Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

9

Sûredeki Ayet No: 

95

Ayet No: 

1330

Sayfa No: 

202

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

سَيَحْلِفُونَ بِاللَّهِ لَكُمْ إِذَا انقَلَبْتُمْ إِلَيْهِمْ لِتُعْرِضُوا عَنْهُمْ ۖ فَأَعْرِضُوا عَنْهُمْ ۖ إِنَّهُمْ رِجْسٌ ۖ وَمَأْوَاهُمْ جَهَنَّمُ جَزَاءً بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ

Çeviriyazı: 

seyaḥlifûne billâhi leküm iẕe-nḳalebtüm ileyhim litü`riḍû `anhüm. fea`riḍû `anhüm. innehüm rics. veme'vâhüm cehennem. cezâem bimâ kânû yeksibûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Dönüp de yanlarına geldiğinizde kendilerinden yüz çeviresiniz (hesaba çekmekten vazgeçesiniz) diye Allah'a yemin edecekler. Siz de onlardan yüz çevirin. Çünkü onlar gerçekten murdar kimselerdir. Yaptıklarının cezası olarak nihayet varacakları yer cehennemdir.

Diyanet İşleri: 

Döndüğünüzde kendilerine çıkışmamanız için, Allah'a yemin edeceklerdir. Siz onlardan yüz çevirin; çünkü pistirler. Yaptıklarının karşılığı olarak varacakları yer cehennemdir.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Döndüğünüz zaman kendilerinden vazgeçmeniz için Allah'a ant verecekler; vazgeçin onlardan, şüphe yok ki onlar murdardır ve yurtları cehennemdir, bu da kazandıkları suçların karşılığıdır.

Şaban Piriş: 

Döndüğünüzde onlara ilişmemeniz için Allah’a yemin edeceklerdir. Siz onlardan yüz çevirin. Onlar pistir. Kazandıklarının karşılığı olarak barınakları Cehennem'dir.

Edip Yüksel: 

Onlara döndüğünüzde, kendilerinden vazgeçesiniz diye ALLAH'a yemin ederler. Onlardan vazgeç. Onlar kirlidir. Kazandıklarına karşılık, yerleri cehennemdir.

Ali Bulaç: 

Onlara geri döndüğünüzde kendilerinden vazgeçmeniz için Allah'a and içecekler. Artık siz onlara sırt çevirin. Onlar gerçekten pistirler. Kazanmakta olduklarının bir cezası olarak, barınma yerleri cehennemdir.

Suat Yıldırım: 

Dönüp yanlarına vardığınız zaman, kendilerini affetmeniz için Allah'a yeminler edeceklerdir.Siz onlardan yüz çevirin. Onlara muhatap bile olmayın. Çünkü onlar o kadar murdar kimseler ki, hesap sormak ve azarlamakla yola gelmezler.İşleyip durdukları günahlar sebebiyle onların konutları cehennem olacaktır.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Yanlarına döndüğünüz zaman onları muahazeden vazgeçmeniz için size karşı Allah Teâlâ´ya yemin edeceklerdir. Artık onlardan vazgeçiniz. Şüphesiz ki, onlar murdar şeylerdir. Ve onların varacakları yer, kazanır oldukları şeye bir ceza olmak üzere cehennemdir.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Yanlarına döndüğünüzde kendilerini paylamaktan vazgeçesiniz diye Allah'a yemin edecekler. Vazgeçin onlardan, çünkü hepsi pisliktir! Kazandıklarının karşılığı olarak, varacakları yer cehennemdir.

Bekir Sadak: 

Iyilik yarisinda onceligi kazanan Muhacirler ve Ensar ile, onlara guzelce uyanlardan Allah hosnut olmustur, onlar da Allah´tan hosnuddurlur. Allah onlara, icinde temelli ve ebedi kalacaklari, iclerinden irmaklar akan cennetler hazirlamistir

İbni Kesir: 

Kendilerine döndüğünüz zaman

Adem Uğur: 

Onların yanına döndüğünüz zaman size, kendilerinden (onları cezalandırmaktan) vazgeçmeniz için Allah adına and içecekler. Artık onlardan yüz çevirin. Çünkü onlar murdardır. Kazanmakta olduklarına (kötü işlerine) karşılık ceza olarak varacakları yer cehennemdir.

İskender Ali Mihr: 

Onlara döndüğünüz zaman onlardan yüz çevirirsiniz diye, size Allah´a karşı yemin edeceklerdir. Artık onlardan yüz çevirin! Çünkü onlar, murdardır ve kesbetmiş oldukları (kazanmış oldukları) şeyler sebebiyle barınacakları yer cehennemdir.

Celal Yıldırım: 

Kendilerine döndüğünüz zaman (kınama ve ayıplamadan) vazgeçesiniz diye Allah ile yemîn edeceklerdir. Siz de onlara (böyle yapmaktan) vazgeçin. Çünkü gerçekten onlar murdardırlar. Eyleşecekleri yer de —kazandıkları şeye karşılık— Cehennem´dir.

Tefhim ul Kuran: 

Onlara geri döndüğünüzde kendilerinden vazgeçmeniz için Allah´a and içecekler. Artık siz onlara sırt çevirin. Onlar gerçekten pistirler. Kazanmakta olduklarının bir cezası olarak, onların barınma yerleri cehennemdir.

Fransızca: 

Ils vous feront des serments par Allah, quand vous êtes de retour vers eux, afin que vous passiez (sur leur tort). Détournez-vous d'eux. Ils sont une souillure et leur refuge est l'Enfer, en rétribution de ce qu'ils acquéraient.

İspanyolca: 

Cuando regreséis a ellos os pedirán, jurando por Alá, que les dejéis. Dejadles, pues, son una abominación. Su morada será la gehena como retribución de lo que han cometido.

İtalyanca: 

Quando ritornerete vi scongiureranno, [in nome di Allah], di lasciarli stare. Allontanatevi da loro, sono sozzura e il loro rifugio sarà l'Inferno, compenso per quello che hanno fatto.

Almanca: 

Sie werden euch im Namen ALLAHs schwören, wenn ihr zu ihnen zurückkommt, damit ihr sie nicht behelligt, so behelligt sie nicht! Gewiß, sie sind (wie) die rituelle Unreinheit und ihre Unterkunft ist Dschahannam als Vergeltung für das, was sie zu tun pflegten.

Çince: 

当你们转回去见到他们的时候,他们要以真主发誓,以便你们避开他们。你们就避开他们吧。他们确是污秽的;他们的归宿是火狱。那是因为报酬他们的营谋。

Hollandaca: 

Zij zullen, als gij tot hen zijt teruggekeerd, u bij God bezweren, dat gij hen alleen zult laten. Laat hen dus alleen; want zij zijn afschuwelijk, en de hel zal hunne woning zijn, als eene vergelding voor hetgeen zij hebben bedreven.

Rusça: 

Когда вы вернетесь к ним, они будут клясться Аллахом, чтобы вы отвернулись от них. Отвернитесь же от них, ибо они - нечисть. Их пристанищем будет Геенна. Таково воздаяние за то, они приобретали.

Somalice: 

way idiin dhaaran markaad u gadoontaan xaggooda inaad ka jeedsataan ee iskaga jeedsada iyagu waa wasakhe hoygooduna waa jahannamee waana ka abaal marin waxay kasbanayeen.

Swahilice: 

Watakuapieni kwa Mwenyezi Mungu mtakapo rudi kwao ili muwaachilie mbali. Basi waachilieni mbali. Hakika hao ni najsi, na makaazi yao ni Jahannamu, kuwa ni malipo kwa waliyo kuwa wakiyachuma.

Uygurca: 

ئۇلار (يەنى مۇناپىقلار) نىڭ يېنىغا قايتىپ بارغىنىڭلاردا، ئۇلار سىلەرنىڭ ئۇلارنى ئەيىبلىمەسلىكىڭلار ئۈچۈن (يالغان ئۆزرىلەر بايان قىلىپ)، اﷲ بىلەن قەسەم قىلىدۇ، ئۇلاردىن يۈز ئۆرۈڭلار (يەنى ئۇلار بىلەن سۆزلەشمەڭلار ۋە سالاملاشماڭلار)، ئۇلار ھەقىقەتەن نىجىستۇر، قىلمىشلىرىنىڭ جازاسى ئۈچۈن ئۇلارنىڭ بارىدىغان جايى جەھەننەمدۇر

Japonca: 

あなたがた(信者)が(戦いから)帰ってきた時,あなたがたが(責めないで)放置するようアッラーにかけてかれらは誓うであろう。それでは放っておけ。かれらは本当に不浄であり,地獄がかれらの住まいである。かれらの(悪い)行いに対する報いである。

Arapça (Ürdün): 

«سيحلفون بالله لكم إذا انقلبتم» رجعتم «إليهم» من تبوك أنهم معذورون في التخلف «لتعرضوا عنهم» بترك المعاتبة «فأعرضوا عنهم إنهم رجس» قذر لخبث باطنهم «ومأواهم جهنم جزاءً بما كانوا يكسبون».

Hintçe: 

जब तुम उनके पास (जिहाद से) वापस आओगे तो तुम्हारे सामने ख़ुदा की क़समें खाएगें ताकि तुम उनसे दरगुज़र करो तो तुम उनकी तरफ से मुँह फेर लो बेशक ये लोग नापाक हैं और उनका ठिकाना जहन्नुम है (ये) सज़ा है उसकी जो ये (दुनिया में) किया करते थे

Tayca: 

พวกเขาจะสาบานต่ออัลเลอฮ์แก่พวกท่านเมื่อพวกท่านได้กลับมายังพวกเขา เพื่อให้พวกท่านยกโทษให้พวกเขา ดังนั้นพวกท่านจงผินหลังให้พวกเขาเถิด แท้จริงพวกเขานั้นชั่วร้าย และที่พำนักของพวกเขาคือนรก ทั้งนี้เป็นการตอบแทนในสิ่งที่พวกเขาขวนขวายไว้

İbranice: 

הם יישבעו לכם באלוהים כאשר תחזרו אליהם, שלא תפנו להם עורף, למרות זאת, עזבו אותם לנפשם, כי טמאים הם. משכנם הוא גיהינום, כגמול על אשר עשו

Hırvatça: 

Kad se među njih vratite, zaklinjat će vam se Allahom, samo da ih se okanite, pa okanite ih se. Oni su, zaista, pogan i prebivalište njihovo bit će Džehennem, kao kazna za ono što su radili.

Rumence: 

Când vă întoarceţi asupra lor, vă fac jurăminte pe Dumnezeu pentru ca voi să vă întoarceţi de la ei. Întoarceţi-le spatele. Ei nu sunt decât întinăciune. Limanul lor va fi Gheena pentru ceea ce-au făcut.

Transliteration: 

Sayahlifoona biAllahi lakum itha inqalabtum ilayhim lituAAridoo AAanhum faaAAridoo AAanhum innahum rijsun wamawahum jahannamu jazaan bima kanoo yaksiboona

Türkçe: 

Yanlarına döndüğünüzde kendilerini paylamaktan vazgeçesiniz diye Allah'a yemin edecekler. Vazgeçin onlardan, çünkü hepsi pisliktir! Kazandıklarının karşılığı olarak, varacakları yer cehennemdir.

Sahih International: 

They will swear by Allah to you when you return to them that you would leave them alone. So leave them alone; indeed they are evil; and their refuge is Hell as recompense for what they had been earning.

İngilizce: 

They will swear to you by Allah, when ye return to them, that ye may leave them alone. So leave them alone: For they are an abomination, and Hell is their dwelling-place,-a fitting recompense for the (evil) that they did.

Azerbaycanca: 

Yanlarına qayıtdığınız zaman onlardan vaz keçməniz (onları məzəmmət etməməniz) üçün (yalandan) Allaha and içəcəklər. Siz də onlardan vaz keçin! (Qoyun qiyamət günü əzabı daha şiddətli olacaq küfr və nifaqlarında davam etsinlər!) Çünki onlar murdardırlar və qazandıqlarının (qazandıqları günahların) cəzası olaraq düşəcəkləri yer də Cəhənnəmdir!

Süleyman Ateş: 

Siz yanlarına geldiğiniz zaman kendilerinden vazgeçesiniz diye Allah'a yemin edecekler. Onlardan vazgeçin, çünkü onlar murdardır. Kazandıkları işlerin cezası olarak varacakları yer de cehennemdir.

Diyanet Vakfı: 

Onların yanına döndüğünüz zaman size, kendilerinden (onları cezalandırmaktan) vazgeçmeniz için Allah adına and içecekler. Artık onlardan yüz çevirin. Çünkü onlar murdardır. Kazanmakta olduklarına (kötü işlerine) karşılık ceza olarak varacakları yer cehennemdir.

Erhan Aktaş: 

Onlara döndüğünüz zaman, kendilerinden vazgeçmeniz için(1) Allah’a yemin edecekler. Onlardan yüz çevirin. Çünkü onlar murdardır.(2) Yaptıklarının karşılığı olarak varacakları yer Cehennem’dir.

Kral Fahd: 

Onların yanına döndüğünüz zaman size, kendilerinden (onları cezalandırmaktan) vazgeçmeniz için Allah adına and içecekler. Artık onlardan yüz çevirin. Çünkü onlar murdardır. Kazanmakta olduklarına (kötü işlerine) karşılık ceza olarak varacakları yer cehennemdir.

Hasan Basri Çantay: 

Onlar (ın yanın) a döndüğünüz zaman kendilerin (i müâhâze) den vaz geçmeniz için Allaha andedecekler. O halde onlardan yüz çevirin. Çünkü onlar murdardır. İrtikâb edegeldiklerinin cezası olarak varacakları yer de cehennemdir onların.

Muhammed Esed: 

(Ey inananlar,) onlara döndüğünüzde, kendilerini rahat bıraksanız diye, sizi temin etmek için Allaha yemin edecekler. O halde, bırakın peşlerini, çünkü tiksinti veren kimselerdir onlar; ve yapageldiklerinden ötürü varacakları yer cehennemdir onların.

Gültekin Onan: 

Onlara geri döndüğünüzde (kalebtüm) kendilerinden vazgeçmeniz için Tanrı´ya and içecekler. Artık siz onlara sırt çevirin. Onlar gerçekten pistirler. Kazanmakta olduklarının bir cezası olarak, barınma yerleri cehennemdir.

Ali Fikri Yavuz: 

Yanlarına döndüğünüz zaman, kendilerinden yüz çevirirsiniz (ayıplamıyasınız) diye, size karşı Allah’a yemin edecekler. Siz de onlardan yüz çevirin (kendilerini ayıplamayın.) Çünkü onlar murdardır. Kazandıklarının cezası olarak varacakları yer de (barınakları) cehennem’dir.

Portekizce: 

Quando regressardes, pedir-vos-ão por Deus, para que os desculpeis. Apartai-vos deles, porque são abomináveis e suamorada será o inferno, pelo que lucravam.

İsveççe: 

När ni återvänder till dem kommer de att svära vid Gud och försäkra er [om sina goda avsikter] för att ni skall lämna dem i fred. Låt dem vara; de är avskum och helvetet skall bli deras sista hemvist - lönen för deras [onda] handlingar.

Farsça: 

هنگامی که به سوی آنان بازگردید، برای شما [در جهت معذور بودن خود] زود سوگند می خورند تا از آنان صرف نظر کنید؛ پس از آنان روی برگردانید؛ زیرا پلیدند و جایگاهشان به کیفر خیانت هایی که همواره مرتکب می شدند، دوزخ است.

Kürtçe: 

بەزوویی سوێندتان بۆدەخۆن بەخوا کاتێک گەڕانەوە بۆلایان بۆ ئەوەی چاوپۆشیان لێ بکەن و سەرزەنشتیان نەکەن ئێوەش ڕوویان لێوەرگێڕن بەڕاستی ئەو (دوو ڕووانە) پیس و (نەگریسن) وە جێگایان دۆزەخە (لە ڕۆژی دواییدا) تۆڵەیان لێ دەسەنرێت بەھۆی ئەو تاوان وخراپەی لەدونیادا دەیان کرد

Özbekçe: 

Уларнинг ҳузурларига қайтиб келганингизда уларни айбламаслигингиз учун сизга Аллоҳнинг номи ила қасам ичадилар. Бас, улардан юз ўгиринглар! Албатта, улар нопокдирлар. Қилиб юрган касблари жазосига жойлари жаҳаннамдадир. (Урушдан қочиб, сафарбарликдан ортда қолган ўшалар фақат оддий узр айтиш билан кифояланмайдилар, балки узрлари ҳақиқий эканлигига ишонтириш учун қасам ичадилар. Қасам ичганда Аллоҳнинг номини тилга оладилар. Лекин уларнинг қасамларига ҳам ишонмаслик керак экан. Чунки пасткаш мунофиқнинг ўз манфаати йўлида Аллоҳ номи ила ёлғон қасам ичиши ҳеч нарса эмас.)

Malayca: 

Mereka akan bersumpah dengan nama Allah kepada kamu apabila kamu kembali kepada mereka (dari medan perang), supaya kamu berpaling dari mereka (tidak menempelak mereka); oleh itu berpalinglah dari mereka kerana sesungguhnya mereka itu kotor (disebabkan mereka telah sebati dengan kufur); dan tempat kembali mereka pula ialah neraka Jahannam, sebagai balasan bagi apa yang mereka telah usahakan.

Arnavutça: 

Ata betohen në Perëndinë, kur të ktheheni ju te ata, që të shmangeni prej tyre; pra, shmanguni prej tyre! Ata janë të ndytë dhe strehimi i tyre është skëterra. Ky është dënimi për veprat e tyre.

Bulgarca: 

Ще ви се кълнат в Аллах, когато се върнете при тях, за да се отдръпнете от тях. Отдръпнете се от тях! Те са скверност. Тяхното място е Адът - възмездие за онова, което са придобили.

Sırpça: 

Кад се вратите међу њима, заклињаће вам се Аллахом, само да их пустите на миру, па пустите их. Они су, заиста, покварени и њихово пребивалиште биће Пакао, као казна за оно што су радили.

Çekçe: 

A budou vám přísahat při Bohu, až se k nim navrátíte, abyste se od nich vzdálili. Odvraťte se tedy od nich, neboť jsou to špinavci a jejich příbytkem bude peklo v odměnu za to, co si vysloužili.

Urduca: 

تمہاری واپسی پر یہ تمہارے سامنے قسمیں کھائیں گے تاکہ تم ان سے صرف نظر کرو تو بے شک تم ان سے صرف نظر ہی کر لو، کیونکہ یہ گندگی ہیں اور ان کا اصلی مقام جہنم ہے جو ان کی کمائی کے بدلے میں انہیں نصیب ہوگی

Tacikçe: 

Чун ба наздашон бозгардед, бароятон савганд Мехӯранд, то аз хатояшон даргузарсд. Аз онҳо рӯй гардонед, ки мардуме палиданд ва ба хотири аъмолашон ҷой дар ҷаҳаннам доранд!

Tatarca: 

Кайчан сугыштан алар янына кайтсагыз, алар Аллаһ белән ант итәләр, кимчелекләрен гафу итүегез өчен: "Алардан бизегез! Тәхкыйк алар – нәҗесләр, вә урыннары җәһәннәмдер, җәза йөзеннән, монафикъ булганнары өчен.

Endonezyaca: 

Kelak mereka akan bersumpah kepadamu dengan nama Allah, apabila kamu kembali kepada mereka, supaya kamu berpaling dari mereka. Maka berpalinglah dari mereka; karena sesungguhnya mereka itu adalah najis dan tempat mereka jahannam; sebagai balasan atas apa yang telah mereka kerjakan.

Amharca: 

ወደእነሱ በተመለሳችሁ ጊዜ እንድትተውዋቸው ለእናንተ በእርግጥ በአላህ ይምላሉ፡፡ እነሱንም ተዋቸው፡፡ እነሱ እርኩሶች ናቸውና፡፡ ይሠሩትም በነበሩት ዋጋ መኖሪያቸው ገሀነም ነው፡፡

Tamilce: 

நீங்கள் (போரிலிருந்து) அவர்களிடம் திரும்பி சென்றால், நீங்கள் அவர்களைப் புறக்கணித்து விடுவதற்காக உங்களிடம் அல்லாஹ்வின் மீது சத்தியம் செய்(து பொய் கூறு)வார்கள். ஆகவே, அவர்களைப் புறக்கணித்து விடுங்கள். நிச்சயமாக, அவர்கள் அசுத்தமானவர்கள். அவர்கள் செய்து கொண்டிருந்ததற்கு கூலியாக அவர்களுடைய தங்குமிடம் நரகமாகத்தான் இருக்கும்.

Korece: 

그들은 너희에게 하나님을 두고 맹세하나 너희가 그들에게 돌아갔을 때 그들을 흘로 두게 하라 또한 그들을 그대로 두라 그들은 불결하나니 그들의 주거지 는 지옥이며 그들이 얻은 것에 대 한 보상이라

Vietnamca: 

(Những kẻ giả tạo đức tin) sẽ thề với Allah trước các ngươi (những người có đức tin) khi các ngươi trở về gặp lại chúng để các ngươi khỏi khiển trách chúng. Vì vậy, các ngươi hãy để chúng yên, chúng thực sự là những kẻ bẩn thỉu, rồi đây nơi ở của chúng sẽ là Hỏa Ngục, một sự đền đáp thích đáng cho những gì mà chúng đã kiếm được.