Arapça:
وَلِكُلِّ أُمَّةٍ رَّسُولٌ ۖ فَإِذَا جَاءَ رَسُولُهُمْ قُضِيَ بَيْنَهُم بِالْقِسْطِ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ
Çeviriyazı:
velikülli ümmetir rasûl. feiẕâ câe rasûlühüm ḳuḍiye beynehüm bilḳisṭi vehüm lâ yużlemûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Her ümmetin bir peygamberi vardır. O peygamberleri gelince aralarında adaletle hüküm verilir. Onlar hiç zulüm görmezler.
Diyanet İşleri:
Her ümmetin bir peygamberi vardır. Onlara peygamberleri geldiğinde aralarında adaletle hüküm verilmiş olur. Onların hakları yenmez.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Her ümmetin bir peygamberi var. Peygamberleri geldi mi aralarında adaletle hükmedilir ve onlara zulmedilmez.
Şaban Piriş:
Her ümmet için bir rasûl vardır. (Ahirette) Onlara Resulleri geldiğinde aralarında adaletle hükmedilir ve onlara zulmedilmez.
Edip Yüksel:
Her bir toplum için bir elçi vardır. Elçileri geldiği zaman adaletle yargılanırlar ve hiç zulmedilmezler.
Ali Bulaç:
Her ümmetin bir resulü vardır. Onlara resulleri geldiği zaman, aralarında adaletle hüküm verilir ve onlar zulme uğratılmazlar.
Suat Yıldırım:
Her ümmetin bir Peygamberi vardır. Peygamberleri kendilerine gelince, aralarında adaletle hükmedilir, hiç birine zulmedilmez. [39,69]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Her ümmet için bir peygamber vardır. Artık onlara peygamberleri geldiği vakit aralarında adâletle hükmedilmiş olur ve onlar zulmolunmazlar.
Yaşar Nuri Öztürk:
Her ümmet için bir resul öngörülmüştür. Resulleri gelince, aralarında adaletle hüküm verilir. Hiçbir zulme uğratılmazlar.
Bekir Sadak:
Haksizlik edenlere de: «Sonsuz azabi tadin, ancak yaptiginiza karsilik ceza cekiyorsunuz» denir.
İbni Kesir:
Her ümmetin bir rasulü vardır. Onların rasulleri gelince aralarında adaletle hükmedilir. Ve asla zulme uğratılmazlar.
Adem Uğur:
Her ümmetin bir peygamberi vardır. Peygamberleri geldiği zaman, aralarında adaletle hükmedilir ve onlara asla zulmedilmez.
İskender Ali Mihr:
Her ümmetin bir resûlü vardır. Onlara, resûlleri geldiği zaman onların aralarında adaletle hükmolundu. Onlara zulmedilmez.
Celal Yıldırım:
Her ümmetin bir peygamberi vardır. Onlara peygamberleri gelince aralarında adaletle hükmedilir
Tefhim ul Kuran:
Her ümmetin bir peygamberi vardır. Onlara peygamberleri geldiği zaman, aralarında adaletle hüküm verilir ve onlar zulme uğratılmazlar.
Fransızca:
A chaque communauté un Messager. Et lorsque leur messager vint, tout se décida en équité entre eux et ils ne furent point lésés.
İspanyolca:
Cada comunidad tiene un enviado. Cuando venga su enviado, se decidirá entre ellos con equidad y no serán tratados injustamente.
İtalyanca:
Ogni comunità ha un messaggero. Dopo che il messaggero sarà venuto, verrà giudicato tra loro con giustizia e nessuno subirà un torto.
Almanca:
Und für jede Umma gibt es einen Gesandten. Und wenn ihr Gesandter eintrifft, wird zwischen ihnen gerecht gerichtet und ihnen wird keinerlei Unrecht angetan.
Çince:
每个民族各有一个使者。当他们族中的使者来临的时候,他们要被秉公判决,不受冤枉。
Hollandaca:
Aan ieder volk werd een profeet gezonden, en toen hun profeet kwam, werd het geschil tusschen hen met eerlijkheid beslist, en zij werden niet onrechtvaardig behandeld.
Rusça:
У каждой общины есть посланник. Когда же приходил посланник, между ними все решалось по справедливости, и с ними не поступали несправедливо.
Somalice:
Ummad kasa Rasuulbay leedahay, markuu u yimaaddo Rasuulkooduna waxaa lagu kala xukmin caddaalad lamana dulmiyo.
Swahilice:
Na kila umma una Mtume. Alipo wajia Mtume wao walihukumiwa baina yao kwa uadilifu, wala hawakudhulumiwa.
Uygurca:
(ئۆتكەن ئۈممەتلەرنىڭ) ھەر بىرىگە پەيغەمبەر ئەۋەتىلگەن. (قىيامەت كۈنى) ئۇلارنىڭ پەيغەمبىرى كەلگەندە، ئۇلارنىڭ ئارىسىدا ئادىللىق بىلەن ھۆكۈم چىقىرىلىدۇ، ئۇلارغا زۇلۇم قىلىنمايدۇ
Japonca:
それぞれの民に対して,使徒が(遺わされたので)ある。かれらの使徒がやって来た時,事はかれらの間で公正に裁決されて,不当に扱われることはない。
Arapça (Ürdün):
«ولكل أمة» من الأمم «رسول فإذا جاء رسولهم» إليهم فكذبوه «قضي بينهم بالقسط» بالعدل فيعذبون وينجى الرسول ومن صدقه «وهم لا يظلمون» بتعذيبهم بغير جرم فكذلك نفعل بهؤلاء.
Hintçe:
और हर उम्मत का ख़ास (एक) एक रसूल हुआ है फिर जब उनका रसूल (हमारी बारगाह में) आएगा तो उनके दरमियान इन्साफ़ के साथ फैसला कर दिया जाएगा और उन पर ज़र्रा बराबर ज़ुल्म न किया जाएगा
Tayca:
และทุกประชาชาติมีร่อซูลถูกส่งมา ดังนั้นเมื่อร่อซูลของพวกเขาได้มาแล้ว กิจการระหว่างพวกเขาก็ถูกตัดสินโดยเที่ยงธรรม และพวกเขาจะไม่ถูกอธรรม
İbranice:
לכל אומה אנו שולחים שליח, ולאחר שהוא בא אליהם, הם יישפטו (ביום הדין) בצדק ולא יקופחו
Hırvatça:
Svaki je narod imao poslanika, i kad poslanik njihov dođe među njih njima će biti pravedno presuđeno, zulum im neće biti učinjen.
Rumence:
Fiecare adunare are un trimis: când vine trimisul său totul este judecat cu dreptate între ei şi nimeni nu este nedreptăţit.
Transliteration:
Walikulli ommatin rasoolun faitha jaa rasooluhum qudiya baynahum bialqisti wahum la yuthlamoona
Türkçe:
Her ümmet için bir resul öngörülmüştür. Resulleri gelince, aralarında adaletle hüküm verilir. Hiçbir zulme uğratılmazlar.
Sahih International:
And for every nation is a messenger. So when their messenger comes, it will be judged between them in justice, and they will not be wronged
İngilizce:
To every people (was sent) a messenger: when their messenger comes (before them), the matter will be judged between them with justice, and they will not be wronged.
Azerbaycanca:
Hər ümmətin bir peyğəmbəri vardır. Onlara peyğəmbər gəldiyi zaman aralarında ədalətlə hökm olunar və onlara zülm edilməz!
Süleyman Ateş:
Her ümmetin bir elçisi vardır. Elçileri gel(ip de bunlar onu yalanlay)ınca aralarında adaletle hükmolunur, onlara hiç haksızlık edilmez.
Diyanet Vakfı:
Her ümmetin bir peygamberi vardır. Peygamberleri geldiği zaman, aralarında adaletle hükmedilir ve onlara asla zulmedilmez.
Erhan Aktaş:
Her ümmetin(1) bir resûlü(2) vardır. Resûlleri geldiği zaman aralarında hakkaniyetle hükmedilir. Asla haksızlığa uğratılmazlar.
Kral Fahd:
Her ümmetin bir peygamberi vardır. Peygamberleri geldiği zaman, aralarında adaletle hükmedilir ve onlara asla zulmedilmez.
Hasan Basri Çantay:
Her ümmetin bir peygamberi vardır. Resulleri geldiği zaman aralarında adaletle hükm edilir ve onlar asla haksızlığa uğratılmazlar.
Muhammed Esed:
Her ümmet için mutlaka bir elçi olagelmiştir: ancak (her ümmetin) elçisi geldikten (ve tebliğini yaptıktan) sonra onlar hakkında bütünüyle adaletle yargıda bulunulur; ve onlara asla haksızlık yapılmaz.
Gültekin Onan:
Her ümmetin bir resulü vardır. Onlara resulleri geldiği zaman, aralarında adaletle hüküm verilir ve onlar zulme uğratılmazlar.
Ali Fikri Yavuz:
Her ümmet için bir Peygamber vardır. Onların her birine Peygamberi geldiği zaman, onu yalanladılar da aralarında adaletle hüküm verildi (azaba uğratıldılar). Onlar, zulmedilmediler (cezalarını çektiler.)
Portekizce:
Cada povo teve seu mensageiro; e quando seu mensageiro se apresentar, todos serão julgados eqüitativamente e nãoserão injustiçados.
İsveççe:
TILL VARJE folk har [Vi sänt] ett sändebud och när sändebudet har kommit [till sitt folk], skall rättvisa domar avkunnas över dem och ingen skall tillfogas orätt.
Farsça:
و برای هر امتی پیامبری است؛ پس هنگامی که پیامبرشان [در قیامت] به سویشان آید، در میانشان به عدالت وانصاف داوری شود و مورد ستم قرار نخواهند گرفت.
Kürtçe:
وە بۆ ھەموو گەلێک پێغەمبەرێک ھەبووە جا کاتێک پێغەمبەرەکەیان (لەقیامەتدا) ھات بۆلایان بڕیار دەدرێت لەنێوانیاندا بەدادگەریی و ڕاستی وە ئەوان ھیچ ستەمیان لێ ناکرێت
Özbekçe:
Ҳар умматнинг ўз Пайғамбари бордир. Қачонки уларга Пайғамбарлари келса, ораларида адолат ила ҳукм чиқарилур. Уларга зулм қилинмас.
Malayca:
Dan bagi tiap-tiap satu umat ada seorang Rasul (yang diutuskan kepadanya); setelah datang Rasul masing-masing (menerangkan apa yang mesti diterangkan) maka hukuman pun dijalankan di antara mereka dengan adil dan mereka tetap tidak dianiaya.
Arnavutça:
Çdo popull ka pasur pejgamber. Dhe kur atyre t’u vie pejgamberi, do të gjykohet mes tyre me të drejtë, dhe nuk do t’u bëhet zullum.
Bulgarca:
За всяка общност имаше пратеник. И когато идваше техният пратеник, се отсъждаше помежду им със справедливост, без да бъдат угнетявани.
Sırpça:
Сваки је народ имао посланика, и кад њихов посланик дође међу њима на Судњем дану биће им праведно пресуђено, и неће им неправда бити учињена.
Çekçe:
A národ každý má posla svého; jakmile pak přijde k nim posel jejich, bude mezi nimi spravedlivě rozhodnuto a nebude jim ukřivděno.
Urduca:
ہر امّت کے لیے ایک رسُول ہے پھر جب کسی امّت کے پاس اُس کا رسُول آ جاتا ہے تو اس کا فیصلہ پُورے انصاف کے ساتھ چکا دیا جاتا ہے اور اس پر ذرہ برابر ظلم نہیں کیا جاتا
Tacikçe:
Ҳар умматеро паёмбаре буд ва чун паёмбарашон биёмад, корҳо миёнашон ба адолат ҳал шуданд ва мавриди ситам воқеъ нашуданд.
Tatarca:
Вә һәр кавемнең расүле бар, кыямәт көнне рәсүлләре килеп, аларның бөтен эшләреннән шәһадәт бирсә, араларында гаделлек белән хөкем булыр һәм савабны киметеп, яки гөнаһны арттырып, аларга золым итү булмас, ягъни үзләре белән нәрсә алып барсалар, җәзасы шул булыр.
Endonezyaca:
Tiap-tiap umat mempunyai rasul; maka apabila telah datang rasul mereka, diberikanlah keputusan antara mereka dengan adil dan mereka (sedikitpun) tidak dianiaya.
Amharca:
ለሕዝቦችም ሁሉ መልክተኛ አላቸው፡፡ መልክተኛውም በመጣ ጊዜ (ሲያስተባብሉ) በመካከላቸው በትክክል ይፈረዳል፡፡ እነርሱም አይበደሉም፡፡
Tamilce:
இன்னும், (சென்று போன) ஒவ்வொரு சமுதாயத்திற்கும் ஒரு தூதர் இருந்தார். ஆக, அவர்களுடைய தூதர் (மறுமையில் அவர்களுக்கு முன்) வரும்போது அவர்களுக்கிடையில் நீதமாக தீர்ப்பளிக்கப்படும். இன்னும், அவர்கள் அநீதியிழைக்கப்பட மாட்டார்கள்.
Korece:
각 민족에 선지자가 보내어 져 그들에게 이르렀으니 그들은 정당하게 심판될 것이며 부정하게다루어지지 아니 하니라
Vietnamca:
Mỗi cộng đồng (dân tộc, quốc gia) đều có một Sứ Giả (được Allah phái đến). Vì vậy, khi sứ giả của họ đến, mọi việc tranh chấp giữa họ sẽ được giải quyết một cách công bằng và họ sẽ không bị đối xử bất công.
Ayet Linkleri: