Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

10

Sûredeki Ayet No: 

13

Ayet No: 

1377

Sayfa No: 

209

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَلَقَدْ أَهْلَكْنَا الْقُرُونَ مِن قَبْلِكُمْ لَمَّا ظَلَمُوا ۙ وَجَاءَتْهُمْ رُسُلُهُم بِالْبَيِّنَاتِ وَمَا كَانُوا لِيُؤْمِنُوا ۚ كَذَٰلِكَ نَجْزِي الْقَوْمَ الْمُجْرِمِينَ

Çeviriyazı: 

veleḳad ehlekne-lḳurûne min ḳabliküm lemmâ żalemû vecâethüm rusülühüm bilbeyyinâti vemâ kânû liyü'minû. keẕâlike neczi-lḳavme-lmücrimîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Andolsun ki, sizden önceki devirlerin bir çok kavmini, peygamberleri kendilerine bir çok belge ile geldikleri halde zulmettikleri ve imana gelmedikleri için helak ettik. İşte günahkârlar topluluğunu biz böyle cezalandırırız.

Diyanet İşleri: 

And olsun ki, sizden önce nice nesilleri, peygamberleri onlara belgeler getirmişken, haksızlık ederek inanmadıkları zaman yok etmiştik. İşte biz suçlu milleti böyle cezalandırırız.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Andolsun ki sizden önce gelip geçen nice toplulukları zulmettikleri için helak ettik. Peygamberleri, onlara apaçık delillerle gelseydi gene de inanmazlardı. İşte mücrim topluluğu böyle cezalandırırız biz.

Şaban Piriş: 

And olsun ki , sizden önce gelen nesilleri, rasûlleri onlara açık deliller getirdikleri halde zulmedip, iman etmedikleri için helak ettik. Suçlu bir toplumu işte böyle cezalandırırız.

Edip Yüksel: 

Sizden önceki nice nesilleri, zulmettikleri zaman yok etmişizdir. Elçileri kendilerine açık delillerle gitmişlerdi, ancak onlar inanmayı reddetmişlerdi. Suçlu toplumları böyle cezalandırırız.

Ali Bulaç: 

Andolsun, sizden önceki nesilleri, resulleri kendilerine apaçık deliller getirdiği halde, zulmettikleri ve iman etmeyecek oldukları için yıkıma uğrattık. İşte Biz, suçlu-günahkar olan bir topluluğu böyle cezalandırırız.

Suat Yıldırım: 

Sizden önceki devirlerde geçen nice ümmetleri,Peygamberleri kendilerine açık deliller (mûcizeler) getirdikleri halde, zulmedip iman etmedikleri için imha ettik. İşte suçlular güruhunu Biz böyle cezalandırırız.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Andolsun ki, Biz sizden evvelki nice nesilleri, zulmettikleri zaman helâk ettik. Halbuki, onlara peygamberleri beyyineler ile gelmişlerdi. Onlar ise imân eder olmadılar. İşte günahkârlar olan kavmi Biz böyle cezalandırırız.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Yemin olsun ki, biz sizden önceki kuşakları, zulmettikleri ve resulleri kendilerine açık kanıtlar getirdiği halde inanmadıkları için, helâk ettik. Günaha batanlar topluluğunu biz böyle cezalandırırız.

Bekir Sadak: 

Onlar, Allah´i birakarak, kendilerine fayda da zarar da veremeyen putlara taparlar: «Bunlar, Allah katinda bizim sefaatcilarimizdir» derler. De ki: «Goklerde ve yerde, Allah´in bilmedigi bir seyi mi O´na haber veriyorsunuz?» Allah, onlarin ortak kosmalarÙndan munezzeh ve yucedir.

İbni Kesir: 

Andolsun ki

Adem Uğur: 

Andolsun ki sizden önce, peygamberleri kendilerine mûcizeler getirdiği halde (yalanlayıp) zulmettiklerinden dolayı nice milletleri helâk ettik

İskender Ali Mihr: 

Andolsun, sizden önceki devirlerde yaşayanları zulmettikleri zaman helâk ettik. Ve onlara resûlleri beyyineler (deliller) ile geldi. Ve onlar inanmadılar. Mücrim kavmi işte böyle cezalandırırız.

Celal Yıldırım: 

And olsun ki sizden önce nice kuşakları, kendilerine peygamberlerimiz açık belgelerle gelmişken (baş kaldırıp) zulmettikleri ve imâna gelmiyecekleri (sabit olup dönme ihtimalleri kalmadığı) zaman yok ettik, işte biz, suçlu-günahkâr milleti böyle cezalandırırız.

Tefhim ul Kuran: 

Andolsun, sizden önceki nesilleri, peygamberleri kendilerine apaçık deliller getirdiği halde, zulme saptıkları ve iman etmeyecek oldukları için yıkıma uğrattık. İşte biz, suçlu, günahkâr olan bir topluluğu böyle cezalandırırız.

Fransızca: 

Nous avons fait périr les générations d'avant vous lorsqu'elles eurent été injustes alors que leurs messagers leur avaient apporté des preuves. Cependant, elles n'étaient pas disposées à croire. C'est ainsi que Nous rétribuons les gens criminels.

İspanyolca: 

Antes de vosotros habíamos ya hecho perecer a generaciones que habían sido impías. Sus enviados les trajeron las pruebas claras, pero no estaban para creer. Así retribuimos al pueblo pecador.

İtalyanca: 

Facemmo perire le generazioni precedenti perché furono ingiuste. Messaggeri della loro gente avevano portato le prove, ma essi non furono disposti a credere. Compensiamo così gli empi.

Almanca: 

Und gewiß, bereits haben WIR frühere Generationen vor euch zugrunde gerichtet, als sie Unrecht begingen und ihre Gesandten zu ihnen mit deutlichen Zeichen kamen, doch sie pflegten (trotzdem) den Iman nicht zu verinnerlichen. Derart vergelten WIR es den schwer verfehlenden Leuten.

Çince: 

在你们之前曾有许多世代,他们族中的使者既昭示了他们许多明证,而他们仍行不义,不肯信道,我就毁灭了他们,我这样报应犯罪的民众。

Hollandaca: 

Wij hebben vroeger de geslachten vernietigd die vóór u bestonden, o bewoners van Mekka! toen gij onrechtvaardig hadt gehandeld, en onze gezanten tot hen waren gekomen met duidelijke wonderen, en zij niet wilden gelooven. Zoo vergelden wij de schuldigen.

Rusça: 

Мы погубили поколения, жившие до вас, поскольку они поступали несправедливо и не уверовали в Наших посланников, явившихся к ним с ясными знамениями. Так Мы наказываем грешных людей.

Somalice: 

Waxaan Halaagnay Quruumo idinka horreeyey markay Dulmi faleen, waxayna ula Timid Rasuuladoodii Xujooyin, mana ay an Rumeynayn, Saasaana ku abaal marinaa Qoomka Dambiilayaasha ah.

Swahilice: 

Na kwa yakini tumekwisha ziangamiza kaumu za kabla yenu walipo dhulumu, na waliwajia Mitume wao kwa Ishara zilizo wazi; lakini hawakuwa wenye kuamini. Ndio kama hivyo tunavyo walipa watu wakosefu.

Uygurca: 

سىلەردىن ئىلگىرىكى ئۈممەتلەر زۇلۇم قىلغاندا (يەنى كاپىر بولغاندا، گۇمراھلىقتا مۆجىزىلەرنى ئېلىپ كەلگەن ئىدى. ئۇلار (پەيغەمبەرلەر ئېلىپ كەلگەن مۆجىزىلەرگە) ئىمان كەلتۈرمىدى. گۇناھكار قەۋمنى (يەنى مەككە مۇشرىكلىرىنى) شۇنىڭغا ئوخشاش جازالايمىز

Japonca: 

本当にわれはあなたがた以前にも,かれらが不義を行ったために,幾多の民族を滅ぼした。使徒たちが明証をかれらに与えたのだが,かれらは信じようとはしなかった。このようにわれは,罪を犯した民に報いる。

Arapça (Ürdün): 

«ولقد أهلكنا القرون» الأمم «من قبلكم» يا أهل مكة «لما ظلموا» بالشرك «و» قد «جاءتهم رسلهم بالبينات» الدالات على صدقهم «وما كانوا ليؤمنوا» عطف على ظلموا «كذلك» كما أهلكنا أولئك «نجزي القوم المجرمين» الكافرين.

Hintçe: 

और तुमसे पहली उम्मत वालों को जब उन्होंने शरारत की तो हम ने उन्हें ज़रुर हलाक कर डाला हालॉकि उनके (वक्त क़े) रसूल वाजेए व रौशन मोज़िज़ात लेकर आ चुके थे और वह लोग ईमान (न लाना था) न लाए हम गुनेहगार लोगों की यूँ ही सज़ा किया करते हैं

Tayca: 

และโดยแน่นอน เราได้ทำลายประชาชาติจากศตวรรษก่อนพวกท่านไปแล้ว เมื่อผู้เขาเป็นผู้อธรรม และบรรดาร่อซูลของพวกเขาได้มายังพวกเขา พร้อมด้วยหลักฐานอันชัดแจ้ง แล้วพวกเขาก็ไม่ศรัทธา เช่นนั้นแหละ เราได้ตอบแทนแก่หมู่ชนที่เป็นอาชญากร

İbranice: 

וכבר הכחדנו את הדורות אשר היו לפניכם כשהם קיפחו, אף ששליחיהם הביאו אליהם אותות בהירים, אך הם לא האמינו, וכך נגמול לאנשים הכופרים המכחשים

Hırvatça: 

Mi smo narode prije vas uništavali pošto bi zulum činili i poslanici njihovi im jasne dokaze donosili. Ali, oni ionako ne bi vjerovali. Tako Mi kažnjavamo ljude prestupnike.

Rumence: 

Noi am nimicit înaintea voastră leaturi ce au fost nedrepte. Trimişii lor le-au adus dovezi, însă n-au crezut. Astfel răsplătim poporul nelegiuit.

Transliteration: 

Walaqad ahlakna alquroona min qablikum lamma thalamoo wajaathum rusuluhum bialbayyinati wama kanoo liyuminoo kathalika najzee alqawma almujrimeena

Türkçe: 

Yemin olsun ki, biz sizden önceki kuşakları, zulmettikleri ve resulleri kendilerine açık kanıtlar getirdiği halde inanmadıkları için, helâk ettik. Günaha batanlar topluluğunu biz böyle cezalandırırız.

Sahih International: 

And We had already destroyed generations before you when they wronged, and their messengers had come to them with clear proofs, but they were not to believe. Thus do We recompense the criminal people

İngilizce: 

Generations before you We destroyed when they did wrong: their messengers came to them with clear-signs, but they would not believe! thus do We requite those who sin!

Azerbaycanca: 

Sizdən əvvəl neçə-neçə nəsilləri (ümmətləri) peyğəmbərləri özlərinə açıq-aşkar mö’cüzələr gətirdikləri halda (onlara) zülm etdikləri və iman gətirəsi olmadıqları üçün məhv etdik. Biz günahkarları belə cəzalandırırıq.

Süleyman Ateş: 

Sizden önce, zulmettikleri ve peygamberleri kendilerine açık kanıtlar getirdikleri halde inanmadıkları için nice nesilleri helak etmişizdir. İşte suç işleyen kavmi böyle cezalandırırız.

Diyanet Vakfı: 

Andolsun ki sizden önce, peygamberleri kendilerine mucizeler getirdiği halde (yalanlayıp) zulmettiklerinden dolayı nice milletleri helak ettik; zaten onlar iman edecek değillerdi. İşte biz suçlu kavimleri böyle cezalandırırız.

Erhan Aktaş: 

Ant olsun Biz, sizden önce nice nesilleri, Resûlleri kendilerine kanıt içeren; açıklayıcı, açığa çıkarıcı bilgi getirdiği halde îmân etmeyip, haksızlık yaptıkları için yok ettik. İşte suçlu halkları böyle cezalandırırız.

Kral Fahd: 

Andolsun ki sizden önce, peygamberleri kendilerine mucizeler getirdiği halde (yalanlayıp) zulmettiklerinden dolayı nice milletleri helâk ettik; zaten onlar iman edecek değillerdi. İşte biz suçlu kavimleri böyle cezalandırırız.

Hasan Basri Çantay: 

Andolsun ki (ey Mekkeliler) sizden evvelki devirler (de geçmiş ümmetler) i — peygamberleri kendilerine apaçık deliller (ve mu´cizeler) getirdikleri halde (onları yalana çıkarmak, hakka karşı dâima kuvvet istimal etmek suretiyle) zulm etdikleri, îmana gelmeyecekleri (sabit olduğu) için — helak etmişizdir. İşte günahkârlar güruhunu biz böyle cezalandırırız.

Muhammed Esed: 

Ve gerçek şu ki, sizden önce, kendilerine gönderilen peygamberler onlara hakkın apaçık delillerini getirdikleri halde (inat ve ısrarla) zulüm (ve kötülük) yapmaya devam ettikleri zaman, nice nesilleri yok ettik; çünkü onlar (bu delillere ya da peygamberlere) inanmayı reddettiler. Biz işte böyle cezalandırırız, günaha gömülüp giden toplumları.

Gültekin Onan: 

Andolsun, sizden önceki nesilleri, resulleri kendilerine apaçık deliller getirdiği halde, zulmettikleri ve inanır olmadıkları / inanmadıkları için yıkıma uğrattık. İşte Biz, suçlu, günahkar olan bir topluluğu böyle cezalandırırız.

Ali Fikri Yavuz: 

Andolsun, biz, senden önceki devirlerdekileri, kendilerine Peygamberleri mucizelerle geldikleri halde, zulmettikleri ve imana gelmedikleri vakit helâk ettik. İşte mücrim kavimleri, biz böyle cezalandırırız.

Portekizce: 

Aniquilamos gerações anteriores a vós por sua iniqüidade, porque, apesar de lhes haverem apresentado aos seusmensageiros as evidências, jamais creram. Assim castigamos os pecadores.

İsveççe: 

Vi har låtit [många] släkten före er gå under när de framhärdade i orättfärdighet; trots att sändebuden kom till dem med klara bevis, ville de inte tro. Så lönar Vi de oförbätterliga syndarna.

Farsça: 

یقیناً اقوام پیش از شما را هنگامی که ستم ورزیدند، هلاک کردیم، و پیامبرانشان برای آنان دلایل روشن آوردند، ولی آنان بر آن نبودند که ایمان بیاورند؛ این گونه گروه گناهکار را کیفر می دهیم.

Kürtçe: 

سوێند بەخوا بەڕاستی لەناومان برد چەند گەل و نەتەوە لەپێش ئێوەدا کاتێک ناھەقیان کرد لەکاتێکدا کەپێغەمبەرانیان بەبەڵگەی ڕوونەوە بۆ ھات ھەر باوەڕیان نەھێنا ئا بەو جۆرە تۆڵە لە کۆمەڵی تاوانباران دەستێنین

Özbekçe: 

Батаҳқиқ, сиздан олдинги асрларни зулм қилган чоғларида ва Пайғамбарлари очиқ-ойдин ҳужжатлар билан келганларида иймон келтирмайдиган бўлганларида ҳалок қилганмиз. Жиноятчи қавмларни ана шундай жазолаймиз.

Malayca: 

Dan sesungguhnya Kami telah membinasakan umat-umat yang terdahulu daripada kamu semasa mereka berlaku zalim padahal telah datang kepada mereka Rasul-rasul mereka membawa keterangan-keterangan, dan mereka masih juga tidak beriman. Demikianlah Kami membalas kaum yang melakukan kesalahan.

Arnavutça: 

Na i kemi zhdukur madje – shumë popuj para jush, përse kanë bërë zullum. Dhe pejgamberët e tyre, u kanë sjellë atyre dokumente të qarta, por ata nuk kanë besuar. Kështu Na i dënojmë njerëzit e këqinj.

Bulgarca: 

И вече погубихме поколенията преди вас, когато угнетяваха, и техните пратеници им донасяха ясните знаци, а те не вярваха. Така въздаваме на престъпните хора.

Sırpça: 

Ми смо народе пре вас уништавали зато што нису поверовали кад су им посланици њихови јасне доказе доносили. Нису хтели да верују. Тако Ми кажњавамо народ невернички.

Çekçe: 

A zahubili jsme již před vámi pokolení předchozí, když lidé nespravedliví byli a při příchodu poslů svých s důkazy jasnými jim neuvěřili. A takto odměňujeme lid hříšníků.

Urduca: 

لوگو، تم سے پہلے کی قوموں کو (جو اپنے اپنے زمانہ میں برسر عروج تھیں) ہم نے ہلاک کر دیا جب انہوں نے ظلم کی روش اختیار کی اور اُن کے رسُول اُن کے پاس کھُلی کھُلی نشانیاں لے کر آئے اور انہوں نے ایمان لا کر ہی نہ دیا اس طرح ہم مجرموں کو ان کے جرائم کا بدلہ دیا کرتے ہیں

Tacikçe: 

Ва Мо мардумеро, ки пеш аз шумо буданд, чун ситам карданд ва ба паёмбаронашон, ки бо далоили равшан сӯи онҳо омада буданд, имон намеоварданд, ҳалок кардем. Мардуми гунаҳкорро инчунин ҷазо медиҳем.

Tatarca: 

Тәхкыйк сездән әүвәл килеп золым кылган кавемне Без һәлак иттек, моннан гыйбрәт алыгыз! Рәсүлләре аларга ачык могҗизалар, вә ислам диненең гадел хөкемнәре белән килделәр, шулай да иман китермәделәр. Шуның кеби гөнаһка чумган кешеләрне җәза кылачакбыз.

Endonezyaca: 

Dan sesungguhnya Kami telah membinasakan umat-umat sebelum kamu, ketika mereka berbuat kezaliman, padahal rasul-rasul mereka telah datang kepada mereka dengan membawa keterangan-keterangan yang nyata, tetapi mereka sekali-kali tidak hendak beriman. Demikianlah Kami memberi pembalasan kepada orang-orang yang berbuat dosa.

Amharca: 

ከእናንተ በፊት የነበሩትንም የክፍለ ዘመናት ሰዎች መልክተኞቻቸው በማስረጃዎች የመጧቸው ሲኾኑ በበደሉና የማያምኑም በኾኑ ጊዜ በእርግጥ አጠፋናቸው፡፡ እንደዚሁ ተንኮለኞችን ሕዝቦች እንቀጣለን፡፡

Tamilce: 

(மனிதர்களே!) உங்களுக்கு முன்னர் (வாழ்ந்த பல) தலைமுறைகளை அவர்கள் அநியாயம் செய்தபோது திட்டவட்டமாக நாம் அழித்தோம். இன்னும், அவர்களிடம் அவர்களுடைய தூதர்கள் தெளிவான அத்தாட்சிகளைக் கொண்டு வந்தனர். எனினும், (அவற்றை) அவர்கள் நம்பிக்கை கொள்பவர்களாக இருக்கவில்லை. குற்றம் புரிகின்ற மக்களை இவ்வாறே நாம் தண்டிப்போம்.

Korece: 

하나님은 너희 이전의 세대를 멸망케 하였으니 이는 그들이 우매한 짓을 했을 때라 그들의 선지자들이 말씀으로 그들에게 이르렀으나 그들이 믿지 아니하였덕라이처럼 하나님온 뢰지은 그들에게보상하니라

Vietnamca: 

TA đã tiêu diệt những thế hệ trước các ngươi (hỡi những kẻ đa thần) khi mà chúng làm điều sai quấy. Các Sứ Giả của chúng đã đến với chúng với những bằng chứng rõ ràng nhưng chúng không tin. TA đáp trả những kẻ tội lỗi đúng như thế.

Rubu tag: 

Hizb tag: