕەق وڕەش بکە چونکە بڕوا ناھێنن ھەتا نەبینن (بەچاوی خۆیان) سزای سەختی ئازاردەر

Özbekçe: 

Мусо: «Эй Роббимиз, Сен Фиръавнга ва унинг амалдорларига зебу зийнат ва молу дунё бердинг. Роббимиз, бу Сенинг йўлингдан адаштиришлари учундир. Роббимиз, уларнинг молларини йўқ қилгин ва қалбларини қаттиқ қилгин, то аламли азобни кўрмагунларича иймонга келмасинлар», деди.

Malayca: 

Dan Nabi Musa pula (merayu dengan) berkata: "Wahai Tuhan kami! Sesungguhnya Engkau telah memberikan kepada Firaun dan ketua-ketua kaumnya barang-barang perhiasan dan harta benda yang mewah dalam kehidupan dunia ini. Wahai Tuhan kami! (Kemewahan yang Engkau berikan kepada mereka) akibatnya menyesatkan mereka dari jalanMu (dengan sebab kekufuran mereka). Wahai Tuhan kami! Binasakanlah harta benda mereka dan meteraikanlah hati mereka (sehingga menjadi keras membatu), maka dengan itu mereka tidak akan dapat beriman sehingga mereka melihat azab yang tidak terperi sakitnya.

Arnavutça: 

Musai tha: “O Zoti ynë! Ti i ke dhënë Faraonit dhe parisë së tij stoli dhe pasuri në jetën e kësaj bote, por ata, o Zoti ynë, na largojnë nga rruga Jote! O Zoti ynë! Shkatërroje pasurinë e tyre dhe vulosi zemrat e tyre, se ata nuk besojnë, përderisa të shijojnë dënimin e dhëmbshëm!”

Bulgarca: 

И каза Муса: “Господи наш, Ти даде на Фараона и на знатните му хора украса и имоти в земния живот. Господи, те отклоняват от Твоя път. Господи, заличи имотите им и вкорави сърцата им, и да не повярват, докато не видят болезненото мъчение!”

Sırpça: 

И Мојсије рече: „Господару наш! Ти си дао фараону и његовим главешинама украсе и богатства на овом свету, да они, мој Господару, заводе са Твога пута! Господару наш, уништи њихова богатства и запечати њихова срца, па нека не верују све док не доживе болну патњу!“

Çekçe: 

Pravil Mojžíš: 'Pane náš, Tys dal Faraónovi a velmožům jeho lesk a bohatství v životě pozemském, aby, Pane náš, sváděli z cesty Tvé. Pane náš, znič bohatství jejich a zatvrď srdce jejich a nechť neuvěří, pokud nespatří trest bolestný!'

Urduca: 

موسیٰؑ نے دعا کی “اے ہمارے رب، تو نے فرعون اور اس کے سرداروں کو دنیا کی زندگی میں زینت اور اموال سے نواز رکھا ہے اے رب، کیا یہ اس لیے ہے کہ وہ لوگوں کو تیری راہ سے بھٹکائیں؟ اے رب، ان کے مال غارت کر دے اور ان کے دلوں پر ایسی مہر کر دے کہ ایمان نہ لائیں جب تک دردناک عذاب نہ دیکھ لیں"

Tacikçe: 

Мӯсо гуфт: «Эй Парвардигори мо, ба Фиръавну бузургони қавмаш дар ин ҷаҳон зинату амвол додаӣ, эй Парвардигори мо, то дигаронро аз тариқи Ту гумроҳ кунанд. Эй Парвардигори мо, молҳояшонро нобуд соз ва дилашонро сахт кун! Имон намеоваранд, то он гоҳ, ки азоби дардоварро бингаранд».

Tatarca: 

Муса әйтте: "Ий Раббым! Кешеләрне аздырмак өчен Фиргаунгә вә аның олугъларына дөньяда зиннәт һәм мал биргәнсең. Ий Раббыбыз, син аларның малларыны һәлак итеп, күңелләрен каралт ки, һәлак итүче ґәзабны күрмичә иман китермәслек булсыннар".

Endonezyaca: 

Musa berkata: "Ya Tuhan kami, sesungguhnya Engkau telah memberi kepada Fir'aun dan pemuka-pemuka kaumnya perhiasan dan harta kekayaan dalam kehidupan dunia, ya Tuhan Kami -- akibatnya mereka menyesatkan (manusia) dari jalan Engkau. Ya Tuhan kami, binasakanlah harta benda mereka, dan kunci matilah hati mereka, maka mereka tidak beriman hingga mereka melihat siksaan yang pedih".

Amharca: 

ሙሳም አለ፡- «ጌታችን ሆይ! አንተ ለፈርዖንና ለሹሞቹ በቅርቢቱ ሕይወት ጌጥን ብዙ ገንዘቦችንም በእርግጥ ሰጠህ፡፡ ጌታችን ሆይ! ከመንገድህ ያሳስቱ ዘንድ (ሰጠሃቸው)፡፡ ጌታችን ሆይ! ገንዘቦቻቸውን አጥፋ፡፡ በልቦቻቸውም ላይ አትም፡፡ አሳማሚን ቅጣት እስከሚያዩ አያምኑምና፡፡»

Tamilce: 

இன்னும், மூஸா கூறினார்: “எங்கள் இறைவா! நிச்சயமாக நீ ஃபிர்அவ்னுக்கும், அவனுடைய பிரமுகர்களுக்கும் இவ்வுலக வாழ்க்கையில் (ஆடம்பர) அலங்காரத்தையும் செல்வங்களையும் கொடுத்தாய். எங்கள் இறைவா! அவர்கள் உன் பாதையில் இருந்து (மக்களை) வழிகெடுப்பதற்காக (அவற்றை பயன்படுத்துகிறார்கள்). எங்கள் இறைவா! அவர்களின் பொருள்களை நாசமாக்கு! இன்னும், அவர்களுடைய உள்ளங்களை கடினமாக்கி (அவற்றின் மீது முத்திரையிட்டு) விடு! ஆக, அவர்கள் துன்புறுத்தக்கூடிய தண்டனையை (கண்ணால்) காணும் வரை, நம்பிக்கை கொள்ள மாட்டார்கள்.”

Korece: 

모세가 이르되 주여 당신께 서 파라오와 그의 수장들에게 현 세의 영광과 부를 주었나이다 주 여 그들은 백성을 당신의 길에서 이탈케 하려함이니 주여 그들의 부를 멸하시고 믿지 아니한 그들 의 마음을 어렵게 하여 그들이 고통스러운 벌을 받도륵 하소서

Vietnamca: 

Musa cầu nguyện: “Lạy Thượng Đế của bề tôi, Ngài đã ban cho Pha-ra-ông và các tên đầu sỏ của hắn sự huy hoàng và phú quý trong cuộc sống trần tục này. Lạy Thượng Đế của bầy tôi, nhờ đó mà chúng đã dắt thiên hạ lạc khỏi con đường của Ngài. Lạy Thượng Đế của bầy tôi, xin Ngài phá hủy tài sản của họ và niêm kín con tim của họ để họ không tin tưởng cho đến khi họ đối diện với hình phạt đau đớn.”

Rubu tag: 

Hizb tag: