Arapça:
وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لِرُسُلِهِمْ لَنُخْرِجَنَّكُم مِّنْ أَرْضِنَا أَوْ لَتَعُودُنَّ فِي مِلَّتِنَا ۖ فَأَوْحَىٰ إِلَيْهِمْ رَبُّهُمْ لَنُهْلِكَنَّ الظَّالِمِينَ
Çeviriyazı:
veḳâle-lleẕîne keferû lirusülihim lenuḫricenneküm min arḍinâ ev lete`ûdünne fî milletinâ. feevḥâ ileyhim rabbühüm lenühlikenne-żżâlimîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İnkâr edenler peygamberlerine dediler ki: "Ya sizi mutlaka yurdumuzdan çıkaracağız, ya da mutlaka dinimize döneceksiniz!" Rableri de onlara: "Zâlimleri mutlaka helak edeceğiz" diye vahyetti.
Diyanet İşleri:
İnkar edenler, peygamberlerine: "Ya bizim dinimize dönersiniz ya da sizi memleketimizden çıkarırız" dediler. Rableri peygamberlere: "Biz, haksızlık edenleri yok edeceğiz, onlardan sonra yeryüzüne sizi yerleştireceğiz. Bu, makamımdan ve tehdidimden korkanlar içindir." diye vahyetti.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Kafir olanlar, peygamberlerine dediler ki: Ya sizi yurdumuzdan çıkarırız, yahut da bizim dinimize dönersiniz. Rableri, onlara vahyetti: Mutlaka zalimleri helak edeceğiz.
Şaban Piriş:
Kâfir olanlar ise, rasûllerine : "Ya bizim dinimize geri dönersiniz ya da sizi ülkemizden çıkarırız" dediler. Rab’leri (rasûllere) şöyle vahyetti: Zalimleri elbette helak edeceğiz.
Edip Yüksel:
İnkarcılar elçilerine, "Ya bizim dinimize geri dönersiniz ya da sizi yurdumuzdan kovarız!," dediler. Rab'leri onlara, "Zalimleri yok edeceğiz," diye vahyetti,
Ali Bulaç:
İnkar edenler, resullerine dediler ki: "Muhakkak (ya) sizi kendi toprağımızdan süreceğiz veya dinimize geri döneceksiniz." Böylelikle Rableri kendilerine vahyetti ki: "Şüphesiz Biz, zulmedenleri helak edeceğiz.
Suat Yıldırım:
Kâfirler resullerine dediler ki: “Ya sizi yurdumuzdan kovarız, yahut bizim dinimize dönersiniz.”Rab'leri de onlara vahyetti ki: “Elbette Biz o zalimleri imha edeceğiz ve onlardan sonra o ülkeye sizi yerleştireceğiz. İşte bu, huzuruma çıkmaktan ve uyardığım azaptan çekinenler içindir.” [7,88; 27,56; 17,76; 8,30]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve kâfir olanlar, peygamberlerine dediler ki: «Elbette sizi yurdumuzdan çıkarırız, veyahut bizim milletimize dönüverirsiniz.» Artık Rableri de onlara vahyetti ki: «Elbette biz o zalimleri helâk edeceğiz.»
Yaşar Nuri Öztürk:
Küfre sapanlar kendi resullerine şöyle dediler: "Ya tam bir biçimde bizim milletimize dönersiniz yahut da sizi yurdumuzdan mutlaka çıkarırız." Rableri de onlara şunu vahyetti: "Zalimleri muhakkak helâk edeceğiz."
Bekir Sadak:
Rablerini inkar edenlerin isleri, firtinali bir gunde, ruzgarin siddetle savurdugu kule benzer
İbni Kesir:
Küfredenler peygamberlerine dediler ki: Ya bizim dinimize dönersiniz, ya da sizi memleketimizden çıkarırız. Rabbları da onlara vahyetti ki: Biz,
Adem Uğur:
Kâfir olanlar peygamberlerine dediler ki: "
İskender Ali Mihr:
Kâfirler, resûllerine dediler ki: “Sizi mutlaka arzımızdan (ülkemizden) çıkaracağız veya mutlaka bizim dînimize döneceksiniz.” Bunun üzerine onlara Rab´leri: “Mutlaka zalimleri helâk edeceğiz.” diye vahyetti.
Celal Yıldırım:
İnkâra sapanlar, peygamberlerine, «and olsun, ya sizi yurdumuzdan çıkarırız, ya da bizim dinimize dönersiniz !» diyerek (tehdîdde bulundular). Bu sebeple Rabları onlara
Tefhim ul Kuran:
Küfre sapanlar, peygamberlerine dediler ki: «Hiç tartışmasız sizi kendi toprağımızdan süreceğiz ya da dinimize geri döneceksiniz.» Böylelikle Rableri kendilerine vahyetti ki: «Hiç şüphesiz biz, zulmedenleri helak edeceğiz,»
Fransızca:
Et ceux qui ont mécru dirent à leurs messagers : "Nous vous expulserons certainement de notre territoire, à moins que vous ne réintégriez notre religion ! " Alors, leur Seigneur leur révéla : "Assurément Nous anéantirons les injustes,
İspanyolca:
Los infieles dijeron a su enviados: «¡Hemos de expulsaros de nuestro territorio, a menos que volváis a nuestra religión!» Su Señor les inspiró: «¡Hemos de hacer perecer a los impíos
İtalyanca:
Coloro che non credevano dissero ai loro profeti: &laqno; Vi cacceremo senza fallo dalla nostra terra, a meno che non ritorniate alla nostra religione». Ma il loro il Signore rivelò loro: &laqno; Distruggeremo certamente gli iniqui,
Almanca:
Und diejenigen, die Kufr betrieben haben, sagten zu ihren Gesandten: "Wir werden euch unweigerlich aus unserem Land vertreiben, oder ihr kehrt doch in unsere Glaubensgemeinschaft zurück." Dann hat ihr HERR ihnen Wahy zuteil werden lassen: "Gewiß, WIR werden die Unrecht-Begehenden zugrunde richten.
Çince:
不信道者对他们族中的使者说:我们誓必把你们驱逐出境,或者你们誓必改信我们的宗教!他们的主就启示他们说:我誓必毁灭不义者,
Hollandaca:
En zij die niet geloofden, zeiden tot hunnen gezanten: wij zullen u zekerlijk uit ons land verdrijven, of gij zult tot onzen godsdienst terugkeeren. En hun Heer sprak tot hen door openbaring, zeggende: Waarlijk, wij zullen de boozen verdelgen.
Rusça:
Неверующие говорили своим посланникам: "Мы изгоним вас с нашей земли, или же вы вернетесь в нашу религию". Тогда Господь внушал им: "Мы непременно погубим беззаконников
Somalice:
waxay ku dheheen kuwii gaaloobay Rasuulladoodii waxayna ku soo noqonaysaan (soo galaysaan) diintannda, wuxuuna u waxyooday Eebahood inuu halaago daalimiinta.
Swahilice:
Na walio kufuru wakawaambia Mitume wao: Tutakutoeni katika nchi yetu, au mrudi katika mila yetu. Basi Mola wao Mlezi aliwaletea wahyi: Hakika tutawaangamiza walio dhulumu!
Uygurca:
كاپىرلار پەيغەمبەرلىرىگە: «سىلەرنى زېمىندىن چوقۇم ھەيدەپ چىقىرىمىز، ياكى چوقۇم بىزنىڭ دىنىمىزغا قايتىشىڭلار كېرەك» دېدى. ئۇلارغا پەرۋەردىگارى (مۇنداق) ۋەھيى قىلدى: «زالىملارنى چوقۇم ھالاك قىلىمىز
Japonca:
すると信じない者はかれらの使徒たちに言った。「わたしたちは,あなたがたを国土から必ず追放するでしょう。さもなければ,わたしたちの教えに返りなさい。」そこで主は,かれら(使徒)に啓示なされた。「われは不義の徒らを,必ず滅ぼし,
Arapça (Ürdün):
«وقال الذين كفروا لرسلهم لنخرجنكم من أرضنا أو لتعودنَّ» لتصيرن «في ملتنا» ديننا «فأوحى إليهم ربهم لنهلكن الظالمين» الكافرين.
Hintçe:
और जिन लोगों नें कुफ्र एख्तियार किया था अपने (वक्त क़े) पैग़म्बरों से कहने लगे हम तो तुमको अपनी सरज़मीन से ज़रुर निकाल बाहर कर देगें यहाँ तक कि तुम फिर हमारे मज़हब की तरफ पलट आओ-तो उनके परवरदिगार ने उनकी तरफ वही भेजी कि तुम घबराओं नहीं हम उन सरकश लोगों को ज़रुर बर्बाद करेगें
Tayca:
และบรรดาผู้ปฏิเสธศรัทธาได้กล่าวแก่บรรดาร่อซูลของพวกเขาว่า “แน่นอนเราจะขับพวกท่านออกจากแผ่นดินของเรา หรือว่าพวกท่านจะกลับไปยังศาสนาของเรา” ดังนั้นพระเจ้าของพวกเขาทรงวะฮีให้แก่พวกเขา (บรรดาร่อซูล) ว่า “แน่นอน เราจะทำลายพวกอธรรม”
İbranice:
ואמרו אלה אשר כפרו לשליחיהם: 'אנו נגרשכם מארצנו אם לא תשובו לדתנו.' אולם ריבונם אמר להם (לשליחים) 'אנו נשמיד את המקפחים
Hırvatça:
Oni koji nisu vjerovali govorili su poslanicima svojim: "Ili ćete se u vjeru našu vratiti ili ćemo vas, doista, iz zemlje naše protjerati!" A poslanicima je Gospodar njihov objavljivao: "Mi ćemo zulumćare sigurno uništiti.
Rumence:
Cei care tăgăduiau spuneau trimişilor lor: “Vă vom izgoni de pe pământul nostru, dacă nu vă veţi întoarce la credinţa noastră.” Domnul lor le dezvălui: “Noi îi vom nimici pe cei nedrepţi,
Transliteration:
Waqala allatheena kafaroo lirusulihim lanukhrijannakum min ardina aw lataAAoodunna fee millatina faawha ilayhim rabbuhum lanuhlikanna alththalimeena
Türkçe:
Küfre sapanlar kendi resullerine şöyle dediler: "Ya tam bir biçimde bizim milletimize dönersiniz yahut da sizi yurdumuzdan mutlaka çıkarırız." Rableri de onlara şunu vahyetti: "Zalimleri muhakkak helâk edeceğiz."
Sahih International:
And those who disbelieved said to their messengers, "We will surely drive you out of our land, or you must return to our religion." So their Lord inspired to them, "We will surely destroy the wrongdoers.
İngilizce:
And the Unbelievers said to their messengers: "Be sure we shall drive you out of our land, or ye shall return to our religion." But their Lord inspired (this Message) to them: "Verily We shall cause the wrong-doers to perish!
Azerbaycanca:
Küfr edənlər peyğəmbərlərinə dedilər: “Ya sizi yurdumuzdan çıxarıb qovacağıq, ya da mütləq dinimizə dönəcəksiniz!” Rəbbi də onlara (peyğəmbərlərə) belə vəhy etdi: “Biz o zalımları mütləq məhv edəcəyik!
Süleyman Ateş:
İnkar edenler, elçilerine dediler ki: "Ya sizi mutlaka yurdumuzdan çıkarırız, ya da bizim dinimize dönersiniz!" Rableri de onlara şöyle vahyetti, "zalimleri mutlaka helak edeceğiz!"
Diyanet Vakfı:
Kafir olanlar peygamberlerine dediler ki: "Elbette sizi ya yurdumuzdan çıkaracağız, ya da mutlaka dinimize döneceksiniz!" Rableri de onlara: "Zalimleri mutlaka helak edeceğiz!" diye vahyetti.
Erhan Aktaş:
Kâfirler, Resûllerine: “Sizi mutlaka yurdumuzdan süreceğiz veya kesinlikle bizim milletimize(1) dönmek zorundasınız!” dediler. Bunun üzerine Rabb’leri onlara: “Zalimleri mutlaka yok edeceğiz.” diye vahyetti.
Kral Fahd:
Kâfir olanlar peygamberlerine dediler ki: «Elbette sizi ya yurdumuzdan çıkaracağız ya da mutlaka dinimize döneceksiniz!» Rableri de onlara: «Zalimleri mutlaka helâk edeceğiz!» diye vahyetti.
Hasan Basri Çantay:
O küfredenler, peygamberlerine (şöyle) dediler: «Elbette ve elbette sizi ya yurdumuzdan çıkaracağız, yahud mutlak ve mutlak dînimize döneceksiniz». Bunun üzerine Rableri kendilerine (o peygamberlere): «O zaalimleri muhakkak helak edeceğiz» diye vahyetdi.
Muhammed Esed:
Ama hakkı inkar eden toplumlar, elçilerine şöyle dediler: "Ya bizim yolumuza dönersiniz, ya da kesinlikle sizi ülkemizden sürüp çıkarırız!" Bunun üzerine Rableri elçilerine: "Biz bu zalimleri mutlaka tepeleyeceğiz!" diye vahyetti,
Gültekin Onan:
Küfredenler resullerine dediler ki: "
Ali Fikri Yavuz:
O (Peygamberleri) inkâr edenler, Peygamberlerine şöyle dediler: “- Çaresi yok, muhakkak sizi, ya yurdumuzdan çıkaracağız, yahut dinimize dönersiniz. Bunun üzerine o Peygamberlere, Rableri şöyle vahy etti: “- O zalimleri muhakkak surette helâk edeceğiz
Portekizce:
E os incrédulos disseram ao seus mensageiros: Nós vos expulsaremos da nossa terra, a menos que volteis ao nossocredo! Mas o seu Senhor inspirou-lhes: Exterminaremos os iníquos.
İsveççe:
Men de som förnekade sanningen sade till sändebuden: "Vi kommer helt säkert att jaga bort er från vårt land, om ni inte återvänder till vår tro!" Deras Herre lät då sändebuden veta genom en uppenbarelse: "Vi skall förvisso förgöra de orättfärdiga människorna,
Farsça:
ولی کفرپیشگان به پیامبرانشان گفتند: مسلماً ما شما را از سرزمین خود بیرون خواهیم کرد، مگر اینکه هم کیش ما شوید. پس پروردگارشان به آنان وحی کرد: ما قطعاً ستمکاران را نابود می کنیم.
Kürtçe:
بێ بڕواکان ووتیان بەپێغەمبەرەکانیان بەڕاستی لە خاک و وڵاتەکەمان دەرتان دەکەین یان بەڕاستی دەبێت بگەڕێنەوە ناو ئاینەکەی ئێمە جا پەروەردگاریان نیگای بۆ (پێغەمبەران) کرد کە بێگومان ستەمکاران لەناو دەبەین
Özbekçe:
Куфр келтирганлар ўз Пайғамбарларига: «Албатта, биз сизларни еримиздан чиқариб юборамиз ёки, албатта, миллатимизга қайтасизлар», дедилар. Бас, Роббилари уларга: «Албатта, Биз золимларни ҳалок қилурмиз.
Malayca:
Dan berkatalah pula orang-orang yang kafir itu kepada Rasul-rasul mereka: "Demi sesungguhnya, kami akan mengeluarkan kamu dari negeri kami atau kamu menjadi seugama dengan kami". Lalu Tuhan wahyukan, kepada Rasul-rasulNya: "Demi sesungguhnya! Kami akan membinasakan orang-orang yang zalim.
Arnavutça:
Dhe mohuesit u thanë pejgamberëve të tyre: “Na do t’ju dëbojmë juve nga toka e jonë, ose do të ktheheni ju në fenë tonë!” Andaj, Zoti (pejgamberëve të Vet) u shpalli: “Na, me të vërtetë, do t’i zhdukim zullumqarët,
Bulgarca:
Неверниците казваха на своите пратеници: “Или ще ви прогоним от земята си, или ще се върнете към нашата вяра.” А техният Господ им разкри: “Непременно ще погубим угнетителите
Sırpça:
Они који нису веровали говорили су својим посланицима: „Или ћете у нашу веру да се вратите или ћемо, заиста, из наше земље да вас протерамо!“ А посланицима је њихов Господар објављивао: „Ми ћемо насилнике сигурно да уништимо.
Çekçe:
A pravili ti, kdož nevěřící byli, k poslům svým: 'Buď vás vyženeme ze své země, anebo se navrátíte k náboženství našemu!' A vnukl jim Pán jejich: 'My vskutku nespravedlivé zahubíme
Urduca:
آخر کار منکرین نے اپنے رسولوں سے کہہ دیا کہ "یا تو تمہیں ہماری ملت میں واپس آنا ہوگا ورنہ ہم تمہیں اپنے ملک سے نکال دیں گے" تب اُن کے رب نے اُن پر وحی بھیجی کہ "ہم اِن ظالموں کو ہلا ک کر دیں گے
Tacikçe:
Кофирон ба Паёмбаронашон гуфтанд: «Ё шуморо аз сарзамини худ меронем ё ба дини мо бозгардед». Пас Парвардигорашон ба паёмбарон ваҳй кард, ки ситамкоронро ҳалок хоҳем кард.
Tatarca:
Кәферләре рәсүлләренә әйттеләр: "Әлбәттә, без сезне җиребездән куып чыгарырбыз яки безнең динебезгә кайтырсыз. Ул рәсүлләргә Раббылары вәхий кылды, әлбәттә, Без ул залим кәферләрне һәлак итәрбез.
Endonezyaca:
Orang-orang kafir berkata kepada Rasul-rasul mereka: "Kami sungguh-sungguh akan mengusir kamu dari negeri kami atau kamu kembali kepada agama kami". Maka Tuhan mewahyukan kepada mereka: "Kami pasti akan membinasakan orang-orang yang zalim itu,
Amharca:
እነዚያም የካዱት ለመልክተኞቻቸው «ከምድራችን በእርግጥ እናወጣችኋለን፤ ወይም ወደ ሃይማኖታችን በእርግጥ ትመለሳላችሁ» አሉ፡፡ ወደእነርሱም ጌታቸው እንዲህ ሲል ላከ «ከሓዲዎችን በእርግጥ እናጠፋለን፡፡
Tamilce:
மேலும், நிராகரித்தவர்கள் தங்கள் தூதர்களிடம், “நிச்சயமாக நாங்கள் உங்களை எங்கள் பூமியிலிருந்து வெளியேற்றுவோம்; அல்லது, எங்கள் மார்க்கத்தில் நீங்கள் நிச்சயம் திரும்பி விடவேண்டும்” என்று கூறினார்கள். ஆக, அவர்களுடைய இறைவன், “நிச்சயமாக நாம் அநியாயக்காரர்களை அழிப்போம்” என்று அவர்களுக்கு (தூதர்களுக்கு) வஹ்யி அறிவித்தான்.
Korece:
이때 불신자들은 선지자들에게 말하더라 우리는 너희를 이땅 에서 추방하리라 아니면 우리의 종교로 귀의케 하리라 그리하여 주님께서 그들에게 계시를 내리셨으니 죄지은 자들을 멸망케 하리라
Vietnamca:
Những kẻ vô đức tin nói với các Sứ Giả của chúng: “Bọn ta chắc chắn sẽ đuổi các ngươi ra khỏi xứ của bọn ta, hoặc các ngươi phải trở lại với tín ngưỡng của bọn ta.” Vì vậy, Thượng Đế của chúng mặc khải (cho các Sứ Giả của Ngài) thông báo đến chúng (lời phán của Ngài): “TA chắc chắn sẽ hủy diệt những kẻ làm điều sai quấy.”
Ayet Linkleri: